A îfânın Konusu. 6 Ayn Borçlan



Yüklə 1,34 Mb.
səhifə8/44
tarix03.12.2018
ölçüsü1,34 Mb.
#85604
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   44

İFRENCE 111

İFRENI

Ebû Abdillâh Muhammed b. Muhammed b. Abdillâh el-İfrenî el-Merrâküşî (ö. 1154/1741'den sonra) Tarihçi, edip, fakih, muhaddis ve dil âlimi.



1080'de (1669) Merakeş'te doğdu. Fas'ın güneyinde Süs bölgesindeki Vâdî-der'a'da yaşayan İfren 112 adlı Berberi kabilesine men­suptur. Merakeş'te Ebü'l-Abbas Ahmed b. Ali el-Mevâsî es-Sûsî'nin de aralarında bulunduğu çeşitli hocalardan öğrenim gördü. Daha sonra Fas şehrine giderek Câmiatü'l-Karaviyyîn'de Sîdî Ahmed b. Abdülhay el-Halebî, Muhammed b. Ab­durrahman b. Abdülkâdir el-Fâsî gibi âlimlerin derslerine katıldı. Merakeş'te İbn Yûsuf (Yûsufî) Camii"nde imamlık ve hatiplik yaptı, tefsir ve hadis dersleri okuttu. Tartışmalı geçen tefsir derslerine katılan bazı öğrencileri tarafından zındık­lıkla suçlanarak Kadı İbn Bû Abdeley Muhammed b. Ahmed'e şikâyet edildi. Ken­dini savunmak için fakihlerle yaptığı tar­tışmalar şöhretini arttırdı ve derslerini takip edenlerin sayısı günden güne ço­ğalmaya başladı. Ancak daha sonra tef­sir derslerinden vazgeçerek Şahîh-i Bu-hârî gibi muteber hadis kitaplarıyla fıkhî eserleri okutmaya yöneldi. Bir ara Filâlî sultanının emriyle Merakeş'ten uzaklaş­tırılan İfrenî 1151 'de (1738) tekrar Mera-keş'e döndü. Bu tarihten itibaren kendi­sini telif çalışmalarına verdi. Hayatının son yıllarını malî sıkıntı içinde geçirdi. 1154'ten(174l) sonra muhtemelen 156 1743 veya 1157rde 1744) Merakeş'te vefat etti ve İbn Yûsuf Camü'nin hazîre-sine defnedildi.

Eserleri.



1. Nüzhetü'l-hâdî bi-ahbâri mülûki'l-karni'1-hâdî. Sa'dîler'le (1511-1659] Mevlây İsmail'in saltanatına (1672-1727) kadar Filâlîler'in tarihini ihtiva et­mektedir. Mağrib tarihi açısından önemli bir kaynak olan eser 1306'da (1888) Fas'­ta taş baskısı olarak ve aynı yıl Paris'te 0. Houdas'ın yaptığı Fransızca tercümesiy­le birlikte 113 neşredil­miş, eserin bir bölümü Cümle mm ahbo-ri'd-devîeti's-Sicilmâsî adıyla da yayım­lanmıştır. 114

2. Şafvetü men inteşer min ahbâri'ş-şulehâ^i'l-karni'l-hadî 'aşer. İslâm dünyasının ba­tısı ve doğusunda yaşamış 250 âlim ve mutasavvıfın biyografisini ihtiva eder. Bu özelliğiyle İbn Asker el-Mağribî'nin Devhatü'n-nâşir H-mehâsini men kâne bi'î-Mağrib min meşâyihi'1-kar-ni'l-'âşir'ırim zeyli gibidir. Fas'taki şerif ve murâbıt hareketinin tarihi İçin değerli bir kaynak olan eser, XI. (XVII.) yüzyılda Fas'ta yaşayan mutasavvıfların biyogra­fileri açısından da önemlidir. Eser 1316'-da (1898) Fas'ta yayımlanmıştır,

3. ei-Meslekü's-sehl fî şerhi Tevşîhi İbn Seh!.115 Endülüslü şair İbra­him b. Sehl el-İşbîlî'nin bir şiirinin şerhi­dir. 1324'te (1906) Fas'ta taş baskısı ya­pılan eser, Ahmed b. Abbas ve Muham­med b. Kasım el-Bâdisî tarafından neşredilmiştir (Rabat 400/1980).

4. Ravza-tü't-ttfrîf ti mefahiri Mevlânâ îsmâcî! b. eş-Şerif. 116

5. Dürerü'l-hicâl fî menâkıbi seb^ati rical.117 Merakeş'te medfun yedi önemli şah­siyetin 118 biyografilerini ihtiva eden eserin müellif hattı nüshası Fas'ta el-Hizânetü'l-Ahmediyye'dedir.

İfrenî'nin bunlardan başka Fethu'l-muğiş bi-hükmi'1-lahn fi'1-hadîş, Vâsı-tatü'l-'akdeyn fî tertîbi'l-künnâşeteyni's-sacdeteyn, el-Mümtenihı's-Sehl fî tercemeti İbrahim İbn Sehl adlı eser­lerinin Fas kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. Onun kaynaklarda adı ge­çen diğer bazı eserleri de şunlardır: el-Mu'rib fî ahbâri'J-Mağrib, Yâkületü'l-beyân, el-Veşyü'l-cabkarî fi zabti lof-zati'l-Mokkarî, Tal'atü'i-müşteri fî şü-bûti tevbeti'z-Zemahşerî, el-İfâdât ve'l-inşâdât'tır.119



Bibliyografya :

Mahlûf, Şeceretü'n-nûr, s. 335; Brockelmann. GAL,]\, 475; SuppL, II, 681-682; E. Levİ-Pro-vençal. Extraits des historiens Arabes du Ma-roc, Paris 1948, s. 7-8;a.mlf.. "Velrânî", İA, XIII, 258-259; Abdüsselâm b. Abdülkâdİr İbn Sü-de, Delîiü mü^errihi'l-Mağrİbi'l-akşâ, Dârülbey-zâ 1960-65,1,152-153,162-168,242,277-278; II, 44; Ahmed e!-Mİknâsî, Ehemmü. meşâdiri't-târîf} ue'L-terceme fi'i-Mağrib, Tıtvân 1963, s. 129-131; Abbas b. İbrahim. et-İ'lam, VI, 50-58; C. Zeydân, Âdab, III, 335; Fevzî Abdürrezzâk. el-Mat.bû'âLü'i-haceriyye fı'l-Mağrib, Rabat 1986, s. 74, 89,95; G- Deverdun. "al-Ifrâili", E/?(İng.). lil, 1046-1047; Abdüllatîf Gş-Şâzelî. "el-İfrânî, Muhammed eş-Şagir", MattemeLü'l-Mağrib, Ra­bat 1410/1989, II, 551-552.



İFRÎKIYE

Ortaçağ'da Araplar'm Mağrİb'in doğusuna, bugünkü Tunus ve civarına verdikleri İsim.

İfrîkıyye kelimesinin kökeni hakkında farklı görüş ve rivayetler bulunmaktadır. Kelimenin Latince Africa'nın Arapçalaş-mış şekü olduğunu söyleyen bazı Batılı araştırmacılar, çok eski devirlerde Kartaca ve civarında yaşayanlara Latince'de Af-ri denildiğini, bölgenin adının ise mitolojik Libya Prensesi Katûrâ'nın oğlu Afer'den geldiğini ileri sürmüşlerdir. Romalılar, Kartaca ve yöresinde kurdukları vilâyete Provincia Africa, Bizanslılar ise buraya Af-rica İsmini vermişler, daha sonra Araplar bu kelimeyi İfrîkıye haline dönüştürmüş­lerdir.120 İslâm coğrafyacıları ve tarihçileri de İfrîkıye kelimesinin kökeni hakkında çeşitli rivayetler nakletmişlerdir. Bir rivayete göre Yemen Kralı İfrîkis b. Ebrehe 121 bölgeyi ele geçirince bu­günkü Kayrevan şehrinin bulunduğu yerde kendi adıyla anılan İfrîkis şehrini kur­muş, bu kelime zamanla İfrîkıye olmuş­tur. İkinci rivayet, Nûh peygamberin to­runlarından Fârik b. Baysar b. Hâm'ın bölgeyi yurt edinmesiyle ilgilidir. Fârik ile kardeşi Mısr aralarında toprak taksimatı yapmışlar. Mısır Mısr b. Baysar'da kalmış, batıya göç eden Fârik'ın ismine izafeten buraya Fârik denilmiş, kelime daha sonra İfrîkıye şekiine dönüşmüştür. İfrîkıye'nin "ayırmak, tefrik etmek" anlamına gelen Arapça fark kökünden geldiği, Mısır ile Mağrib'i birbirinden ayırdığı için bölgeye bu adın verildiği de rivayet edilir. Bazıları da Afrika kıtasının Akdeniz ile Avrupa'­dan, Nil ile Asya'dan ayrıldığı için bölgenin böyle anıldığını söyler. Mı­sır tarihçilerinden İbn Abdülhakem'e gö­re İfrîkıye adı burada yaşayan ve kendi­lerine el-Efârika denilen bir topluluktan gelmektedir.122

"Göklerin kraliçesi" anlamına da geldi­ği kaydedilen 123 İfrîkiye'nin sınırları konusundaki görüşleri üç grup halinde toplamak mümkündür. Birinci grup rivayetlerde İfrîkıye'nin Mağrİb'de bir şehir olduğu. İslâm fetihlerinden son­ra şehrin kalıntıları üzerine Ukbe b. Nâfi' tarafından 50 (670) yılında Kayrevan'ın kurulduğu nakledilmektedir.124 İkinci grupta İfrîkıye'nin bütün Mağrib'i içine aldığı 125 üçüncü grup rivayetlerde ise Berka ile Tanca arasında kalan yerleri kapsadığı be­lirtilmektedir.126 İbn Haldun, İfrîkıye'yi çok defa Tu­nus'un orta ve kuzey kısmı için kullanmış, Trablus, Kostantîne ve Cerîd eyaletlerini bölgeye dahil etmemiştir. Günümüzde bu isim bütün kıta için kullanılmakta. Mağ-rib de dahil olmak üzere kıtanın kuzey böl­gesine Şimâl-i İfrîkıyye denilmektedir.

İfrîkıye'ye sırasıyla Kartacalılar olarak da bilinen Fenikelilerim.(ö. 846-146), Romalılar 127 Vandallar (439-535) ve Bizanslılar (535-647) hâkim olmuştur. İslâm fetihleri sırasında bölge­de putperestlik ve Hıristiyanlıkyaygmdı. Halkın çoğunluğunu oluşturan Berberî-ler'in ekserisi putperestti. 23 (643-44) yılında Trablusgarp'ı fet­hettikten sonra İfrîkıye'nin bazı yerle­şim alanlarına askerî birlikler gönde­ren Amr b. Âs, Hz. Ömer'e bir mektup yazarak İfrîkıye'nin fethine çıkmak için izin istedi, ancak Ömer İfrîkıye'nin fet­hine müsaade etmedi. Hz. Osman'dan aldığı izin ve takviye kuvvetlerle 27 (647) yılında İfrîkıye'nin fethine çıkan Abdullah b. Sa'd b. Ebû Şerh 20.000 kişilik ordu­suyla, Bizans valisi iken bağımsızlığını ilân eden Gregorios'un 120.000 kişilik ordusu­nu Sübeytıla'da yendi. Adı Abdullah olan yedi sahâbînin katılması sebebiyle "Gaz-vetü'l-Abâdile" olarak anılan ve Gregori­os'un da öldüğü bu savaşın ardından İfrî­kıye'nin ileri gelenleri Abdullah b. Sa'd'a gelerek yerlerini terketmesi şartıyla her yıl belli bir miktar cizye ödemeyi teklif et­tiler. Abdullah da buna razı oldu. Ancak İfrîkıyeliler'in anlaşmayı bozmaları üze­rine 33 (653) veya 34'te (654-55) ikinci defa bölgenin fethine çıkan Abdullah on­ları tekrar itaat altına aldı. Hz. Ali ile Mu-âviye arasındaki mücadeleler sırasında İf­rîkıye ile ilgilenilmedi ve bölge İslâm hâ­kimiyetinden çıktı. Muâviye iktidarı ele geçirince Muâviye b. Hudeyc'i 40 (660) yı­lında bölgenin fethiyle görevlendirdi. İf­rîkıye'yi yeniden hâkimiyeti altına alan (45/665) Muâviye b. HudeycSO (670) ta­rihinde azledildi ve yerine Ukbe b. Nâfi' getirildi.

Amr b. Âs'm Mısır'daki ilk valiliğinden itibaren İfrîkıye'nin doğu sınırında Trab-lusgarp ile Berka'da görev yapan ve ço­ğunluğu Berberî olan bölge halkını iyi ta­nıyan Ukbe b. Nâfi'. İfrîkıye'de devamlı bir ordu bulundurulması gerektiğini düşünü­yordu. İlk iş olarak Kayrevan şehrini kur­du (50/670), böylece bölgeyi kontrol im­kânını elde etti'. Ukbe İfrîkıye'de hâkimi­yet sağladıktan sonra Atlas Okyanusu'na kadar uzanan Mağrİb'in fethine başladı. Kayrevan Mağrib'deki fetihler için bir ka­rargâh durumuna getirildi.

47'de (667) Mısır valisi olan Mesleme b. Muhalled, 55 (675) yılında Ukbe b. Nâ-fi'i uzaklaştırarak yerine Ebü'l-Muhâcir Dînâr'ı tayin ettirdi. Ebü'l-Muhâcir, yedi yıl süren valiliği sırasında Kartaca ve Tu­nus bölgelerindeki yerlerin fethini ta­mamladı. Ayrıca Sicilya ve Korsika gibi adalara da seferler düzenleyerek denizden gelebilecek Bizans donanmasının saldırılarını durdurmaya çalıştı. Berberi reislerinden Kuşeyle b. Lemzem'i yanına alıp ona itibar etmesi sayesinde pek çok Berberi kabilesi müslüman oldu ve İslâm ordusuna katıldı.

Yezîd b. Muâviye. 62 (681-82) yılında Ebü11-Muhacir Dînâr'ı azlederek Ukbe b. Nâfi'i yeniden İfrîkıye valiliğine tayin etti. Ukbe, Ebü'l-Muhâcir'in aksine Berberî-ler'e sert davrandı ve Küseyle'ye yüz ver­medi, ikinci İfrîkıye valiliğinde fetihlere Önem veren, es-Sûsü'1-Ednâ ve es-Sûsü'l-Aksâ bölgelerini İslâm hâkimiyetine alan Ukbe b. Nâfi', Kuşeyle ve müttefiki Rum­lar tarafından 63te (682-83) pusuya dü­şürüldü ve 300 kişiyle birlikte öldürüldü. Bunun üzerine Züheyr b. Kays el-Belevî ve Ömer b. Ali el-Kureşî kumandasında Kay-revan'da kalan İslâm ordusu Berka'ya çe­kilmek zorunda kaldı. Kuşeyle kumanda­sındaki Berberîler İfrikıye'nin başşehri Kayrevan"a girdiler ve 63-69 (682-689) yılları arasında bölgeye hâkim oldular.

Abdülmelik b. Mervân ile muhalifleri­nin iktidar mücadelesi dönemine rastla­yan bu yıllarda İfrîkıye ile gereği gibi ilgi­lenilmedi. Mücadeleden gücünü arttıra­rak çıkan Abdülmelik b. Mervân, 69'da (688-89) Berka'da beklemekte olan Zü­heyr b. Kays'ı İfrîkıye valiliğine tayin etti. Züheyr hemen Berberi Küseyle'nin üze­rine yürüdü ve yapılan savaşta Kuşeyle de öldürüldü. Ancak bu arada Bizanslılar. İslâm güçlerinin İfrîkıye seferinde bulunmasını fırsat bilerek Berka'yı işgal etti. Şehri geri almak için mücadele eden Zü­heyr şehid edildi (69/688-89). Bu olaydan sonra Kâhine adlı bir Berberi, İfrikıye'nin iç kesimlerinde hâkimiyet kurarken Bi­zanslılar da Kartaca gibi sahil şehirlerini tekrar ele geçirdiler. Abdülmelik b. Mer­vân, son muhalifi Abdullah b. Zübeyr'i 73'te (692) bertaraf edince İfrîkıye fetih­lerine önem vermeye başladı ve Hassan b. Nu'mân kumandasında 40.000 kişilik bir orduyu İfrîkıye'ye gönderdi. Hassan, İlk olarak Kartaca'yı Bizanslılardan geri aldı. Ancak Kâhine ile yaptığı savaşı kay­betti (77/696). Bu arada Bizanslılar da Kartaca'yı ele geçirdiler (78/697). Hassan tekrar Kâhine üzerine yürüdü ve Bi'rikâ-hine denilen yerde meydana gelen savaş­ta Kâhine de öldürüldü. Bunun üzerine Hassân'ın iyi ilişkiler kurduğu Berberîler de İslâmiyet'i kabul ettikleri gibi 12.000 kişilik bir ordu kurarak onun emrine gir­diler (82/701). Hem İç karışıklıkların sona ermesiyle hem de Berberiler'le güç kaza­nan Hassan, Kartaca'yı geri aldı ve burada bir tersane yaptırdı. Kurduğu donan­ma ile Sicilya'ya ve diğer adalara seferler düzenleyerek Bizanslılar'ın Akdeniz'deki hâkimiyetine önemli ölçüde engel oldu. O zamana kadar Mısır valilerine bağlı ola­rak faaliyetlerini sürdüren İfrîkıye valileri bu tarihten itibaren doğrudan halife ta­rafından tayin edilmeye başlandı. Hassan b. Nu'mân'dan sonra İfrîkıye valiliğine ge­tirilenler Mağrib fetihleriyle de meşgul oldular. Emevîler'in son yıllarında İfrîkı-ye'de bazı karışıklıklar meydana geldi. Hâricîliği kabul eden Berberîler, 122'de (740) Meysere kumandasında isyan ede­rek Tanca'ya saldırdılar. Meysere. Vali İs­mail b. Ubeydullah'ı öldürdükten sonra "emîrü'I-mü'minîn" sıfatıyla halifeliğini ilân etti.

Abbasîler zamanında da iç karışıklıkla­rın hüküm sürdüğü İfrîkıye'ye Herseme b. A'yen'in çabalarıyla İbrahim'b. Ağleb Hârûnürreşîd tarafından ba­badan oğula intikal etmek üzere vali ta­yin edildi ve böylece Ağiebîler hanedanı­nın temelleri atıldı. İfrikıye'nin çeşitli böl­gelerinde Rüstemîler, Ağiebîler, Fâtımî-ler, Zîrîler, Hammâdîler, Murâbıtlar, Mu-vahhidler, Hafsîler, Sa'dîler ve Senûsîler gibi devletler hüküm sürmüştür.

İfrîkıye 1518'de Osmanlılar'ın hâkimiye­tine girdi. Osmanlı Devleti'nİn kaptân-ı deryası Barbaros Hayreddin Paşa ile kar­deşi Turgut Reis bölgede Osmanlı hâki­miyetini yerleştirdiler. 1830yıilarına ka­dar Osmanlı idaresinde kalan İfrîkıye bu tarihte Fransızlar tarafından işgal edildi. Libya bölgesinde Senûsîler hüküm sürer­ken Fransızlar Cezayir ve civarını 1962 yı­lına kadar ellerinde tuttular. Tunus ve yö­resi 188l'de Fransızlar'ın eline geçti. Tu­nus 1953, Cezayir de 1962'de bağımsız birer devlet oldu.

Bibliyografya

Halîfe b.Hayyât. et-7ârî(ı (Zekkâr), [, 164-166, 176. 237, 238, 241-242, 247-249, 253, 265-266, 270, 272, 314, 318, 336. 340. 344, 345, 347, 356-357, 359; İbn Abdülhakem. Fütûhu Mışr(Torrey), s. 183-187,192-204; BeJâzürî. Fü-Lûh (Fayda), s. 324-335; Ya'kübi. Kitabü'l-Büt-dân, s. 347-353, 357; İbn Hurdâzbİh. el-Mesâ-lik üe'l-memâlik, s. 85-92; Taberî. Târih (Ebü'l-Fazl), IV, 144, 253-256, 317; İstahrî. Mesâlik (de Goe(e), s. 36-46; Mes'ûdî, et-Tenbîh, s. 20, 32. 43. 57, 90, 158, 330, 333-334; İbn Havkal. Şûretü'l-arz, s. 60-107; Makdisî, Ahsenü't-te-kâsîm, s. 215-218, 224-226, 246-247; Bekri. Mu'cem, 1, 176-177; III, 1105-1106; Yâküt. Mu'cemü'l-büldân (nşr. F. Wüsten(eld)r Frank­furt 1994, I, 324-330; IV, 177-178, 212-214; İbn İzârî, el-Beyânü'l-muğrib(nşr. G.S. Colin-E. Levi Provençal], Beyrut 1983, I, 5-318; ibn Haldun, ei-cİber, ll/l, s. 197-199; İli, 10-11; V], 106-114; VII, 8; Selâvî, ei-İsüksâ, I, 36-42; II, 152-153, 161-176; Sa'd Zağlûl Abdülhamîd. 7â-rîhu'l-Mağribi'l-'Arabİ, İskenderiye 1979, I, 63-66,129,142-145,159-162, 165-256,302-310; Hüseyin Munis, Fethu't-'Arab li't-Mağrib, Kahi­re, ts., s. l-296;Ch. A. Julien, Târihu İfrikıyâeş-Şimâliyye (trç. Muhammed Mezâlî-BeşîrSelâ-me), Tunus 1983, 11, 13-396; Muhammed et-Talbî, ed-Deutetü'l-Ağlebiyye (trc. e!-Müncî es-Sayyâdî), Beyrut 1985, bk. İndeks; a.mlf., "İf-rikiya", B2 (İng.), 111, 1047-1050; Abdülazîzes-Seâlibî, Târihu Şimali İfrlkıya (nşr. Ahmed b. Mîlâd - Muhammed İdrîs), Beyrut 1407/1987, s. 31-83, 141-145; Nadir Özkuyumcu., Fethin­den EmeuUcr'in Sonuna Kadar Mısır ue Kuzey Afrika: 18-132/639-750(doktoratezi, I993),MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; G. Yver. "İfrîkıye", İA, V/2, s. 939-940.




Yüklə 1,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin