az I, az, az mikdar, bir parça; bir azdan, yahut bir azdan sonğ : biraz sonra, bir müddet geçince; az-maz : azıcık, cüz’ice, azar azar, tedricen; ölörünö az kaldı : ölümüne az kaldı; al da az kelgensip : bunu azımsıyarak; azın-köbün : bir parça istihkakı kadar; azın-köbün ızattap folk. : bir parça hürmat göstererek, azıcık sayarak.
az- II, yolu şaşırmak. sapıtmak, dalâlete düşmek.
az- III, 1. zayıflamak, kurmak; önğünön azdı : benzi attı; zayıfladı; azıp-tozup cok boldu : dağılıp heba oldu; azgan-tozgun : aç ve çıplak; son derece bitkin; 2. fakir düşmek; azmattın azaganı, köçköndö cöö baskanı folk. : yiğitin fakir düşmesinin beldeği (alâmeti) göçerken, yer değiştirirken yaya yürümesidir.
aza I, a. mâtem; sagu sağma (ölü için ağlama) ; aza marşı : mâtem marşı; aza kütüü mitingi : mâtem mitingi; aza kütüp oturgan katın : (kocası için) sagu Sagan (ağlıyan) kadın; altı katın azaga barsa, ar kimisi öz munğun aytat ats. : altı karı sağu sağmıya giderse, her biri kendi derdini okur; könğülü aza bolup kaldı : bir parçakırıldı, küstü; balanı aza kılba! : çocuğunu incitme!