terçil, çok terliyen.
terde- , terlemek; at calı köldöp terdegiçe tappadım: neticesiz araştırmalarla canım çıktı.
terdel, terlemek.
terdeme, humai racia.
terdet- , et. terde-’ den.
terdetüü, işs. terdet-’ ten.
terdik, teğelti; kuu terdik: at kullanmasını bilmiyen kimse.
terdikte- teğelti sermek; cabdık salıp tertiktep folk. : teğelti sererek ve eğerliyerek.
terdir- , derletmek, toplatmak.
terdirüü. derletme.
terdöö, terleme.
terebel, yahut tere bel: etraf.
terek, kavak; bay terek: titrek kavak: kara terek: karakavak; ak terek: akçakavak.
terenğ. derin.
terenğde- , derinleşmek.
terenğdet- , derinleştirmek.
terenğdetüü, işs. terenğdet-’ ten.
terenğdik, derinlik.
terenğdöö. işs. terenğde-’ den.
tereze. f. pencere.
terge- , 1. tahkiat yapmak; bakmak, tetkik etmek (bir işi) ; 2. es. (kadınlar hakkında) ( o kadın için yasak olan) bir kelime yerine başkasını kullanmak.
tergööçü, sorgu hâkimi.
teri, deri; terisi tr. bk. tarı- : teri tersek. bk. tersek.
teriçi, 1. derici 2. es. deri ticareti yapan.
terigüü, incitme. tahkir.
terik- , gücenmek.
teriktir- , et. terik-’ ten.
teril- , derlenmek, toplanmak.
terim. derleme, toplama, pakta terimi: pamuk toplaması; birinci terim pakta: birinci devşirmenin pamuğu.
terimçi I. toplayıcı (mes. pamuğu) .
terimçi II. örülmüş koşum takımları yapan saraç; koş aydağan eginçi, kamçı örüüçü terimçi folk. : çift süren çiftçi, kamçı ören saraç.
teris = ters.
terisken, bir otun adıdır.
teriş- , müş. ter- II’ den.
teriştir- , soruşturmak, bütün tafsilâtiyle sormak.
terki : arkı- terki, bk. arkı.
terme, derme.
termeçik, ufak-tefek yakacak (yonga çalı çırpı ve s.) .
termel- , deprenmek, sallanmak, dalgalanmak.
termele, it. ter- II’ den ; çöp termele- : (hayvanlar hakkında) otu koparmak.
termet- , depretmek, sallamak, dalgalandırmak.
termetli- , pas. termet-’ ten.
termetüü, depretme, sallama.
termin, r. terim, ıstılâh.
terminologiya, r. terminoloji.
territoriya, r. toprak, arazi.
terror, r. tedhiş.
terrorçu, tedhişçi.
terrorduk, tedhişe ait, teröre müteallik.
ters, aksine, içi dışa çevrilmiş; ters ket- : tersayak; ter eles: serap; ters bağıngkı gram. : tâbi ilzamî cümle.
tersayak, dik kafalı, inatçı.
tersayaktık dik kafalılık, inatçılık.
tersek: teri-tersek : hernevi deri, her çeşit ham deriler; arsak-tersek, bk. arsak.
terseldey: tegele keptin terseldeyi oşo ğo: konuşmanın özü asıl bundan ibarettir.
terşi, karşı sözünün tekidir.
terüü, derleme, toplama; pakta terüü: pamuk derlemesi, toplaması.
tes: tes talaş: kendi hissesini istemek, (bir şey hususunda) iddiada bulunmak.
tesbe = tespe.
tesirey- , göz dikmek, dikkatle bakmak.
tesireyüü, işs. tesirey-’ den.
teske- , 1. yoklamak, incelemek (şu veya bu işi) ; 2. tanzim etmek, idare etmek.
teksel- , müt. teske-’ den.
teskeri, aksi tarafa; aksi; teskeri bata: bethahlık, betdua; teskeri tip: ed. menfi tip.
teskerilen- , yüz çevirmek; ters tarafa dönmek.
teskerilet- , ters tarafa çevirme, döndürmek.
teskeriletüü, ters tarafa çevirme, döndürme.
teskeş- , müş. teske-’ den.
teskey, güneş görmeyen gölgeli yer, manğday teskey, bk. manğday.
tesköö, 1. yoklama; 2. yoluna koma, tanzim etme.
teskööçü, bir işi tertip ve tanzim eden.
tespe, a. tesbih; tespe tart- : tesbih çekmek.
teste, f. deste, tutam (ekin biçenin avucuna topladığı ekin ve s. tutamıdır, ki bunları toplayıp, sonradan demet şeklinde bağlarlar; bir kaç testeden bir tane ekin demeti çıkar) .
Dostları ilə paylaş: |