fiyen: dizlerini kucaklayarak); tize cılıt mec.: genç kadınla evlenmek (yaşlı erkek hakkında).
tizele-. diz üstünde durmak; dizle basmak, ezmek; sınğar tizelep oltur-: bir tek diz üzerine oturmak; (yani dizi bükülmüş olan bir bacağını altına alarak, ötekisini dik tutarak oturmak).
tizelet-, diz çöktürmek. dizleri üzerine bastırmak.
tizgiç, yahut tizgiç cip: dizmek, sıraya dizmek için hizmet eden nesne; uuk tizgiç: uuk (bk.)’un büklümünün üstünden geçen ince şerit.
tizgin, 1. dizgin, terbiye (arabaya koşulan atın uzun dizgini); tizginin tartuu kerek: ipimi bir parça çekmek lâzım; curt tizginin ber: yurt idaresini vermek; 2. Kırgız dokuma tezgâhının bir kısmıdır (arıs pekiten ipliktir): 3. es. dümen.