kakakta- , homurdatıcı, mızmız ve titiz olmak (başlıca ihtiyar kimseler hakkında) .
kakal- , tıkanmak (bir şey yerken boğazında kalmak) ; etke kakaldım: et boğazımda kaldı.
kakanak, zar; yeni doğan hayvan yavrusunun vücudunu örten ince zar; koy kakanağın cara elek: koyunların kakanak yarmak (kuzulamak) zamanı henüz gelmedi; koy kozusunun kakanağın calap koyuptur: koyun kuzusunun kakanağını yalamış.