şapılda-, 1. sallanmak, çırpınmak; 2. çamura veya suya basıldığında <şap> diye ses çıkmak.
şapıldama (basıldığ zıaman <şap> diye bir ses çıkarmaya müsait olan).
şapıldat-, et. şapılda-‘dan.
şalpın_: şalpınıp turat: at kulağını sarkıtarak, başını ara-sıra sallıyor.
şalpıy-,sölpümek.
şalpıyt-, gevşemek; bitap bir hale komak; eegin şalpıytıp ürgülöp turdu: (at) alt dudağını sarkıtıp, uyuklayıp durdu.
şalpıytuu, işs. şalpıyt-‘tan.
şaltak, kir,pislik.
şaltakta-, pisletmek, kirletmek.
şaltaktat-, et. şaltakta-‘dan.
şaltaktoo, pisletme,kirletme.
şaltay, baltay I sözünün tekidir.
şalturuk, avanak, mıymıntı.
şam I, a. lamba, mum; şam kulak: sivri kulaklı (at hakkında).
şam II: şam-şum et-: hafif tertip yemek yemek.
şam III: emine şamı kaldı: büsbütün rezil oldu.
şam IV, a.: şam namazı yahut namazı şam: akşam namazı (dır, ki sayıca günlük namazların dördüncüsüdür).
şamal, a. ruzgâr, yel.
şamala = şamana; kulağı şamaladay =şam kulak (bk. şam I).
şamalda_, havalanmak, hava almak , ruzgârda kalmak. (bu manayla «şam» kelimesi, müellifin dediği gibi, arağça değil’ farsçadır (mütercim)
Dostları ilə paylaş: |