çagaraktat-, et.çagarakta-dan; it kuyruğun çagaraktatıp arsıldadı : köpek kuyruğunu çengelleştirdi ve gümürdedi.
çagarakrtatuu, halka, helezon, çengel şeklinde bükme.
çağıl-, mut. çak- IV ten.
çagıldır-, gözü •kamaştırmak; köz cagildıra turgan : kamaştıran.
çagılgan, şimşek, çakın, yıldırım; aa çagılgan tiydi : ona yıldırım değdi; çagılgan ogu mit.: yıldırım oku: di; çagilgan ogu mit. : yıldırım oku : (güya yıldırım düşen mahalde yerin düzeyine çıkan) kırmızımtırak taş; çagılgandın ogunday : yıldırım gibi vuran.
çagılış I. göz kamaştıran ışık; közgö çagılış ber- : gözü kamaştıran (gayet açık ve parlak nesne hakkında); kündün çagılışına karay albaym : güneşin parıltısına bakıyorum.
çagılış II, aksetmek: suudan çagılışıp. carkırap körüngön ay eken parlıyan. suda akseden, meğerse aymış.