münasebet tesisi tecrübeleri de,Altın Orda ile Hindistan limanları arasında eskiden kurulmuş olan münasebetlerin devamını teşkil etse gerektir.
14.üncü asrın başlarında tamamen takarrür etmiş olan bu Altın Orda - Hind münasebeti ve Ilhanlılar Devletiyle Uzakdoğuda Kaan Memleketi arasındaki münasebet neticesinde Moğol Devletinin başlangıcında tamamen yıkılmış olan «Herat» şehri, bütün Ortaasyanm İktisadî ve medenî merkezi şeklini aldı. 15.inci asrın sonlarına doğru bu şehrin nüfusu, ozamanın nakil vasıtalarına göre hiç mümkün görülmi- yecek bir surette, büyümüştü ,r>). Urgenç şehri de jbni Battûta geçtiği zaman, bu seyyahın tâbiriyle «Türk şehirlerinin en büyüğü» idi. Halbuki ozaman Ürgençin doğusunda Semerkandla «Khanbalık» (Pekin) arasındaki ticaret yolunda işliyen Mâverâünnehir tacirlerinden birisinin Mısıra gelerek, meşhur coğrafya eserinin müellifi Şihâb ed-Dîn ibn Fadl allah el-‘Umarîye verdiği malûmattan, bu yolun, Şimalî Türkistandan geçen kısmının şu yakın zamanda tamamen terkedilmiş olduğunu öğreniyoruz. Bu kayıtlarda «Çu» ırmağı havzasındaki şehirler hakkında deniliyor ki: «Buralarda şimdi ancak iyi' kötü muhafaza olunmuş harabelerden başka bir şey yoktur. Uzaktan güzel, mamur bir köy ve civarında yemyeşil tarlalar görürsünüz. Fakat ahali bulmak niyetiyle bu köye gidince buradaki yüksek binaları tamamen boş bulursunuz. Vilâyetin bütün ahalisi hayvan besliyen göçebedirler, bunların hiç biri ziraatle iştigal etmiyor 4Ü).
iki asır sonra buralarım ziyaret etmiş olan Türkistan müverrihi Kaşgarlı Haydar, Mirza Doğlat, Çu havzasındaki şehirler ve oralardaki bilginler hakkında Cemâl ül-Qarşînin malûmatını naklederken, Dunu garip buluyor, belki de tamamen yalan çıkarıyor. Çünkü kendi zamanında oralarda bazı kârgir binaların harabesinden başka şehir falan bulunmuyordu 107 45 108109). İranla Çin arasında deniz yolu kurulduğu zaman
(1305), İran İlhanlılarıyla Uzakdoğu Moğolları kendi aralarında muş terek bir anayasa kabulü hakkında müzakerelerde bulunuyorlardı. Hattâ buna ait kaanın devletler ara münasebatma ilgili vesikası demek olan bir «Tüngâl yarlıg» mı getirmişlerdi110111). Türkistanm medenî ve İktisadî terakkileri evvelce batıdan doğuya geçen kervan yollarına bağlı olduğu halde, aynı terakkiler 14.üncü asrın başlarından başlıyarak daha ziyade şimalden cenuba giden yollar üzerine kurulmuş bulunuyordu 4îi). Fakat bununla beraber KLaşgar ve Almalık üzerinden geçen Çin- îran ticaret yolları da hâlâ işliyordu. Hattâ Ibn Battûta’nm Kerbelâlı arkadaşı Alî b. Mansûr adında bir tüccar, Khorezmden Çine giderken, Almalık yolunun Hind yoluna göre daha kârlı olduğunu anlatmış ve İbn Battûtadan ayrılarak o yolu takip etmişti.