Abdülbaki baykara 7 abdülbaki B. Kani' 7



Yüklə 1,5 Mb.
səhifə52/61
tarix17.11.2018
ölçüsü1,5 Mb.
#82904
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   61

ABDÜLVEHHAB es-SABÛNİ

Abdülvehhâb b. Mustafâ b. İbrâhîm es-Sâbûnî el-Hemedânî (ö. 954/1547) Mevlevîlik tarihi bakımından kaynak kabul edilen Sevâkıbü'l-Menâkib'm müellifi.

Nisbesinden de anlaşılacağı üzere Hemedanlıdır ve bir Nakşı şeyhinin oğlu­dur. Hayatı hakkında çok az bilgi vardır. Bazı kaynaklarda Abdülvehhâb b. Celâleddin Muhammed el-Hemedânî olarak da anılmaktadır. Sünnî olduğu için, Safevîler'den Şah 1. Tahmasb'ın Hemedan'i işgal etmesi üzerine önce Şam'a, oradan da Mısır'a gitti. Kahire Mevlevîhanesi'ne yerleşti. Eserini ta­mamladığı 947 (1540) yılında Kahire'­de bulunduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra Medine'ye gitti ve orada vefat etti.

Kahire'de bulunduğu sırada mevlevîhanenin kütüphanesindeki, Ahmed Eflâkînin Mevlevîliğin ana kaynaklarından birincisi kabul edilen Menâkıbü'l-eârilîn adlı eseri üzerinde çalıştı. Şeriatın zahirine aykırı bulduğu bazı kısımları çıkarıp yer yer yeni bilgiler ekleyerek ve özetleyerek Şevâkıbü'l-Menâkîb adıyla eseri Farsça olarak yeniden kaleme al­dı. 1540 yılında tamamlanan eser bir mukaddime, her birine “Zikr” adı veri­len dokuz bölüm ile bir hatimeden mey­dana gelmektedir. “Zikirlerde sırasıy­la Mevlevi ileri gelenlerinden Bahâed-din Veled. Seyyid Burhâneddin, Mevlânâ, Şems-i Tebrîzî, Selâhaddîn-i Zerküb. Çelebi Hüsâmeddin. Sultan Bahâeddin, Çelebi Arif, Şemseddin Emîr Çelebi hak­kında bilgi verilmektedir. Çeşitli kütüp­hanelerde bulunan yazmaları arasın­da 653, Topkapı Sa­rayı Müzesi Kütüphanesindeki 654 nüsha 985'te (1577) İstinsah edilmiştir.

Menâkıbul-'âritm'in Mevleviler ara­sındaki önemi sebebiyle, Abdülvehhâb'ın bu eseri de yazıldığından kısa bir süre sonra Türkçe'ye çevrilmiştir. İlk olarak Derviş Halil Senâî (ö. 950/1543) tarafından bazı değişikliklerle tercüme edilerek Kanûnfye takdim edilmiştir. Bu tercümenin Süleymaniye Kütüphanesi'nde 655 iki nüshası mevcuttur. Daha son­ra Mesnevihan Derviş Mahmud Dede (ö. 1011/1602), Tercüme-i Sevûkıb adıy­la eseri ikinci defa Türkçe'ye çevirmiş­tir. 998 (1590) yılında Konya'da ta­mamlanan bu tercüme, Senâfninkini unutturarak meşhur olmuştur. Eserin İstanbul Üniversitesi. Süleymaniye ve Topkapı Sarayı Müzesi kütüphanelerin­de pek çok nüshası vardır. Süleymaniye Kütüphanesinde 656 bulunan nüsha 1004 (1595-96) ta­rihlidir. Ayrıca eser Müzekki'n-nüfûs kenarında basılmıştır. 657 Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde 658 bulunan minyatürlü nüsha, Süheyl Ünver tarafından Mevlanâ'dan Hatıralar: Sevâkıb-ı Menâkıb adıyla ve minyatürleriyle birlikte yeni harflerle neşredilmiştir. 659

Keşfü'z-zunûriüa, Abdülvehhâb es-Sâbûni’nin bunlardan başka Şerhu Mucammeyât-ı Mîr Hüseyin, Şırâtü'1-müs-takîm adlı eserleriyle Nevdyi Hurûs isimli Farsça bir manzumesi olduğu da kaydedilmektedir. 660



Bibliyografya



1- Sâkıb Dede. Sefîne, Kahire 1185.

2- Es-râr Dede. Tezkire, Süleymaniye Ktp., Halet Efendi, Mülhak, nr. 109, vr. 75b.

3- Keşfü'z-zunûn, II, 1077, 1742, 1981.

4- Hediyyetul-'ârifin.'Ml; tzâhu'l-meknûn, II. 66.

5- Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlâna'dan Sonra Mevlevilik, İstanbul 1953.

6- Süheyl Ünver, Mevlâna'dan Hatıra­lar: Sevâkıb-ı Menâkıb, İstanbul 1973.

7- Özeğe, Katalog, IV, 1558.

8- Storey. Persian Lite­ratüre, London 1972.

9- H. Rİtter. “Mevlânâ Celâleddin Rûmî ve Etrafındakiler”, TM, Vll-vm/l (1942).

10- Tahsin Yazıcı, “Abd al-Vahhâb al-Hamadâni”, Elr., I, 168-170. 661

ABDÜLVEHHÂB eş-ŞA'RANİ

bk. Şa'rani. Abdülvehhâb b. Ahmed. 662


ABDÜMENAF b. KUSAY

Abdümenâf b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre b. Kâ'b Hz. Peygamber'in baba tarafından üçüncü dedesi.

Abdümenâf in babası Kusay b. Kilâb, annesi Hubbâ bint Huleyl'dir. Kusayy'ın dört oğlundan biri olan ve milâdî 430 yılı civarında doğduğu tahmin edilen Abdümenâfın asıl adı Mugire idi. Gü­zelliğinden dolayı kendisine Kamer de denirdi. Annesi Hubbâ. oğlunu Mekke'­deki büyük putlardan Menâfa adamış olduğu için Abdümenâf adını aldı. Çok cömert olduğu için Kureyşliler ona fey­yaz lakabını vermişlerdi. Daha babası­nın sağlığında büyük bir üne kavuştu.

Mekke yöneticiliği (Dârünnedve idare­si) de dahil olmak üzere Kabe muhafız­lığı (sidâne veya hicâbe), hacılara su te­mini (sikâye), hacıları ağırlama (rifâde). sancaktarlık (liva) ve başkumandanlık (kıyâde) görevlerini büyük oğlu Abdüddâr'a bırakan Kusayy'ın ölümünden bir müddet sonra, başta Abdümenâf ol­mak üzere Kusayy'ın diğer oğullan, söz konusu görevlerin Abdüddâr'dan alına­rak Abdümenâfa verilmesini kararlaş­tırdılar. Bu karar üzerine Kureyşliler arasında anlaşmazlık çıktı. Kureyş'in bazı kolları Abdüddâr'ı, diğer bazı kolla­rı da Abdümenâfı destekledi. “el-Mu-tayyebûn” (güzel koku sürünenler) di­ye anılan Abdümenâf tarafiarları ile “el-Ahlâf (yeminliler) denilen Abdüd-dâr taraflarları çatışma noktasına gel­diler. Araya giren kişiler, sidâne ve li­va görevleriyle Dârünnedve yöneticili­ğinin eskisi gibi Abdüddâr'da kalması­nı, sikâye, rifâde ve kıyâde görevleri­nin ise Abdümenâf a verilmesini sağla­mak suretiyle iki tarafı yatıştırdılar. Bu görevler ölümüne kadar Abdümenâfia kaldı.

Abdümenâfın iki ayrı hanımından al­tı erkek, altı kız çocuğu oldu. Oğulları, Kureyş kabilesinin komşu devletlerle ti­caretini kolaylaştırmak için anlaşmalar yaptılar. Ticaret sayesinde Mekke'nin, dolayısıyla Kureyş kabilesinin nüfuz ve iktidarı arttı.

Abdümenâfian sonra Kureyş'in ida­resi Benî Abdümenâfa geçti. Sikâye ve rifâde görevleri oğullarından Hâşim'e. kıyâde İse Abdüşems'e verildi. Daha son­ra sikâye ve rifâde, Hâşim'den küçük kardeşi Muttalib'e, ondan da yeğeni ve Hz. Peygamber'in dedesi olan Abdül-muttalib'e geçti. Ölüm tarihi bilinmeyen Abdümenâfın Kabe'de Hicr'de bulunan bir yazıdan, Kureyş kabilesine Allah'tan sakınmayı ve akrabalar arasında iyi iliş­kilerin devam ettirilmesini tavsiye ettiği anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber Kureyşliler'i İslâm'a davet ettiği sırada, diğer dedelerinin adlarıyla birlikte onun adını da anmış “Ey Abdümenâf oğullan! Al­lah'a inanmak suretiyle kendinizi kur­tarınız” demişti. 663



Bibliyografya



1- İbn İshâk. es-Sîre (nşr. Muhammed Hamîdullah), Rabat 1967.

2- İbnü'l-Kelbî. Cem-heretü'n-neseb (nşr. Abdüssettâr Ahmed Fer-râc). Kuveyt 1403/1983.

3- İbn Sa'd, et-Tabakâtü't-kübrâ (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1388/1968.

4- Zübeyrî. Nesebü Kureyş (nşr. E. Levi-Provençal), Ka­hire 1953.

5- İbn Habîb. el-Muhabber (nşr. ilse Üchtenstadter), Haydarâba'd 1361/1942.

6- Ezrakl. Ahbâru Mekke (nşr. Rüşdî es-Sâlih Melhas), Beyrut 1389/ 1969.

7- Jbn Kuteybe. el-Macarif (nşr. Servet Ukkâşe), Kahire 1960.

8- Belâzürt Ensâbü't-eşrâf, I (nşr. Mu­hammed Hamîdullah). Kahire 1959.

9- Müberred, Nesebü Adnân ve Kahtân (nşr. Abdülazîz el-Meymenî), Kahire 1354/1936.

10- Taberî, Târih (nşr. M. I. de Goeje). Lelden 1879-1901.

11- İbn Düreyd, el-İştikak (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), Kahire 1378/1958.

12- Neşet Ça­ğatay, “Hz. Muhammed'in Soyu, Çocukluğu ve Gençliği”, AÜİFD, VIII (1961). 664


Yüklə 1,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   61




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin