Başlangıç olarak şu noktaya dikkat etmeniz gerekir: İnsan, mutluluğa ulaşmak için kendisi adım atsa ve çabalasa bile, evrende bir de Allah'ın ve âlemlerin Rabbi'nin üstün rahmeti vardır. Dinî metinlerde, dualarda; Rabb'e hitap edilirken; "Ey rahmeti öfkesini geçen, rahmeti öfkesinden üstün olan!" ibaresi geçmektedir.
Hafız, ünlü bir gazelinde şöyle der:
"Feleğin yeşil ekinini ve hilal orağını görünce
Aklıma yeşil ekinim ve biçme zamanı geldi.
Dedim: Ey baht! Sen uyudun, bu arada gün ışıdı.
Dedi ki: Buna rağmen, sen hiç "sabıka"dan, rahmetin gazabı geçeceğinden ümidini kesme!"
Hafız'ın burada "sabıka"dan kastı, Allah'ın rahmetinin üstün gelişidir. Belki de burada Enbiyâ suresi'nin 101'ci ayetindeki, "cehennemden uzaklaştırma" kastedilmiştir.
Her ne olursa olsun, varlık düzeninde ilke olan rahmettir, mutluluktur, kurtuluştur.
Buna karşılık küfr, fısk ve bütün şerler (kötülükler) arızidir, ilke değildir. Şerler arızi olduğu için, temelli ve ilke olarak var olmadıkları için, rahmetin cazibesi, gücü ve mümkün olduğu ölçüde silinir-giderler. Gaipten gelen yardımlar ve rahmanî destekler, rahmetin gazabı geçişinin gösterge ve belirtilerindendir. Allah'ın mağfireti (bağışlayıcılığı) ve arızî olan günahları rahmet ve mağfiret tecellileri ile giderişi, sevgi ve şefkatin gazap ve şiddete üstünlüğünün bir diğer tanığı, başka bir belirtisidir.
Arı Kılma, Temizleme İlkesi
Varlık düzeninde ilâhî rahmetin belirtilerinin birisi de "arıtma)" görünümü ve olgusudur. Yaratılış düzeninde yıkama ve arıtma özelliği vardır. Havadaki karbon di oksit gazının, klorofilli bitkilerce kullanılarak havanın arıtılması örnek olarak verilebilir. Böyle olmasa idi, kısa bir süre sonra atmosfer yaşamaya elverişsiz bir duruma gelirdi, solunum imkânsızlaşırdı. Canlılığı yitiren bedenlerin ve organik kalıntıların ayrıştırılarak arıtılması da yaratılış düzenindeki arıtıcı etkenliğin bir başka örneğidir.
Madde evreninde nasıl böyle arıtıcı etkenler varsa, manevî alanda da durum böyledir. Mağfiret de, günahın kötü etkilerini giderir, arıtır. Mağfiret, gönüllerin ve ruhların günahın etkilerinden yıkanıp arınmasıdır. Öyle gönüller vardır ki, temizlenme yeteneğini tamamen yitirmişlerdir. Âdeta pislikle özdeş olmuşlardır. Allah'ı inkâr etme veya inkâr etmeyip ortak koşma, işte bu kötü etkiyi doğuran günahlardandır. Gönüllerde bir kez şirk veya küfr yerleşir, kalıcı olursa, arınma ümidi, arınma yeteneğini de o gönülden çıkarır. Gönülde fikrin yerleşmesi ve kalıcı duruma gelmesi, Kur'ân-ı Kerim dilinde gönlün mühürlenmesi, Allah katından gönüllere mühür vurulması şeklinde ifade buyurulmuştur.[187] Yine Kur'ân-ı Kerim'de kafirlerden başkasının Allah'tan ümit kesmeyeceğinden, bu açıklamaların doğruluğunu gösteren telem görülebilir.[188]
Selâmet İlkesi
Yine, varlık düzeninde rahmetin gazaba üstün gelişinin bir delili de selâmet (esenlik) ve sıhhatin ilke olarak var oluşudur. Hastalıklar istisnaidir. Her canlı varlığın yapısında bu varlığı sağlık yönünde tutmak ve varlığını korumak için etkenlik gösteren bir güç vardır. Kandaki akyuvarların şaşılacak etkenliği bu iddianın delilidir. Bedendeki onarıcı ve telafi edici güç başka bir delildir. Kırılan kemik, açılan yara ve gıda yetersizliği, canlının bu iç gücüyle bir ölçüde telafi edilir.
Dinî fıtrat (yaratılış) bakımından da, dünyaya gelen her çocuk, arı bir yapı ve yaratılış ile (pâk bir fıtrat) dünyaya gelir. Bir hadiste buyurulduğu gibi: "Her yeni doğan çocuk, fıtrat üzerinde (tabiî ve iyi) doğar. Sonra ana-babası onu Yahudi veya Hıristiyan olarak eğitebilirler."[189]
Tabiî yörünge ve sürecinden çıkmış ve sapmış olan her varlığın iç bünyesinde öyle bir çekiş gücü vardır ki onu ilk ve tabii durumuna iletmeye, döndürmeye çalışır. Filozofların terimleri ile, bir zorlayıcı gücün (kasr) etkisinde kalmış ve tabiî konumundan uzaklaşmış olan yapılarda, tabiî hâline dönmek için bir eğilim belirir. Şu hâlde evrende daima sapmadan kaçma ve selâmete ve sıhhate yönelme eğilimi egemendir. Bütün bunlar da rahmetin gazaba üstünlüğünün delilleridir. Başlı başına mağfiretin varlığı bile bu ilkeden ileri gelmektedir.
Kapsayıcı ve Genel Rahmet
Mağfiret ilkesi, istisnaî bir görüngü (fenomen) değildir. Genel bir düstura, bir formüle dayanmaktadır. Varlık düzeninde rahmetin üstün ve egemen oluşundan ileri gelmektedir. Bundan da anlaşılmaktadır ki ilâhî rahmet geneldir, kapsayıcıdır. Bu rahmet;, bütün varlıkları yetenekleri ölçüsünde kapsamına alır. Bütün kurtuluşa erenlerin gerek mutluluğa erişlerinde ve gerek azaptan kurtuluşlarında bu ilke etkili olmuştur. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'-de buyuruyor ki: "Kim o gün azaptan korunmuş ise, Allah ona rahmet etmiştir" [190]
Demek oluyor ki, rahmet olmasa kimseden azap kaldırılmaz. Resul-i Ekrem (O'na ve Ehl-i Beyti'ne salât ve selâm olsun) mübarek ömürlerinin sonlarına irad buyurdukları bir hutbede şu hususa Müslümanların dikkatini çektiler. Kurtuluşa, necat ve felâha ermek için iki önemli temel öğe vardır. Bunlardan birisi amel (eylem), diğeri Allah'ın evrene yönelen rahmetidir.
O hutbeden bir bölüm şöyledir: "Ey insanlar! Allah ile hiç kimse arasında soy ilişkisi yoktur. İnsanın iyi amellerinden hayırlı ve güzel davranışlarından başka, ona hayır getirecek ve şer'ri ondan döndürecek bir şey de yoktur. Sakın içinizden birisi kuruntuya kapılıp da boş iddiada bulunmasın! Beni hak ile, gerçek olarak gönderen Allah'a andolsun ki, ilâhî rahmet ile eş olan amelden başka hiçbir kurtuluş vesilesi yoktur. Ben de günah etseydim, uçuruma yuvarlanırdım." Bunları söyledikten sonra da buyurdular: "Allah'ım! Tebliğ ettim mi?"[191]
Resul-i Ekrem'in (s.a.a), diğer peygamberlerin ve masum imamların istiğfar etmeleri, Allah'tan mağfiret dilemelerindeki hikmet de buradadır; mağfiret ilkesinin genelliği ve kapsayıcılığı dolayısı iledir. Gerçekte şöyle söylenebilir: Kim Allah'a daha yakın ise, mağfiret ilkesinden de daha fazla yararlanır. Kimin yakınlığı daha fazla ise Allah'ın "Esma-i Hüsna"sından (güzel adlarından) ve kemal sıfatlarından başkalarından daha fazla aydınlanacaktır. Bunun genel bir kural olduğunu söylemek mümkündür. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurur: "Gönlüme keder arız olur da günde yetmiş kez istiğfar eder, mağfiret dilerim."[192]
Dostları ilə paylaş: |