Adana barosu genel sekreteri av. Merdan özberk


DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK



Yüklə 437,44 Kb.
səhifə2/9
tarix12.08.2018
ölçüsü437,44 Kb.
#70178
1   2   3   4   5   6   7   8   9

DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Baro başkanımıza bu güzel ve şiirsel konuşması için teşekkür ediyoruz. Baro personelimizin başkanımıza çiçek takdimi var.
BARO MÜDİRESİ ÇİĞDEM BUYRUK

Sayın divanım

Sayın başkanlarım

Sayın yönetim kurulu üyeleri

Sayın genel kurul

Adana Barosu personelini temsilen değerli Baro Başkanımız Mengücek Gazi Çıtırık, 4 yıllık başkanlık hizmet süresi boyunca Baro personelinin her anında yanında olarak, acısını, mutluluğumuzu paylaştı. Bizlere göstermiş olduğu sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü için, ayrıca, Adana Barosu personelinin emeğini, çalışmalarını, başarısını her fırsatta, her anda dile getirdiği için teşekkür ediyoruz, değerli başkanımıza, personelim adına çiçeğimi sunuyorum.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Başkanımıza 4 yıllık emeği için, bilgiyle, onurla, erdemle sürdürdüğü görevi için biz de teşekkür ediyoruz. Başkan bir yere gitmiyor aramızda. Onun için fazla bir duygusallık oldu. Onu söylemek istiyorum. Başkanımızın şiirsel konuşması ve şiirsel konuşması bize de bir ilham verdi. Onun için bir destan şairimizin bir dörtlüğüyle selamlayacağız biz de.

Ekmek su aş bulmak gecikebilir

Temele taş bulmak gecikebilir

Devlete baş bulmak gecikebilir

Adalet gecikmek tez verilmeli


Değerli genel kurul

Genel kurulumuza başarı telgrafları vardır. Onları isim olarak okuyorum.

Avukat Mehmet Şükrü Erdinç. Adana Milletvekili.

Tamer Dağlı. AK Parti Adana Milletvekili.

İbrahim Özdiş. 26’ncı Dönem Adana Milletvekili.

Aydın Uslupehlivan. CHP Adana Milletvekili.

Arkadaşlarımız genel kurulumuza başarılar diliyor. Sayın vekillerimize teşekkür ediyoruz biz de.

Şimdi değerli meslektaşlarım, saygı değer genel kurul üyeleri. Gündemin 5’inci maddesine geldik. Şimdi burada bir durum var. 2014-2016 dönemi Çalışma Raporu’nun okunması. Onu takiben 6’ncı madde. Baro gelir-gider hesaplarının okunması. 7’nci madde ise Baro Denetleme Kurulu Raporlarının okunması ve görüşülmesi. Çünkü, yönetmeliğimizde, yasamızda.

Şimdi bunun hemen arkasından gelmesi gereken baro yönetim kurulunun ve denetleme kurulunun ayrı ayrı ibrası. Kongrenin akışına uygun olan, sistematik budur. Ancak, bu kongre gündemleri hazırlanırken hep bir önceki kongrenin gündemi esas alındığı için oradaki sıralama hatası diyelim, aynı şekilde devam ediyor. Geçen genel kurulda da bu aynıydı ve genel kurulda değiştirildi. Öne aldık. Bu yönde bizim bu yönde tespitimiz vardı. Ancak, genel kurul gündemine getirmeyi düşündük. Bu arada iki meslektaşımızın tam bu doğrultuda iki önerisi oldu. 5’inci, 6’ncı ve 7’nci maddenin okunup, görüşülmesinden sonra 10’uncu maddenin ibra maddesinin 8’inci madde olarak gündeme alınması diye. Bu bir yayın akışı. Bu da kongre akışı için gerekli bir şey. Bunu oylarınıza sunuyorum arkadaşlar. Kabul edenler, etmeyenler, oy birliğiyle kabul edilmiştir. Biz 8’inci madde olarak aklamayı getirdik, arkadaşlarım da not alsınlar.

Şimdi baro yönetim kurulunun 2014-2016 dönemi çalışma raporunun okunması. Hangi yönetici arkadaşımız okuyacaksa kendisini kürsüye davet ediyorum.


BARO BAŞKAN YARDIMCISI AV. MURAT LOĞOĞLU ÇALIŞMA RAPORUNU OKUDU.

Çalışma raporu okunduğu sırada Divan Başkanı, genel kurula “Değerli arkadaşlar lütfen sessiz olalım ve salondaki meslektaşlarımızın yerlerine oturmasını rica ediyorum” şeklinde uyarıda bulundu. Çalışma raporunun okunmasının ardından, bu çalışmaları anlatan sunum gösterildi.


DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Teşekkür ediyoruz. Şimdi gündemin 6’ncı maddesi olan baro gelir-gider raporunun okunması için hangi yönetici arkadaş geliyorsa, davet ediyoruz.


BARO YÖNETİM KURULU ÜYESİ AV. HARE ARABACI ÖZDEMİR, GELİR-GİDER RAPORUNU OKUDU.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Teşekkür ederiz. Bu arada meslektaşımız ve Çukurova Belediye Başkanımız Sayın Soner Çetin de genel kurulumuza katılmıştır. Kendisine “hoş geldiniz” diyoruz. Şimdi gündemin 7’nci maddesine geldik. Baro Denetleme Raporunu okuması için meslektaşımızı davet ediyoruz.


AV. ERHAN SÖNMEZ ADANA BAROSU DENETLEME KURULU RAPORU’NU OKUDU.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Çok teşekkür ediyoruz. Değerli meslektaşlarım raporlar üzerine söz vereceğiz konuşmak isteyen arkadaşlarımıza. Burada bir noktayı dikkatinize sunmak istiyorum. Şu anda süre kısıtlamasıyla ilgili zaten divanımıza da bir başvuru yok. Biz divan olarak da benimsemiyoruz bunu. İstiyoruz ki arkadaşlarımız konuşmalarını somut ve özlü olarak, makul bir sürede sonuçlandırsınlar. Bu yapılmadığı takdirde belli bir süre sonunda yeterlilik önerisi gelecek. Ola ki arkadaşlara haksızlık olacak. Makul sürenin anlamını ve değerini en iyi benim meslektaşlarımın bileceğine inanıyorum. Bu çerçevede görüşmeleri başlatacağız. Arkadaşlarımız divana da başvurabilirler. Sayın Mumcuoğlu buyurun.


AV. TURGAY MUMCUOĞLU

Sayın divan

Sayın baro başkanım, yönetim kurulu üyeleri

Sevgili meslektaşlarımız ve aramıza katılan sayın başkanım Soner Çetin

Faaliyet raporu üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli meslektaşlarım

Bana göre bu dönem baromuz adına oldukça verimli geçmiş. Başkan ve yönetimini bu nedenle kutluyorum. Faaliyet raporunu inceledim. Baromuz adına yapılması gerekenlerin tamamı, kendi şahsi düşüncem tabi bu- baromuzun sesinin tüm ülkeye duyurulduğunu görmüş bulunuyorum. Ancak, bazı eleştirileri de yapmak istiyorum. Geçen genel kurullarda söz alan meslektaşlarım yapılan yazışmaların, baro iç bünyesindekilerden bahsediyorum, bazı yazışmaların, yazışmalara verilen cevapların faaliyet raporlarında yer verilmediğini söylemelerine rağmen, bu faaliyet raporunda da yine bu yazışmaların tamamının değil bir kısmı verilmiştir. Ama önemli olanları bu faaliyet raporunda görememekteyim. Faaliyet raporunun “Önemli yazışmalar” başlıklı kısmını içeren 216’ncı sayfasında 2016 yılında yapılan önemli yazışmalar bölümünde talep edilen ve sorulan hususlara ne şekilde cevap verildiği raporda gösterilmemiştir. Halbuki bu sorular ve talep edilen hususların tamamı, meslektaşlarımız açısından, bizim açımızdan önemli sorulardı.

Yine çalışma raporunda bölüm 3’te yer alan disiplin kurulu çalışmalarını da takdirle karşılamaktayım.

Sevgili meslektaşlarım

Baromuzda ne yazık ki disiplin konusunda şikayetler gelmekte. Gereksiz şikayetleri bir kenara bırakacak olursak oldukça ciddi suçlamalar, meslek kurallarına, Avukatlık Kanunu’na yakışmamaktadır. Öncelikle avukat olarak zaten bize yakışmıyor. 275 disiplin dosyasının 92’si karara bağlanmış, herhalde faaliyet raporunun önünde de var bu, kurula intikal etmeyen bir o kadar da dosya beklemekte. Biraz kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Çünkü, avukatlım sadece para kazanmak için yapılmaması lazım. Toplumda itibar gören bir meslek olmasına rağmen, maalesef toplumda bu denli itibar görmesi gereken meslek bir yerde, belki kaba bir tabir belki ama, ayaklar altında. Çünkü müvekkillerimizle olan ilişkileri bir kenara bırakırsak zaten onlar etkiliyor diğerlerini, müvekkil ile olan problemler malum adliyeye yansıyor, dolayısıyla bakanlığa yansıyor ve böylelikle avukatlık mesleğinin, o itibar görmesi gereken mesleğin ne hale geldiğini de bu şekilde görmüş bulunuyoruz. Her şeyimizi meslek avukatlık kurallarına ve Avukatlık Kanunu’na göre yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekmekte. İşte bunları yapabilirse, en azından şikayetlerin bir ölçüde azalabileceğini düşünmekteyim.

Komisyon raporlarına baktığımızda tüm komisyonların baromuza layık şekilde görev yaptığını memnuniyetle müşahede ettim. Ancak biliyoruz ki bu komisyonlar ilk başta çok meslektaşlarımız büyük heyecan ve şevk içerisinde hemen girmek üzere isimlerini yazdırmalarına rağmen, komisyon çalışmaları zamanla çok az arkadaşlarla devam etmekte, zamanla da tek bir arkadaşımızın üzerinde bu çalışmalar yürümektedir. Biliyoruz ki komisyonlar, barolarımızla, baro başkanlarımızla birlikte olduğunda, baronun her zaman söylediğimiz gibi aynasıdır, çalışmalarını çok güzel şekilde yansıtmaktadırlar. İnşallah yeni dönemde komisyonlarda yer alacak arkadaşlarımızın daha aktif, ilk günkü gibi heyecanlı, aynı coşku içerisinde olmasını ümit ediyorum.

Gelelim 6’ncı bölümdeki mali tabloya.

Sayın meslektaşlarım, bizim elimizdeki mali tablo ile saymanın okuduğu tablo arasında oldukça fark çıktı. Tabi bize yollandığı tarihle şimdiki arasında biraz fark geldi. Şimdi bizim gelirlerimizin arasında ben diğerlerine bakmıyorum ama benim için önemli olan, sizler için de önemli olması lazım- baro tesislerinden 155 bin 882,75 TL kira bedeli olarak burada görmüştük ama herhalde artmış bu. Alınmıştır. O dönemde 71 bin 935,95 TL bakım-onarım giderlerine harcanmış ama bu bakım-onarım giderleri şimdi düştüğünü görüyoruz. Farklı fasıla mı aktarıldı onu da bilmediğimiz için bir şey diyemiyorum. Bu onarımın işletmeci tarafından mı, yoksa baro tarafından mı yapılması gerektiği açıklanmamış burada. Çünkü, arkadaşlar baro sosyal tesislerine bilmiyorum ama en fazla gidenlerden bir tanesi de benim oraya. Ne yazık ki siz değerli meslektaşlarımızı orada fazla göremiyoruz. Geliyorsunuz belki ben göremiyorum ama, şöyle bir dikkat ettiğimde, dışardan gelen insan sayısı ne yazık ki fazla. Kimse orası uzak demesin. Orası bizim kendi yerimiz. Orada, temelinden tırnağımızla kazıdık, buralara getirdik. Orayı kazandıran tüm baro başkanlarımıza, o dönem yönetim kurulu üyelerine de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ancak, şimdi oradaki problemi burada çözmemiz gerekecek. Yani, genel kurulda niye siz o tesislere değerli meslektaşlarımız daha fazla gelmiyor da niye dışarıdan insanlar daha fazla geliyor onu burada tartışmamız gerekir. Baro yönetiminden mi, yoksa işletmeciden mi? Bu husus. Problem varsa onu çözmek gerekecektir. Yeni yönetimin de çözeceğine inanıyorum. Çünkü orası bizim tesisimiz. Yazın buz gibi kışın istediğiniz gibi. Dolayısıyla 71 bin 935 liralık bakım onarım gideri eğer yapıldıysa o gün gittiğimde baktım hala duvarların kenarlarında hala kırılmış bozulmuş, acaba demirbaşa mı gitti, o konuda bir açıklık olmadığı için dile getirmek istedim. Şimdi bunlar günlük onarımlarla yapılıyorsa tabi doğru bir olay değil. Bir defaya mahsus çok fazla harcanıp, uzun süre bize hizmet edecek şekilde hale getirilmesi lazım. Şimdi tabi rayı bizim biraz daha canlandırmamız gerekecektir. Onu buradan bir kez daha dile getirmek istiyorum. Çünkü, orası ne kadar kazanırsa baroya daha fazla gelir getirecektir. En azından şimdi buradaki bütçenin biraz daha fazlası olacaktır.

Şimdi 12’nci sırada yazılı diğer giderler faslının fazla olduğu düşüncesindeyim. 12’nci sıradaki diğer giderler. Temizlik, bağış, bakım, onarım, gazete, cübbe, market diye yazılmış. Bu giderler içerisinde tabi, bakım-onarım giderlerini de içermektedir ama bu neyin bakım-onarımı açıklanmamıştır, neyin bakım-onarımı yapılmıştır. Bunların açıklanması gerekir. Araçlar içinse orada ayrı bir şekilde yapılıyor. Meslektaşlarımız temsil giderlerinin veya ağırlama giderlerinin fazla olduğunu düşünecektir belki ama inanın ki Adana Barosu bu temsil giderleriyle, ağırlama giderleriyle Türkiye’de sesini duyurdu. Çünkü bu dönem içerisinde yapılanların tamamı, Adana dışına giden arkadaşlar duymuşlardır, bayağı bir çalışmanın olduğunu da müşahede ettik.

CMK harcamalarında da diğer giderler adı altında 35 bin 636,67 TL’lik bir gider var. Genel gider olması açıklansaydı, biz de bu giderin nereye harcandığını öğrenmiş olurduk.

Sevgili arkadaşlar

Barolar ülke gündeminden ayrı tutulamaz. Sevgili başkanımızın az önce ifade ettiği gibi. Toplumu ilgilendiren her konuda baroların, baro başkanlarının mutluk surette bu konuda gerekli görüşlerini söylemesi lazım. Bir hukuk siyaseti yapması lazım. Siyaset dediğimiz olay, bizim anladığımız siyaset değil. Hukuk siyasetin içinde olması lazım. Dolayısıyla hangi yönetim gelirse gelsin, bütün bu yönetim ve başkanların da aynı şekilde devam ettirmesini de diliyorum.

Şimdi, benim en çok yakındığım bir konuyu açıklamak istiyorum. Servis meselesi. Baro çok güzel bir iş yaptı. Servis koydu dağınık adliyeler arasına. Ancak, sevgili meslektaşlarım ben bu servise bindiğim zaman diken üstünde oturuyorum. Çünkü o kadar çok katip arkadaşımız biniyor ki, kalkmak için size yer vermiyorlar. Bunu defalarca baroya bildirmeme rağmen, hiç olmazsa dedim ki, avukat arkadaşlarımızın yanında çalışan katiplere bir baro kartı ve bu baro kartıyla servise binme hususunu, kendilerine bunu yapsınlar, önlerine taksınlar kartı ona göre onları bindirsin. Hiçbir zaman şoförün, sürücünün “önce avukatlar binsin, sonra siz binin” demesi kadar kötü bir şey. Ama maalesef biz bu serviste buraya geldik. Eğer biz bu servisi doğru dürüst avukat olarak kullanamıyorsak o zaman çok basit bir şey var. İstanbul Barosu yapıyor bunu. Avukat arkadaşımızın kimliğini alıyor, şeye getiriyor, hiç olmazsa bir lira rakamı oradan alıyor, o şekilde biniyor meslektaşlarımız, O zaman tabi servise binen daha fazla kişi olmayacağı için avukat meslektaşlarımız çok rahat faydalanma imkanı ortaya çıkıyor. Yada 2 servis. 2017’nin sonuna doğru ana adliye binası bitecek Oraya gittiğimiz zaman göreceğiz durumun ne olduğunu. Belki 2 servisten bir tanesi sadece avukatlara tahsis edilecek. Öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Yeni yönetimin de buna çözüm getireceğine inanıyorum.

Şimdi bir parantezle adliye işlerini açmak istiyorum. Gördüğüm kadarıyla biz avukatlarla adliyenin arası çok iyi değil. Çok da soğuk rüzgarlar esiyor gibi geliyor. Bakın şimdi genel kurulumuzda, çok eskiden genel kurullarda mutlak surette bir savcının veya bir komisyon başkanının olduğunu biliyorduk, öyle görüyorduk. Şimdi bırakın genel kurullara katılmayı, bir toplantıda dahi birbirimizi çağırmıyoruz, birbirimizi o toplantılarda görmesine dahi tahammül edemiyoruz. Bunun sebebinin bizden mi yoksa başsavcılıktan mı yoksa komisyondan mı olduğunu bilemiyorum ama bunun düzeltilmesi, iyi diyaloglarla, karşılıklı çözüleceğine de inancım tam. Yeter ki fırsat sağlansın. Yani illa biz gidelim de o gelmesin veya o gelsin de biz gitmeyelim gibi bir şeyi ortadan kaldırmak suretiyle bir araya geldiğimizde, bu baro-adliye ilişkisinin çok daha iyi diyaloglarla çözülebileceğine inandığım için, yeni yönetimin de bunun çözmesini istiyorum.

Tabi bu kadar işin içerisinde illaki eksikler olacaktır, elbette ki yanlışlıklar olacaktır. Biz bu hatalardan ötürü eleştirilerimizi yaparken de ileriye dönük, daha iyi şekilde yapılması hususunu düşünürüz. Yeni gelecek yönetim de hata yapacaktır. Ama diyalogla bunların düzeleceğine inanıyorum.

Bu arada bir şey daha söylemek istiyorum. Biraz önce çok mükemmel bir topluluk oldu burada. Baronun değerli personeli de başkanla birlikte hakikaten bir araya geldiklerinde özel bir durum oldu. Ben onları bir kez daha kutluyorum. Çünkü avukatlarla beraber iç içe olan o personelin o güler yüzlülüğünün her zaman devam edeceğine de inanıyorum. Genel kurulun hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Sabırla dinlediğiniz için de teşekkür ediyorum.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Turgay beye teşekkür ediyorum. Bu arada, Adana Milletvekilimiz Sayın Meral Danış Bektaş’ın da genel kurulumuza dayanışma duygularını ve başarı dileklerini ileten ve genel kurulumuzu selamlayan bir mesajı var. Onu da bilgilerinize sunuyorum, sayın vekilimize de teşekkür ediyorum. Şimdi konuşma sırası genç meslektaşım Mehmet Akdemir’deydi ama “Ben saygıyla, seve seve Mahmut abiye sıramı veririm” dedi. Teşekkür ediyoruz kendisine.


AV. MAHMUT ÜNAL

Sayın meslektaşlarım

Benim konuşmam biraz evvel sayın meslektaşımız Turgay bey konuştu, bana konuşacak hiçbir şey bırakmadı. Ancak, bu mesleğin bir mensubu olarak, öyle sanıyorum ki en kıdemliniz olarak sizlere hitap etmek istiyorum. Sayın başkan daha önce de “konuşmayı hükmen keseriz” diye ikazda bulundu. Gönül arzu ederdi ki şunun sessizce okunanları, memleket meselelerini, gerek başkanın raporda okudukları hususların ve sayın Turgay Mumcuoğlu meslektaşımızın tenkitlerini sonuna kadar dinleyebilseydi. Nedense adet bir türlü herkes burada çıkan herkes konuşur ,sayın divan başkanı da aynı şekilde dediler ki avukat saygınlığı, şey okunur avukat saygınlığından bahsediliyor. Demek ki avukatlık mesleği saygın bir meslek. Belki beni dinlemeyeceksiniz, yine konuşacaksınız, ama, 3-5 kişinin dinlemesi dahi beni mutlu edecek. Belki meslek hayatımda ilk ve son kez konuşuyorum burada.

Avukatlıktan ayrılmak istiyorum, fakat ben ayrılmak istiyorum ama avukatlık beni bırakmıyor. Avukatlık mesleği hakikaten çok saygın bir meslek. Avukat olmaya orta mektep 2 sınıfta karar verdim. O zaman zannediyordum ki, zannediyordum ki ben hukukçu olursam, avukat olursam memleketin bütün meselelerini halledeceğim. Adaletsiz hiçbir iş bırakmayacağım. Zannediyor idim. Fakat, bu sevdiğim mesleğe girdiğim zaman hakim, savcı muhakkak çok saygınlığı olan, memlekete güzel hizmetler veren meslektaşlarımız, Fakat, ben hayatta çok fazla şeye imrenmedim. Takdir ettim ama imrenmedim. Fakat bir şeye imrendim. Orta mektepte iken liselilere, üniversitede iken de avukatlara. Avukatları gördüğüm zaman hayran hayran bakardım. Sanki bir yerlerden gelmiş. Memleketi, kanunları koruyacak olan. fakat kürsüden bulunan, fakat her halükarda hak ve adaletin tecellisinde mahkemelerde görev yapan avukatların bu davranışlarını takdir ve saygıyla karşılarım. Avukatlık mesleğini zaten görüyorum. Tenkitler yapacağım ama burada gördüklerimin hepsi kıdemli avukatlar. Gönül arzu ederdi ki genç avukatlar, hatta stajyerler birazcık beni dinlesinler.

Saygınlık bilgiyle, kültürle, karşıdaki kişiye saygınlıkla saygınlık kazandırır. Karşıdaki kişiye saygınlığınız olmaz iseniz sizin saygınlığınız olmaz. Biraz evvel sayın Mumcuoğlu dediler ki, “Burada eskiden komisyon başkanları, savcılar gelirdi. Hatta valiler gelirdi, belediye başkanları gelir, giderlerdi” dedi. Bir tane Soner kardeşimiz geldi. Milletvekili arkadaşlarımızdan burada olan hala var mı bilmiyorum. Geldiler, göründüler, tamam gittiler. Yok arkadaş, böyle olmaz. Bizim birçok dertlerimiz var. Bizim bir defa saygınlığımızı kazanabilmemiz için doğru düzgün giyinmemiz lazım. Şu kılık kıyafet meselesi çok mühim beyler. Saygınlık eskiden derlerdi ki, “Güzel bir giyim, iyi bir teskiye mektubudur”. Yani, şimdi bonservis mi diyorlar ona. İyi bir bonservistir bir avukatın. Gördüklerimi söyleyeceğim. Geçen hafta bir duruşmaya gittim. Genç bir meslektaşımız şortla geldi. Şu kadar. 2 tane avukat konuşuyor. Diyor ki. “ Ya bunun boyu yukardan kemerden, aşağıya kadar bir karış var mı?” diyor. Siz bu halinizle, giyim kıyafetinizle, yırtık kortlarla büyük Türk Milleti’nin huzurunda, büyük Türk Milleti’nin adına karar vermeye yetkili hakimin karşısına çıkamazsın arkadaş. Sen öyle çıkarsan, buraya vali de gelmez, belediye başkanı da gelmez, savcı da gelmez, komisyon başkanı da gelmez. Önce sen kendine saygılı ol. Ben kimsenin şeyine müdahale etmek değil, ama avukat olarak buna mecbursunuz.

Bir imtihana girdim. Yanımdaki arkadaş da, bir hatıra ama çok mühim bir şey, Ahmet Arif adında Kerküklü bir çocuk. Gayet de güzel anlatır. Şahsiyet haklarını sordu buna. “Bir insanın ismi ile soy ismi arasında şahsi hakları vardır” dedi, “Bir daha söyle bakalım” dedi. “İsmiyle soy ismi” dedi. “Git, eylülde gel” dedi. “Aman efendim, ben bildim” dedi. Hakikaten çocuk 2 suali gayet iyi anlattı. “Neden efendim, neyi bilemedim” dedi. Dedi ki, “Soy ismi diye bir şey yok arkadaş” dedi. “Sen sokaktaki adam gibi konuşamazsın” dedi. “Sen hukukçu olacaksın, sen hukukçusun, soyadı diye konuşulur” dedi. “Kanunda ne varsa onu diyeceksin” dedi.

Bizde gidiyor diyor ki, “Sayın yargıcım”. Hangi yargıç be, usül hükmünde yargıç diye bir tabir mi var. Hakimler Kanunu var, Yargıçlar Kanunu yok ki. Bir hukukçu ağzına gelen lafı konuşamaz. Her şeyden önce Türkçe’yi bir hukukçunun çok iyi bilmesi lazım ve duruşmalarda da, bir avukat kendi ağzının içine konuşuyor gibi konuşamaz.

Ordinaryus Profesör Ziyaeddin Fındıkoğlu, Allah gani gani rahmet etsin, Hukuk Sosyolojisi Dersi’nde bir gün dedi ki, “Bir hukukçu. Hakim, savcı, avukat. Güzel Türkçe bilecek ve mahkemede konuşurken gür sesle, herkesin duyacağı şekilde konuşacak. Çünkü, orada adalet tecelli ediyor. Kısık sesle adalet olmaz. Adaletin sesi yüksektir. Buna saygılı olalım” dedi.

Şimdi biz kendimize saygı göstermezsek, bazıları da cübbelerini saklıyor. Tabiri caizse, hani ben köylü çocuğuyum, çomaç gibi yapıyor. Sarıyor, sarmalıyor, sıkıyor filan. Onu gizlice çıkarıyor, mahkeme salonunda cübbesini giyiyor. Mahkemeler büyük Türk Milleti adına karar veren hakimlerin huzurunda giyinme soyunma yeri değildir arkadaş. Bir avukat mahkeme salonunda giyinip, soyunamaz. Olmaz bu. Bizim de kendimize göre örfümüz, adetimiz vardır avukatlığın. Avukatlığın saygınlığı vardır. Sayın üstat anlatmıştı bir gün. Romalılar zamanında kese kese altınları sıralamışlar. Avukat bunları topla senin. Eğilmemek için hiçbir şeye dokunmamış çıkmış, gitmiş. Avukatlık budur. Avukat, Amerika’da da aynı avukat, İngiltere’de de aynı avukat. Neden İngilizler başlarına o perukları takıp, girerler, yaparlar? Niye giriyorlar? Saygınlık, mesleklerine saygılıklarından. O sıcakta onları rahatsız etmiyor mu? Ama bizim meslektaşlarımız, ama, şimdi bakıyorum, biraz kılık kıyafet. Bir şeyler yapmak için baromuzun tesisleri var. Gidin defile yapın orada her gün yahu. Gidin orada ne zaman ne moda çıktıysa onu giyin birader yani. Ama bu millete saygın olmaya mecburuz. Çünkü biz bu milletin çocuğuyuz. Bu milleti severseniz, herkes sizi sever. Bu milleti sevmeyle oyun oynarsanız, her gün kanun değiştirmeyle bu milleti sevmek cümlesini kabul edemiyorum.

İngilizler 1512’de Magna Carta diye bir anayasa yapmış, hala değiştirmiyorlar, biz de sayın başkan biraz evvel açılış konuşmasında 17 defa son 82 tarihli anayasa değişmiş. Kanunların devamlılığı esastır. Biz hukukçular bunu böyle öğrendik. Biz hukua saygılı olmazsak, biz kendimize saygın olmazsak arkadaş, sen avukatlığı sevmiyorsan cübbeyi giyme, avukatlık yapma, başka meslek yap. Eğer saygınlığın varsa, avukatlık mesleğine saygın olmaya mecburuz. Bütün sıkıntılarım bu.

Bir de başka bir hatıramı anlatacağım. Sayın Mumcuoğlu dediler ki stajların yeterli olmadığından filan. Sayın başkan da ona mümasil nereden kaynaklandığını izah eden konuşma yaptı. Staj yapıyoruz. 3 ayda bir geliyor stajyer avukat bir rapor veriyor, gönderiyoruz. Sene 1964. Sayın Eşelioğlu, Allah uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin değerli meslektaşımız. Ben ve Kemal Oral, şu an burada mıdır bilemiyorum. Şimdi 3 kişi kaldık. 11 tane yönetim kurulu üyelerinden. Yanımda staj yapıyor bir meslektaşımız. 3 ay raporu yazdım, dosyasıyla beraber götürdüm sekretere verdim. 2-3 saat sonra Baro Başkanı rahmetli Turan Arun çıktı geldi. Baktım, benim yazdığım raporun üstündeki imzalı dosyayla beraber. Önce dedi ki, “Ya Mahmut’um seni tebrik ederim” dedi. Hayrola başkan neden? “Ya öyle bir dosya hazırlamışsın ki, senin stajyerin mi yaptı bunu” dedi. Dedim ki, yemin de etmemi ister misin? Bütün yanımda staj yapanların, eğer arşivlerinizde varsa, bunların hepsine dosyalarıyla beraber çalışmalarını gösteririm. Önce diyorum ki, müvekkil geldi, yeni bir iş. “Stajyerle konuş” diyorum. Sonra “stajyer anlat bakalım, ne dedi?” diyorum. Ben de diyorum ki, “o zaman dilekçesini yaz bakalım” diyorum. Dilekçesini yazıyor, ben de yazıyorum. O zaman hem kendi yazdığını, hem benim yazdığımı üst üste koyuyor ve dosyaya koyuyor. Dosyanın arkasında da numarası var. Şu numaralı belge şu. Hala birisi dedi ki, “Bundan şu kadar sene evvelki senden aldığım şeyleri saklarım” dedi. Ne güzel yetiştirmişim. Şimdi stajyerler 3 ayda bir gidiyor.

O zaman yönetim kuruluyla disiplin kurulu aynıydı. Ben Disiplin Kurulu olarak bir toplantıda, sayın meslektaşımız da gülüyor, 10 tane arkadaşımız, bir avukat arkadaşımızın tutum ve davranışını tasvip etmiyor. Ben de tasvip etmiyorum. Ama ya dedi birisi şikayet etmiş, atalım da kurtulsun şu baro falan filan. 10 kişi mutabık. “Ben muhalifim” dedim. “Neden?” dediler. “Ya arkadaş Disiplin Kurulu toplanmadık, adamın ifadesini almadık. Tahkikat yok. Bilmem ne yok. Niye bu kadar acele ettiniz?”

Rahmetli Kemal Çetinsoy da dedi ki, “Doğru söylüyor Mahmut” dedi. “Biz yanlış ettik” dedi. Hiçbirinizin şeyini kabul etmem, hepiniz kanaatlerinizi ihzar edeceksiniz. Hep gülüştüler, gülme konusu da oldu. Şimdi biz avukatlar hakkındaki şikayetleri filan, bu kadar ciddi incelerdik. Benim hakkımda da şikayetler oldu son zamanlarda. Meslekte 60 yılımın içinde mahkemelere beni de düşürdüler. Neyse de, bunlar bahis mevzu değil. Fakat oradan çıkan raporları çok bekledim. Ya barodan, Disiplin Kurulu’ndan dava açılsın mı açılmasın mı? Kaç defa telefon ettim sekreterliğe, ancak, raporu alabildik de halas olduk o işten. Bu saygınlık biz kendimiz riayet etmezsek kimse de bize saygınlık da göstermez, sevgi de göstermez. Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Sayın yönetim kurulu ve başkana da yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Hoşça kalın.


Yüklə 437,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin