Adana barosu genel sekreteri av. Merdan özberk


DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK



Yüklə 437,44 Kb.
səhifə8/9
tarix12.08.2018
ölçüsü437,44 Kb.
#70178
1   2   3   4   5   6   7   8   9

DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Şiar bir son söz istemişti ama şu an kahvesini içiyor. Umarım kahveyi tercih edecektir.


AV. ŞİAR RİŞVANOĞLU

Asla Ziya abi, seni çok seviyorum ama. Arkadaşlar bir meseleden dolayı söz aldım. Dakika tutabilirsiniz, 3 dakikayı geçmeyecek hızlı konuşuyorum. İşçi meselesi ile ilgili birden iştahım kabardı. Ben bir marksistim müsaadenizle. Arkadaşlarım işçi kavramının üzerine bu kadar hassasiyet göstermesine çok şaşırdım ve üzüldüm. Arkadaşlar dünyanın en yüce, ben referans yaptım Avukatlık Kutsaldır’da hatırlarsanız. İlk kullandığım kelime oydu. Proleteryadan daha değerli bir meslek sahibi var mıdır? Ama dünya bugün hepsinden kurtulacak. Bu hassasiyetimizi lütfen, biraz, belki bizim de eksikliğimiz var. Ben kendi adıma özür diliyorum. Bunu gideririm.

Birkaç eksikliğimiz vardı. Onları tamamlayıp hemen bitiyorum.

Ben selam verdim ama, bir arkadaşım sordu. O nedenle cevap vermek, açıklama gereği hissediyorum. İngilizce, Türkçe, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca, Yunanca, , Arapça, Zazaca ve Kürtçe idi benim selamlamam. Alevi arkadaşlardan ve varsa Bektaşi, Tahtacı, Sabi Mendain.. Bilmiyorum burada var mı? Hepsinden çok özür dilerim, hepsini saygıyla selamlarım. İlk konuşmamda notum vardı. Gözümden kaçtı, haksızlık veya yok sayma gibi olmasın. Alevilerin ve bütün diğer etnik mezhepsel unsurların gördüğü baskıya karşı mücadele etmeyen bir hukukçular topluluğunu zaten hiçbir karşılığı olamaz, ben ateist olsam bile.

Son olarak Mehmet Akdemir gitti ama, bu şark meselesini söylemezsem öleceğim. Şark kurnazlığı, şark kafası falan filan, kırdı geçirdi. Arkadaşlar biz doğuluyuz. Sebahattin çok güzel okur, zamanım yok, ben okumayacağım. Pier Loti şiirini ithaf ediyorum o arkadaşlarımıza o batıcı, batı merkezci ideoloji ile kendilerini kahretmiş, yozlaşmış arkadaşlarımıza. Doğu güzeldir. Hayat doğudadır, şarktadır. Kürtler, Araplar, Farisiler çok hoş insanlardır. Müziği, edebiyatı. Hatta daha uzağa giderseniz Çin’e filan güzel yerlerdir. O nedenle Avrupa medeniyetinin korkunç saldırılarını içselleştirmeyelim. Bitiyor Ziya abi bu senin için. “Guantanamera” şarkısının bir bölümü var, unuttum. Ziya abi söyledi. En azından bir pasajını okuyayım. Jose Marti abimiz delikanlı bir abimizdir. Kübalı devrimcidir. Kendisini ben sevgiyle anıyorum, Müslümanlar rahmetle anabilir. Şöyle diyor:

Dünyanın yoksul insanlarıyla paylaşmak isterim, neyim varsa. 
Dağların cılız dereleri, daha mutlu eder beni. Denizlerden çok.

Hepinize teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum.
AV. HASAN YUVALI

Tüm arkadaşları genel kurulu, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Aslında konuşmak istemiyordum ama bu kadar terör olaylarından, şundan bundan bahsederen, her şeyi anarken, 6-8 Ekim’de Kobani olaylarında şehit edilen 46 vatandaşımızı anmamanızı anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl anmazsınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çözüm süreci diye bir şey geliştirdi. Başta benim de desteklediğim bir süreçti. Fakat ondan sonra olan olaylar, rezillikler diz boyu oldu ve rezilliklerin en büyüğü 46 kişinin, Yasin Börü ve arkadaşlarının, diğerlerinin öldüğü 6-8 Ekim’de oldu. Bütün cinayetleri anlatırken bunu es geçmenizi ben anlıyorum da vicdanım anlamıyor. Vicdansızssınız demeye getiriyorum.

Ayrıyeten Türkiye Cumhuriyeti Devleti zaten doğru düzgün bir devlet olsaydı, 6-8 Ekim’de bu çözüm süreci denilen saçmalığa dönmüş şeyi bitirirdi, ondan sonra da biz bu kadar açı yaşamazdık. Artık o da siyasilerin suçu.

Bir de başka bir şey söyleyeceğim. Siz isteseniz de istemeseniz de bu ülke başkanlık sistemine doğru gidiyor. Artık seçimleri sonuçları ile belli oldu.

Şimdi 2 listede bende. İkisi de birbirinden değerli aday. İkisine de saygılarımı sunuyorum. Ben hala kime oy vereceğimi bilmiyorum, onu da söyleyeyim. Şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Antep, geçmiş blok listeden vazgeçmiş, çarşaf listeye geçmiş, Mersin geçmiş, Osmaniye geçmiş. Ama biz ucuz hesaplarla bu liste işinden vazgeçmiyoruz. Benim bir adayım var. Fakat 6 tane yönetim kurulu üyesi bulamıyorum. Yada bir adayım var, 3 tane denetleme kurulu üyesi bulamıyorum. Niye insanları bu kadar zorluyorsunuz? Niye matematiğini zorluyorsunuz? Onu da anlamakta güçlük çekiyorum. Yani bana pek demokrasi mavrası anlatmayın. En basit şunu bile beceremiyorsak diyecek başka bir şeyim yok. Artık çarşaf listeye geçme zamanımız geldi. Saygılar.


DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

Değerli arkadaşlar gündemin 12’nci maddesine geldik. Yapılacak seçimler için aday başvuru ve önerilerinin yazılı olarak divana yapılması, ardından da baro başkan adaylarının konuşmaları. Son olarak da talep olur mu? Dilek ve öneriler en son.


DİVAN BAŞKAN YARDIMCISI AV. OKTAY YAŞAR

23 Ekim 2016 tarihinde yapılacak seçimde Baro Başkanlığı Yönetimine adaylıkla ilgili yapılan yazılı başvuruları okudu.


DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK

İbrahim beyi kürsüye davet ediyoruz.



29. DÖNEM ADANA BARO BAŞKAN ADAYI AV.İBRAHİM GAZİOĞLU

Öncelikle bu saate kadar bizi dinlemek için beklediğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.



Sayın Divan, kıymetli meslektaşlarım

Sizlere en kalbi duygularla sevgi ve saygılarımı sunuyor, sizlerin karşısında bulunuyor olmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Baromuzun 29’uncu dönem Genel Kurulu’nun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz temmuz ayında meydana gelen hain 15 Temmuz darbe teşebbüsünü Lanetliyor, demokrasi şehitlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Vatan için toprağa düşmüş tüm yiğitlere Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye’miz için bir kez daha demokrasinin vazgeçilmez yegâne bir unsur olduğunu ve Cumhuriyetimizin Temel taşlarının asla yerinden oynatılamayacağını hatırladık. Adaletin, insan haklarının yargı bağımsızlığının Muzaffer savunucuları olan biz avukatların Her zaman olduğu gibi bundan sonra da hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğine yürekten inanıyorum. Meslek.. Konuşmalarımda yaptığım gezilerde ise mesleğe ve meslektaşlara öncelik vereceğini söylemiş olmamızın bazı yandaş ve eksik anlamalara neden olduğunu gözlemliyoruz bu gün yaptığımız konuşmalarda da bu açıkça ortaya çıkmıştır. Aslında Avukatlık Kanunu’nun 95. maddesinin 21. fıkrası hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak kanunda yazılmıştır. Artık benim bunun hakkında bir yorum yapmanın bir anlamı yoktur. Biz de aynı şekilde yasanın bu hükmünü sonuna kadar yerine getireceğimize üzerine söz veriyorum. Şimdi esasen mesleğe öncelik vermekle hukuk ihlallerini dile getirmek arasında bir yarış peşinde değiliz. Bu tartışma sadece bizim değil birçok kişinin tartışmasıdır ve kanaatimce de çok anlamlı değildir. Evet biz mesleğe ve mesleki sorunlara öncelik vereceğiz. Bunu açıkça söylüyoruz. Bunu söylemek hukuk ihlallerine karşı duyarsız olmak anlamına gelmez. Biz bu toplumun içinde yaşıyoruz, toplumun dışında değiliz. Toplumdan soyutlanmış da değiliz. Bu nedenle bir hukukçu olarak hukuk ihlallerine karşı duyarsız olmamız eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu durum zaten içselleştirdiğimiz bir durum olup bunu sürekli vurgulama gereği duymuyoruz. Çünkü biz hukukçuyuz hukuktan yanayız. Hukukun üstünlüğünden yanayız. Bu bizim özümüzde mevcuttur. Özümüzde mevcut olan zaten var olandır. Hukukun üstünlüğü içimize yerleşmiş bir felsefi bir düşüncedir ve bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Bizim ayrılmaz bir parçamız olan hukukun üstünlüğünü Ve insan haklarını ötelediğimiz düşünülemez. Hukuku, demokrasiden ayrı düşünmüyoruz. Demokrasiyi ise çağdaş, klasik demokrasi olarak anlıyoruz. Çağdaş demokrasiyi çağdaş uygarlık olarak anlıyoruz. Çağdaş uygarlığı büyük Atatürk'ün gösterdiği bir hedef olarak algılıyoruz. Çağdaş demokrasiyi ise önümüzdeki günlerde kutlayacağımız Cumhuriyetimiz ile birlikte düşünüyoruz. Demokrasiyle Cumhuriyeti birbirini tamamlayan unsurlar olarak görüyoruz. Cumhuriyetsiz demokrasi ya da demokrasisiz cumhuriyet bize göre, bir şey değil. Bu vesileyle bize cumhuriyeti hediye eden aziz Atatürk’ü de aramızdan ayrılma yıldönümünün yaklaştığı şu günlerde anmadan geçemeyiz. Atatürk’ün bize armağan ettiği cumhuriyetin demokrasi ve hukuk ile bütünleşmiş hali bizim ideal kabul ettiğimiz bir sistemdir. Bu nedenle biz Cumhuriyete de, demokrasiye de, hukuka da sırtımızı dönemeyiz. Demokrasimiz darbeler nedeniyle büyük yaralar aldı. Bu nedenle Cumhuriyet'i ve demokrasiyi birlikte düşünmemiz gerekir. Cumhuriyetin değerlerinden de, demokrasinin kurallarından da asla taviz verilmemesi gerekir. Elbette bunların hukuk düzeninde hukukun üstünlüğü ile birlikte düşünüyoruz. Demokrasimize en son olarak da 15 Temmuz darbe girişimiyle büyük bir kaza atlatmıştır. Temennimiz bu kazanın en az hasarla atlatılmasıdır. Şüphesiz darbeleri üreten hastalıklı demokrasiyi tedavi etmemiz gerekir. Sistemin darbe üretmesinin önüne geçilmesi lazım. Bunun yolu da demokrasiyi ve hukuku güçlendirmekten geçer. Demokrasi ve hukuku güçlü, çağdaş batı toplumlarında ve sistem darbe üretmiyor. Bizim de demokrasimizi, hukuk yapımızı çağdaş standartlara çıkartmamız gerekir. Bu sevgili ülkenin insanları da çağdaş hukuk standartlarına layıktır. Bu yolda en önemli ilkemiz, hukuktur. Siyasetin hukukun önüne geçmesine izin vermeyeceğiz. Bizler bu kürsülerde siyasetçi kimliğimizle değil hukukçu kimliğimizle bulunuyoruz. O halde, önceliğimiz, hukuktur. Esasen birçok problemin kaynağında, siyasetin hukukun önüne geçmesi olgusu vardır. Siyaset hukukun önüne geçtiği takdirde hukuk ihlalleri başlar. Bu bizim baştan beri savunduğumuz, mesleğe ve meslektaşa öncelik verme ilkemiz, esasında hukukun üstünlüğünün de bir sonucudur. Meslek ve meslektaşlarınızın değerinin kaybettiği bir yerde hukukun üstünlüğünden söz edilemez. Tekrar ve yüksek sesle söylüyorum. Önceliğimiz hukuk, hukuk ve hukuktur.

Şimdi biraz da, şöyle bir eski yıllara gidelim. Eski yıllarla birlikte şu kitapçıkta eski yıllarda yaptığımız bazı örneksemelerin ne hale geldiği ve başkanın biraz önce yaptığı konuşmada bir olayı anlatmak istiyorum size. Şimdi bu kitapçıkta bir tuvalet önünde bir resim var. Orada baro mensuplarının, yani meslektaşların tuvaletlerden faydalanmadığı, faydalanamadığı yazılı diyor ve bunun için çaba gösterildiği belirtiliyor. Bir hatırlar mısınız 2006-200 yılını? Bir hatırlayın. Ne vardı sizin cebinizde. Bir kart vardı. Bir kart. Adana Barosu Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan bir kart. Bu kartla birlikte ne yapıyordunuz. Kadın erkek tuvaletin önüne geliyordunuz, kadın tuvaletine kartı bastığınız zaman açılıyordu, erkek tuvaletine gittiğiniz zaman kapınız açılıyordu. Bakın aradan 8 sene geçmiş. 8 senedir de Demokrat Avukatlar Grubu Baro Başkanlığı görevini yürütüyor. Nerden nereye gelmişiz takdirlerinize bırakıyorum. Başka bir örnek daha vereyim. Yine bu kitabın içerisinde, bu kitabın içerisinde Adalet Komisyonu Başkanı ve Cumhuriyet Başsavcıları'nın ziyaretleri resmedilmiş. Şimdi bu resimlere baktığınız zaman maalesef Baro Başkanı’mızı bu resimlerde göremiyorsunuz. Çünkü neden göremiyoruz? Herhalde sanırım artık bizim ilişkilerimiz çok aşağı bir seviyeye düşmüş. Bizim için bir bütün hukuk değil miydi? Cumhuriyet, sav, savunma, yargı değil miydi? Niçin biz onlardan ayrılıyoruz? Niçin benim kitabımı fırlatsın? Ben ona zaten imkan vermem. Ama bizim zamanımızda bu ilişkiler üst seviyelerdeydi. Her şey anında yapılıyordu. Biz hiçbir zaman yazışma yapmadık. Ne Cumhuriyet Başsavcılığıyla, ne Adalet Komisyonu ile. 10 metre ilerideydi. 10 metre sonra gittik, görüştük ve sorunlara çözüm bulduk. Şimdi onun haricinde bir konu daha var. O konuda duruşma salonlarında bulunan ekranlar. Bu ekranlar sizlerin imkanlarıyla, sizlerin sayenizde duruşma salonlarına konuldu. Ama maalesef bu salonlardaki ekranların çalışmadığı söyleniyor. Sayın başkanım da bilir. Kendisi de o dönemde yönetimdeydi. Bizim Durdu isminde arkadaşımız vardı, bilgisayarcı. Bu anında bozulduğu zaman biz bunu hemen harekete geçirirdik, bunların anında çalışmasını sağlardık. Ama maalesef bunlar göz ardı edildi.

Bir de sayın başkan yaptığı konuşmada Barolar Birliği’yle İzmir’e 7 milyon liralık herhalde hatırladığım kadarıyla bir tesis yapıldığı- doğru mu başkan? 7 milyon mu?

(Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık cevap veriyor: 7 bin metrekare yer tahsis edildi.)

7 bin metrekare bir yer tahsis edildiğini ve tamamının Barolar Birliği tarafından yapıldığını, ama, ayrımcılık yapıldığını bizim Adana Barosu’na bu hizmetin götüremediğini söyledi. Ben ilk başkan olduğumda Aziz başkanım da bilirler, hep beraber yönetim ve bütün hepsiyle birlikte Barolar Birliği’ni ziyarete gittik. Rahmetli Özdemir Özok’u da burada rahmetle anıyorum. Gittiğimizde o kadar sıcak karşılandık ki, yani, gerçi onu da söylemeden geçemeyeceğim. Beni başkan olarak beklemiyormuş değerli meslektaşım Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’i bekliyormuş, bunu da açıkça söyledi ama ben orada kendini dedi ki, “ilk defa bir seçilmiş başkan ve yönetim kurulu üyeleri gelip Barolar Birliği’ni ziyaret etti” dedi. Bu da bizim tarafımızdan bir ilk olmuştur. Barolar Birliği sitesine baktığınız zaman değişik baro başkanlarını ve her birinin geldiğini görüyorsunuz. Biz o tarihte ilkleri yaşatmıştık. Ama maalesef bu ilkler zamanla başkanın açıklamasıyla da kayboldu.

Şimdi maddi konularda da biliyorsunuz ben bir saymanım. Yani saymanım derken 90-94 yıllarında saymanlık yaptım. Buradaki büyüklerim bilirler nasıl aidat topladığımı kendileri biliyorlar. Tabi ben bu dönemde çok büyük paralar topladım. 300 bin lira kadar sayın Aziz Erbek başkanıma devretmiştim. Şimdi aradan 8 yıl geçti. Durumun ne olduğu ortada? 900 bin lira para var. Aslında daha çok olması lazım. Demek ki biraz paralarımız, hoyratça demeyeyim de yine sizlere harcanmış ama biraz fazla harcanmış. Ben biraz kibar olmaya özen gösteriyorum. Kimseyi herhangi bir töhmet altında bırakmak istemiyorum. Ama bir baro başkanı adayı olarak da burada bunları söylememi yadsımazsınız.

Şimdi evet mesleğe ve meslektaşa hizmet odaklı bir seçim yapılacağını ve bu tür hizmetleri yapacağımızı söyledik. Biliyorsunuz bir sosyal tesisimiz var. Şimdi bu sosyal tesisin nasıl yapıldığını herkes biliyor. Bunun için öncelikli olarak, öncelikli olarak sayın Necati Erdem’e, İsmet Altuğ’a, kendime teşekkür ediyorum. Ama velakin bir şeyi de söylemeden edemeyeceğim. Değerli başkanım Aziz Erbek, açılışı O yaptı ama açılışa maalesef beni davet etmediler. Ya bakın bu çok önemli bir şey.



(Ön sırada oturon Aziz Erbek, ‘ettik başkanım’ diyerek araya giriyor)

Yok etmedin. Bana davet gelmedi. Ben öyle biliyorum, öyle hatırlıyorum, öyle gördüm. Şimdi bakın o tesisin nasıl yapıldığını hepiniz biliyorsunuz. Sizlerden gelen aidatlardan, bağışlardan, CMK’dan gelen kesintilerden yapıldı ve orada hepimizin emeği var. Bu emek göz ardı edilemez. Ama velakin ben Baro Başkanlığı’na devam etseydim 2008 yılında, orayı bir işletme yapıp sizlerin emrine sunacaktım. Fakat maalesef 8 yıldan beri gittikçe oradaki ilgi ve alaka düştü. Görüyorsunuz ki, biliyorsunuz ki, bütün toplantıların hepsi artık Baro Tesisleri’nde yapılmıyor. Hepsi dışarıda otellerde yapılıyor. Hatta bunun için Baro Başkanı’na bir dilekçe vermiştim, ‘neden tesislerde yapılmıyor?’ diye. Bana sözlü olarak cevap verildi. ‘İşte oraya kimse gitmiyor. İmkanlar kısıtlı” diye. Ama ben öyle yapmayacağım arkadaşlar. Ben Baro Başkanı olursam, sosyal tesisleri sizlerin emrine vereceğim. Başka kimsenin emrine vermeyeceğim. Sizler oradan faydalanacaksınız. Ordu evleri gibi olacak. İmkanlar, bütün hepsi sizlerin olacak. Zaten kitapçığımda da yazdım. Hatta bunun yanında şeyin yanında lokalin yanında bir arsa var. Bu arsa hala boş olarak duruyor. Belki buraya bir Yaşlılar Evi de Barolar Birliği nezdinde bir projemiz vardı yapamamıştık. Belki de o Yaşlılar Evi’ni oraya yapacağımız zaman orası bir bütün olarak değerlendirilecek. Evet içinde bir de sauna var biliyorsunuz. Bir de fitness center var. Kimsenin haberi yok. Ben gittiğim yerlerde genç arkadaşlarımla konuştum. “Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok” dediler. İşte biz bu sauna, fitness center da komple tesis olarak faaliyete geçecek.

Şimdi Hukukçular Derneği binası, bir proje vardı biliyorsunuz Baro Başkanlığımız tarafından yapılan. Maalesef o proje ilişkiler açısından maalesef yerine getirilemedi. Ben bu ilişkileri tam seviyeye çıkaracağım, en üst seviyeye çıkaracağım. Bunu da yaparım. Yaptığımı zaten gördünüz. Bunu böyle değerlendirin. En üst seviyeye çıkacağım. Barolar Birliği ile ilişkimi hiçbir zaman kesmeyeceğim. Her zaman için karşılıklı olarak görüşeceğim, ziyaret edeceğim ve bu imkanları da sağlamak için elimden gelen gayreti göstereceğim. O binayı yıkacağız, otel yapacağız, Hukukçular Derneği’ne bir katını tahsis edeceğiz ve kreş yapacağız. İşte o zaman baronun meslektaşa nasıl hizmet ettiğini herkes görecek. Sözde değil özde yapacağız. Bunu unutmayın.

Şimdi biliyorsunuz genç avukatlarımız var. Az önce başkan da söyledi. Genç avukatlarımız bayağı yekün teşkil ediyor. Bunların da çeşitli sorunları var. Genç avukatlar biliyorsunuz dernek kurdular, demin de bir önerge verdiler. Zaten biliyorsunuz bizim kitapçığımızda bu yazılıydı. Bizim bunu yapacağımızı söylemiştik. Ben de bu önergeyi yazdım verdim. Onlar da bir önerge verdiler. Aklın yolu birdir. Bir yerde birleştik ve önergemiz kabul edildi. Şimdi Genç Avukatlar Meclisi kuracağız. Genç Avukatlar Meclisi söz sahibi olacak. Yani nerede, ne zaman bir karar alacak, bize teklif edecek. Biz de teklifi uygun bulursak yerine getireceğiz.

Şimdi sizler değerli meslektaşlarım hepiniz biliyorsunuz. Dava açarken harç ödüyorsunuz. O harçların iadesini ne yapıyorsunuz acaba? Ne kadar kapı kapı dolaşıyorsunuz? Nerelere gidiyorsunuz? Kaç sene sonra alıyorsunuz bunu? Şimdi bunları iyi düşünün. İyi değerlendirin. Biz bunlarla ilgili Vergi Daireleri ile bakanlıklarla görüşmeler yapıp, harçlar iadesinin aynı şekilde iadesinin sağlanması için, yani gider avansının iadesinin sağlanması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Sosyal faaliyetlere bir kere çok önem vereceğiz. Adana Barosu Spor Kulübü kuracağız. Türk Sanat Müziği Korosu’nu geliştireceğiz. Halk Müziği Koromuzu geliştireceğiz. Tiyatro Topluluğumuz ile ilgili gerekli çalışmaları sağlayacağız.

Evet. Şimdi en önemli şey demokrat sözcüğü. Gerçekten bu çok önemli. Şimdi “Demokratız” diyoruz, çarşaf listeye gelince hep bir adım geriye gidiyoruz, hiç öne gittiğimiz yok. Neden? Çünkü iktidarı bırakmak istemiyoruz. İktidar bizim olsun istiyoruz. “En önemli faktör bu” diyorsunuz. İşte bu böyle olmayacak. Eğer ben. İşte bu böyle bir güne sıkıştırılmaz. Çünkü seçim kurulunda yaptığım konuşmada “bir gün evvel karar alacaksınız, ona göre yapacağız” demişlerdi. Ama bu böyle olmayacak. Eğer ben baro başkanı olursam sizlere söz veriyorum bir olağanüstü genel kurul yapacağım, seçimden evvel, olağan genel kuruldan evvel ve demokrasi şölenini işte o zaman hep beraber kutlayacağız ve çarşaf listelerle seçimlere gideceğiz. Hodri meydan diyorum.

Evet elimizde biliyorsunuz Bölge Adliye Mahkemesi vardı, bir de Bölge İdare Mahkemesi vardı. Nerede bunlar? Bir bilen arkadaş varsa lütfen söylesin. Nerede Bölge Adliye Mahkemesi? Antep’te, Bölge İdare Mahkemesi ? Konya’da. Nereye gideceksiniz duruşmalara ? Antep’e gideceksiniz. Nereye gideceksiniz? Konya’ya gideceksiniz. Ama sizin elinizde muazzam bir Bölge Adliye Mahkemesi var, binasıyla beraber. Cumhuriyet Başsavcısı var. Nerede bunlar? İşte bizim ana görevimiz, başkan olursak bir an evvel Bölge Adliye ve İdare Mahkemelerini Adana’ya getirmek olacaktır. Bunu da hep beraber başaracağımıza söz veriyorum.

Şimdi bir şey daha söylemek istiyorum. Yine geriye gidelim. 2006-2007 yılına gidelim. Adana Adliyesi’nin 4’üncü katında bir kütüphane var. O kütüphaneyi kim kurdu? O zamanki yönetimdeki ben ve arkadaşlarım. Ben yönetimde hiçbir zaman ön plana çıkmadım. Hiçbir zaman da çıkmam. Beraber hareket ederim her zaman için ve her zaman ‘beraber yaptık’ derim. Ben ve yönetim kurulundaki arkadaşlarımla beraber kütüphane kurduk. Bu kütüphaneden birçok meslektaşım sonuna kadar faydalandı. Lütfen oradaki kitapların tarihine bakınız. Kaç yılı? 2006, 2007, bilemediniz 2008. Bizim dönemimizde yönetimimizin olduğu dönemlerde. Ondan sonra Allah’ın bir kulu bir kitap almamıştır. Belki birkaç tane almıştır. İşte biz yeni binada öyle bir kütüphane kuracağız ki parmaklarınızı yiyeceksiniz. Öyle bir kütüphane kuracağız ki emin olun ısıracaksınız. Çünkü neden? Her şeyi orada göreceksiniz. Emin olun elinizin altında bulacaksınız. Ben bunların da sözünü veriyorum.

Şimdi yeni adliye binası. Yeni adliye binası yapılıyor. 1-2 sene sonra faaliyete geçecek. E sizin Adalet Bakanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilişkiniz limoni olursa size nasıl yer tahsis edecekler? Tamam yasada var. Yer tahsis eder diyor. Ama gider küçücük bir yer tahsis eder, büyük bir yer tahsis etmez, siz de dışarıda beklersiniz. İşte biz burada, yeni adliye binasında en iyi şekilde odaların tahsisini sağlayacağız.

Şimdi tekrar geriye gidelim. 2006-2008 dönemine. Adana Barosu’nun bir dergisi vardı değil mi? Bu dergi sağ olsun değerli meslektaşım Abbas Bilgili sayesinde hayatiyetini kurdu ve devam etti. Şimdi bu dergi epey yayınlandı. Bizim zamanımızda 8 sayı filan yayınlandı hatırladığım kadarıyla. Daha sonra kaç sayı yayınlandı 8 senede? 4 sayı, 4, 4. Derginin kalitesi düştü. Dergi artık hiç kimse tarafından değerlendirilmemeye başlandı. Ama biz ne yapacağız? Tekrar dergiyi sonuna kadar hayatiyete getireceğiz.

Şimdi meslektaşlarımızın en önemli hayati kazanımlarından bir tanesi, yeni meslektaşlarımızın CMK giderleri. Yani CMK’dan elde ettiği paralar. Şimdi gerçekten bu ücretler çok düşük. Ama bu ücretleri ben artırırım diye söz verirsem bu yanlış olur. Ben bunu söz veremem. Ama mücadelesini yaparım. Ama bir şey için söz veririm. Yol gideri altında sizlerden 20 lira alıyorsunuz. Şimdi ya 20 liralık yer de var, 50 liralık yer de var, 100 liralık yer de var. Bunu neye göre bağladınız? Neden? Neden genç arkadaşlarımızı 20 liraya mahkum ettiniz. Lütfen bu ücretleri biz, şunu bilin ki, bu ücretleri biz yasaya uygun hale getireceğiz.

Şimdi Baro aidatları ile ilgili konuya gelince. Biliyorsunuz baro aidatları ile ilgili biz görüşlerimizi kitapçığımızda ve diğer toplantılarımızda hepsinde yayınlamıştık. Genç Avukatlar Derneği bir önerge vermişti, ben de bir önerge vermiştim. Tabi genç avukat arkadaşlarım nasıl aidatların belirlendiğini bilmedikleri için sadece 0 (sıfır) ile 5 (Beş) yıl arasında yüzde 50’den faydalan bildirmişler. Ama eğer 8000 4000 gösterge rakamı olsaydı fazla bir fayda sağlamayacaktı. İşte bu sayede biz onlara bir imkan sağlamış olduk.

Şimdi bir de fırsat eşitliği meselesi var. Gerçekten meslektaşlarımız fırsat eşitliğinden faydalanamıyorlar. Yani insani, beşeri ilişkilerimiz gittikçe kötüye gidiyor. Meslektaşlarımız arasındaki ilişki de kötüye gidiyor. Bunu sağlamak bizim en başta görevimiz olması lazım.

Stajyerlerimiz çok fazla, ama, velakin eğitim zayıf. Bu eğitim çalışmalarını da güçlendirmemiz lazım. Bu eğitim çalışmalarını da güçlendireceğiz. Bölgemizde bulunan Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden azami fayda sağlayacağız. Ha bir de şunu unutmadan söyleyeyim, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bizim yönetim zamanının çabalarıyla kurulmuştur. Onun için tüm yönetim kurulu arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Bakın bu sayede özel hukuk alanında olsun, arabulucuk konularında olsun tüm toplantıları orada yapıyorsunuz, bu da bizlere gurur veriyor.

Şimdi eskiden biz 90’lı yıllardan beri baroda geziler düzenlerdik. Bir birliktelik vardı. Hiç olmazsa birbirine dargın insanlar o birlikte o geziler sırasında birbiriyle kaynaşıyordu. Ama maalesef bu geziler de bitti. Bu gezileri de sağlayacağız.

Şimdi tabi alın da. Bir de şöyle söyleyeyim. Biraz geriye gidelim. Geriye gidelim. Tapu dairelerinde bir avukat masası vardı. Hatırlayan var mı arkadaşlar? Avukatlara ait masa vardı. Yani bir meslektaşımız oraya giderdi, otururdu. Şu dergiyi, şu tapu kaydını istiyorum derdi, kütük ortaya açılırdı ve o kütükten meslektaşımız faydalanırdı. Şimdi “avukatım” denildiği zaman kimse insanların yüzüne bile bakmıyor. İşte o avukat masaları tekrar kurulacak. Valilik tarafından genelgeler düzenlenirdi ve biz genelgelerin takipçisi olurduk. Maalesef genelgeler de kesildi. Bu genelgelerin de tekrar takipçisi olacağız.

Şimdi belki bir espri mahiyetinde olacak ama, ben başkanlığım döneminde de hep savunmuştum. Şimdi doğum yardımı var biliyorsunuz. Meslektaşlarımız, kadın meslektaşlarımız doğum yaptığı zaman Barolar Birliği tarafından doğum yardımı alıyorlar. Peki, erkek meslektaşlarımızın meslektaş olmayan eşleri doğum yaptığı zaman neden alınmasın? İşte biz bu teklifi o zaman getirmiştik. Ama tabi ki dönem sonu itibariyleydi. Dönem seçilemediğimiz için bu teklifimiz yarıda kaldı. Bu teklifi tekrar başkan olursam Barolar Birliği nezdinde tekrar değerlendireceğim. İnşallah bunu da alacağız.

Şimdi daha fazla konuşmaya gerek yok. Elimden geldiğince bir şeyler anlatmaya çalıştım. Sizler de beni dinlediniz. Şu anda Adana Barosu’nun (Divan Başkanına dönerek sorup, konuşmayı sürdürüyor). Kaç kişi var şu anda burada başkan. 100 kişi var mı?


Yüklə 437,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin