Adres: Park cd


İHANET EDİLEN TÜRKÇE VE AKP’NİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ



Yüklə 133,58 Kb.
səhifə2/2
tarix05.09.2018
ölçüsü133,58 Kb.
#77087
1   2

İHANET EDİLEN TÜRKÇE VE AKP’NİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Mustafa Önder
Dün, 26 Eylül Dil Bayramıydı. Dünyada en çok konuşulan beşinci büyük bilim, sanat ve kültür dili Türkçenin bayramı. Türk’ün anayurdu Türkçenin bayramı. 26 Eylül, Başbuğ Atatürk’ ün emriyle ilk Türk Dil Kurultayı’nın yapıldığı gündür. Orhun Abidelerinin bulunup okunması’ nın da 120. yılı. Türk Dil Kurumu (TDK), bu sene 81. kuruluş yılını kutlamaktadır.

Bu vesileyle Başbakan TDK’ye içinde bir defa olsun, Türk milleti’nin geçmediği aşağıdaki mesajı gönderiyor: “Kökleri tarihimiz kadar derinde olan dilimiz, bizi biz yapan, kaynaştıran, birleştiren kültürümüzün ve medeniyetimizin en temel harçlarından biridir.



Asırlardan bu yana hoşgörü, kardeşlik ve barış dili olarak gelişen, başka dillere kucak açan, komşu halkların dillerine zenginlik katan Türkçemizi, yeryüzü dilleri arasında hak ettiği mertebelere ulaştırmak, milli bir vazife olarak kabul edilmelidir…

Bütün dünyada kültür ve sanatın, bilimin, iletişim dili olmasını istediğimiz Türkçe, hiç şüphesiz, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirasımız olacaktır. Bu bakımdan, sanatçılarımızdan bilim adamlarımıza, siyasetçilerimizden medyamıza, öğretmenlerimizden öğrencilerimize kadar, millet olarak hep birlikte Türkçemizin doğru ve güzel kullanımı için üzerimize düşen sorumluluğu hassasiyetle yerine getirmeliyiz…” Hâlbuki Türkçe umurlarında değil, Arapça-Farsça ağdalı dinci zihniyetin Osmanlıcasıdır kastettiği dil. Tam bir ikiyüzlülük!

Türkçe”, AKP’nin ‘parti programı’nda sadece bir yerde geçiyor: “Partimiz yabancı dil öğretimini teşvik ederken Türkçenin bilim dili olarak kullanımını özendirecektir” (1)

Ünlü ‘2023 Vizyonu’nda bakın ne var: “(…) Türkçe bilmeyen vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırılmış, üniversitelerimizde farklı yerel dillerde bölüm ve enstitü açılması sağlanmış…. daha da ileri bir adım olarak tercih ederlerse devlet okullarında kendi ana dillerinin öğretilmesi mümkün hale getirilmiştir” (2)

Devlet bütçesinden Türk üniversitelerinde Kürtçeyi Latin harfleriyle mi yoksa Arap harfleriyle mi okutalım kavgasına tutuşuldu bile… Dahası, meczup Kürtçü Said-i Kürdî’nin ağdalı dilli “risale”leri okunur oldu. Türkçe bilim dedikleri de bu! Ellerinde ‘sessiz devrim’ diye bir kitapla dolaşıp duruyorlar. Açılımcı Beşir diyor ki, “Erdoğan’ın açıklayacağı paket, bütün kesimleri ilgilendiren çok değişik sorunları çözen bir paket. İlk günden başlayıp, devam ettiğimiz Türkiye’yi normalleştirme çalışmamızın bir yeni safhası.”

Şimdiye kadar anormalmışız! Açılım, paket, ileri demokrasi, başkanlık hevesleri içinde Arapça, Kürtçe seçmeli dersler, her yere İmam-Hatipler. TOBB’un Tayyip’e yağcılık adına şair Necip Fazıl’ın “Çöle İnen Nur” kitabının prestij baskısını yaptırdığı devirdeyiz. “Eurovision’a (Avrupa Şarkı Yarışması’na) Kürtçe şarkı ile katılalım” dendiği devir…

Onların “Türkçe” ile ilgili bir tek projeleri olmadı, olmayacak… “Molla Kasım” lakaplı (sanlı) eğitim bakanı olanlar, oturup bir kere olsun, hiç olmazsa Doğu ve Güneydoğu’da Türkçe okuma-yazma seferberliği düzenlemezler, aksine memurları Kürtçe öğrenmeye zorlarlar. Türkçe isim yerine bir insana ‘Kürdistan’ adı konulmasına bile ses etmediler. Ticaret Kanunu’nda Türkçe isim, tabela şartı koymadılar, şehirler, caddeler, gazete ve televizyonlar melez hatta “piç” isim ve tabelalarla doldu. “Türk Lirası”nı simgeleyen saçma sapan bir sembol (simge) yaptılar.

Deyim, atasözü bilmezler. “Allah kuruşu” deyimini icat eden Tayyip’ti, “Allah’ın tuzağı” diyen de! İstanbul Borsası demek varken, “Borsa İstanbul” diyen, İstanbul Kanalı demek varken “Kanal İstanbul” diyen kimdi? Ana dilde eğitim yolunda hırsla çalışan kim? Arapça, Kürtçe seçmeli dersler koyan kim? Dışarıdan İngilizce öğretmeni getirmeye kalkan kim? “Türk” adını yasaklayan bir zihniyetin “Türkçe” konusunda samimiyeti olabilir mi?

Türkçe sevdaları, cemaat şarkı-şiir yarışmasından (ibaret) başka bir şey olmayan uyduruk Türkçe Olimpiyatların (!) da propaganda yapmak… O olimpiyatları da (etkinlikleri de) “Arena” adını verdikleri stadlarda yaptılar!

Ne Bilge Kağan’ın “Ey Türk titre ve kendine dön” sözünden haberliler, ne de Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçe Fermanından… Yarın da Neşet Ertaş’ın birinci ölüm yıldönümünde Kırşehir’de Bay Tayyip türkü söyleyecekmiş! Yanında da sanatkârlıktan yağdanlığa terfi eden Ajda, âkil Orhan, tacir türkücü İbo, Mevlevî Ahmet…

Üstüne de biraz gözyaşı, biraz çektiği zulüm(!)den hikâyeler… Umurunda değil, dilini kaybetmiş milletlerin köklerini ve kimliklerini unutarak tarih sahnesinden de yavaş yavaş silinip gidecekleri… Umurunda değil, Türkçenin Türk milletinin şah damarı, can evi, varlığının zırhı olduğu… Türkçe tökezlerse Türk milleti kaybedecekmiş, bozguna uğrayacak ve Türk vatanı habis emellerin, ifrit niyetlerin, fitne ateşinin hışmına uğrayacakmış, umurlarında değil…

Batasıca bir siyasî ikbal hırsı, bir Emevî dindarlığı, Araplaşma gayreti, etnisite bölücülüğü. Ama derslerini er geç alacaklar milletten! “Ne mutlu Türküm diyene” diyebilenlerin vatanından er geç geldikleri gibi gidecekler! Türkçemizi mahcup, mağlup ve yılgın hale sokmaya kimsenin gücü yetmez! 27 Eylül 2013


 
(1) www.akparti.org.tr/akim/program.pdf

(2) www.akparti.org.tr/upload/documents/akparti2023siyasivizyonuturkce.pdf


Q, W, X HARFLERİ VE ‘ATATÜRK ALFABESİ’NİN EŞSİZLİĞİ
"Kürtçe Harf" diye bir şey yok Ali Serdar Bolat  7 Ekim 2013
Q, W ve X harfleri kastedilerek: "Kürtçe Harfler alfabeye alınıyor" deniliyor. "Kürtçe Harf" diye bir şey yok. Bunlar Kürt Harfi değil, Latin Harfi. Latin Harfleri ve Latin Alfabesi:

Atatürk, bu alfabenin bazı harflerine noktalar ve çengeller koyarak Ç, Ğ, İ, Ö, Ş, Ü harflerini oluşturmuş. Q, W ve X harflerini de almamış. Türk Alfabesi veya Atatürk Alfabesi oluşmuş.

Ö ve Ü harfleri Alman Alfabesi'nde de var. Tıpkı bizim Ö ve Ü gibi okunuyor. Ç Fransızca'da da var ama S okunuyor. Latin harfleri Türk, Azeri,  İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, İspanyol, İsveç, Norveç gibi ülkelerin alfabelerinde kullanılıyor. Ancak bunlara Türk, Azeri, İngiliz, Fransız, İspanyol Harfleri denmiyor. Latin Harfleri deniyor. Azeriler ə şeklinde bir harf (ters e) eklemişler alfabeye. Belki sadece bu harfe Azeri Harfi denilebilir. Azeriler X harfini kalın H, Q harfini de kalın K olarak kullanıyorlar. İşte Azeri Alfabesi: (Her harfin altında Azerice okunuşu ve onun altında da İngiliz fonetik işaretleri var) Türkiye'de Kırmanci Lehçesi'ndeki Kürtçe Alfabe de Latin Harfleri kullanılarak yapılmıştır, dolayısıyla Kürt Harfi diye bir harf yoktur. Suriye, Irak ve İran Kürtleri kendi lehçelerini (Sorani, Lorani gibi) Arap Harfleri kullanarak yazıyorlar. Q, W ve X harflerinin gereksizliği:

Q harfi kalın K, yani genizden gelen K için kullanılıyor. Osmanlı kalın K için KAF, ince K için de KEF harflerini kullanırdı. Sonuçta her ikisi de K sesidir. Atatürk, her türlü K sesi için K harfini kullandı. Bir karışıklık ya da terslik olmadı, tersine olay sadeleşti. QALEM yerine KALEM yazınca, bu kelimeyi yanlış mı okuyoruz? Hayır. K harfi varken Q harfi tamamen gereksizdir. W harfi tamamen gereksizdir. V harfi varken aynı sesi veren W harfine gerek yok. Arap Alfabesi'nde V sesi veren tek bir harf var: VAV. Şimdi Arapça'dan Kürtçe'ye geçen kelimelerdeki V sesini bazen V bazen W yazmak neyin nesi? Irak, İran ve Suriye'deki Kürtler Kürtçeyi Arap harfleri ile yazıyorlar ve sadece VAV harfini kullanıyorlar. Onlar 2 ayrı V harfine gereksinim duymuyorlar da Türkiye'dekilere ne oluyor?


X harfi kalın H için kullanılıyor. Arapça'daki HI harfi yerine. Ama Arapça'da 3 tane H harfi var. İnce H için HE, orta H için HA, kalın H için HI. Bir tane daha H harfi mi icat edelim şimdi? XALI yerine HALI yazsam, bu kelimeyi yanlış mı okurum? Hayır. H harfi varken X harfi tamamen gereksizdir. Genizden, burundan, dişler arasından ve damaktan çıkarılan sesler ilkel seslerdir. Uygarlık ve konuşma dili geliştikçe, bu ilkel sesler kaybolur ve kaybolmalıdır. Atatürk Alfabesi, bu konuda, yani ilkel seslerin elenmesi konusunda en büyük yardımcıdır. Arapçada 2 tane D, 2 tane T, 3 tane S, 3 tane H sesi var. Bizde ise hepsinden birer tane var. İlkel sesleri Atatürk elemiş. Q, W ve X harfleri ilkel sesler içindir. Eskiden bizde de ilkel sesler vardı, Anadolu'da yerel ağızlarda halen ilkel sesler vardır. Ancak Atatürk, bu ilkel seslerin kaybolduğu, Türkçenin en incelmiş biçimi olan İstanbul'un Fatih İlçesi'ndeki sesleri esas alarak bu alfabeyi meydana getirdi. Okullarda okuduğumuz, radyolarda televizyonlarda sunuculardan duyduğumuz bu sesler incelmiş, uygarlaşmış seslerdir. Hala daha ilkel sesler için zorlama harfler koyarak uygarlaşmaya, dilin incelmesine karşı koymak neden?

Bütün dilleri incelememe olanak yok, ama Avrupa dillerini, Arapçayı, Farsçayı, Çinceyi biliyorum (Bu dillerdeki konuşmaları anlamasam da dikkatle dinledim demek istiyorum). Gördüğüm kadarı ile, dünyada en incelmiş, ilkel sesleri içinden atmış olan dil Türkiye Türkçesidir. İkinci sırada Japonca geliyor. Atatürk Alfabesi'nin eşsizliği:

Atatürk Alfabesi, daha doğrusu Abecesi, dünyada bugüne kadar yapılmış olan en mükemmel alfabedir. Eşsizdir. Günümüze kadar hiç bir ülkenin yapmaya cesaret edemediği büyük bir devrimdir. İşte özellikleri:

1) Atatürk Abecesi'ndeki harfler, her zaman ve her yerde aynı sesle okunur. Her harfin sadece bir tek ses değeri vardır. Örnek: A harfi her yerde a sesi verir. Her harf için  bu geçerlidir.

2) Her ses, sadece tek bir harfle karşılanır. A sesi her zaman tek harfle, A harfi ile yazılır. Her ses için  bu geçerlidir. Bir ses, bir tek harf olarak yazılır, birkaç harf bir araya getirilmez.

3) Yazılan her harf okunur. Bir kelime içinde yazılıp da okunmayan harf olamaz. Şaştınız… "E, ne var bunda? Bunun neresi mükemmel? Devrim bunun neresinde?" diyeceksiniz. ‘Atatürk Abecesi’ni küçük yaşınızdan beri kullandığınız için mükemmelliğinin farkına varmamış olmanız çok doğal. Öteki abeelerle karşılaştırınca göreceksiniz mükemmeliyeti.

A harfini ele alalım: İngilizcedeki A harfi yerine göre A, O, EY, E olarak okunur.

AT yazılır, ET okunur. SAY yazılır SEY okunur. NATURE yazılır, NEYÇIR okunur. TAXI yazılır, TAKSİ okunur. WATER yazılır VOTIR okunur. KAT olarak okumak için de, CUT yazmalısınız. Yani A sesini vermek için U yazıyorsunuz. E harfine bakalım: İngilizce bir yazıdaki E harfi yerine göre İ veya E olarak okunur. He yazıp Hi ; Sheriff yazıp Şerif okuyorsunuz. TENK olarak okumak için de THANK yazıyorsunuz. İ harfine bakın; ice yazıp ays okuyorsunuz. i harfi burada ay olarak okunuyor, sit yazıp sit okuyorsunuz. Haydaa. Şimdi de i harfini i olarak okudunuz. Tri olarak okumak için de TREE yazdınız. İ sesini okumak için 2 tane E harfini yan yana yazdınız. O harfine bakalım: Fransızca EAU yazıp O okuyorsunuz. Bir tek O sesi çıkarmak için 3 ayrı harfi yan yana dizmek zorundasınız. (Trudeau örneği gibi.)

Yine Fransızca BORDEAUX yazıp BORDO okuyorsunuz. Önce O harfini O olarak, sonra da EAUX harflerini O olarak okuyorsunuz. 4 harf bir O ediyor... Ö sesi: Fransızcada JE yazılıp JÖ, PETİT yazılıp PÖTİ okunuyor. E yazıp Ö okudun, sondaki T harfi ise uçtu gitti. Ş harfi :

İngilizce SHE yazıp Şİ okuyorsunuz. Ş sesini ancak 2 harf kullanarak yazabiliyorsunuz: SH

Almanca daha da berbat. Ş sesini yazmak için 3 harf kullanmanız gerek: SCH. Yani BOŞ okumak için BOSCH yazmanız gerekiyor. İngilizce Ş’yi her zaman SH ile yazamıyorsunuz. Neyşın okumak için Nation yazmalısınız. T yazıp Ş okuyorsunuz. Ş sesini vermek için bazen de C kullanılıyor: Precious yazıp Preşıs okuyoruz. Ç harfi: Almanca Ç yazmak için 4 harf gerekiyor: TSCH. Yani ÇEK okumak için Almancada TSCHEK yazıyorsunuz. İngilizcede CHECK yani 2 harf: CH. Fransız Ç harfini bulmuş ama alfabede ayrıca bir S harfi olduğu halde, Ç'yi de S okuyor. GARÇON yazıp GARSON okuyor. Akıl mı bu? I harfi: İngilizce I (ı) yok. Onun için e, io  veya u yazıyoruz. Water yazıp Votır, Nation yazıp Neyşın okuyoruz.

LECTURE yazıp LEKÇIR okuyoruz. M harfi: Fransızcada M harfi bazen N okunuyor. Champs-Élysées yazıp ŞANZELİZE, COMTE yazıp KONT okuyorsunuz. T harfi: İngilizce CULTURAL yazıp KALÇIRIL okuyoruz. İlk U, A olarak, ikinci U I olarak, T de Ç olarak seslendiriliyor. Bir de heceler var. Onlar daha berbat: Almanca EU yazıp OY, AE yazıp E, UE yazıp Ü, OE yazıp Ö, Eİ yazıp EY okuyorsunuz. DOYÇ olarak okumak için DEUTSCH yazıyorsunuz. (DAÇ okumak için başka tür yazım.) Fransızcada ROI yazıp RUA, LOUIS yazıp LUİ okuyorsunuz. Bir de yok olan harfler var: Fransızca ELLE yazıp EL, FILLE yazıp FİY, L'HOMME yazıp LOM, QU'EST yazıp KES, CETTE yazıp SET, MONT BLANC yazıp MON BLAN, DON QUICHOTTE yazıp DON KİŞOT, JULES VERNE yazıp JÜL VERN, PARIS yazıp PARİ/PAĞİ  okuyorsunuz. Bir sürü harf okunmuyor, boş yere yazılıyor yani. Yer değiştiren harfler: İtalyanca MIGNON yazıp MİNYON okuyorsunuz. Y harfi: İspanyolca MALLORCA yazıp MAYORKA, Fransızca FILLE yazıp FİY, VERSAILLES yazıp VERSAY okuyorsunuz. LL= Y oluyor! Bunlar birkaç örnek yalnızca. Daha ne gariplikler var. Bundan dolayı, Türkçe seslerin karşılığı olan harfleri öğrenen herkes ağzından çıkan kelimeyi yanlışsız yazmayı ve gördüğü her kelimeyi okumayı çabucak öğrenebilir. Bir İngiliz çocuğa harfleri öğret, hiç bir şey yazamaz. Su (votır) yaz diyorsun. Çocuk WATER yazmalı. V sesini V ile mi, W ile mi yazacak? O sesinin A harfiyle yazılacağını nereden bilebilir ki? T harfini yazabilir, geçelim. I harfine geldik ama İngilizcede böyle bir harf yok ki. I sesini E harfi ile yazmalı ama bilmesi olanaksız. İngiliz çocuk, harfleri değil, KELİMENİN TÜMÜNÜ AYNI ANDA GÖREREK  nasıl okunacağını görür ve ezberler: WATER. Ancak bu kelimeyi ezberledikten sonra yazabilir. Türk çocuk ise S ile U’yu arka arkaya dizerek SU yazabilir. İşte en büyük üstünlük bu. Ama bu üstünlüğü elimizden almak için, harflerle değil, hece ezberleterek okumayı öğretmeye başladılar ilkokullarımızda. Gayrı milli iktidarlar Amerikalı eğitimcilerin zorlaması ile bu ihaneti de yaptılar. Atatürk Alfabesi ile biz hangi dilde olursa olsun her kelimeyi yazabiliriz, ama onlar yazamazlar. Bir Avrupalıya veya Amerikalıya KILIÇ, CACIK yazdıramazsınız. Arapça sesleri de yazamazlar. EL MISR EL YEVM yazamazlar örneğin. AL MASRI AL YOVM yazıyorlar, aynı sesi vermiyor. Halbuki Atatürk Alfabesi ile El Mısr El Yevm  yazdım gitti... İşte bu kadar basit bir şeyi, yani her sesi yalnızca tek bir harfle yazmayı ve yazılı her harfi yalnızca tek bir sesle okumayı akıl edememişler. Şimdi görüyorlar, itiraf da ediyorlar, ama bu devrimi yapmaya cesaretleri yok. Onların bir Atatürk’ü yok çünkü.

Atatürk Abecesinin Osmanlı Abecesine üstünlüğü: Bir örnekle bunu kanıtlayalım:

Aşağıdaki Osmanlıca yazı fotoğrafının aşağısına, bu yazının okunuşunu koydum. Oraya bakmadan, bu yazıyı okumaya çalışınız. Bakalım okuyabilecek misiniz. Bu fotoğraftaki Arapça harfleri yan yana dizersek şöyle oluyor: Sırayla, anatvly asmanly tymvr yvly aykyncy mvka hydrpaşadn bvstancyyh v yahvd bvstancydn hydrpaşayh. Deli saçması değil, hayır. Bu bir tren bileti. Okunuşu şöyle: anatvly asmanly tymvr yvly (Anadolu Osmanlı Demir Yolu) aykyncy mvka (İkinci Mevki) hydrpaşadn bvstancyyh (Haydarpaşa'dan Bostancı'ya) v yahvd (veyahut) bvstancydn hydrpaşayh (Bostancı'dan Haydarpaşa'ya) Açıklaması: V olarak yazdığım VAV harfi V - O - U - Ö - Ü olarak okunur. Yani bir harf 5 ayrı ses için kullanılıyor. A olarak yazdığım AYIN harfi A / İ olarak okunur. H olarak yazdığım HE harfi H veya E olarak; Y olarak yazdığım YE harfi Y-İ-I-A okunur. Örnek: Mustafa yazarken, kelimenin sonundaki a harfi y olarak yazılır. Bilmeyen kişi Mustafa kelimesini müstafi (istifa etmiş) olarak okuyabilir. Örnek: Şunu okuyunuz bakalım: asy (ayın - sat - ye) . "Asi" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yanıldınız. "İsa" okunuyor. Örnek: Mevki mvka olarak yazılıyor, sondaki a (ayın) i olarak okunuyor. Cami kelimesinin cama (cim elif mim ayın) yazılıp sondaki ‘a’nın ‘i’ okunması gibi. Mürekkep yalamışlar bile yalan yanlış okurlardı. Örneğin, şiirde geçen "Heraklit" kelimesini "Her ekalliyet" olarak okuyan müddeiumumi (o zamanki savcı) Nazım için tutuklama emri kesmişti. Atatürk Devrimi'nin değerini şimdi anladınız mı?..



TÜRKÇEYE SARILMAK
Sevgili Türkçe tutkunları! Anladım neden “he” okunan ‘Hh’yi “ha”; “ke” okunması gereken ‘Kk’yi de “ka” diye okuduklarını. Onlar Arapça düşkünleri de ondan… Erdal Akalın’ın yönlendirdiği, aşağıya aldığım, Ali Serdar Bolat  yazısını okuyunca çok iyi anlayacaksınız. Qq, Xx, Ww gibi yazaçların neden gereksiz olduğunu da öğreneceksiniz bu yazıyı okuyunca. Benim buna giriş olsun diye vurgulamak istediğim, dilimize nasıl bir saldırı olduğunu açık olarak belleklere sokmaktır. 1950’li 60’lı yıllarda başladık buna, üniversite günlerinde: ‘Türkçe konuş vatandaş!..’ diye dillendirmeye, yaklaşan sakıncayı (tehlikeyi)…

’60’larda başladılar: “Coca Cola” yazdırıp “Koka Kola” okutturup-içirerek uyuşturmaya. Bilgisunar (İnternet) geldi ya da getirildi, bu kez “com” yazdırıp “kom” okutmaya. O arada Türkçe yazaçlar hiç kabul ettirilemedi hizmet sunanlara. Birlik olup, “Bu yazaçlar başka dillerde de var, Türkçe yazıp konuşan yüzlerce milyon insan var,” diye direnemedik. Önce sessizce kene gibi yapıştırılan yaban sözcükleri açıktan açığa yutturdular. Ben ve Tarık Konal gibilere tepki gösterenler, yakışıksız, katışıksız “ulusalcı/milliyetçi” etiketiyle anılmaya başlandı. Bir örnek vermem yeterli: büyük bir mağazaya yaban “CONCEPT” adı verildi. Verilen hizmetle ilgili olup olmadığı ortaya konmadığı gibi, çalışanları da bilgilendirilmedi. (Asıl suçlular, 1) belgeyi onaylayanlar; 2) denetleyenler. Mağazaya girip, “Ne demek, concept?” diye soranlar yanıtsız bırakıldılar, utandırıldılar. Ayrıca, concept sözcüğündeki ilk ‘c’ ‘k’ (ke) olarak, dördüncü yazaç ‘c’ ise ‘s’ okunuyor. Bu bağlamda çok örnekler aşağıdaki yazıda verilmektedir.


SON SÖZ: Atatürk’ü sevmeyen Türkçeyi de sevmeyip Arapçayı yeğler; ya da Türkçeyi sevmeyip Arapçayı yeğleyen kişi Atatürk’ü de sevmez, bilesiniz!..
M. Ali Sulutaş, MBA, İktisatçı, araştırmacı yazar, çevirmen; Türkçeye de duyarlı bir yurttaş.
Bilgi: “Ana Sütüm Türkçe” ile “Türkçeye Kanat Gerenler”, “Çok Sat(ıl)an” listesindeydi…
Amazon.com: Migration Ballads-A Poet's Journey (9781891386398): Ali F ...

mehmetalisulutas.wordpress.com; twitter.com/mehmetalisuluta; akdenizhaberleri.net adanafikirplatformu.org

Hakkımda fazla bilgi edinmek isteyene bilgisunar (internet) yardımcı olabilir…



Pirireis Mh. 1125 Sk. No. 5C/15 Mersin 33110 / 90+(532) 606 5776; 90+(324) 327 4749
Sözgelimi, “kökümüz” oluyor ‘kokumuz’; “sık” oluyor ‘sik’. İkincisinde yol buluyor, ‘sIk’ yazıyoruz, ama yakışmıyor, “eşeğin bilmem nesine konmuş sinek gibi” duruyor. (Değil mi?) “Türkçe” demek istiyorsunuz, ama aygıttan ‘Turkce’ diye çıkıyor, benim gibiler de çileden…
Batı diyor ki, ‘Bizim kökümüz Heritik!’ yani, ‘Bizim mirasımız Sümer’e dayanır’ diyor. ”örneğinde “Heritik!” sözü nedir, nece bilmiyorum, bilmem de beklenmez, Türkçe yazılmalı. İlgili kişi bu kavramı neden kullandı, onu da bilmiyorum, sormak zorunda da değil(d)im. .
Yüklə 133,58 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin