Ak parti genel merkez diş İLİŞKİler başkanliğI İçindekiler TÜRKİye gündemi 1


Filistin'de uzlaşı hükümeti kuruldu



Yüklə 170,41 Kb.
səhifə4/7
tarix27.12.2017
ölçüsü170,41 Kb.
#36110
1   2   3   4   5   6   7

Filistin'de uzlaşı hükümeti kuruldu


Dünya Bülteni

Filistin'de kurulan yeni hükümetin bakanları için Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın huzurunda yemin töreni düzenlendi. Kabinedeki Gazzeli 5 bakandan 4'ünün, İsrail'in Ramallah'a geçişlerine izin vermemesi nedeniyle, törene katılamadığı, söz konusu bakanların daha sonra yemin edeceği belirtildi.

Başbakan Rami el-Hamdallah'ın içişleri bakanlığını da yürüteceği Filistin'in yeni kabinesi, şu isimlerden oluşuyor:

Siyasi işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Kültür Bakanı: Ziyad Ebu Amr (Gazzeli- Batı Şeria'da ikamet ediyor)

Başbakan Yardımcısı ve Milli Ekonomi Bakanı: Muhammed Mustafa

Planlama ve Maliye Bakanı: Şükri Beşşare

Dışişleri Bakanı: Riyad el-Malki

Adalet Bakanı: Selim es-Sakka (Gazze)

Kudüs İşleri Bakanı: Adnan el-Hüseyni

Turizm ve Tarihi Eserler Bakanı: Rule Maayiah

Sağlık Bakanı: Cevad Avad

Eğitim ve Yükseköğretim Bakanı: Havle eş-Şahsir

İletişim ve Ulaştırma Bakanı: Allam Musa

Bayındırlık ve İskan Bakanı: Mufid el-Hasayine (Gazze)

Tarım ve Sosyal İşler Bakanı: Şevki el-İsa

Kadınlardan Sorumlu Bakan: Hayfa el-Aga (Gazze) 

Çalışma Bakanı: Me'mun Ebu Şehla (Gazze) 

Yerel Yönetimler Bakanı: Nayif Ebu Half

Dini İşler ve Vakıflar Bakanı: Yusuf Deis

Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri (Bakan): Ali Ebu Diyak.



MAHMUD ABBAS'TAN İLK YORUM

Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzlaşı hükümetinin kuruluşunun Filistin halkının tarihindeki kara bir sayfayı kapattığını, birlik ve beraberliğin yeniden sağlandığı bugünü kutladıklarını belirtti.

Abbas, uzlaşı hükümetinin bakanlarının gerçekleşen yemin töreninin ardından düzenlediği basın toplantısında, Filistin'in birliğinin yeniden sağlandığını ifade ederek, "Bir daha ayrılığa müsamaha etmeyeceğiz" dedi.

Tahran'da kum fırtınası: 4 ölü


Dünya Bülteni

İran’ın başkenti Tahran’da çıkan kum fırtınasında 4 kişinin hayatını kaybettiği, 30 kişinin ise yaralandığı bildirildi.

Resmi haber ajansı IRNA'nın haberinde, gün içinde saatteki hızı 110 kilometreye ulaşan fırtınanın şehrin birçok yerinde hasara neden olduğunu belirtildi. Başkent Tahran kum fırtınasının etkisiyle kısa bir süre karanlığa gömüldü.

Fırtınada hayatını kaybeden dört kişiden üçünün üzerlerine ağaç düşmesi sonucu, birinin ise şiddetli rüzgarın etkisiyle evinin çatısından düşerek öldüğü kaydedildi.

Fırtınanın şiddetiyle sökülen ağaçların kent trafiğinin yoğun olduğu 40 noktada trafiği olumsuz etkilediği, bazı bölgelerde elektrik kesintisi yaşandığı ve hava trafiğinde de aksamalar olduğu ifade edildi.

Kentin güneybatısından gelen kum fırtınası doğuya doğru hareket ederek başkenti terk etti. Meteoroloji uzmanları, hafta içinde yeni bir fırtına konusunda halkı uyardı.


İsrail: ABD bizi derin hayal kırıklığına uğrattı


BBC

Adının açıklanmasını istemeyen bir İsrail yetkilisi uluslararası haber ajanslarına yaptığı açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamadan dolayı "derin hayalkırıklığı" duyduklarını söyledi.

İsrail, yeni Filistin hükümeti ile müzakereler yapmasının söz konusu olmadığını duyurdu.

Karara gerekçe olarak, hükümete destek veren Hamas'ın İsrail'in yok edilmesi gerektiğini savunması gösterildi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu dünya liderlerinin "yeni hükümeti tanımakta acele etmemesi gerektiğini" söyledi. İsrail güvenlik kabinesi de, Gazze Şeridi'nden atılacak her roketten Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın ve yeni Filistin hükümetinin sorumlu tutulacağını açıkladı.

Mevcut Amerikan yasaları, Hamas'ın ya da Hamas'ın parçası olduğu bir yapının, Filistinlilere yapılacak yardımlardan yararlanmasını yasaklıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki ise Mahmud Abbas'ın geçici ve teknokratlardan oluşan bir hükümet oluşturduğuna dikkat çekti. Psaki, yeni hükümette Hamas'la bağlantılı bakanlar olmadığını belirtti.

Psaki yine de yeni hükümet hakkındaki hükümlerini, izlediği politikalara baktıktan sonra vereceklerini vurguladı.



Abbas: Kara bir sayfa kapandı

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ise oluşturulan birlik hükümeti ile "tarihteki kara bir sayfanın sonsuza dek kapandığını" söyledi.

17 bakandan oluşan yeni hükümete hem Batı Şeria'yı yöneten El Fetih'in, hem de Gazze'yi yöneten Hamas'ın destek vermesi, rakip Filistinli gruplar arasındaki sorunun giderilmesi yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

Filistin Başbakanı Rami Hamdallah'ın hedefi altı ay içinde seçime gidilmesi.

2006'da yapılan seçimleri kazanan Hamas El Fetih ile koalisyon hükümeti kurmuştu. ABD ve Batılı ülkeler Hamas'ın hükümette olması nedeniyle Filistin'e milyonlarca dolarlık yardımı askıya almıştı. 2007'de Abbas hükümeti lağvetmiş, bu kararı tanımayan Hamas Gazze'de kendi yönetimini oluşturmuştu.

İsrail ise Hamas ve El Fetih'in yedi yıl sonra anlaşmaya vardıklarını açıklamasının ardından iki ay önce Filistinlilerle barış görüşmelerini askıya almıştı.



Suriye imtihanında dünya – Yasin Aktay – Yeni Şafak Gazetesi


Esad rejimi bir devletin sahip olması gereken meşruiyet şartlarının hiç birine haiz değil bugün. Devletin tanımını meşru şiddet kullanma tekeline sahip güç olarak kabul ettiğimizde Suriye'de şu anda eline silahı alanın şiddet kullanabildiği bir ortam var. Esad rejimi bu güçlerden artık sadece birisi.

Devletin meşruiyeti halkının rızasıysa, Suriye halkının neredeyse yarısından fazlası Esad'ın zulmünden kaçmak üzere yurdunu terk etmek zorunda kalmış durumda. Devletin en önemli fonksiyonu halkının canını, ırzını, aklını, malını mülkünü korumaktır, oysa Suriye'de halkın canının namusunun, ırzının ve aklının en büyük tehdidi Esad'ın kendisi. Kendi halkına karşı sergilemekte olduğu saldırganlığın, vahşetin haddi hesabı yok. Üç yıldır devam etmekte olan kendi halkına karşı savaşında ölen insanların sayısı 200 bini geçmiş bulunuyor.

Suriye'den sadece Türkiye'ye kaçmak zorunda kalan insanların sayısı bir milyona yaklaşmış durumda. Lübnan ve Ürdün'de de en az 2,5 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor, dolayısıyla diğerleri de hesaba katıldığında ülkenin en az 4 milyonu şu anda ülke dışına kaçmak zorunda kalmış bulunuyor.

Mülteciler yurtdışına kaçtıklarında beraberlerinde ilk götürdükleri şey devletlerinin meşruiyetidir. Nüfusu zaten 22 milyon olan Suriye'den bu kadar mültecinin varlığı zaten ülkede artık meşru bir yönetimin bulunmadığının en iyi göstergesi. Bu kadar mültecinin varlığına rağmen konuyu artık Esad ve diğer eşit taraflar arasındaki bir mücadeleden ibaret görmek bu zulme vicdansızca ortak olmaktan başka bir anlama gelmiyor.

Dünya her birisi ayrı bir dram olan bu göçleri ilk başta büyük duyarlılık gösterileriyle karşıladı. Ancak zamanla hem sayı arttıkça hem süre uzadıkça yaşanılanları kanıksamaya başladı. Tek tek algılandığında her biri tam bir vicdan ayaklanmasına yol açabilecek hadiseler büyük rakamlar ulaştığında hiç bir insani duyguya hitap etmemeye başlıyor.

Tabii bu, duyarlılığın oluşup oluşmamasının sadece psikolojik boyutu. Ne yazık ki, olayın Suriye meselesine bakışta dünyanın sergilediği ikiyüzlülükle, çetin imtihandaki gaflet ve ihanetle çok daha yakın ilgisi var.

Dünya bu süreçte tabii ki büyük bir imtihandan geçiyor ve bu imtihan herkesin kalite kalibresini ortaya koyuyor. Ne yazık ki hergün hunharca öldürülen Suriyeliler dünyanın umurunda değil. Konuyla ilgili sergilenen duyarlılık, bugünlerde Türkiye'de Gezi protestolarına karşı sergilenen ilginin çok çok gerisinde. Türkiye'de de bir milyona yaklaşan nüfusuyla Suriyeli misafirlerin yaşadıkları dramın medyada hak ettiği ilgiyi gördüğünü söylemek zor.

Üç gündür AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı olarak Şanlıurfa'da düzenlediğimiz 'Suriye İmtihanında Dünya' başlıklı çalıştayın duyuruları esnasında aldığımız mesajlar birilerinin insanlığının nasıl bir Geziye çıkmış olduğunu gösteriyor. 'Türkiye'nin gündemine gel, Geziye gel' diye kafayı yemişlerin mesajları gerçekten insanın alçalabileceği seviye konusunda hayretlere düşürüyor.

Bir ağaç için bütün İstanbul'u içindeki ağaçlarla beraber ateşe vermeye kalkanların ilgisini Suriye'de ölen, öldürülen, can havliyle Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan insanların dramına ilgi duymaya davet ettiğimiz bile yok. Ne halleri varsa görsünler diyelim, ama ya kendi sapkın gündemlerini bütün Türkiye'ye ve dünyaya dayatma konusundaki despotluklarına ne demeli? Başbakana diktatörlük ithamında bulunmalarına bakmayın, aslında bu ithamkar dil kendi ruh dünyalarını, o dünyadaki gayrı insani despotizmi yansıtıyor. Ruh dünyalarındaki asıl rol modeli Esad ve Sisi bunların, Erdoğan'a kızgınlıkları da bu ruh uyuşmazlığından.

Geziye karşı sergilenen fetişçe ilgiden ne Türkiye'nin insanına ne de dünyaya söyledikleri en ufak bir ileri demokratik veya özgürleştirici mesaj çıkmıyor.

Halbuki Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye Suriye imtihanından başarıyla çıkan belki de tek ülke. Konteynır kentlerdeki Suriyelilere mülteci bile demiyor, misafir diyor ve en iyi şekilde ağırlamaya çalışarak insanlığın dibe vurmuş onurunu kurtarıyor.

Çalıştayın sonunda ziyaret ettiğimiz Harran'daki konteynır kentteki Suriyelilerin Başbakan Erdoğan ve Türkiye için sergilediği muhabbet ve coşku tek kelimeyle görülmeye değer. Hem kampların kalitesi hem de burada kalanların bunu takdir eden tutumları bunca dibe vurmuş insanlığın aynı anda nasıl en yüksek seviyelere çıkabildiğini de gösteriyor. İnsanlığın düşebildiği en alçak seviyeler ile yükselebildiği en yüksek seviyelere böyle zamanlarda şahit olur insan.

Tam böyle bir anda, insanlığın onurunu kurtaran bu kampların fuhuş raporuyla gündeme gelivermesinin anlamı üzerinde düşündüm. Ne kadar büyük bir haksızlık. 1 milyon mültecinin olduğu bir yerde her şey olur. Mülteci değilse bile 1 milyonluk bir şehirde her tür aksaklık, suç ve hadise olur. Türkiye'nin Suriyeli misafirler için sağladığı mükemmel ortamı böyle bir raporla gölgelemek birilerinin o duyarsızlıktan kararmış vicdanlarını aklama amacı taşımıyorsa, münasebeti nedir?


Yüklə 170,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin