Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


Esved Ansî'nin Rivayetinin İncelemesi



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə58/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   70

Esved Ansî'nin Rivayetinin İncelemesi


a) Rivayetin Râvileri Bu rivayeti Seyf b. Ömer on bir rivayette, dört uydurma râviden şu şekilde nakletmiştir: Sehl b. Yusuf Hazrecî Selimî, Ubeyd b. Sahr Hazrecî Selimî, Mustenir b. Yezid Nehaî, Urve b. Gazye ed-Duseynî. Zındık Seyf bunları kendi kafasından uydurmuştur; Allah Tea-lâ şimdiye kadar bu isimde râviler yaratmamıştır!

b) Rivayetin Metni


Seyf'in, Ansî hakkındaki uydurma rivayetini sahih olan diğer rivayetlerle mukayese edip bu rivayetin ve râvilerinin uydurma olduğunu Abdullah b. Saba adlı kitabımızın ikinci cildinde ispatladık. Seyf'in Rivayetlerinde Kisra ve Peygamber'in Allah Nezdindeki Üçlü Toplantısı Seyf, İran padişahı Yezdgerd'in Celula'da yenilgiye uğramasından sonra Horasan'a kaçış hikâyesi ile ilgili olarak şöyle yazar: İran padişahı Yezdgerd, ordusu Celula'da yenilgiye uğrayınca Rey'e kaçtı. Bu kaçış sırasında İran padişahı devamlı bir devenin üzerindeki tahtırevanındaydı, orada uyuyor ve dışarı çıkmıyordu. Kaçanlar hiç durmadan öylece kaçışlarına devam ediyorlardı. Nihayet yolları üzerindeki bir gölün yanından geçmek zorunda kaldılar. Padişah tahtırevanda uyumuştu. Durumu bilmesi ve develer gölden geçerken korkmaması için köleler onu uyandırmak zorundaydılar.

Sersem bir hâlde uyanan padişah kendisini uyandırdıkları için köleleri azarlayarak dedi ki: "Beni kendi halime bırakacak olsaydınız bu ümmetin ne kadar dayanabileceğini bilecektim! Çünkü Muhammed'le birlikte Tanrı'yla özel bir toplantımız vardı. Toplantıda Tanrı Muhammed'e, "Ümmetinin hükümetinin devamını yüz yıl kıldım." dedi. Muhammed ise, "Daha fazla kıl", dedi! Tanrı, "Peki yüz yirmi yıl kıldım!" Bunun üzerine Muhammed, "Kendin bilirsin." dedi! Tam bu sırada siz beni uyandırdınız ve bu ümmetin hükümetinin ne zamana kadar devam edeceğini bilmeme engel oldunuz!"


Bu Üçlü Toplantının Rivayetinin İncelemesi


a) Rivayetin Râvileri

Seyf, Kisra ve Muhammed'in Tanrı nezdindeki üçlü toplantısı efsanesini kendi uydurma râvilerinden şöyle nakleder:

1- Muhammed. Seyf, Muhammed b. Abdullah b. Sevad Nüveyre diye tanıtmıştır.

2- Mihleb b. Ukbe Esedî diye bilinen Mihleb.

3- Amr. Seyf, "Amr" adında iki râvi uydurmuştur. Biri, Amr b.

Nufeyl ve diğeri ise Amr b. Reyyan'dır. Biz Yüz Elli Uydurma Sahabe ve Abdullah b. Saba adlı kitaplarımızın birinci cildinde bu râvilerin hepsinin uydurma olduklarını ispatladık.


Rivayetin Metninin İncelemesi


Bu rivayetin metnini Yüz Elli Uydurma Sahabe adlı kitabımızın birinci cildinde inceleyerek bunun temelsiz olduğunu ispatladık. Dolayısıyla

burada aynı şeyleri tekrarlamaya gerek görmüyoruz. Fakat zındık Seyf'in bu iki rivayeti hangi amaçla uydurduğunu inceleyelim. Nübüvvet iddiasında bulunan Esved arada bir Kays'ı çağırıyor ve ona, "Melek bana şöyle dedi." diyordu. Haber getiren bu melek ise onun şeytanıydı. Esved apaçık bir mucize göstererek yere bir çizgi çizip yüz baş deveyle ineği o çizginin arkasında tutup ayaklarını bağlamadan hepsinin başını kesince onlar yerlerinden kımıldamayarak o çizginin diğer tarafına geçmediler, çizginin arkasında çırpınarak öldüler. Râvi de Esved'in bu işini çok büyük bir iş olarak görmüştür. Seyf, ikinci rivayette ise Kisra'nın rüya âleminde Resulullah'la birlikte Tanrı'nın huzurunda oturup üçlü bir toplantı yaptıklarını gördüğünü söyler! Birinci efsanenin sonucu şudur: Resulullah da peygamberlik iddiasında bulunmuştur; meleği gayptan ona haber getirmiş ve birtakım mucizeler de göstermiştir! İkinci efsanede, bu zındık, tepeden tırnağa yalan ve alay dolu böyle bir rivayeti naklederek Allah ve Resulü'nün, ortak düşmanları olan İran padişahı Yezdgerd'le üçlü bir toplantı yaptıklarını söylemekle Allah’la, Resulü'yle ve Müslümanlarla alay etmiyor mu?

Ve sonunda Ehlisünnet ve Hilâfet Ekolü'nün ileri gelenleriyle tarihçileri, Seyf'in hurafelerini ve masallarını naklederek İslâm'ın tarih kitaplarını bunlarla doldurmuşlardır; öyle ki, bu masallar İslâm'ın muteber kaynaklarından biri sayılmıştır! Yine İslâm tarihi kitaplarında Seyf'in, "İslâm kılıçla, zor ve baskı yoluyla yayılmıştır, başka bir şeyle değil!" sözünü yaymışlardır! Evet, Seyf, irtidat ve fütuhat savaşları hakkında uydurduğu rivayetlerde İslâm'ın kılıç ve kan ile ilerlediğini yaymıştır! Tıpkı şu rivayetlerde olduğu gibi:

İrtidat Savaşları Rivayetlerinde Seyf'in Yalan ve Düzmeceleri


Seyf, Ridde Savaşları'nda uydurduğu korkunç sahneleri birtakım kısa rivayetlerle nakletmiş, Taberî de onların hepsini muteber kitabında

Ridde (irtidat) haberlerinin başında nakletmiştir: Seyf şöyle diyor: Küfür, İslâm topraklarını almış, fitne ve kargaşa ateşinin alevleri her tarafta yükselmiş, Kureyş ve Sakif kabileleri dışında bütün Araplar mürtet olarak İslâm'dan çıkmışlardı! Seyf daha sonra Gatafan kabilesinin mürtet oluşunu ve Hevazin'in Ebu Bekir'in temsilcisine zekât ve sadakaları vermeye yanaşmamasını, Tey ve Esed kabilelerinin halifeye baş kaldırıp Tuleyha'nın etrafında toplanmalarını ve Selim Oğulları Kabilesi'nin başlarının mürtet oluşlarını söz konusu ederek şöyle diyor: İnsanlar her tarafta böylece İslâm'dan çıkıp mürtet oldular. Bunun üzerine, insanların veya kabile başlarının İslâm'dan çıkıp yeminlerini bozduklarına dair her taraftan Resulullah'ın (s.a.a) valilerinin mektupları Medine'ye aktı... Bu rivayeti İbn Esîr'le İbn Haldun kendi Tarih'lerinde böyle nakletmişlerdir;

fakat İbn Kesir bu rivayetin anlamını naklederek Tarih 'inde şöyle yazıyor: Resulullah'ın (s.a.a) vefatıyla, Mescideyn -Mekke'yle Medine-  akinleri

dışındaki Araplar İslâm'a sırt çevirerek mürtet oldu![291] Zındık Seyf b. Ömer, bu uydurma olayları naklettikten sonra bu mürtetlerin korkutma, tehdit, kılıç zoru, güç ve baskı yoluyla İslâm'a dönüşlerini uydurduğu rivayetlerinde canlandırmıştır. Biz bunların arasından örnek olarak Ridde  Savaşları'nda Ahabis Savaşı(!) diye adlandırdığı şeyi naklediyoruz.


Akk ve Eş'arin Kabilelerinin İrtidadı ve Seyf'in Rivayetinde Resulullah'ın (s.a.a) Üvey Oğlu Tahir'in Haberi


Seyf, Ahabis rivayetinde Akk Kabilesi hakkında şöyle diyor: Deniz kıyısındaki Akk ve Eş'arîn kabileleri, Resulullah'ın (s.a.a) vefat ettiğini haber alınca Tehame'de baş kaldıran ilk kabilelerden idiler. Tahir b. Ebu Hale bu olayı Ebu Bekir'e rapor ettikten sonra kendisi Mesruk Akkî ile birlikte onların üzerine giderek onlarla savaştı. Allah Tealâ da onları kâfirlere galip etti. Yollarda onların cesetlerinden tepeler oluştu ve onların bu savaşı büyük bir zafer sayıldı! Fakat Ebu Bekir, Tahir'in zafer haberini almadan şöyle cevap yazdı: Mektubun ve fitnecilerin üzerine hareket ettiğine, A'lab'da Ahabise karşı Mesruk'la kabilesinden yardım istediğine dair haberin elimize ulaştı ve buna rıza gösterildi. Şimdi aceleyle hareket et ve fitnecileri şiddetli bir şekilde bastır, onların huzurlarını ve rahatlıklarını kaçır ve emrim gelinceye kadar A'lab'da bekle. O zamandan günümüze kadar fitnecilere Ahabis (habisler) dendi; hatta onların toplandıkları yer ve oraya giden yol dahi "Habislerin Yolu" diye adlandırıldı! Tahir b. Ebu  Hale bu hususta bir şiir okuyarak söz konusu yerde ahabisin katliamından bahsetmiştir… Seyf şöyle diyor: Tahir, Mesruk'la birlikte Ahabis'in yolu üzerinde ordu kurarak Ebu Bekir'in emrinin gelmesini bekledi. Seyf, Akk ve Eş'arîn kabilelerinin irtidat rivayetini hayalinde yarattığı Tahir b. Ebu Hale ismindeki birsinin komutanlığı çevresinde uydurmuştur. Şimdi Seyf'in, Tahir ismindeki bu adamı nasıl birisi olarak tasavvur ettiğini görelim!

Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin