bizim sandığımızdan daha da kötü idi. Ama şimdilik bildiğimiz kadarıyla Barak Han ile diğer sultanlar arasında, dikkat çekecek veya üzerinde durulması gereken bir mesele yoktu. Kaynaklarda bu konuda hiç bir bilgi yoktur. Burunduk Han, bu ittifakı Canibek oğullarından emin olmak için değil, Kazak Hanlığı’nı güçlendirmek için yapmış olmalıdır. Çünkü 1460 yıllarında kurulmuş olan bu Hanlığın kuvvetli düşmanlara karşı koyabilecek gücü olsa bile, bunu savaşla değil siyasetle yapması daha uygun idi ve siyasi güç kazanmak için de zamana ihtiyacı vardı.
Zamanla ele geçirmekte olduğu Türkistan ve Sir Derya civarına iyice yerleşerek, düşmanını yakından izleme ve araştırmaya fırsat bulacaktı.
Burunduk Han ile Muhammed Şeybanî’nin ittifakına karşı Canibek oğullarının ne gibi bir tavır koyduklarına dair kaynaklarda bilgi yoktur. Kaynaklarda şöyle bir olay anlatılmaktadır: Savran şehri civarında ele geçen Burunduk’un Muhammed Şeybanî’nin kardeşi Mahmud Sultan’ı öldürmek istemesine rağmen, Kasım Sultan’ın (Kazakların ulu hanı Kasım henüz Sultan idi) onu serbest bırakması, Kasım Sultan ile Mahmud Sultan arasındaki akrabalık bağı ile açıklanmak istense de52 diğer bir sebep de Kazaklarla Özbekler arasında çıkabilecek bir çatışmayı önlemek olmalıdır.53
Yukarıdaki açıklamalardan şöyle bir sonuca varabiliriz:
XV. yüzyılın sonunda, Kazak toplumunun üst sınıfında, oluşan iki grup vardı: Birinci grup: Burunduk Han taraftarları. Bu grup Kazak Hanlığı’nın yükselişiyle güçlenmeye başlayan iç siyasi güçlerden çekinerek, onlara karşı durum almaya başlar. Ama bu grubun bazı planları gerçekleşmeyecektir.54
XV. yüzyılda bu iki grubun arası gittikçe açılmaya başlar ve ikinci grup iktidarı ele alır. İkinci grup Canibek Han oğulları ve onların taraftarları idi. Bu grup XV. yüzyılın sonunda Hanlıkla beraber yükseldi. 1490-95 savaşlarından başarı ile çıkarak Kazak toplumunda askeri, siyasi ve ekonomik güç kazandı. Bu grubun liderleri: Adik Sultan, Kasım Sultan, Kambar, Mahmud ve Cirenşe Sultan idiler. Bunların hepsi Canibek Han’ın oğulları ve yakınlarıdır.55
XVI. yüzyılın başında iç siyasi hayatın gelişmesinde, Kazak Hanlığı’nın Mâverâünnehir ve Moğolistan’ın ayrıca etkisi vardı. Mâverâünnehir’de hükümetin başına Muhammed Şeybanî Han’ın gelişi ve onun Moğolistan ve Taşkent için savaşı, Kazakları da dışta bırakmamıştır. Mâverâünnehir ile Moğolistan arasındaki savaş 1503’de Moğolistan’ın tamamen dağılmasıyla sonuçlanmıştır.56 Moğol Hanı Sultan Ahmed’in 1504 yılındaki ölümü, Sultan Mahmud Han ile Sultan Ahmed’in oğulları arasında taht mücadelesine yol açmıştır. Bu zamandan itibaren Kazak Sultanı Kasım’ın Moğolistan’ın merkez bölgelerinden Yedisu’ya doğru ilerlediği kaynaklarda belirtilmektedir.57
Moğol hanının kız kardeşiyle evlenmiş olan Adik Sultan 1504 yılında vefat etti. Türk örfüne göre dul karısıyla Kasım Sultan evlendi. Böylece Kasım Sultan’ın nüfuzu arttı ve ikinci grubun liderliğine yükseldi ve Kasım Sultan Burunduk Han’dan ayrılarak Moğolistan’a göç etti.58
Kasım Sultan’ın Burunduk Han’dan ayrılarak Moğolistan’a göç etmesinin arkasında, gelişecek olayları yakından takip ve müdahale niyeti de bulunabilir. Bu sırada Moğolistan hakimleriyle Mâverâünnehir hanlıkları arasında savaşlar olup Moğolistan dağılmaya yüz tutmuştu. Kasım Sultan’ın Yedisu’ya gelmesi de boşuna değildi. Onun da Moğolistan topraklarında gözü vardı. Böylece o da Akordu veya Kazak Hanlığı içindeki kavimlerin toprağı olan Moğolistan veya bugünkü Doğu Kazakistan bölgesini ele geçirme şansına sahip olacaktı. Aynı zamanda Şeybanî Han’ın tahakkümünden de kurtuluyordu.59
Taşkent’i çok kolay ele geçiren Şeybanî Han, Yedisu’yu da öyle ele geçirebilirdi. Kasım Sultan’ın Burunduk Han’dan ayrılıp gitmesi ve “Han” unvanıyla anılması, onun müstakil hükümdar olduğuna delalet eder. Bu Kazak Hanlığı’nda iki hanın hükmetmeye başladığını gösterir. İki handan birisinin siyaset sahnesinden çekilmesi mukkadderdi. Muhammed Şeybanî Han’ın Kazaklara yaptığı üçüncü ve dördüncü seferleri bu süreci hızlandırmıştır.
Muhammed Şeybanî Han tahta geçtikten sonra, 2-3 yıl zarfında Mâverâünnehir’i tamamıyla ele geçirdi.60 Ama Herat ve Horasan bölgesini ele geçirmesine mani olan kuzey komşusu Kazak Hanlığı vardı. Bundan dolayı Şeybanî Han, güney ve güneybatıya sefer yapmadan önce, kuzeydeki Kazak Hanlığı’nı zayıflatmayı ve hâttâ ele geçirmeyi düşünüyordu. Bu sebeple, 1504-1511 yılları arasında, Kazaklara karşı dört kere sefer yapmıştır.61 Gördüğümüz gibi Kasım Sultan’ın otoritesi Burunduk Han’ı bile geçmeye başlamıştı. Kasım Sultan’ın tahta geçiş tarihi olarak, 1511 yılını kabul edersek,62 bu dönem Muhammed Şeybanî ile olan savaşların son dönemidir. Muhammed Şeybanî’nin dördüncü seferi Kasım Sultan’ın Kazak toplumundaki yükselişinin son noktasına rastladı. Bu savaşlarda da esas darbe Canibek oğullarına vurulmuştur. 1503 yılında vaki olan üçüncü seferde, Kasım Sultan’ın kardeşleri Canış ve Tınış Sultanların ulus
larını yağmalayan Muhammed Şeybanî Han’ın, askerlerin, kendi ulusuna doğru gelmekte olduğu haberin; alınca, savaşmadan kuzeye çekilmesi, Burunduk Han’ın halk içindeki otoritesinin azalmasına sebep olmuştur.63
Sonuç olarak XVI. yüzyılın başında Kazak toplumundaki üst sınıfın (ki onlar iki grup oluşturmakta idi: Canibek oğulları ve Burunduk taraftarları) saf değiştirmeleri Kasım Sultan’ın etkisinin artması ve Burunduk Han’ın siyaset sahnesinden çekilmesiyle sonuçlanmış ve böylece Hanlığın başına Kasım Sultan geçmiştir. Neticede Kazak Hanlığı güçlenmiş ve komşularıyla olan münasebetleri sonucunda Kazak Hanlığı’nın dış siyaseti gelişmiş ve bu genişleme politikası komşularınca da tanınmıştır.
1 M. Magauin, Kazak Tarihine Giriş, Alma-Ata, 1995, s. 21.
2 Bereket Karibayev, “Kazak Hanlığı’nın İç siyasi Durumu”, Kazak Tarihi Der. (1995), say. 3, s. 15.
3 N. Bekmahanova ve A. Zafirova, Kazak Tarihi Materyalleri, Alma-Ata, 1992, s. 38.
4 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı Tarihine Dair Materyaller, (haz. D. İbragimov), İlimler Akademisi yay. Alma-Ata, 1962, s. 224.
5 Fazlullah b. Ruzbehan, “Mihmonname-î Buhara”, XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 228.
6 N. Bekmahanova ve A. Zafiova, a.g.e., s. 127.
7 XV-XVIII. yüzyılda Kazak Hanlığı, a.g.e., s. 220.
8 S. Klaştornıy ve T. Sultanov, a.g.e., s. 229.
9 K. Salgaraoğlu, Hanlar Şeceresi, Alma-Ata, 1992, s. 28.
10 M. B. Olcott, The Kazakhs, Calumbia Univer. 1987, s. 15.
11 N. Bekmahanova ve A. Zafirova, a.g.e., s. 49.
12 Ebu’l-Gazi Bahadır Han, Türk Şeceresi, (çev. B. Abulkasimov), Alma-Ata, 1992, s. 119.
13 M. B. Olcott, a.g.e., s. 8-9.
14 Fazlullah b. Ruzbehan, “Mihmonname-î Buhara”, XV-XVIII. yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 330.
15 M. Magauin, a.g.e., s. 13.
16 Fazlullah b. Ruzbehan, a.g.e., s. 332.
17 M. Maguin, a.g.e., s. 15.
18 Z. V. Togan, Bugünkü Türk İli Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s. 27.
19 Muhammed Babur, Vekayi, T. T. K. Ankara, 1982, s. 128.
20 Mahmud b. Emir Veli “Bahru’l-Esrâr fi manâkib al-Ahiyar”, XV-XVIII. yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 300.
21 N. Bekmahanova ve A. Zafirova, a.g.e., s. 245.
22 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 324.
23 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 325.
24 Ebu’l-Gazi Bahadır Han, a.g.e., s. 125.
25 Muhammed Haydar Duglati, “Tarih-i Raşidi”, XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 238.
26 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 229.
27 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 254.
28 The History of the Kasakhstan, s. 45.
29 M. Magauin, a.g.e., s. 18.
30 M. Kozıbayev, Tarih Zerdesi, Alma-Ata, 1998, s. 19.
31 K. Salgaraoğlu, Hanlar Şeceresi, Alma-Ata, 1992, s. 28.
32 Edoğan Merçil, Türk-İslam Devletler Tarihi, Ankara, 1991, s. 260.
33 The History of the Kazakhistan, (ed. M. Kozıbayev), s. 341.
34 B. Karibayev, “Kazak Hanlığının Siyasi Durumu”, Kazak Tarihi Der. (1991), say. 3, s. 16.
35 M. H. Duglati, “Tarih-i Raşidi”, XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 277.
36 S. Klaştornıy ve T. Sultanov, a.g.e., s. 262. .
37 M. H. Duglati, a.g.e., s. 277-80.
38 B. Karibayev, a.g.m., s. 17.
39 M. H. Duglati, a.g.e., s. 268.
40 K. Salgaraoğlu, a.g.e., s. 39.
41 S. Klaştornıy, Kaçeviye Plemene Priaraliye v XV-XVIII. Vekah, Moskova, 1982, s. 111-112.
42 N. Bekmahanova ve A. Zafirova, a.g.e., s. 89.
43 N. Bekmahanova ve A. Zafirova, a.g.e., s. 102.
44 K. Salgaraoğlu, a.g.e., s. 43.
45 M. Magauin, a.g.e., s. 31.
46 B. Karibayev, a.g.m., s. 16.
47 M. H. Duglati, a.g.e., s. 277.
48 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, “Şeybanî-name”, s. 324.
49 M. Babur, a.g.e., s. 228.
50 B. Karibayev, a.g.e., s. 12.
51 The History of the Kazakhistan s. 94.
52 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, Kamal ad-Din Benai, “Barak Han Mahmud Sultanı Canibek oğulları eliyle öldürterek, onların Muhammed Şeybanî Hanla aralarını bozacaktı. ”s. 150.
53 M. Kozibayev, a.g.e., s. 38.
54 B. Karibayev, a.g.e., s. 13.
55 Mehmet Alpargu, Yeni Çağda Kazak Türkleri, Ankara, 1996, s. 23.
56 M. Kozıbayev, Tarih Zerdesi, Alma-Ata, 1998, s. 34.
57 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığ, s. 288.
58 M. H. Duglati, ” Burunduk Han Saraycık’ta oldu. Kasım Han ondan ayrı Moğolistan topraklarına gitti. Kendine kışlak olarak kara-Tal’ı seçti. (burası Yedisu bölgesindeki Kara Tal nehrinin civarı olmalı. ) ”a.g.e., s. 311.
59 M. Tınışbayev, Kazak-Kırgız Tarihine Dair Materyaller, Taşkent, 1925, s. 44.
60 İ. A. “Şeybanî Han”, (1970), II, İstanbul, s. 455.
61 XV-XVIII. Yüzyılda Kazak Hanlığı, s. 334.
62 B. Karibayev, a.g.m., s. 14.
63 B. Karibayev, a.g.m., s. 15.
Kazak Hanlığı
YRD. DOÇ. DR. FERHAT TAMİR
Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Kazak Türk Boyunun ve Kazak Hanlığı’nın Teşekkülü
azaklar, 15. yüzyılın ikinci yarısında (1456’dan sonra) Altınordu ve Timur devletlerinin parçalanmasından sonra teşekkül etmiş olan bir Türk boyudur. Ancak Kazakları meydana getiren Türk uruklar (kabileleri) “Kazak adı altında toplanmadan önce de vardı ve Çin Seddi’nden Tuna nehrine kadar uzanan sahada kurulan çeşitli Türk devletlerinin bünyesinde yer almışlardı.
Altınordu devletinin parçalanmasıyla (1430’a doğru) yerine bazı hanlıklar kuruldu. Bu hanlıklar Kırım Hanlığı, Kazan Hanlığı, Astrahan Hanlığı ve Özbek Hanlığı idi. Kazakları meydana getiren Türk urukları önceleri bu hanlıklardan Özbek Hanlığı’nın idaresinde bulunuyorlar ve “Özbek” adını taşıyorlardı. Özbek Hanlığı, Ural dağlarının doğusunda Yayık nehri ile İrtiş nehirleri arasındaki topraklarda kurulmuştu.
1428-1462 yılları arasında bu hanlığın başında Ebulhayr Han bulunuyordu. Ebulhayr Han, Aral Gölü’nün kuzeyinden güneye doğru bir genişleme hareketi başlattı. Sır Derya (Seyhun) boyundaki yerleri Timur’un oğullarından aldı. Sır Derya’nın kuzeyindeki bütün toprakları ele geçirdi. Bu başarılar üzerine Cengiz Han gibi bütün Asya’ya hakim olma sevdasına kapıldı. Ancak 1456 yılında Ebulhayr Han’ın ordusu Oyrat (Kalmuk/Kalmak) adı verilen Doğu Moğollarına yenildi. Ebulhayr Han Sır Derya boyundaki şehirlerin yağmalanmasına göz yummak zorunda kaldı. Bu yenilgi Ebulhayr Han’ın kendisine bağlı uruklar üzerindeki otoritesini büyük ölçüde sarstı. Onun idaresinde bulunan ve yine onun gibi Cuci soyundan gelen iki sultan (şehzade) Canıbek ve Kerey, bu durumu fırsat bilerek kendilerine bağlı uruklarla beraber onun idaresinden ayrıldılar ve Doğu Çağatay Devleti hanı 2. Esen Buga’nın himayesine girdiler. 2. Esen Buga onlara Balkaş gölünün güneybatısındaki Çu ırmağı çevresinde yer verdi. Onlar da bu bölgede yaşamaya başladılar. Bu iki sultana ve onlara bağlı olan uruklara “hür ve serbest yaşamayı seven, mâcerâperest, âsi anlamlarına gelen “Kazak” adı verildi. Böylece Kazak adıyla anılan bir Türk boyu meydana gelmiş oldu. Canıbek ve Kerey isimli sultanlar “han” unvanını alıp 1465’ten itibaren Kazak Hanlığı’nı kurdular. Kazak Hanlığı kurulunca Özbek hanı Ebulhayr Han idaresinde yaşayan başka birtakım Türk urukları da onu terk edip Kazaklara katıldılar.
Kazakların ayrı bir Türk boyu olarak ortaya çıkmaları ve ayrı bir hanlık (devlet) kurmaları tarih bakımından çok önemli bir olaydır. Kazakların daha sonra elde ettikleri ve bugün de ellerinde tutmaya devam ettikleri geniş topraklar göz önüne anırsa, bu olayın ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
Kerey ve Canıbek Hanlar devri (1465-1480)
Kazakların ilk hanları Kerey ve Canıbek hanlardır. Kerey ve Canıbek hanların idaresinde başlangıçta 200 bin kişilik bir Türk topluluğu vardı. Kazak Hanlığı kurulduktan sonra, Çu ırmağı havzasına komşu olan bölgelerde yaşayan başka Türk urukları da Kazaklara karıştı ve onlarla kaynaşıp kazak oldu. Böylece Kazakların nüfusu artmış oldu.
1462’de Doğu Çağatay Devleti hanı 2. Esen Buga öldü ve bu devletin içinde karışıklıklar başladı. Bu durum Yedisu bölgesinde yaşayan Türk uruklarının Kazaklara katılmasını hızlandırdı. Bu katılımlar Kazakları iyice güçlendirdi. Kazaklar artık Sır Derya nehri boyundaki yerleşik hayat ve ticaret merkezleri olan Sıganak, Otrar, Sozak ve Yesi (Türkistan) şehirleri ile ticarî münasebetler kurmaya başladılar.
Kendi idaresinden ayrılmış olan Kazakların gittikçe kuvvetlenmesi, Özbek hanı Ebulhayr Han’ın Kazaklara düşman olmasına sebep oldu.
Ebulhayr Han, Kazak Hanlığı’nı ortadan kaldırmayı düşünmeye başladı. Kazaklar bu durum karşısında Moğolistan’daki Çağatay Hanlığı bir ittifak yaptılar. 1468’de Ebulhayr Han Kazaklar üzerine bir sefer tertip etti. Ancak bu sefer esnasında öldü (1468). Ebulhayr Han’ın ölümü ile Özbek Hanlığı’nda iç mücadeleler ve karışıklıklar başladı. Bu karışıklıklar ve mücadeleler yüzünden Özbek Hanlığı’na bağlı urukların bir kısmı daha Özbek ülkesinden göç ederek Kazaklara katıldı. Böylece daha da güçlenen Kerey ve Canıbek Hanlar, Sır Derya’nın boyu ile onun kuzeyindeki bir kısım toprakları Özbek Hanlığı’nın elinden aldılar. Bunun sonucu olarak Kazak Hanlığı’nın toprakları daha geniş hale geldi ve Kazaklara çeşitli uruk ve oymakların katılması devam etti. Ayrıca güçlenen Kazak Hanlığı ile Özbek Hanlığı arasında Sır Derya boyundaki yerleşik hayat ve ticaret merkezi olan şehirleri elde etme mücadelesi başladı. Çünkü bozkır bölgesinde tutunabilmek için bu şehirlere hâkim olmak gerekiyordu.
Burunduk Han Devri (1480-1511)
Burunduk Han, Kerey Han’ın oğludur. Onun zamanında Sır Derya boyundaki şehirler konusunda Özbek hanı Muhammed Şeybânî ile Kazakların mücadelesi devam etti. Bu mücadeleler sonunda Sıganak, Savran ve Sozak şehirleri ile Türkistan vilayetinin kuzey bölümü Kazaklarda kaldı.
Burunduk Han zamanında Kazak Hanlığı idaresindeki bozkırlarda düzen yeniden sağlandı. Yani hangi uruk ve oymağın hangi kışlak ve yaylaları kullanacağı yeniden belli oldu.
Bu arada 1500 yılında Muhammed Şeybânî Han kendisine bağlı olan Özbek urukları ile Maveraünnehir’e indi. Orada hüküm sürmekte olan Timur neslinden emirleri yenerek bu bölgenin idaresini ele geçirdi. Bu olay da Kazak Hanlığı’nın kendi bölgesinde kuvvetlenmesine ve Kazakları meydana getiren uruklar arasında birliğin güçlenmesine yardım etti. Çünkü Özbek Hanlığı artık Sır Derya’nın kuzeyindeki bozkırlar bölgesinden çekilmiş oluyordu.
Kasım Han Devri (1511-1523)
Kasım Han, Kazak hanlarının en kudretlilerindendir. Bugünkü Kazakistan topraklarının tamamına yakını onun zamanında Kazak Hanlığı idaresine girmiştir.
Kasım Han zamanında Sır Derya boyundaki bütün şehirler, Yedisu bölgesinin çoğu, Balkaş gölünün ve Ulıtaw’ın kuzeyindeki Karkaralı dağlarının uzantılarına kadar olan topraklar ile batıda Yayık (Ural nehri vadisi Kazak Hanlığı idaresi altına alındı. Böylece Kazak Hanlığı bölgesinde güçlü bir devlet haline geldi. Çevredeki diğer devletlerle-güneydeki Özbek hanlıkları, batıda İdil (Volga) nehri boyundaki hanlıklar, kuzeydeki Sibir Hanlığı ve Rus Çarlığı ile ticarî ve diplomatik münasebetler gelişti. Bütün bunların sonucu olarak da kazak halkı zenginleşti.
Kasım Han’a kadar Kazak Hanlığı’nın başşehri Sıganak şehri idi. Kasım Han zamanında Yesi (Türkistan) şehrinin alınmasından sonra hanlığın başşehri Türkistan şehri oldu. Kazak hanları bu şehirdeki Ak Saray’da (Ahmet Yesevî Külliyesi’nde) oturarak hanlığı idare etmeye başladılar.
Kasım Han, Kazak örfî hukukunu (col’u) ilk sistemleştiren handır. Onun düzenlediği kanunlar “Qasım qannın qasqa colı” (Kasım Han’ın aydınlık kanunları) diye adlandırılmıştır.
Tahir Han Devri (1523-1533)
Kasım Han’ın ölmesinden sonra yerine oğlu Mamaş, han oldu. Ancak hanlık sülâsinin diğer üyeleri onun hanlığını kabul etmedi ve hanlık için sultanlar arasında mücadele başladı. Bu mücadeleler sırasında Mamaş Han öldü, onun yerine Tahir Han geçti (1523).
Tahir Han askerlik ve siyaset işlerini bilmeyen, idaresindeki kimselere sert ve haşin davranan bir kimse idi. Bu yüzden hanlık içindeki bölünme ve mücadeleleri durduramadı, karışıklıklar devam etti.
Ülke bu durumda olduğu halde, kendisi Kazak Hanlığı’nın çevresindeki bütün devletlere düşman oldu. Batıdaki Nogay Ordası’na yaptığı seferde başarılı olamadı ve yenildi. Nogaylar, Kazak Hanlığı’nın batısındaki bir kısım toprakları aldılar (1524). Tahir Han güneye çekilmeye mecbur oldu. Bu yenilgi Tahir Han’ın Kazak halkı üzerindeki otoritesini zayıflattı. Bunun üzerine Tahir Han, halk üzerindeki otoritesini kuvvetlendirmek için Taşkent bölgesinin hakimi Keldi Muhammet’ten yardım istedi. Ondan aldığı destekle otoritesini bir miktar güçlendirdi. Fakat daha sonra Kazakların doğusunda yaşamakta olan Kırgızların beyi ile ittifak yapıp Keldi Muhammet’in idaresindeki Taşkent şehrine saldırmayı düşündü. Ancak Keldi Muhammet bu ittifaktan haberdar olup Kazak kuvvetleri ile Kırgız kuvvetlerinin birleşmesinden daha önce harekete geçerek Kazak ülkesine girdi. Türkistan şehri yakınlarında yapılan savaşta Tahir Han’ın ordusunu yendi. Tahir Han geri çekilmek zorunda kaldı ve Sır Derya boyundaki toprakların bir kısmı-Türkistan şehri de dahil-Keldi Muhammet’in idaresine geçti.
Tahir Han, hanlık müddeti boyunca Kazak ülkesinin tamamına hâkim olamadı. Onun idaresinden hoşnut olmayan uruklar ona itaat etmedi. O, 1527’den sonra çoğunlukla Kırgızları idare etti, Oyratlar’ın Yedisu bölgesine yaptıkları saldırıları önledi. Tahir Han 1533’te öldü. Yerine Buydaş Han geçti (1533-1534). Ancak ülke içindeki anlaşmazlıklar ve mücadeleler onun zamanında
da devam etti. Kazak Hanlığı iyice zayıfladı ve üç parçaya bölündü.
Ak Nazar Han Devri (1538-1580)
1538’de Kasım Han’ın oğlu Ak Nazar, han oldu. Ak Nazar Han siyasî ve askerî kabiliyet sahibi kudretli bir şahsiyet idi. Hanlığı 42 yıl sürdü. Kazak hanları içinde en uzun hanlık yapan odur.
Ak Nazar Han, Tahir Han ve Buydaş Han zamanında parçalanmış olan Kazakları tekrar bir idare altında topladı. Tahir Han zamanında kurulmuş olan Kazak-Kırgız ittifakını güçlendirdi. Bu ittifak sâyesinde Moğolistan hanlarının Yedisu ve Işık Göl bölgelerine yaptıkları saldırıları durdurdu.
Ak Nazar Han zamanında Kazak Hanlığı’nın batı ve kuzey sınırlarında büyük değişmeler oldu. Batıda Rus Çarlığı 1552’de Kazan Hanlığı’nı, 1556’da Astrahan Hanlığı’nı yıkarak her iki hanlığın topraklarını kendi idaresine aldı. Bu arada İdil (Volga) ile yayık nehirleri arasında hüküm süren Nogay Ordası’nda hanlık sülâlesi mensupları arasında hükümdarlık mücadelesi başladı. Bu iç mücadele sonunda Nogay Ordusu yıkıldı (1569). Nogayları meydana getiren urukların bir kısmı Kazaklara katıldı, bunlara ait topraklar da Kazak Hanlığı’na dahil oldu. Bu Nogay urukları ile birlikte Nogay ülkesinde meydana getirilmiş olan çok sayıda sözlü edebiyat eseri ve “Kırk Batır Destanı” gibi büyük bir destan da Kazak kültür hazinesine katıldı. Nogayların diğer kısmı ise İdil ile Yayık nehirleri arasındaki bölgeden ayrılıp Don nehri havzalarına göç etti ve Rus çarının Himayesine girdi. Böylece Kazaklar batıda Rus Çarlığı ile komşu oldu.
Kazak Hanlığı’nın kuzeyinde Sibir Hanlığı bulunuyordu. Bu hanlığın başına Küçüm Han geçti (1563). Küçüm Han Kazak Hanlığı’na karşı düşmanca bir siyaset gütmeye başladı. Bu arada Moğolistan Hanlığı ile de Kazaklar arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Bu durum karşısında Ak Nazar Han, Kazak Hanlığı’nın dış politikasında değişiklik yaptı. O zamana kadar Kazak Hanlığı’nın devamlı mücâdele halinde bulunduğu güneydeki Özbek hanları ile iyi geçinmeye başladı. Buhâra hanı 2. Abdullah ile ittifak yaptı.
Bu ittifakın sonucu olarak Kazaklar bir barış devresi yaşadılar. Bu barış devresinde Kazak halkı ile Maveraünnehir arasında kurulan iktisadî ve ticarî münasebetler daha da güçlendi. Ticarî münasebetlerin güçlenmesiyle Kazak halkı zenginleşti. Kazak Hanlığı da kuvvetlendi.
Durum bu şekilde devam ederken Buhâra hanı 2. Abdullah ile Taşkent hanı Baba Sultan arasında mücadele başladı. Bu mücadele sırasında Ak Nazar Han bazen Abdullah Han’ın bazen de Baba Sultan’ın tarafını tutarak her ikisini de zayıflatma siyaseti takip etti. 1579’da Abdullah Han’ın Baba Sultan’a yaptığı bir sefer esnasında Abdullah Han idaresindeki şehirlerden birkaç tanesini geri aldı ve Baba Sultan ile iş birliği yaptı. Bu iş birliğinin sonucu olarak da Baba Sultan kendi idaresindeki Türkistan ve Savran şehirlerini Kazaklara geri verdi. Ancak aynı yıl içinde Ak Nazar Han gizliden gizliye Abdullah Han’ı desteklemeye başladı. Onun gizlice düşmanını desteklediğini öğrenen Baba Sultan, gönderdiği bir adamıyla Ak Nazar Han’ı öldürttü (1580). Böylece Baba Sultan ve Kazak Hanlığı birbirine düşman oldu.
Şıgay Han Devri (1580-1582)
Ak Nazar Han’ın yerine Şıgay Sultan han oldu. Şıgay Han’ın ilk işi Baba Sultan’dan Ak Nazar Han’ın öcünü almak oldu. Bu gaye ile Buhâra hanı 2. Abdullah ile anlaştı. 1582’de Şıgay Han ile 2. Abdullah Han kuvvetlerini birleştirip Baba Sultan’ın üzerine yürüdüler. Baba Sultan yenilip kaçtı. Bu sefer esnasında Şıgay Han öldü (1582). Yerine oğlu Tevekel, han oldu.
Tevekel Han Devri (1582-1598)
Tevekel Han da Baba Sultan ile Mücadeleye devam etti. (1582) yılının Mayıs ayında Tevekel Han idaresindeki Kazak ordusu ile Baba Sultan’ın ordusu arasında Türkistan şehri önlerinde meydan savaşı oldu. Bu savaşta Baba Sultan’ın ordusu yenildi, kendisi öldürüldü, oğulları ve kumandanları esir düştü. Tevekel Han, Baba Sultan’ın kesik başını 2. Abdullah Han’a gönderdi. Abdullah Han güçlü düşmanının yok edilmesine çok sevindi. Semerkant bölgesindeki bir şehri Tevekel Han’a hediye ettiği gibi Sır Derya boyundaki Türkistan, Otrar, Sayram gibi daha önce Kazaklara ait olan şehirlerin de Kazak Hanlığı’na ait olduğunu kabul etti.
Ancak Tevekel Han 1583’te 2. Abdullah Han ile Ak Nazar Han arasında yapılıp o güne kadar gelen ittifak anlaşmasını bozup 2. Abdullah Han’ın idaresine geçen Taşkent şehrine hücum etti. Böylece Kazak Hanlığı ile Özbek Hanlığı arasındaki mücadele tekrar başladı. Bu arada Tevekel Han zamanında Rus Çarlığı ile Kazak Hanlığı arasında daha önce başlamış olan diplomatik münasebetler güçlendi.
Rus Çarlığı Tevekel Han’a elçi gönderdi. Rus Çarlığı’nın bu yakınlaşmadan maksadı Kazak Hanlığı ile ittifak yaparak Sibir hanı Küçüm Han’a karşı mücadele etmek, Tevekel Han ile İran şahı I. Abbas arasında Buhâra Hanlığı’na karşı ittifak kurmak idi. Çünkü Küçüm Han da Özbek Han neslinden olup Buhâra Hanlığı ile ittifak halinde idi. Nitekim Tevekel Han Taşkent’e saldırınca Kazak Hanlığı ile Buhara Hanlığı arasındaki ittifak bozulduğu gibi, Sibir hanı Küçüm Han ile Kazak Hanlığı’nın da arası açılmıştır. 1597-1598 kışında Teve
kel Han, Buhâra hanı 2. Abdullah ile oğlu arasındaki mücâdeleden faydalanarak Taşkent yakınlarında 2. Abdullah Han’ın ordusunu yendi. Aynı yılın Mart ayında 2. Abdullah Han öldü, yerine oğlu Abdulhumin, han oldu. Bu değişiklik üzerine İran şahı I. Abbas Buhâra Hanlığı’na saldırdı. Tevekel Han da bu durumdan faydalanmak istedi. 100 bin kişiyi aşan ordusu ile Mâveraünnehir’e girdi. Andican, Taşkent ve Semerkant şehirlerini aldı. Akrabası Esim Sultan’ı 20 bine yakın askerle Semerkant’ta bırakıp kendisi 70-80 bin askerle Buhâra’yı kuşattı. Bu kuşatma 20 gün sürdü. Kuşatma esnasında şehrin kalesi önünde yapılan bir çarpışmada Tevekel Han ağır yaralandı. Bunun üzerine kuşatmayı kaldırdı ve Taşkent’e geri döndü. Kısa bir zaman sonra da Taşkent’te öldü (1598). Yerine Esim Sultan Han oldu.
Dostları ilə paylaş: |