Anadolu Türk Beylikleri Sanatı



Yüklə 8,23 Mb.
səhifə17/179
tarix17.01.2019
ölçüsü8,23 Mb.
#100097
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   179

Taşıntıları dışta bırakılırsa kare bir alana kurulmuştur. Alt kat girişi, Saray’ın merkezini oluşturan ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan büyükçe bir dikdörtgen salona açılır. Bu alandan sonra değişik boyutlarda ve doğu-batı doğrultusunda uzanan 7 oda ve dehliz bulunmaktadır. Saray’ın kuzey yönü özenli bir işçiliğe sahiptir. Düzgün kesme taş malzeme yer yer erimiş ve dökülmüştür. Kuzey yüzde sıralanan altı destek kulesinin, profilli bir silme ile hareketlendirildiği kalan izlerden anlaşılmaktadır. Üst kattan hiçbir bölüm günümüze ulaşamamıştır. Sarayın kuzey doğusundaki ilk iki bölümü tamamen toprak altında kalmıştır. Sarayda bir kütüphanenin varlığından söz edilebilir.34 Kule: Kuzey cephe de yer alan girişin, doğusundaki istinat kulesinin hemen karşısında, anıtsal bağımsız bir kule bulunmaktadır. Hangi maksatla inşa edildiğini belirlemek mümkün değildir. Her kenarı 2.30 m. uzunluktaki kare planlı kule, yaklaşık 9.00 m.’ye kadar kesme taşla örülüdür.

Bu yükseltiden sonrası moloz taşla, fakat düzenli bir örgüye sahiptir. Zeminden itibaren hiçbir çıkışı olmayan kulenin üst kesimi yıkılmıştır. Kalenin en görkemli yerinde oluşu ve hemen dikkat çekici nedeniyle “anıt kulesi” olabileceği gibi; Saray’ın üstünde olduğu belirtilen Saray Camisi’nin minaresi de olabilir.

Kalenin güney kesiminde Güney Burç Sarayı (?) olarak adlandırdığımız ve inşai özelliklerinden dolayı Artuklu Dönemi’ne verebileceğimiz bir kalıntı mevcuttur.

Darphane Binası

Yapım Yılı-Dönemi: Tepe üzerinde, Darphane yapısıyla ilgili kalıntılar yoktur. Ancak ele geçen sikkelerle Artuklu Dönemi’nden itibaren Hasankeyf’de para basıldığı belirlenebilmektedir. Bu nedenle ilk yapımın Artuklu Dönemi’nde gerçekleştirilmesi gerekir.

Tanım: Artuklu, Eyyûbî ve Osmanlı döneminde para basılan yer olarak sikkelerde anılan Hasankeyf’in bu tabii korunaklı tepesi, Darphane olarak kullanılmıştır.35 Tepede büyük kesme blok taşlar ve moloz taş duvarlar dikkati çeker. Anadolu’daki darphaneler arasında Hısn Keyfa, Hızan, İnegöl, Kars, Kastamonu, Mardin…. gibi merkezler de bulunmaktadır.36 Osmanlı Dönemi’nde Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad’ın Hısn-Keyfa’da basılmış paraları mevcuttur.37

Eyyûbî Dönemi

Ulu Cami


Yapım Yılı-Dönemi: İlk yapının Artuklu döneminde gerçekleştirildiği kuvvetle muhtemeldir. XII. yüzyılın ortalarına tarihlenebilir. Giriş eyvanında ve minarede bulunan kitabelerin tarihleri farklıdır. Minarede bulunan kitabeyi 727 H. (1327),38 eyvandaki kitabe ise 796 H. (1394) yılını vermektedir. Artuklu karakterindeki minarenin Eyyûbî Dönemi’nde, 1327 tarihinde onarılıp tezyin edildiği, 1394 yılında ise yapının bir büyük onarım daha geçirdiği anlaşılmaktadır. Yaptıran: Camiyi ilk yaptıran kişiyi belirlemek mümkün değildir. Yazıtın son satırındaki 796

H. (1394) tarihi nedeniyle yapıyı onartan kişinin, Hasankeyf Eyyûbîlerinin Sultanı; El-Melik el-Adil Ebu’l Mefahir (Fahrüddin) Süleyman olması gerekir. Yapan: Minare kaidesinin kuzey kenarında, Eyyûbî Dönemi onarımları ve bezemeleri arasında; Farablı Osman Usta’nın adı geçmektedir. Yapının Tanımı: Dikdörtgen avlunun güneyindeki harim, mihraba paralel tek bir sahından oluşur. Avlunun iki girişi bulunur. Doğudaki asıl girişin altındaki geçit, avlunun altında yer alan sarnıca yol verir. Geniş avlu plaka taş döşelidir. Giriş eyvanı önünde bulunan dikdörtgen havuz, sarnıçtan su çıkarmak için yapılmıştır. Eyvan niteliğindeki giriş, yuvarlak basık kemerle başlar. Caminin mihrap önü bölümü üç yana açıklığı olan, kubbeli, kare bir mekândır.

Girişten geçildikten sonra sekizgen kasnaklı, tromplara oturan ve sekiz dilimli kubbenin altına varılır. Üst örtünün tümünde, yöresel bir uygulama olan küpler kullanılmıştır. Güney duvarındaki mihrap, tamamen kesme taşla örülüdür ve oldukça sağlamdır. Sahnın, tonoz başlangıcı seviyesinde, beden duvarlarını içten bütünüyle dolaştığı anlaşılan uzun bir yazı kuşağı bulunmaktadır. Mihrap: Dikdörtgen bir çerçeve içerisindeki taş mihrap, güney duvarındaki sivri kemerin içine yerleştirilmiştir.39

Ana niş bu çerçevelerin içinde ve iç içe iki niş halindedir. Silindirik köşe sütuncelerini birbirine ulayan sivri kemerli dış nişin sütünce başlıkları mukarnaslıdır. Dilimli kemer içindeki ikinci niş beş sıra mukarnas yaşmaklıdır. Minare: Harime girişi sağlayan eyvanın batısında yer alır. Caminin beden duvarını aşan bir yükseklikteki kaide, kare planlıdır. Moloz taş malzeme ile inşa edilmiştir. Kaideyi, dam seviyesinde bir bordür dolanır. Bordürden sadece kuzey yüzdeki yazı kuşağı kalmıştır. Yine bu yöndeki alçı bezemeli pano, kaidenin son bölümünü oluşturur. Gövde yukarıya doğru daralan kesik bir koni görünümündedir ve kısa bir bölümünden sonrası yıkıktır. Kalın bir sıva tabakası altındaki gövde tuğla malzemelidir. Tuğla aralarında sırlı tuğla malzemeye de yer verilmiş olması önemli bir yanıdır. Minber: Hasankeyf Ulu Camii minberi küçük boyutlu ve ahşap malzemelidir. Kapı kanatları, aynalıkları ve taht altındaki geometrik motifler kündekari tekniğinde yapılmıştır. Minber, ayet kitabeleri yanı sıra; kapı kanatlarında ustasının ve yapım yılının verilişi açısından önemlidir. Kadı es-Said oğlu Muhammed eş-Şafii tarafından 798 H./1396 M. Tarihinde yapılmıştır. Günümüze, aynalıkları ve kapı kanatlarıyla kalabilen minber, Mardin Müzesi’ndedir.

Koç Camii

Yapım yılı-dönemi: Koç Camii, avlu çevresi ve ek yapı gruplarıyla birlikte bir kompleksi veya külliyeyi oluşturmaktadır. Eyyûbî mimari geleneğini sürdüren ve kitabesi bulunmayan yapı, plan ve süsleme özellikleri nedeniyle XIV. yüzyılın ortalarına verilebilir.40 Yapının yaptırıcısı ve ustaları hakkında bilgi sahibi değiliz. Yapının tanımı: Büyük bir alan üzerine kurulan yapının cami kısmı, mihraba paralel tek bir sahından oluşur. Avlusu ve avlu çevresindeki mekanlar simetriğe yakın bir plan düzenlemesine sahiptir.41

Moloz taş malzemeli yapı bugün çok harap durumundadır. Avlu çevresi tamamen yıkılıp, zeminle bir olduğu için, çevredeki mekanlar hakkında kesin bir şey söylemek imkansızdır. Kubbeli mihrap önü bölümü, doğu ve batıya geniş birer kemerle açılır. Duvarların orta kesiminde yer alan bordür şimdiki haliyle boştur. Eyvan taban duvarında açılan girişin kavsara ve üst bölümü alçı bezemesiyle önemlidir. Kubbeli mekânın güney duvarında alçı bezemeli mihrap nişi yer alır. Bu mekanın doğusunda kalan kısım ise tamamen yıkıktır.

Giriş: Giriş genişçe bir bordürle çevrilmiş olup, üst kısmında taç diyebileceğimiz alçı bir panoyla nihayet bulur. Kavsarası yarım kubbe örtüye sahiptir. Yuvarlak, düz ve içbükey silmelerle çerçevelenen kavsara yekparedir. Kavsaranın içi, ortadaki bir eksenin iki tarafına simetrik olarak yerleştirilen kıvrık dallardan oluşur. Kavsara üstü ve köşelikleri oldukça plastik bir şekilde işlenen kıvrık dal, rumi ve palmet motifleriyle doldurulmuştur. Bu silmenin dışında ana bordürü oluşturan bitkisel bezemeli kûfi yazı kuşağı içten ve dıştan iki dar bitkisel bezemeli kuşakla çerçevelenmiştir.

Mihrap: Silindirik bir niş şeklindeki mihrap, alçı süslemesiyle önemlidir. Niş, sivri kemerli küresel bir yaşmağa sahiptir. Mihrap kemerinin dış yüzü, eğimli bir yüzeyle bitkisel bezemelidir. Rumilerin oluşturduğu ana motif, yine kıvrık dallarla birbirine bağlıdır. Koç Camii’nin doğusunda, bazı yapı kalıntıları bulunmaktadır. Cami çevresinde Prof. Dr. M. Oluş Arık tarafından kazı çalışmaları yapılmaktadır.
Sultan Süleyman Camii

ve Medresesi

Yapım Yılı-Dönemi: Kompleksin en erken tarihli kitabesi, avlu girişi üzerinde yer alan kitabeden Cami, medrese ve türbelerin Eyyûbî sultanı Şehabeddin Gazi b. Muhammed tarafından 752 (1351 M.) yılında yenilendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk yapımın 1351 M. yılından önce olması gerekir. Minarede 809 H. (1406-1407 M.) tarihli kitabede Gazi b. Muhammed adı geçmektedir. Fakat kitabe sonundaki tarih, 1378-1437 yılları arasında hüküm süren Sultan el-Adil Süleyman’ın saltanat yılları içindedir. Bu nedenle, Er-Rızk Camii’nin de banisi olan Sultan Süleyman’ın, bu minareyi yaptırdığı, fakat babasının camiyi yenilemesi nedeniyle onun adını yazdırdığı şeklinde yorumlanabilir. Doğu cephedeki çeşmenin de Süleyman b. Gazi tarafından 818 (1416 M.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bir diğer tarih ve isimlerin zikredildiği kitabe, minare kaidesinin güney yüzünde yer alır. Tamamı çözülemeyen kitabenin büyük kısmı ayet ve hadislerden oluşmaktadır. Üçüncü satırda bulunan Ahmed b. Muhammed b. Halil b. Süleyman şeceresinden, yazının 859 (1455 M.) tarihinde II. Ahmed tarafından, okuyucuya nasihat vermek gayesiyle yazdırıldığı anlaşılmaktadır. Yapı tüm evleriyle Eyyûbî Dönemi’ne aittir. Yapının mimar ve ustaları hakkında bilgi yoktur.

Yapının tanımı: Genişçe bir kare alan üzerindeki kompleks, güneyde yan yana iki bölümden oluşan cami; batıda üç eyvanı, kapalı avlusu ve çeşitli büyüklükteki hücreleriyle medrese; avlunun güneyinde ve güneybatısındaki türbelerden oluşur. Doğu cephenin kuzey ucunda minare ve avlu taçkapısıyla, cephenin ortasında çeşme yer alır. Caminin kareye yakın avlusuna, kuzey doğu köşedeki taçkapıyla girilir. Harim kısmına genişçe bir eyvanla ulaşılır. Güneydeki mihrabıyla ilk bakışta tek bir bölümden oluşan harimin batısında kare bir alan daha bulunmaktadır. Tromplarla geçilen bir kubbenin örttüğü bu mekan, sivri kemerli geniş bir açıklıkla, değişik boyut ve genişlikteki üç eyvanlı medresenin güney eyvanıyla bağlantılıdır. Taçkapı: Eyvan türü taçkapılar grubundaki giriş, bezemesi ve orantılı ölçüleriyle dikkat çeker. Kesme blok taşlardan oluşan kapıyı en dışta düz bir kaval silme çerçeveler. Bunun içinde tek sıradan oluşan mukarnas dizisi yer alır. Ana bordür geometrik bezemelidir. Çeşme: Doğu cephede, kitabesinde “Kastel” (Çeşme) olarak belirtilen, kesme taş malzemeli bir su yapısı yer alır.

Mukarnas kavsaralı taşkapılar görünümündeki çeşme, değişik bezemelere sahip mukarnas yuvaları ve kavsara tepeliği ile dikkati çeker. Çeşmenin orta kesiminde bir pencere yer almaktadır. Avlu: Kare bir alan kaplayan avludaki havuz ve revak sırasından geriye bir şey kalmamıştır. Avlunun kuzeyini oluşturan revak sırasının, minareye bağlandığı yerdeki tonoz izleri belirlenebilmektedir.42 Türbe olarak kullanılan bölümün içerisinde ahşap sanduka parçaları ile, bazı mezar taşları mevcuttur. Kaburgaların ve tonozların moloz taşla yapılmış olması dikkat çekicidir. Cami-Harim: Doğu-batı doğrultusunda uzanan ibadet alanı, batısındaki kare alanla birlikte iki bölümden oluşur. Doğudaki dikdörtgen alan, doğu-batı doğrultusunda sivri beşik tonozla örtülüdür. Tonoz başlangıcı hizasında, yapıyı içten dolanan bir kuşağın varlığı, kalan izlerden anlaşılmaktadır. Mihrap: Güney duvarının ortasında, kesme taş malzemeli ve iç içe iki nişden oluşan mihrap,43 fazlaca bir özellik göstermeyen sade bir yapıya sahiptir. Mihrabın çevresini geometrik bordür çevreler. Kemer yüzü, bugün artık okunamayacak durumda olan bir yazı kuşağıyla bezelidir. Mukarnaslar bitkisel bezemeye sahiptir.

Minare: Kompleksin kuzeydoğu köşesinde kare bir kaide üzerinde yükselir. Pandantif benzeri pahlarıyla pabuç ve gövde, şerefe altına kadar sağlamdır. Tamamen kesme taş malzeme ile inşa edilen minarenin kaidesiyle, dört ana bölümde ele alınan gövdesi üzerinde çeşitli bezemeler görülür. Er-Rızk Camisi minaresi dikkate alınırsa, Sultan Süleyman Camisi minaresinin yıkık olan şerefe, petek ve külah kısımları için de benzeri bir uygulama düşünülebilir. Minare kaidesinin doğu yönünde yapım kitabesi yer alır. Gövdenin birinci bölümünde 4 ana yönde, vitraylı pencereleri hatırlatır tarzda bitkisel bezemeli panolar görülür. İkinci bölüm palmetlerin yan yana dizilişi ile meydana getirilmiş bir kuşakla başlar. Bu bölümde sivri kemerli kaval silmeler 6 sağır kemerciği oluşturur. Üçüncü bölümde her

biri ayrı bir geometrik bezemeye sahip 8 adet niş bulunur. Dördüncü bölümünü düşey doğrultuda küçük piramitlerin sıralandığı bir bezeme meydana getirir. Minarenin şerefe altı mukarnas dolguludur. Medrese bölümü: Yapı topluluğunun batı kesimini oluşturan ve medrese olarak nitelendirdiğimiz bölüme, avlunun güneybatı köşesindeki kesme taş malzeme ile örülü mukarnas kavsaralı taçkapıyla girilir. Giriş eyvanından, kapalı avluya geçilir. Son derece başarılı ve Anadolu’da bir benzeri bulunmayan alçı bezemeli, mukarnas dolgulu kubbe, göz alıcı bir güzelliğe sahiptir. Her yöndeki kemer köşelikleri, ikişerli gruplar halinde ayrı ayrı bezemelere sahiptir. Alçıdan olan bitkisel bezemenin temel unsurunu rûmi motifleri oluşturur. Pencerelerin üstünde yine alçı ile kabartma olarak bir yazı kuşağı kubbe eteğini dolanır. Her köşe adeta küçük bir kubbecik oluşturacak şekilde üç yönden desteklenerek yukarıya çekilmiş, böylece bu geniş alanın aşılmasında, geçiş sistemleri olmaması nedeniyle meydana gelebilecek aksaklık giderilmiştir. Kendi işinde de oylumlanan mukarnas yuvaları, kubbe kilit taşına doğru daralarak ortada 16 kollu yıldızla birlikte 16 dilimden oluşan kubbeciği meydana getirir. Medresenin Mihrabı: Ana eyvanın duvarında, mukarnaslı bir çevre kuşağı içine alınan kesme taş malzemeli iç içe iki nişden oluşan mihrap,44 caminin mihrabıyla bir benzerlik gösterir.

Küçük Cami (Seyyid İbrahümü’l

Kevkebi Camii) ve Medresesi

Yapım yılı-dönemi: Bugün mevcut olmayan kitabedeki Sultan Süleyman ismine dayanarak, O’nun saltanat yılları olan 1378-1432 yılları arasında yaptırılmıştır. Yapının tanımı: Cami, doğu-batı doğrultusunda uzanan tek sahından meydana gelir. Dikdörtgen ibadet alanı tonozla örtülüdür. Önündeki üç gözlü son cemaat yeri küçük bir avluya açılır. Avlusuyla birlikte kareye yakın bir alan kaplayan Caminin kuzey kesimindeki çeşmeli teras bölümü tamamen yıkılmıştır. 1932 deki A. Gabriel’in araştırmasında:45 “Doğuda yer alan bir kapı ile ön avlu bölümüne geçildiği görülür. Avlunun güney duvarında bulunan iki açıklıktan doğudaki kapı, batıdaki penceredir. İkisinin ortasında, üzerinde Eyyûbîlerden Gazi oğlu Sultan Süleyman’ın da adının geçtiği kitabeli bir çeşme yer alır. Çeşme nişinin, güneydeki asıl avluya açılan bir de penceresi bulunmaktadır.” şeklinde belirtmektedir. Sayılan bu öğelerin hiç biri bugün mevcut değildir.

Bahsedilen kitabe bulunamamıştır. Hasankeyf’deki camiler ve diğer yapılar içinde, inşasında tamamen (tonozlar hariç) kesme taş malzeme kullanılan tek yapı olması dolayısıyla önemlidir. Mihrap: Caminin mihrabı iç içe iki nişten oluşur. Dıştan bezemesiz kalın ve düz bir silme ile çevrili mihrap nişlerinden dıştakinin köşelerinde, bezemeli başlıklarıyla sütünceler yer alır. İçteki niş sivri kemerli, küresel bir yaşmağa sahiptir. Medrese: Hasankeyf’in aşağı yerleşim alanının güneyinde, eğimli bir arazi üzerinde yer alır. Küçük Cami’nin de güneyinde bulunan medrese harabesi, konum itibariyle külliyenin en yüksek kesimindedir. Büyük ölçüde haraptır. Kuzeyinde dikdörtgen bir avlu, ortada bir havuz kalıntısı belirlenmektedir. Avlunun güneyindeki medrese odaları doğu-batı doğrultusunda yan yana sıralanır. Kapı ve pencerelerin yan dikme ve atkı taşlarında kesme taş malzemenin kullanıldığı medresenin, Hasankeyf’in önemli yapılarından birini oluşturduğu kuşkusuzdur.

Er-Rızk Camii ve Medresesi

(Camiü’r-Rızk)

Yapım Yılı-Dönemi: Avlu giriş kapısı üzerinde yer alan kitabeye göre. Eyyûbî Sultanı I. Süleyman tarafından 811 H. (1409 M). tarihinde yaptırılmıştır. Giriş eyvanının doğu duvarında, yer alan iki satırlık kitabeye göre Muhammed ve kardeşi Ömer yapı ustaları olarak görülmektedir. Yine aynı duvarda bulunan diğer bir kitabede yapıya su getiren ustanın İzzeddin oğlu, Hüseyin oğlu Ali’nin olduğunu belirleyebiliyoruz. Yapının tanımı: Avlu ve harim bölümleri büyük ölçüde tahrip olan cami, “yan mekanlı” plan tipindedir. Avlu, harime göre büyüktür. Mihrap eksenindeki mukarnas kavsaralı taçkapı ve minare, yapının anıtsal ve orijinal öğeleridir. Avluda yer alan revak sıralarından kuzeydeki hariç, hiç bir iz kalmamıştır. 1953’teki onarımda kuzey revakı önü, duvarla kapatılarak, ibadet yeri olarak kullanılmaktadır. Girişin doğusunda, kesme taş malzeme ile yapılan odaların duvarlarında ocak ve nişler görülmektedir. Her iki hücre tromplar üzerine oturan, kesme taş ile örülü elips kubbelerle örtülüdür. Bu cephedeki hücreler, medrese olarak kullanılmış olmalıdır. Batıda

ki revakın, harimin kuzey duvarına birleştiği noktada, ortada ışınvari yerleştirilen taşlarla örülü yaşmağıyla yarı daire kesitli bir mihrap nişi bulunmaktadır.

Batıdan itibaren ilk kapı, avlu ana girişinde olduğu gibi mukarnas kavsaralıdır. Orta kapı istiridye biçimli yarım çapraz tonoza benzer bir kavsaraya sahiptir. Kavrasa kemer yüzü bezemelidir. Bu üç kapının açıldığı asıl ibadet alanı bugün tamamen yıkılmıştır. Taçkapı: Caminin kuzey cephesinin ortasında yer alan avlu taçkapısı mukarnas kavsaralıdır. Taçkapının dış yüzlerinde alışılagelmiş geometrik, bitkisel veya mukarnaslı bordürler görülmemektedir. Bezeme, taçkapının iç üç yanında yoğunluk kazanmıştır. Düz lentolu girişin üzerinde, dalgalı çubukların kesişmesiyle oluşturulan kartuşlar, girift ve geniş bir pano meydana getirir.

Kartuşlarda Hz. Allah’ın 99 ismi yazılıdır. İsimliğin üzerinde palmet, rumi ve kıvrık dalların oluşturduğu bitkisel dar bordür, pano boyunca ve sadece giriş cephesinde yer alır. Minare: Caminin kuzeydoğu köşesinde yer alır. Yüksek kare kaide ve prizmatik üçgenlerden oluşan pabuçlukla gövdenin alt bölümünü meydana getiren sekizgen kısma geçilir. Silindirik gövde, üç ana bölüme ayrılmıştır ve her bölüm değişik bezemeye sahiptir. Taşıntısı az şerefesi ile kısa tutulan petek bölümü, dilimli kubbe külahıyla son bulur.

Er-Rızk Camisi’nin günümüze en sağlam şekliyle ulaşabilen kısımdır. Minarenin özelliklerinden biri, şerefeye iki ayrı yolla çıkılmış olmasıdır. Kaidenin kuzey yüzünde, renkli taş kakmalı geometrik bir pano yer almaktadır. Alt bölümde 4 ana yönde bezemeli birer damla motifi yer alır. İkinci bölümde kaval silmelerin oluşturduğu sağır kemerler dizisi görülmektedir. Her kemerin içinde yuvarlak ve üzerleri geometrik bezemelerle süslenmiş panolar bulunur. Gövdenin üçüncü bölümü iki ayrı bezeme kuşağından oluşur.

Peteğin sekiz yüzü fazla derin olmayan sivri kemerli sağır kemerciklerle tezyin edilmiştir. Dört ana yönde dikdörtgen pencere açıklıklarına yer verilmiştir. Hasankeyf minareleri, yöre minarelerine kaynaklık etmesi açısından önemlidir.46

Eyyûbî Dönemi’nden kalan fakat günümüzde mevcut olmayan Mardinliler Camii, Yani Camii de belirtmek gerekir.

Kızlar Camii

Yapım Yılı-Dönemi: Yapı üzerinde tarihini belirleyebileceğimiz hiçbir kitabe yoktur. Bezemesi ve planıyla önemli olan eser, özellikleri dikkate alınarak XIV. yüzyıl sonu ile XV. yüzyıl başlarından olmalıdır. Yapıyı yaptıran belli değildir. Fakat kullanılan malzeme ve süslemesi göz önünde bulundurulduğunda, Eyyûbî Sultanı I. Süleyman tarafından (1378-1432) yaptırılmış olabilir. Mardin’deki Sultan İsa Medresesi’nin bezemeleriyle büyük bir benzerlik göstermektedir. Aynı ekip, Kızlar Camisi’nde de çalışmış olmalı. Yapının tanımı: Hasankeyf’in önemli yapıları arasındadır. Ortada geniş kare bir avlu ile, avlunun doğu ve batı kenarlarında ikişer kare mekandan ibarettir. Avlunun doğu ve batı kenarları simetrik olarak üçer açıklığa sahiptir.

Ortadakiler dışarıdan avluya, iki yandakiler, köşelerdeki odalara girişi sağlar. Dört odanın her birinin güney duvarında birer mihrabiye, diğer üç yönde pencere veya kapı açıklıkları bulunur. Kuzeydoğudaki oda içerisinde yer alan birkaç mezar taşı, buranın türbe olarak kullanıldığını kanıtlar. Avlu Taçkapısı: Eksendeki taçkapı bütünüyle kesme taştan yapılmıştır. İç ve dış yan yüzleri bezemesiz olan taçkapı, sütünce ve dış çerçeve bordürleriyle unsurlanır. Bezemeli çerçeve bordürlerini dıştan sınırlayan düz kaval silmeden sonra rumi ve palmetlerden oluşan bitkisel bordür gelir. Üç sıra mukarnaslı bordür; bitkisel bezemeden kufi bordüre geçişi sağlar.

Yapının mahiyeti: Günümüzde Kızlar Camii olarak anılan yapının, gerçekte bir anıt mezar olarak yapıldığı, daha sonra bugünkü şekle dönüştürüldüğü ortadır. Türbede yatan kişilerin çoğunluğunun kadın olabileceği nedeniyle böyle bir isim verilmiş olabilir. Son derece kaliteli malzemenin yanı sıra, bezemenin fazlalığı yapının önemli bir mekan olduğunu ortaya koyar.

Eyyûbî Dönemi’nden Kalede Şeyh Şerafeddin Türbesi, sadece kitabesi mevcut olan Zöhre Hatun Türbesi ve Köprü yakınında Hz. Verkane Türbesi anılmaya değer.

İmam Abdullah Zaviyesi

Yapım Yılı-Dönemi: Zaviyenin inşa kitabesi yoktur. Türbeye girişi sağlayan eyvan içindeki kapı üzerinde yer

alan tek satırlık kitabeye göre 878 H. (1474 M.) yılında Akkoyunlu hükümdarı Sultan Halil tarafından onarılmıştır. Zaviyenin yapım özellikleri ve malzemesi dikkate alınırsa, Eyyûbîler Dönemi’nde inşa edildiği kesindir. Bunun yanı sıra, Zaviyenin yapılış yıllarına ışık tutacak bilgi Hısnı Keyfa Vekayinamesi’nde bulunmaktadır. Bu bilgiye göre Eyyûbî Sultanı el-Melik el-Muvahhid Takyeddin Abdullah’ın [647-693 H. (1249-1294 M.) ] saltanatı döneminde, Kafur adındaki bir hizmetçisi, rüyasında İmam Abdullah’ın çevrede şehit düşmüş olduğunu görür. Durumdan haberdar edilen Sultan Takyeddin, şehidin yerini buldurur ve bugünkü yere naklettirerek bir türbe inşa ettirir.47 Odaktaki türbenin çevresi XIV. yüzyıl başlarından, belki de Osmanlı Dönemi’ni de içine alacak geniş bir zaman diliminde oluşmuştur.48 Türbe kubbesinin aleminde yer alan “Hacı Haydar Hakanı”, alemi yapan maden ustasıdır. Yapını tanımı: Yapı bugün oldukça harap durumdadır. İmam Abdullah Zaviyesi’ne doğu cephede yer alan avlu kapısıyla girilir. Avlunun çevresi oda ve koğuşlarla çevrilidir. Güneyde mescid olarak niteleyebileceğimiz alan, uzun bir dikdörtgen mekandan oluşmaktadır. Avlunun kuzeydoğusunda kule yapısı, bu kenarın ortasında ise Zaviyenin çekirdeğini oluşturan kare mekanlı türbe yer alır. Moloz taş örgülü kulenin yukarı doğru daraldığı görülür. Kenar uzunluğu 4.60 x 4.60 m. boyutlarındaki kulenin güney kenarında basit bir kapı yer alır. Yaklaşık 4,50 m. yüksekliğinden itibaren her kenarda, sıvalı panolar yer alır. Kulenin üst kesimi, ahşap hatıllar üzerine oturan taş konsollarla dışa taşırılmıştır. Dışa taşıntılı bu kısmın minare olarak kullanılabileceği gibi, bir seyir yeri ve dinlenme köşkü olarak da kullanılmış olması mümkündür. Türbe: Zaviye’nin odak noktasını oluşturan Türbe’ye giriş, güneydoğu köşeye, doğu yandan eklenmiştir. Eyvanın sonunda, ahşap kanatlı kapı, basık kemer üzerinde tek satırlık onarım kitabesi yer alır. İçeride bir sandukanın bulunduğu mekan, tromplara oturan ve sekizgen başlayarak yuvarlağa dönüşen bir kubbe ile örülmüştür. Türbenin içinde, güney duvarda, firuze renkli ve sır altı tekniği ile yapılmış çini bir tabak bulunuyordu. Siyah renkli boya ile firuze sır altına 12 imam adlarıyla, dua cümlelerinin yazılı olduğu tabak bugün mevcut değildir. Ahşap Kapı Kanatları: Zaviye’nin en dikkat çeken kısmı, üzerinde yoğun bir bitkisel bezemenin görüldüğü ahşap kapı kanatlarıdır. Her iki kanatta aynı bezemenin işlendiği, sadece orta bölümü oluşturan bitkisel zeminli kûfi yazıda farklılık olduğu görülür. Kanatların her biri düşey doğrultuda üç parçaya bölünmüştür. Alt, üst başlıkları ile yan serenleri bezemesizdir.

Hamam

Yapım Yılı-Dönemi: Yapı üzerinde her hangi bir kitabe mevcut değildir. Sadece soyunmalık bölümüyle günümüze ulaşan Hamam, duvar örgüsü ve malzemesiyle XIV. yüzyıl sonu XV. yüzyıl başlarına tarihlenebilecek Eyyûbî Dönemi eseri olmalıdır. Yapının tanımı: Hamamın soğukluk dışındaki diğer bölümleri tamamen yıkılmıştır. Batı duvarındaki kemer ve tonoz bağlantıları nedeniyle yapı uzantısının batıya doğru olduğu görülür. Dıştan dışa 11.85 x 11.32 m. ölçülerinde kare mekan, kubbe ile örtülüdür. Trompların içi ile kubbe tuğla ile örülüdür. Kuzey duvarının batı ucundaki tonoz ve duvar başlangıçları, yapının bazı öğelerinin (tuvalet-tıraşlık gibi) varlığını ortaya koymaktadır.



Küçük Saray

Yapım Yılı-Dönemi: Yapı üzerinde kitabe yoktur. Ancak Hısnı Keyfa Vekayinamesi’nde geçen ifadeye dayanarak Saray’ın 729 H. (1328 M.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Sultan el-Melik el-Adil Muciruddin Muhammed [726-736 H. (1326-1335 M.) ], Saray’ın yapılmasını emretmiş ve inşaat bir yıl içerisinde bitirilmiştir.49

Yapının tanımı: Hasankeyf’in en gösterişli yapılarından biridir. 15.00 m.’ye yaklaşan derinliğiyle eyvan şeklindeki saray, günümüze ulaşamayan bir saray kompleksinin parçası olmalıdır. Sivri beşik tonoz örtülü eyvanın, doğu ve batıda ikişer, kuzeyde ise bir penceresi bulunmaktadır. Yaklaşık 9.50 m. genişliğindeki kaya bloğunun üzerine, zemin düzeltilmeden, kayalığın eğrilerine uygun olarak örülen moloz taş duvarlar çok itinalı bir işçiliğe sahiptir.


Yüklə 8,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin