3.3.2. Türkiye Nüfusunun Demografik ve Toplumsal Niteliklerindeki Değişim
Bir toplumun yapısını ve değişmesini, o toplumun nüfus özelliklerini incelemeden anlama olanağı yoktur. Bu nedenle, Türkiye'nin nüfus özelliklerini, toplumsal dinamiklerini ve bunlardaki değişimleri ayrıntılı olarak incelemek gerekmektedir.
Küreselleşme hızla; işgücü talebini, işgücü sayısından yani niceliğinden, üstün nitelikli olmasına doğru kaydırmıştır (Kaplinsky (1985)'den aktaran Kazgan, 1999:372).
1990’lı yıllarda Türkiye nüfusunun demografik yapısında önemli dönüşümler ortaya çıkmaya başlamıştır. 1990’lı yılların başına kadar % 2 dolayındaki yüksek yıllık nüfus artış hızı, son on yılda yavaşlama eğilimi içine girmiştir. 15 yıl gibi kısa sayılacak bir sürede, Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızını binde 32’den binde 23’e, kadın başına çocuk sayısını 4.3’ten 2.7’ye indirmesi büyük başarı olarak görülmelidir.
Türkiye’de eğitim düzeyi, 1980-1995 arasında önemli bir yükseliş göstermiştir. Bunda; nüfusun yarıdan fazlasının kentlerde yaşıyor olmasının ve kentli değerleri benimseme arzusunun önemli etkisi vardır. Kadınların eğitim düzeyinin aratarak çalışma yaşamına katılımının artması, sigorta kapsamındaki nüfus oranının % 70’lerin üstüne çıkması önemli birer başarıdır.
Çizelge 27: Türkiye'de İşgücünün Eğitim Düzeyi (1999) (15+Yaş, Bin Kişi)
|
Nüfus
|
İşgücü
|
İstihdam
|
İşsiz
|
Okur-Yazar Olmayan
|
5,993
|
1,932
|
1,889
|
43
|
Bir Okul Bitirmeyen
|
1,895
|
751
|
717
|
35
|
İlkokul Mezunu
|
21,724
|
12,529
|
11,734
|
793
|
Ortaokul Mezunu
|
5,340
|
2,402
|
2,177
|
225
|
Orta Dengi Meslek Okulu Mezunu
|
226
|
73
|
63
|
11
|
Lise Mezunu
|
4,689
|
2,560
|
2,176
|
384
|
Lise Dengi Meslek Lisesi Mezunu
|
1,645
|
1,101
|
959
|
142
|
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu
|
2,308
|
1,839
|
1,698
|
140
|
Toplam
|
43,820
|
23,187
|
21,413
|
1,773
|
Kaynak: DPT, 8'inci. BYKP, 2001. 2001 Yılı Programı Destek Çalışmaları, Ankara, s.244.
Yukarıdaki Çizelge 27'de, 1999 yılında Türkiye'de işgücünün eğitim düzeyi verilmiştir. Çizelge incelendiğinde; nüfus, işgücü, istihdam ve işsiz kalma bağlamında en büyük kitlenin ilkokul mezunu grubunda bulunduğu görülmektedir. İşsiz sıralamasında ise ilkokul mezunlarından sonraki sırayı lise mezunları almaktadır. Çizelgeden görülen çarpıcı bir olgu ise, okur-yazar olmayan 1,932,000 kişiden 1,889,000'nin istihdam edilmesidir. Bu sayıya, bir okul bitirmeyenleri de dahil ettiğimizde (717,000), toplam istihdamın yaklaşık % 15'ini okur-yazar olmayanlar ve bir okul bitirmeyenler oluşturmaktadır. Küresel çağın iş olanakları göz önüne alındığında, bu oranın yüksek olduğu rahatlıkla söylenebilir.
1980 yılında Türkiye’de eğitime ayrılan kamu harcamalarının GSMH’ya oranı % 2.8 iken, eğitim talebindeki yüksek artışa karşın 1993/1995 itibarıyla bu oran ancak % 3.4’e çıkabilmiştir. Bu oran, 2001 yılı için daha da düşmüştür. Eğitim-Sen’in yaptığı bir araştırmaya göre, 2001 yılında Türkiye’de GSMH’dan eğitime ayrılan pay yalnızca % 2.2 olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin, kişi başına düşen yıllık eğitim harcaması bakımından da gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kaldığı görülmektedir. Japonya’da eğitime kişi başına 950 dolar, Almanya’da 810 dolar, Yunanistan’da 234 dolar ayrılırken Türkiye’de bu rakam yalnızca 76 dolardır. Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçeden aldığı pay 2002 yılında % 7.5'e düşmüştür. 1992 yılı oranı göz önüne alındığında (% 14.56), Milli Eğitimin bütçeden aldığı pay 11 yıl içinde yarı yarıya azalmıştır. Aynı şekilde, Yüksek Öğrenimin 2002 yılında bütçeden aldığı pay % 2.54 olarak gerçekleşmiştir. Yani, 2002 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler bütçenin ancak % 10'unu alabilmiştir (Sönmez, 2002:57). Bu oranlar göz önüne alındığında, Türkiye'nin küreselleşme çağında eğitime çok daha fazla pay ayırması gerektiği açıktır.
Türkiye’de nüfusun ortalama eğitim süresi yalnızca 3.5 yıldır. Okuma-yazma bilmeyen (altı ve üstü yaştaki) nüfusun toplam oranına (% 19.5), herhangi bir öğrenim kurumundan mezun olmayan nüfus oranı (% 15.9) eklendiğinde nüfusun % 35.4 gibi çok yüksek bir oranının okur-yazar olmadığı ya da olsa da herhangi bir eğitim kurumundan mezun olmadığı görülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin bilgi çağı açısından oldukça iç karartıcı durumda olduğu görülmektedir. 1990 yılında, lise ve dengi okul mezunu oranı % 8, üniversite mezunlarının oranı % 3 olmuştur. Buna karşılık, okuma-yazma bilmeyen, bir okuldan mezun olmayanların oranı % 35.4’tür. Geri kalanlar, ilköğretim kademesini tamamlamamış % 53.7’dir. Bu son aşamada bile kadınların oranı yalnızca % 48.5’tür (Kazgan, 1999:378). Türkiye’de okuma bilmeyen bayan nüfusun oranı çok yüksektir. Aşağı yukarı her dört bayandan bir tanesi okuma bilmemektedir. Bu nokta da oldukça önemlidir. Bütün bu rakam ve oranlara bakıldığında Türkiye’nin, küreselleşme çağının gerektirdiği vasıflı işgücünü yetiştirebilmede oldukça geri sıralarda kaldığı görülmektedir.
Çizelge 28: Nüfusun Demografik ve İşgücü Olarak Özellikleri (1990, 1994 ve 2000)
Demografik ve istihdam özellikleri
|
1990
|
1994
|
2000
|
Yıllık nüfus artış hızı (%)*
|
1.97
|
1.78
|
1.50
|
Doğuşta yaşam beklentisi (yıl)
Erkek
Kadın
Toplam
|
64.4
69.0
66.7
|
65.4
70.0
67.7
|
66.9
71.5
69.1
|
Nüfusun yaş grubu olarak dağılımı (%)
0 - 14 yaş grubu
15 - 64 yaş grubu
65 + yaş grubu
|
35.5
60.5
4.0
|
33.0
62.5
4.5
|
29.6
64.9
5.5
|
İşgücüne katılma oranı (%)**
|
56.7
|
53.2
|
50.3
|
Sivil İstihdam (bin kişi)
Tarım (%)
Sanayi (%)
Hizmetler (%)
|
18,364
48
15.2
36.8
|
18,285
44.8
15.8
39.4
|
20,737
40.8
17.0
42.2
|
Atıl işgücü oranı (%)
|
14.4
|
19.8
|
14.5
|
Sigorta kapsamındaki nüfusu oranı***
|
71.2
|
78.2
|
92.6
|
* Göçleri kapsar
** 15 + yaş nüfusu kapsar
*** Aktif sigortalı + bağımlı sigortalı
Kaynak: Kazgan, G., 1999:Tanzimat'tan 21'inci Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, s. 373.
Çizelge 28'de; Türkiye nüfusunun demografik ve işgücü olarak bazı özellikleri verilmiştir. Türkiye'de 1990-2000 döneminde yıllık nüfus artış hızı düşmüştür. Yine bu dönemde; erkeklerde, kadınlarda ve toplamda doğuşta yaşam beklentisi yükselmiştir. Bunda, sağlık alanında dünyada ve Türkiye'de yaşanan gelişmelerin önemli etkisi bulunmaktadır. 1990-2000 döneminde; 0-14 yaş grubunun toplam nüfusa oranı azalmıştır. Yıllık nüfus artış hızının düşmesinin, bu sonuçta önemli etkisi bulunmaktadır. Aynı dönemde, hem 15-64 yaş hem de 65 üstü yaş grubunun oranı yükselmiştir. Tıp ve sağlık alanındaki gelişmelerin, bu konuda da etkili olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu dönemde, işgücüne katılma oranı sürekli düşmüştür. İlerleyen sayfalarda bunun nedenleri ayrıntılı olarak verilecektir. Ayrıca, istihdamın sektörel dağılımı ve atıl işgücü oranları konusundaki ayrıntılı bilgiler de, çalışmanın ilerideki alt başlıklarında ele alınacaktır. 1990-2000 döneminde; aktif sigortalı ve bağımlı sigortalı toplamından oluşan sigorta kapsamındaki nüfus, oran olarak çok yükselmiştir. 2000 yılında bu oran % 92.6'ya ulaşmıştır. Böyle yüksek bir oran, oldukça önemli ve sevindiricidir.
Türkiye'de 1970 yılında kentleşme oranı % 40.6 iken, 1980'de yüzde 45.2, 1985'de % 54.5, 1990'da % 60.2 olmuştur (Kayıkçı,2002:49).
Dostları ilə paylaş: |