Tartışmaların özünü oluşturan orman kadastrosu 1937 yılından beri bitirilememiş, gecikmenin bedeli ülkemiz orman alanları adına büyük kayıplar olmuştur. Ormanlarımızın %80’inin kadastrosu tamamlanmış olup, bu alanlarda yapılacak tescile esas çalışmalar ile geri kalan %20’lik alandaki kadastro çalışmaları hızlı ve kalıcı biçimde tamamlanmalıdır.
Bugüne kadar kadastrosu bitirilen alanlardan yaklaşık 12 milyon hektar alanın tescili yapılamamıştır. Tescil işlemi için kurumlar arası ortaklaşa çalışma ve anlayış birlikteliği sağlanarak bu sorun öncelikle çözümlenmelidir.
3402 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, tesis kadastrosu çalışması yapılmayan bölgelerde kurumlar arası ortak çalışma koşulları sağlanarak hızlı bir biçimde her iki kadastro çalışması sonuçlandırılmalıdır.
Kurumlar arası mülkiyet ve kadastro sorunlarının çözümlenmesi için yeni bir yapılanmaya gidilmeli ve bu yapının adı “Kadastro Kurumu” olmalıdır.
Bir önceki madde de sözü edilen yapılanma gerçekleştirilinceye kadar Orman kadastro komisyonlarının yapısı değiştirilmeli, çalışma koşulları iyileştirilmeli ve üyelerin dışında sadece belirlenen orman sınır noktalarının ölçülerek plana bağlanması ve tescil işlemlerinin yapılmasında görevlendirilmek üzere “harita teknikeri veya teknisyeni” bulundurulmalıdır.
Orman bölge müdürlüklerinde kadastro ve mülkiyet sorunlarının çözümlenmesinde Tapu-Kadastro ve diğer ilgili kurumlarla ilişkileri sağlamak bakımından harita ve kadastro mühendisinin bulundurulması gereklidir.
4999 sayılı Yasanın orman alanlarına yönelik uygulamalarının eksiksiz yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
1744 sayılı Yasa ile başlayan 2 nci madde ve 2/B uygulamaları “bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş, orman olarak korunmasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkarma işlemi” uygulamalarının yeni kadastro çalışmalarında “orman bütünlüğünü bozmamak, toprak ve su rejimine zarar vermemek” ölçütlerinin dikkate alınarak tamamlanması sağlanmalıdır.
Bugüne kadar, 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini bilim ve fen bakımından kaybettiği, orman olarak korunmasında yarar görülmeyen alanların (2 nci madde ve 2/B madde alanları) değerlendirilmesinde adalet, hakkaniyet ilkelerine uygun ve suça özendirmeyecek, toplumsal uzlaşmaya dayalı çözüm üretilmelidir. Toplumsal uzlaşma sonrası değerlendirme çalışmaları hızla başlatılmalıdır.
2/B alanlarının değerlendirilmesi ve orman alanları ve ormancılık çalışmalarına yönelik yasal değişiklikler (Anayasa 169 ve 170 inci maddeler, 6831 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde ve diğer mevzuat değişiklikleri) görevli komisyon tarafından ele alınacağından komisyonumuzca değerlendirme dışı tutulmuştur.
Orman kadastrosu ve mülkiyet çalışmalarında iki farklı uzmanlık alanı ve iki farklı evre söz konusudur.
Vasıf tayini,
Ölçme ve tescil işlemleri,
Vasıf tayini orman mühendisliği ve bu konuda uzman olanlar tarafından yapılmalıdır. Bu evre yasal orman sınır noktalarının belirlenmesiyle sonuçlanır.
Ölçme ve tescil işlemleri ise bir bütündür. Ölçme ve hesaplama yöntemleri, tescil talebini onaylayacak kurum ile uyumlu olmalıdır. Orman kadastro çalışmalarında “harita teknikeri veya teknisyeni” nin bulunması talebimiz bu nedenledir.
3402 sayılı Yasada yapılan değişiklikler doğrultusunda kurumlar arası uygulama protokolünün hazırlanarak yürürlüğe konulması gereklidir.
Orman tahdidi olarak 1937 yılından başlayarak sürdürülen orman mülkiyetinin saptanması çalışmaları (kadastro) aşamasında sık sık gerçekleştirilen değişiklikler, yapılan çalışmaların tekrarını gerekli kıldığı için çalışmalar bir türlü bitirilememekte ve bu olumsuz ortam, rant sağlama olanaklarını canlı tutmaktadır.
Orman kadastrosunun bitirilememiş olması bugüne kadar uygulanan kadastroya bakış açısının bir sonucudur. Orman kadastrosunun bitirilmesi için mevcut durum ve olanaklar dikkate alınarak amaca uygun yeni bir örgütlenme ile ilgili kurumlarla birlikte yapılacak planlamaya göre çalışma yapılmalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanununda yapılan son değişiklikle orman kadastrosunun bitirilmesinde önemli bir adım atılmıştır. Kararlılık bu konunun başarılmasının en önemli unsurudur.
Sel, deprem gibi önemli afetler sonrası mağdurlara yerleşim amacıyla orman sayılan alanlardan yer verilmesi zaruri hale gelebilmektedir. Ancak böyle bir uygulama Anayasa’ya aykırıdır. Bu konuda yapılacak yasal düzenlemelerle sorun çözümlenmelidir.
Orman kadastrosunda çalışacak elemanların bilgili, deneyimli ve istekli olması gerekmektedir. Bu kategoride eleman bulmak her zaman mümkün ve kolay olmamaktadır. Bu ihtiyacın giderilmesi için yeni bir atılım ile gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, “Lisanslı Ormancılık Büroları”nın ihdas edilmesi ve bunlardan hizmet satın alınması sağlanmalıdır.
Kesinleşen orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle hukuken geçersiz hale gelen tapuların sicildeki kayıtları aynen kaldığından, geçerli tapu gibi görülmektedir. Bu tapuların hukuki açıdan değerlendirilmesi ve ilgili mevzuatlarda çözüm getirecek düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Yeni yapılacak kadastro çalışmalarında, kurumların ayrı ayrı yaptığı çalışmalara uyularak sorunların önüne geçilmesi sağlanmalıdır.
Orman kadastrosu çalışmalarının kesinleşme süresi, 3402 sayılı Yasaya uyumlu hale getirilerek kesinleşme süresi 1 aya indirilmelidir.
6831 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi gereği orman kadastrosu çalışmaları Valilik onayına sunulmaktadır. Oysa 3402 sayılı Kadastro ve 4342 sayılı Mer’a Kanunlarında böyle bir hüküm yoktur. Gerekli değişiklik yapılarak Orman Kadastro çalışmalarının Valilik onayına sunulması kanun metninden çıkarılmalıdır.
Orman kadastrosunun bir türlü bitirilemeyişi orman-halk ilişkilerini ve ormancılık teknik çalışmalarını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Sorunun sağlıklı ve kalıcı biçimde çözümlenmesi için gerekli tüm imkanlar seferber edilmelidir.