Araştırma Önerisi
Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikaları ve Kadın İstihdamının Artırılması: Türk İş Kanunu’nun Mavi ve Beyaz Yakalı Kadınların Çocuk Bakımı Yükümlülüklerine ve İstihdam Davranışlarına Etkileri
Giriş ve Teorik Çerçeve
Toplumsal cinsiyet eşitliği Avrupa Birliği Temel Şartı’nın 23. Maddesi’nde temel hak olarak nitelendirilmekte ve garanti edilmektedir (Avrupa Parlamentosu, 2000: 3). Toplumsal cinsiyet eşitliği ayni zamanda Avrupa Birliği’nin dünya ekonomisinde büyümesi ve kendi bünyesinde sosyal uyumu pekiştirmesi açısından önemli kılınmaktadır (Avrupa Komisyonu, 2010: 8). Kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı bir işgücü piyasasının gerçeğe dönüştürülmesi Avrupa Birliği’nin en önemli amaçlarından biri haline gelmiştir, çünkü ekonomik gelişme, sosyal uyum ve sürdürebilir büyüme ile istihdamın arttırılmasının ancak işgücünde kadın ve erkek arasında sağlanacak eşitlik ile gerçekleşebileceği kanısına varılmıştır. Avrupa Birliği özellikle iş kanunu çerçevesini istihdam yaratmada, istihdamda cinsiyet eşitliğine ulaşmada ve ekonomik büyümede en önemli parametrelerden biri olarak ele almaktadır (Avrupa Parlamentosu Komisyonları, 2006). Cinsiyet eşitliği olan bir istihdam ortamı yaratma ve bunu geliştirme doğrultusunda Avrupa Birliği bugüne kadar eşit ücret, eşit muamele, ispat yükümlülüğü, vb birçok yasa çıkarmıştır. Avrupa Birliği, kendisine aday olan ülkelerden de istihdamda kadın-erkek eşitliğini geliştirmek adına aynı hassasiyeti göstermelerini beklemektedir. Avrupa Birliği’ne uyum süreci içerisinde olan Türkiye, 2003 yılında çıkartılan 4857 sayılı İş Kanunu’na Eşit Davranma İlkesi’ni (Madde 5) eklemiş ve de bu konuyla ilintili olan maddeleri geliştirmiştir. Ancak, Avrupa Komisyonu’nun (2011) Türkiye İlerleme Raporu Türk İş Kanunu’nun Avrupa Birliği Müktesebatı’na uyumunda halen beklenilenden daha az bir ilerleme gösterdiğini ve özellikle uygulamada çok sınırlı kaldığını vurgulamıştır. Önerilen proje, bakım yükümlülüklerinin kadınların istihdama katılımını engelleyici bir etken ve kadınların istihdamdan çekilmesinin de başlıca nedeni (Öztürk, 2011: 55) olmasından yola çıkarak, Türk İş Kanunu’nda yapılandırılmış olan ‘Analık Halinde Çalışma ve Süt İzni’ (Madde 74) ve ‘Gebe veya Çocuk Emziren Kadınlar İçin Yönetmelik’ (Madde 88) maddelerinin Türkiye’de çalışan mavi ve beyaz yakalı kentli kadınların aile ve iş yaşamlarını ve istihdam davranışlarını nasıl ve ne şekilde etkilediğini belirlemek amacıyla tasarlanmıştır. Bu araştırma ile kadın istihdamını artırıcı tedbirlerin çalışan kadınlara ne derece kolaylık sağladığının incelenilmesi ve çalışan kadınların koşullarının iyileştirilmesi hakkında öneriler sunulması amaçlanmıştır. Önerilen projenin bulguları, kadın çalışan sayısını artırmaya yönelik öneriler sunarak Türkiye’nin hem ekonomik hem de sosyal kalkınmasına önemli bir katkıda bulunacaktır.
Kadınların işgücüne katılımını inceleyen uluslararası sayısız sosyolojik çalışma küçük çocuklara sahip olmanın ve onların bakımını üstlenmenin kadınların iş gücüne katılmalarını ya da doğum sonrası işe devam etmelerini olumsuz yönde etkilediğini ortaya çıkarmıştır (Connelly, 1992; Gregson ve Lowe, 1994; Elvin-Nowak ve Thomsson, 2001; McKie vd, 2002; Baum, 2003; Ondrich vd, 2003; Berger ve Waldfogel, 2004; Baker ve Milligan, 2008). Aynı şekilde, Türkiye’de yapılan araştırmalar da çocuk bakım yükü ve kadınların işgücüne girmeleri ya da işgücünde kalmaları arasındaki sıkı ilişkiye dikkat çekmiştir (Özar ve Günlük-Şenesen, 1998; Dayıoğlu, 2000; Acar-Savran, 2004; Pancaroğlu, 2006; Özerdem, 2010; Arısan-Eralp, 2011). Nitekim, Türkiye’nin kentsel bölgelerinde vasıf düzeyi yüksek kadınların işgücüne katılımındaki en büyük sorun işgücü piyasasından erken ayrılmaları olarak gösterilmiştir (Uraz vd, 2010: 5). Özellikle ilk çocuğun doğumundan sonra vasıf düzeyi yüksek kentli kadınların çalışma olasılığının ilk çocuktan sonra yüzde 15 gerileyerek yüzde 41’e düştüğü saptanmıştır (Uraz vd, 2010: 8). İşgücüne katılma oranının kentsel bölgelerdeki düşük vasıflı kadınlarda ise ilk hamilelik sonrasında yüzde 32’den yüzde 15’e düştüğü görülmüştür (Uraz vd, 2010: 8). Bu bulgular, Avrupa Birliği Müktesebatı’na uyum çerçevesinde 2003 yılında çıkartılan 4857 sayılı İş Kanunu ile 14 haftaya çıkartılan ücretli doğum izninin, altı aya kadar çıkartılan ücretsiz doğum izninin, süt izninin ve kreş açma yönetmeliğinin uygulamada zayıf kaldığı ve dolayısıyla beyaz ve mavi yakalı çalışan kadınların hayatlarına kolaylık getiremediği savını güçlendirmektedir. Bu noktada sorulması gereken Türkiye’de çalışan kadınlara yönelik hamilelik, doğum/süt izni ve çocuk bakımına ilişkin çıkartılmış kanunların değişik sosyo-ekonomik durum ve iş kollarından gelen kadınların aile ve iş hayatlarını ve istihdam davranışlarını nasıl ve hangi yollarla etkilediğidir. İstatistikî araştırmalar söz konusu kanunların kadınların işgücüne katılımı ve devamlılığı ile sıkı ilişkisini makro düzeyde güçlü bir biçimde gösterebilirken, bu kanunların çalışan kadınların hayatlarına nasıl etki ettiğini ve bu etkinin nasıl süreklilik kazandığını açıklayamamaktadır. Önerilen çalışma bu çerçevede sosyal politika ve kadın istihdamı ilişkilerine yoğunlaşarak, Türk İş Kanunu’ndaki ‘Analık Halinde Çalışma ve Süt İzni’ (Madde 74) ve ‘Gebe veya Çocuk Emziren Kadınlar İçin Yönetmelik’ (Madde 88) maddelerinin mavi ve beyaz yakalı kadınlara nasıl etki ettiğini o kadınların yaşantıları ve deneyimleri üzerinden derinlemesine araştıracak ve bu yolla kadın istihdamını arttırmaya ve cinsiyet eşitliği olan bir işgücü yaratmaya yönelik yürürlüğe konulan sosyal politikaların daha etkili uygulanılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.
Önerilen çalışma, kadınların çalışma davranışını inceleyen “politika yaklaşımı” kuramına dayanmaktadır (Markham, 2010: 5). Politika yaklaşımı, kadınların istihdamı ile kadınların bakım sorumlulukları arasında doğrudan bir ilişki kurarak, bu yükümlülükleri kadınlar ile paylaşan politikaların var olduğu ve uygulanabildiği ülkelerdeki kadın işgücü oranının yüksek olduğunu savunmaktadır (Markham, 2010: 5). Bu yaklaşıma göre, bir ülkede annelik ve doğum izinleri ne kadar uzun ve ücretli olursa, çocuk ve yaşlı bakımı ise ne kadar yaygın ve ucuz olursa o ülkedeki kadın istihdam oranı da bu şartlara paralel olarak yükselecektir.
Bu teorik arka plan üzerinde, Türkiye’deki sosyal politikaların çalışan kadınların aile ve iş yaşamlarını ve istihdam davranışlarını pratikte nasıl etkilediğini anlamak için, önerilen çalışma Türk İş Kanunu’ndaki ‘Analık Halinde Çalışma ve Süt İzni’ (Madde 74) ve ‘Gebe veya Çocuk Emziren Kadınlar İçin Yönetmelik’ (Madde 88) maddeleri ile bu maddelerin birinden ve/veya ikisinden faydalanmış kadınların deneyimleri arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır. Yöntem olarak, üç bölümden oluşan bir araştırma yöntemi kullanılacaktır. Birinci bölümde, Avrupa Birliği ve Türkiye’de çıkartılmış olan kadın istihdamını artırmaya yönelik yasaların incelemesi yapılacaktır. İkinci bölümde, birinci bölümde incelenmiş olacak yasaların çalışan kadınların üzerindeki etkilerini anlayabilmek adına 20 beyaz yakalı ve 20 mavi yakalı kadın ile derinlemesine görüşmeler ayarlanacaktır. Üçüncü bölümde ise, ikinci bölümdeki veri analizinde ortaya çıkacak bulguların ışığında, var olan politikaların geliştirilmesi ve yeni politikaların önerimi amaç alınarak toplumsal cinsiyet ve istihdam ile alakalı olan Sivil Toplum Kuruluşları’nda uzman olarak çalışan 10 kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılacaktır.
Dostları ilə paylaş: |