mezzâh (a.s.) lâtîfeci, şakacı
mıgtas (a.i.) göz, burun çanağı
mıh, mıhî (f.i.) (bkz. mîh, mîhî)
mıhkan, mıhkana (a.i.) hek. intikan tulumbası, şırınga, tenkıye âleti
mıhtab (a.i.) balta vesaire gibi odun kesecek âlet
mıhtât (a.i.) cetvel tahtası
mıkatt (a.i.). (bkz: mıkatta)
mıkatta (a.i.) makta', üzerinde kamış kalemin ucu kesilen, kemik, sedef, maden, ağaç veya fil dişinden yapılan âlet
mıklâd (a.i.c. makalîd) 1. kilit dili; anahtar. 2. hazîne
mıkleb (a.i.) kitap cildinin kulağı. [ekseriya Kur'ân'larda bulunan bu kulak, okunacak veya okunmuş sahifelerin belli olması için aralarına sokulur]
mıkmaa (a.i.c. makamı) 1. yarıcı, parçalayıcı bir silâh, [topuz, gürz., gibi]. 2. bir fil binicisinin demir kancası
mıkna', mıknaa (a.i.c. makani) başörtüsü
mıknatıs (a.i.) demir ve benzeri mâdenleri çekmek hassası bulunan demir çubuk. [Yunancadan, Arapçaya geçmiştir]
mıknâtîs-ı elektrikî fiz. elektromıknatıs
mıknâtîs-ı tabîî fiz. *doğal mıknatıs
mıknâtîsî, mıknâtîsiyye (a.s.) mıknatısa ait, mıknatısla ilgili, magnetik
ibre-i mıknâtîsiyye mıknatıslı ibre, iğne, fr. aiguille aimantee
mıknâtîsiyyet (A.i.) mıknatıs kuvvet ve hassası
mıknâtîsiyyet-i Arziyye jeod. Arz'ın hâiz olduğu mıknatısiyet hassası
mıknâtısiyyet-i mütebâkıyye fiz. artık magnatizma
mıkra' (a.i.) vücudu dinleyecek hekim âleti
mıkrame (a.i.) makrama, mahrama, nakışlı başörtüsü; mendil; havlu, peştemal
mıkrâz (a.i.c. mekarîz) kesecek âlet, makas, (bkz: mikrâs)
mıkta' (a.i.). (bkz: mıkatta')
mıkzâf (a.i.) gemi ve kayık küreği
mınkarî ("ka" uzun okunur, a.s.) 1. gaga ile ilgili. 2. gaga biçiminde, gagaya benzer olan
mıntak, mıntaka (a.i.c. menânk) l. kuşak, kenar. 2. yer yuvarlağının üstündeki bölge
mıntaka-i bâride coğr. kutup kuşağı
mıntaka-i bürkâniyye coğr. yanardağ bölgesi
mıntaka-i bürûc coğr. on iki burcun (Koç, Boğa, ikizler, Yengeç, Arslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık) bulundukları tutulma dâiresi, zodyak. 3. biy. bölge
mıntaka-i hâmil-i eş'âr bot. tüylü bölge
mıntaka-i hârre coğr. ekvator bölgesi, *ısı kuşak
mıntaka-i kutb-ı cenubî coğr. antarktik bölge
mıntaka-i kutb-ı şimalî coğr. arktik * bölge
mıntaka-i küre coğr. küre kuşağı
mıntaka-i küreviyye coğr. *yuvar tabakası
mıntaka-i memnûa yasak bölge
mıntaka-i mu'tedile coğr. ortakuşak, "ılıman bölge
mıntaka-i sükûnet coğ. ekvatorda rüzgârsız bölge
mıntakatü'l-kurs bot. çiçeklerde bulunan çanaksı küçük yaprağı
mıntakavî (a.s.) bölgesel
mıntîk (a.s.) çok hatip, pek düzgün konuşan, (bkz: natûk)
mmzar (a.i.) 1. bakma âleti. 2. röntgen
mınzâr (a.i.) 1. ayna. (bkz: mir'ât). 2. röntgen
mıs'âd (a.i.) suûdedecek, yükseğe çıkacak âlet, asansör; merdiven
mısbâh (a.i. subh'dan c. mesâbîh) l. kandil, çıra, meşale; az ışıklı kandil
mısbâhü'l-meshûr sabahlamış, sabahlayan. 2. sabah vakti şarap içilecek büyük kâse
mısbâh-üs-sürûr şarap, (bkz: bade, hamr)
mısdaga (a.i.) yüz yastığı, (bkz: bâlin)
mısdak (a.i. sıdk'dan) bir şeyin doğru olduğunu ispat eden şey; ölçüt, fels. criterium
mısdâkıyyât (a.i.c.) mısdak bilgisi, fr. criteriologie
mısfâh (a.i.) mâdenleri, yaprak hâline getirmeye yarayan âlet
mısfât (a.i.c. mesâfî) tasfiye edecek âlet, süzgeç
mıskab (a.i. sakb'dan) delme âleti, matkap, delgeç
mıskal (a.i.c. ; mesâkıl) 1. cilalayan, parlatan âlet. 2. ince, zarif bir hatip
mıskale (a.i.) maskala, kılıç, ayna, kösele ve sâireyi parlatmaya yarayan cila âleti
mıskal ("ka" uzun okunur, a.i.) su kovası
mısr (a.i.c. emsâr) şehir, ülke
Mısr (a.h.i.) 1. Mısır şehri. 2. [Mısır'daki] Kahire şehri
mısra' (a.i.c. masâri') 1. kapı kanadı. 2 . ed. manzum bir parçayı meydana getiren satırlardan herbiri. 3. istridye gibi deniz kabuklularından kabuklarının her biri
mısrâ-ı azade ed. başlıbaşına mânâsı bulunan mısra "mâr-ı sermâdîdeye Rabbim Güneş göstermesin."... gibi
mısrâ-ı ber-ceste ed. en kuvvetli, en güzel olan mısra "Değil nâmerde, hattâ merde muhtaç etme Allahım!"... gibi
mısra'-ı evvel ed. bir beytin birinci mısraı
mısra'-ı sânî ed. bir beytin ikinci mısraı
Mısrân (a.h.i.c.) Küfe ile Basra şehirleri
Mısrî, Mısriyye (a.s.) 1. Mısır ülkesiyle ilgili. 2. i. Mısırlı
mıstaba (a.i.c. masâtıb) peyke, sed
mıstaba-nişîn (a.f.b.s.) peykede, sedirde oturan
mıstar (a.i. satr'dan) l . satırları doğru gösterebilmek için gerekli çizgileri yapmaya yarayan âlet. 2. mastar, sıvacıların ve duvarcıların sıvayı, betonu düzeltmek üzere kullandıkları ensiz, uzun ve düz tahta
mıstara (a.i.) yazı cetveli
mısvat (a.i.) 1. ses kuvveti. 2. çok haykıran
mısyed, mısyede (a.i.) av avlanmaya mahsus âlet
mışât (a.i. mışt'ın c.) taraklar
mışmış (a.i.) zerdali, [eriğe, kaysıya da denilir]
mışrâk (a.i. şark'dan) güneşi bol olan yer. (bkz. şems-âbâd)
mışrât, muşrat (a.i.c.) meşârît) (bkz: mişrât, mişrat)
mıt'ân (a.i.c. metâîn) at sürücüsü
mıt'ân (a.i.) hayvan sürücüsü
mı'târ (a. s. c. maâtîr) dâima güzel koku sürünen
mıthan (a.i.) değirmen, (bkz: âsyâb)
mıthana (a.i.). (bkz: mıthan)
mıthere (a.i.) matara, su kabı
mıtlâk (a. s.) çok kadın boşayan [erkek]
mıtmar (a.i.) mîmann çırpı ipi
mıtrâb (a.i.) neşesi bol [adam]
mıtrak, mıtraka (a. i. c. mıtânk) l . matrak. 2 . değnek, sopa. 3 . mızrak. 4. tokmak. 5. çekiç
mıtrak (a.i. c. matânk). (bkz: mıtraka)
mıtraka (a.i.c. matârık) matrak, demirci çekici
mıtvâ' (a.s.c. metâvî') çok muti', pek itaatli
mızfâr (a.s. zafer'den) 1. zafer kazanan. 2. i. asmanın çubuğuna sarmaşık gibi sarılan filiz
mızmâr (a.i.c. mezâmîr) koşu meydanı
mızrâb (a.i. darb, zarb'dan. c. mazârîb) çalgıç, telli çalgılan çalmaya yarayan ağaç, kemik, mâden veya kiraz ağacından yapılan âlet. (bkz: tâziyâne, zahme)
mızrak (a.i.c. mezârîk) uzun saplı, ucu sivri demirli harp âleti, kargı
mızreb (a.i.) 1. (bkz: mızrâb). 2. oba, büyük çadır
mızyâ' (a.s.) malını çok zâyî eden adam
miâ' (a.i.c. em'â') anat. bağırsak
miâ-i a'ver anat. körbağırsak, fr. apendice
miâ-i dikakî anat. ince bağırsağın son yarısı
miâ-i galîz anat. kalınbağırsak, fr. gros intestin
miâ-i isnâ-aşer anat. on iki parmak bağırsağı, fr. duodenum
miâ-i müstakim anat. kalın bağırsak, fr. gros intestin
miâ-i rakîk anat. ince bağırsak, fr. intestin grele
miâ-i saim anat. ince bağırsağın üst yansı
miad (a.i. mîde'nin c.) mideler, kursaklar
mîâd (a.i. va'd'den. c. mevâîd) va'dedilen, belirtilen zaman (yıpranma müddeti) veya yer
Yevm-i mîâd kıyamet günü. (bkz: rûz-i mahşer, rûz-i restahîz)
miâî (a.s. miâ'dan) barsakla ilgili
miâiyye (a.s. miâ'dan) ["miâ"nın müen.]. (bkz: miâî)
miat (a.s. mie'nin c.) yüzler [sayı]
Aşerat, miat mat. onlar, yüzler, [sayı]
mi'ber (a.i.) [suyu geçmeye yarayan] kayık, sal, köprü gibi şeyler
mi'ber, mi'bere (a.i.) iğne kabı, iğne kutusu
mibla' (a.s. bel'den) obur
miblag (a.i.) mablak
mibred (a.i.) 1. eğe. 2. eğe nev'inden bir yazı âleti, [kalemin elyafı (içinden çıkan teller) ile başka kısımlann temizlenmesinde kullanılırdı]
mibred-i hasat hek. mesane taşlannı ufaltarak düşüren âlet
mibree (a.i.) kalemtraş. [hattat ve kâtipler kullanırdı]
mibvel, mibvele (a.i.) sidik kabı, ördek; küçük aptes edilecek delikli taş veya oluk, fr. pissoir
mibza' (a.i.) neşter, kan alacak âlet. (bkz. mibzag)
mibzag (a.i.) hek. nişter, kan alacak âlet. (bkz. mibza')
mibzer (a.i.) tohum ekecek âlet. (bkz: mübezzir)
micdâf (a.i.c. mecâdîf) kayık, sandal küreği
micdâr (a.i.) korkuluk, bostan korkuluğu
micenn, micenne (a.i.) kalkan, siper
micdel (a.i.c. mecâdil) köşk, kasır. (bkz. kâh, kâşane, malikâne)
mi'cer (a.i.) bir çeşit kadın başörtüsü
micesse (a.i.) mumun yanan fitilini koparmaya mahsus bir âlet
micestî (a.i.) Batlamyus'un riyâzî ilimlerden geometri üzerine tasnif ettiği kitap
michâr (a.s.) yüksek sesle konuşan
micmer, micmere (a.i.c. mecâmir) buhurdan, içinde tütsü yakılan kab
micred (a.i.) 1. diş pasını temizleyen bir âlet, dişçi âleti. 2. cerrah bıçağı, kemik kazıyacak âlet
micrede (a.i.) divitin temizlenmesinde kullanılan bir âlet
micrefe (a.i.) 1. kürek. 2.zir. tırmık
micvâd (a.i.) güzel şiir söyleyen şâir
miczâm (a.i.) pek keskin kılıç
midâd (a.i.) yazı mürekkebi; yazı yazmaya mahsus siyah veya renkli sulu madde
midâk (a.i.) sürh (kırmız'ı boya) ezmeye yarayan âlet. [aslı "medâk" dir]
midaka (a.i.) kendisiyle bir şey dövülen şey, havan eli
mi'deviyye (A.s.) ["mi'devî" nin müen.]. (bkz: mi'devî)
rnidfa' (a.i.c. medâfı') aşk. top
midde (a.i.) irin, cerahat
mi'de (a.i.c. miad) mide, kursak
Tevessü'-i mi'de hek. midenin genişlemesi, elastikiyyetini kaybetmesi
mi'devî (a.s.) 1. mîde ile ilgili. 2. mideyi düzelten, mideye yarayan
midhane (a.i.) buhurdan
midhat (A.i.c. medâih) 1. med-hetme, övme. 2. erkek adı
midhat-ger (a.f.b.s.) medhedici, övücü
midhat-gerî (a.f.b.i.) medhedici-lik, övücülük
midhat-serâ (a.f.b.s.) medheden, öven, övücü
midrâr (a.s.) çok su döken
Ebr-i midrâr çok yağmur yağdıran bulut
midrâs (a.i.) okuma yeri
midyân (a.s.c. medâyîn) borca gar-kolan, dâima borç eden kimse
midyeniyye (a.b.i.) tas. Ebû Midyen Şuaybü'l-Magribî tarafından kurulan tarikat
mie (a.s.) yüz
Tis'a mie dokuz yüz
mieteyn (a.s.) iki yüz
mifcer (A.i.) yaraya konulan oluk
miferr (a.i.). (bkz. meferr)
mifreş (a.i.) g.s. hattatların kullandığı, yazıyı kazımaya yarayan bir çeşit kalemtıraş
mifreşe (a.i.c. mefâriş) kamış kalemlerin birbirine ve mahfazaya çarparak bozulmalarını önlemek için divitin kalem koymaya mahsus kısmına veya kalemdâna konulan örtü
mifrez (a.i.) kamış kalemi ayırmak için kullanılan bir çeşit kalemtraş
mifsad (a.i.) neşter, kan alacak âlet. (bkz: mibza')
miftâh (a.i.c. mefâtîh) 1. anahtar. 2. şifre cetveli. 3. dil öğrenirken yapılacak tercüme ve mes'elelelerin halledilmiş şekillerini gösteren kitap
Miftâhü'l-Cenne (Cennetin anahtarı) XV. asır şâir ve bilginlerinden Ahmed-i Dâî'nin Arapçadan dilimize çevirdiği bu eser, Islâmın şartlarından bâzı ay ve günlerle bu ay ve günlerde yapılan ibâdetlerin faziletlerinden, Cennetin nimetlerinden, Cehennemin korkunç azabından bahseden bir eserdir
Miftâhü'l-Kütüb Ankara kütüphanesi müdürü Remzi Dede'nin, Bursalı Tâhir Beyin "Osmanlı Müellifleri" adlı üç ciltlik eseri için, hazırladığı fihrist
Miftâhü'l-Lûgâ (lügatin anahtarı) Amasyalı Şeyh Mahmûd bin ibrahim Edhem'in 1491 (H. 897) de II. Bayezid adına kaleme aldığı Fars-çadan Türkçeye lügat kitabıdır
miftele (a.i.) 1. öreke denilen ağaç. 2. yün eğirecek çatal değnek
mifzal (a.i.) gündelik iş elbisesi
mifzâl (a.i.) şeref ve fazilet sahibi
miğferi (a.s.) 1. miğfere mensup, miğferle ilgili. 2. miğfer şeklinde olan
miğfir (A.s.c. megafîr) Allah tarafından günahı affedilmiş olması için dua edilen [kimse], ölmüş yarlıganmış [kimse], (bkz: mağfur, merhum)
miğlâk (a.i.c. megalîk) kilit, mandal
mîg-nâk (f.b;S.) bulutlu, dumanlı
migsel (a.i.) kendisiyle birşey gusledilecek âlet, tas, ibrik
migvel (a.i.c. megavil) hançer, ince kılıç
nıigzel (a.i.c. megazil) iğ, iplik eğirecek âlet
mîh (f.i.) mıh, çivi, enser; kazık. Çâr--mîh (dört çivi) put biçiminde olan idam âleti
mih (f.s.c. mihân) büyük, ulu. (bkz: azîm, kebîr, mihîn, mihîne)
Kihü mih küçük ve büyük
mihâd (a.i.c. mühüd) yatak, döşek
Bi's-el-mihâd ( ne fena döşek) cehennem
mihaffe (a.i.) mahfe, deve veya katırın sırtına konulan ve iki kişi oturabilecek büyüklükte olan sepet, (bkz: mahaffe, mihmel1)
nıihâh (a.i. muhh'un c.) 1. anat. ilikler. 2. anat. beyinler
mihâk (a.i.) her arabî ayının son üç gecesi, (bkz. mahâk, muhâk). [kelimeyi, üç harekesiyle de kullanmak caizdir]
mihan (a.i. mihnet'in c.) sıkıntılar
mihân (f.s. rnih'in c.) büyükler, ulular
Kihân ü mihân büyükler ve küçükler, (bkz: sigar ü kibar)
mihar (a.i. mühür'ün c.) taylar, at yavruları
mihatta (a.i.) g. s. hattatların kalemin ucundaki kılların alınmasında kullandıkları bir âlet
mihbeb (a.i.) tane tine kesecek âlet
mihcem, mihceme (a.i.c. mehâcim) biy. 1. çekip emmeye yarayan organ veya âlet. 2. hacamat şişesi, fr. ventouse
mihcen (a.i.) çomak
mîhek (f.i.) 1. karanfil. 2. küçük çivi
mihekk (a.i.) 1. mehenk, altın veya gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş. 2. meç. birinin kadrini, kıymetini ve ahlâkını anlamaya yarayan şey, vâsıta, (bkz: mi'yâr)
mihen (a.i. mihnet'in c.) eziyyetler, meşakkatler, sıkıntılar
mihfer, mihfere (a.i.c. mahâfir) 1. hattatların yanlışı kazımakta kullandıkları bir çeşit kalemtraş. 2. bel; kazma
mîhî (f.s.) çiviye ait, çivi şeklinde
mihîn, mihîne (f.s.) büyük, ulu. (bkz: mih)
mihmân (f.i.) misafir, konuk, (bkz: mîh-kadem)
mih-kadem (f.a.b.s.) ayağı kırık
mihlâb (a.i.) zool. (bkz: mihleb)
mihleb (a.i.c. mahâlib) yırtıcı hayvan pençesi
mihmân-dâr (f.s.) 1. misafir, konuk ağırlayan kimse. 2. ağırlaması için resmî bir misafirin yanına verilen kimse (bkz: mihmân-nüvâz)
mihmân-dârî (f.i.) mihmandarlık, misafir ağırlayıcılık
mihmân-hâne (f.b.i.) misafirhane, otel
mihmân-hâne-i âlem (dünyâ misafirhanesi) (bu) dünyâ
mihmânî f.i.) mihmanlık, misafirlik, konukluk
mihmânî-i hâss seçkin kişilere verilen ziyafet
mihmânî-i hitan sünnet düğünü
mihmânî-i îd bir dînî bayramda verilen ziyafet
mihmân-nüvâz (f.b.s.) misafire ikram eden, misafir ağırlayan, (bkz: mihmân--dâr)
mihmân-nüvâzâne (f.zf.) misafirpervere, konuksevere yakışacak surette, (bkz: mihmân-perverâne)
mihmân-nüvâzî (f.b.i.). (bkz. mihmân-perverî)
mihmân-perver (f.b.s.) misafir seven, misafir ağırlayan, (bkz: misâfir--perver)
mihmân-perverâne (f.zf.) misafirpervere, misafir ağırlayana yakışacak surette, (bkz: mihmân-nüvâzâne)
mihmân-perverî (f.b.i.) mi-sâfirseverlik, misafir ağırlayıcılık. (bkz: mihmân-nüvâzî)
mihmân-serây (f.b.i.) misafirhane, otel
mihmâz, mihmîz (a.i.c. mahâmîz) mahmuz, (bkz: mehmûz4)
mihmel (a.i.c. mahâmil) 1. mahmil, deve üzerine konulan -iki kişinin bineği- sepet, (bkz: mahmul1, mihaffe). 2. her yıl Haremeyn'e hacı kafilesiyle gönderilen armağanlar
mihmez (a.i.). (bkz. mihmâz)
mihmeze (a.i.) üvendire
mihnet (a.i.c. mihen) 1. zahmet, eziyet. 2. gam, musibet, keder, sıkıntı, dert. 3. belâ,
mihnet-i rene ü belâ üzüntü ve belâya uğrayan
mihnet-âbâd (a.f.b.i.) gam, keder dolu olan yer; meç. dünya
mihnet-dîde (a.f.h.g ) ; mihnet görmüş, musibete uğramış
mihnet-dîdegân (a.f.b.s. mihnetdîde'nin c.) mihnet görmüş, musibete uğramış kimseler
mihnet-gâh (a.f.b.i.) gam, kasavet, eziyet çekilen yer. (bkz: mihnetkede)
mihnet-kede (a.f.b.i.) mihnet, gam, kasavet, eziyet çekilen yer. (bkz: mihnet-gâh)
mihnet-keş (a.f.b.s. c. mihnetkeşân) mihnet çeken, eziyet çeken
mihnet-keşân (a.f.b.s. mihnetkeş'in c.) 1. mihnet, eziyet çekenler. 2. Keçecizâde izzet Molla'nın, Keşan'da sürgün iken yazdığı mesnevisi
mihnet-keşâne (a.f.zf.) eziyet çekene yaraşır bir surette
mihnet-keşî (a.f.b.i.) mihnet-keşlik, eziyet çekerlik
mihnet-zede (a.f.b.s.) mihnete, gam, keder, musibete uğramış
mihnet-zedegân (a.f.b.s. mih-net-zede'nin c.) mihnete, gam, keder, musibete uğramış olanlar
mihr (F.i.) 1. Güneş, (bkz: âf-tâb, hûr-şîd, şems)
mihr i can muz. adı Şerh-i Mevlânâ Mübarek Şah'da geçen makam
mihr-i cihân-ârâ cihanı süsleyen Güneş
mihr-i dirahşân parlayan Güneş
mihr-i mâder-âne anaya yakışırcasına sevgi
mihr ü mâh Güneş ile Ay. 2. sevgi, (bkz: mahabbet). 3. eylül ayı
mihrâb (a.i.) 1. camilerde, mescid-lerde yönelinen taraftaki duvarda bulunan ve imamlık edene aynlmış olan oyuk, girintili yer. 2. meç. ümit bağlanan yer. 3. meç. sevgilinin kaşlan. 4. g. s. halının bordur çerçevesi içinde yalnız bir tarafta bulunan, kemer görünüşlü motif. 5. sunak, f r. autel
mihrâb-ı Cemşîd Güneş
mihrâf (a.i.) doktorun yarayı muayene ettiği âlet
mihrak (a.i.) fiz. odak, küre içi biçiminde bir aynaya [veya konveks (dışbükey) bir merceğe] muvâzî (paralel) olarak gelen ışınlann aksettikten veya kırıldıktan sonra toplandıktan nokta, odak noktası
mihrak-ı mer'î fiz. ışık deneyi ile bulunan odak, fr. foyer virtuel
mihrak-ı zelzele coğr. deprem odağı
mihrak (a.i.) çok hareket eden
mihrâs (a.i.c. mehârîs) elvan yapmakta kullanılan şeyleri ezmeğe mahsus bir âlet
mihr-bân (f.b.s.) şefkatli, merhametli, muhabbetli, güleryüzlü, yumuşak huylu
mihr-bânî (f.b.i.) sevgi, dostluk
mihr-can (a.b.i.). (bkz. mihre-gân)
mihre (f.i.) acemi ördekleri avlamak için su kenarlarına bağlanan ördek
mihrgân (f.b.i.) 1. sonbahar. 2. eski İranlıların iki büyük bayramlanndan birinin adı olup yedinci Güneş ayının onaltıcı gününe rastlar. Bu gün, İran Mecûsîlerinin nevruz'dan sonra gelen en büyük bayramlarıdır. Ayın onaltısından başlayarak, yirmi birinci gününe kadar altı gün devam eder. Başlangıcına mihrgân-ı âmme, sonuncu gününe "mihrgân-ı hâssa" denir, (bkz: mihr-cân)
mihr-nâz (f.b.s.) 1. "naz güneşi" çok nazlı. 2. i. kadın adı
mihsâb (a.i.) bir çerçeve içine gerilmiş tellere geçirilen boncukların oynatılması ile hesap yapmayı sağlayan *aygıt, abaküs
mihsad (a.i.) ekin orağı
mihtab (a.i.) balta
mihtât (a.i.) cetvel tahtası
mihter (f.s.c. mihterân) 1. daha büyük. 2. i. (bkz: mehter)
mihterân (f.s. mihter'in c.) daha büyükler
rnihterî (f.i.) büyüklük, ululuk
mihver (a.i.c. mahâvir) 1. eksen, durduğu yerde dönmekte olan bir şeyin, dolayında döndüğü varsayılan doğru çizgi. 2. mat. üzerinde bir pozitif cihet varsayılan sonsuz hat. 3. kağnı arabasının dingili
mihver-i âlem astr. Arz'ın merkezinden geçerek semâ küresini her iki taraftan kesen hat
mihver-i arz astr. Arz'ın kutup noktalarını birleştiren doğru
mihver-i deveran fiz. bir cismin beraber etrafında döndüğü mihver
mihver-i harekât askerî harekâtın yapıldığı yer
mihver-i kebîr astr. Arz'ın Güneş etrafındaki mahrekinde 21 Haziran ve 21 Aralıkta bulunduğu iki noktayı birleştiren ve Güneş'in merkezinden geçen nazarî büyük mihver, [bu mihverin iki ucuna "inkılâbeyn" denilir]
mihver-i nebat bot. kök, yaprak ve gövdenin hepsi
mihver-i nuhâ-yı şevkî anat. boyun--omurilik ekseni
mihver-i sagîr astr. 22 Eylül ve 20 Mart târihlerinde Arz'ın Güneş etrafında çevirdiği mahrek üzerindeki iki noktayı birleştiren ve Güneş'in merkezinden geçen nazarî küçük mihver, [bu mihverin Güneş'e göre iki tarafta kalan parçalan eşit uzaklıktadır]
mihver-i semâ astr. gök ekseni
mihver-i üstüvânî biy. silindir ekseni
mihveri (a.s.) eksenel, eksen ile ilgili
mihyat (a.i.) iğne. (bkz: süzen)
mihzâr (a.s.) mânâsız, saçma konuşan
Külli miksarün mihzâr her çok söyleyen saçmalayıcıdır
mîk (f.i.) çekirge
mik'âb (a.i.) mat. küp, fr. cube
nıik'abî (a.s.) kübik
mîkâîl (a.i.) dört büyük melekten rızkların taksimine me'mur olan biri
mîkat ("ka" uzun okunur, a.i. vakt'den. c. mevâkît) bir iş için belirtilen vakit, zaman veya yer
Mîkat ("ka" uzun okunur, a.h.i.) Mekke yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer. (bkz: Harem, Hill)
mikdaha (a.i.) çakmak demiri
mikdâm (a.i.c. makadîm) 1. çok ikdam eden, çok çabalayan. 2. s. pek kıdemli. 3. s. çok ayaklı
mikdâr (a.i. kadr'den. c. mekadîr) 1. parça, kısım, bölük. 2. kıymet, değer. 3. düze, belirlenen gerekli miktar, doz, fr. döşe. 4. derece
Bî-mikdâr ehemmiyetsiz
mikdâr-ı faiz mat. faiz fiyatı, f r. taux
mikdâr-ı kâfi yeter derecede
mikdâr-ı muayyen kim. düze, belli miktar, doz, fr. döşe
mikhâl, mikhel (a.i.c. mekâhil) sürmelik, göze sürme çekecek âlet, mil
mîkatî ("ka" uzun okunur, a.i.) hac mevsimini beklemek üzere Mekke-i Mükerreme'de kalan kimse
mikleb (a.i.) g. s. eski ciltli kitapların sol tarafındaki fazla parçanın adı
mikleme (a.i.) g. s. kalem konacak âlet. (bkz: kalemdân)
miknese (a.i.c. mekânis) süpürge. (bkz. cârûb)
miknet (a.i.) kuvvet, kudret, güç, zor
mikrâm (a.s.) pek çok kerem eden, bağışlayan
mikrâs, mikrâz (a.i.c. mekarîs) kesecek âlet, makas, (bkz: mıkrâz)
mikreb (a.i.c. mekârib) çift sürülen saban
miksaha (a.i.c. mekâsih) süpürge
miksâr (a.s.) 1. sözü uzatan, geveze, çok konuşan. 2. teksir eden, çoğaltan, (bkz: miksîr)
miksefe (a.i. kesâfet'den) kondansatör, içine elektrik enerjisi yığılan âlet, fr. condensateur. (bkz: mükessife)
miksîr (a.s.). (bkz. miksâr)
mikşat (a.i.) g.s. hattatların kamış kalemin kabuğunu soymak için kullandıkları âlet
mikval (a.s.) çok konuşan
mikvel (a.i.c. makavîl) dil. (bkz: lisân)
mikyâl (a.i. keyl'den. c. mekâyîl) ölçek, tahıl ölçeği
mikyas (a.i. kıyâs'dan) 1. kıyas edecek âlet, ölçek, ölçü âleti. 2. uzunluk ölçeği. 3. astr, coğr, mat. ölçek
mikyâs-ı amel kasgücünü ölçmekte kullanılan âlet, ergograf
mikyâs-ı amûdî fiz. iki nokta arasındaki şakulî uzaklığı tâyin etmeye yarayan âlet
mikyâs-ı gaz fiz. gazölçer, manometre
mikyâs-ı hacm mat. hacim ölçüleri
mikyâs-ı hanız fiz. asidölçer, asidemetre
mikyâs-ı hiss psik. duyumölçer
mikyâs-ı hurdebînî fiz. mikrometre
mikyâs-ı inhina veya meyi jeod. me-yilölçer, bir sathın (düzey) inhina ve meyil derecesini ölçen tesviye âleti
mikyâs-ı irtifa' fiz. yükseklikölçer, fr. altimetre
mikyâs-ı kalevi kim. alkolölçer, alkalimetre
mikyâs-ı kesafet fiz. yoğunlukölçer, fr. densimetre
mikyâs-ı klor kim. klorölçer, klorimetre
mikyâs-ı kuvvet fiz. kuvvetölçer, dinamometre
mikyâs-ı küre fiz. küreölçer, fr. sphe-rometre
mikyâs-ı küûl kim. alkollü bir mâyide (sıvı) yüzde (%) ne kadar alkol bulunduğunu gösteren âlet
mikyâs-ı leben fiz. sütün kesafetini (yoğunluğunu) tâyin etmeye yarayan âlet, lakto-dansimetre
mikyâs-ı mâ kim. hidrometre
mikyâs-ı mâyiât fiz. sıvıölçer, fr. areometre
mikyâs-ı meyi mat. eğim ölçüsü
mikyâs-ı nâr fiz. ateşölçer, fr. pyrametre
mikyâs-ı riyâh fiz. yelölçer, fr. anemometre
mikyâs-ı rutubet fiz. havanın rutubet derecesini ölçen âlet
mikyâs-ı saffet-i hevâ kum. odyometre
mikyâs-ı seda sedanın ahengini, şiddetini ölçmeye yarayan âlet
Mikyâs-ı Şeriat 1908'de Dr. Hüseyin Remzi tarafından yayımlanmış haftalık siyasî gazete
mikyâs-ı zelâzil fiz. yer sarsıntısının şiddetini ve istikametini gösteren âletler, sismograf
mikyasü'l-gazât fiz. gazölçer, manometre
mikyâsü'l-harâre fiz. termometre
mikyâsü'l-hevâ fiz. (bkz: mikyâs-ür--riyâh)
mikyâsü'l-levn kim. renkölçer, kolorimetre
mikyâsü'l-matar fiz. bir yılda yağan yağmurların miktarını gösteren âlet, fr. pluvipmetre
mikyâsü'l-mâyiât fiz. mâyilerin (sıvı) kesafet (yoğunluk) derecesini ölçen âlet
mikyâs-ür-riyâh fiz. rüzgârların hızını tâyin eden âlet
mîl (a.i.c. emyâl, müyûl) 1. göze sürme çekmeye mahsus bir âlet. 2. yollardaki mesafeyi tâyin için dikilen nişan. 3. iğne gibi ince ve uzun bir âlet. 4. ucu sivri çelik kalem. 5. sivri dağ tepesi. 6. bir kilometreye yakın bir uzaklık. 7. bir çarkın, ürerinde döndüğü mihver, eksen
mîl-i bahrî (deniz mili) 1852 metre
mîlâd (a.i. velâdet'den) 1. doğum günü. 2. Rz. isa'nın doğum günü
Dostları ilə paylaş: |