Âb (f i. su. (bkz: mâ')



Yüklə 17,16 Mb.
səhifə68/189
tarix21.10.2017
ölçüsü17,16 Mb.
#8652
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   189

ilâhiyyûn (a.i.c.) 1. Allah'ın varlığına inanan filozoflar. 2. felsefenin Allah 'dan bahseden kısmıyla meşgul olan kimseler.

i'lâk (a.i. alak'dan) bir uzva sülük yapıştırma, [asıl mânâsı "yapışmak için sülük salıverme" dir].

i'lâl (a.i.) 1. a. gr. illet harfleri denilen ve kelime içinde bulunan "elif, vav, ye" harfli bir fiilin kendi şekli ile aldığı şekle nasıl girdiğini bir kaideye bağlama. [Meselâ "kale'nin aslı" "kavele" iken vav müteharrik, makabli meftuh olduğu için "vav" yâ ye kalbolarak "kavele=kâle"; "yakvilü=yekulü" olması gibi]. 2. sosy. nedenleme, fr. causation.

i'lâlî (a.s.) i'lâle mensup, i'lâl ile ilgili.

i'lâm (a.i. elem'den) elem verme, keder verme.

îlâm (a.i.) düğün yemeği.

i'lâm (a.i. ilm'den) 1. bildirme, bildirilme, anlatma. 2. (huk c. i'lâmât) bir dâvanın, mahkemece nasıl bir hüküm ve karara bağlandığını gösteren resmî vesika.

i'lâmât (a.i. i'lâm'ın c.) bir dâvanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî vesikalar.

i'lâmât-ı şer'iyye huk. şer'iye mahkemelerinden nikâh, nafaka ve sâireye dâir verilen ilâmlar.

i'lâmât-ı nizâmiyye huk. nizamiye mahkemelerinden çıkan ilâmlar.

ilân (a.i.) meydana çıkarma, açığa vurma, yayma.

i'lân (a.i. alen'den. c. i'lânât) 1. açığa vurma, meydana çıkarma, belli etme. 2. yayma; yaymak için gazeteye verme. 3. gazetelerde bu yolda veya reklâm için yazılmış yazı.

i'lân-ı harb savaş açma.

i'lân-ı iflâs tüccar, iflâs ettiğini açığa vurma.

i'lânât (a.i. i'lân 'in c.) ilânlar; meydana çıkarmalar, açığa vurmalar, yaymalar.

i'lânen (a.zf.) îlân yoluyla, îlân ederek.

ilâ-nihâye (a.zf.) nihayete kadar, sonuna kadar, (bkz: ile-l-ebed).

i'lân-nâme (a.f.b.i.) 1. içinde îlân olan kâğıt. 2. bir şeyin herkese îlânı için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmî kâğıt.

îlâs (a.i.) kinayeli, iğneli sözler söyleme, söylenilme.

ilâvat (a.i. ilâve'nin c.) ilâveler, ulamalar, katmalar, ekler.

ilâve (a.i. c. ilâvât) 1. ulama, katma, ek, ekleme. 2. arttırma. 3. bir gazetenin kendi sayısından başka ek çıkardığı sayı.

ilâve tahsîsât ek ödenek.

ilâveten (a.zf.) ilâve, ek olarak.

ilbâd (a.i.) 1. yapıştırma, yapıştırılma. 2. yırtık yamama, yamanma.

ilbâs (a.i. libs'den) giydirme, giydirilme; örtme, örtülme, (bkz ; iksâ').

ilbâs (a.i.) alıkoyma, durdurma.

ilcâ' (a.i.c. ilcâât) 1. mecbur etme, zorlama... zorunda bırakma. 2. psik. "içtepi, fr. impulsion.

ilcâât (a.i. ilcâ'nm c.) mecbur etmeler, zorlamalar, ... zorunda bırakmalar.

ilcâc (a.i.) feryâdetme.

ilcâm (a.i.) gem takma, gem takılma, gemleme.

ilel (a.i. illet'in c.) 1. illetler, hastalıklar, sakatlıklar.

ilel-i muhtelife hek. türlü illetler, hastalıklar.

ilel-i sâriyye hek. bulaşıcı hastalıklar, fr.maladies contagieuses.

ilel-i müstevliyye hek. salgın hastalıklar, fr. maladies epidemiques. 2. vesileler, sebepler.

ilel ü emrâz hek. hastalıklar ve sakatlıklar.

ile-l-ân (a.zf.) bu âne kadar, şimdiye kadar, hâlâ.

ile-l-ebed (a.zf) ebede kadar, sonsuz olarak, (bkz: ilâ nihâye).

ileyh (a.zm.) "erkek olan tek kişiye" ona.

Mef'ûl-ün-ileyh ismin "-e hâli"

Muzâf-ün-ileyh isim tamlamalarında "belirten".

ileyhâ (a.zm. ileyh'in müen.) [dişi olan tek kişiye] ona.

ileyhimâ (a.zm.) [erkek olan çift kişiye] onlara.

ileyhüm (a.zm.) [erkek olan çok kişiye] onlara.

ileyhünâ (a.zm.) [dişi olan çift kişiye] onlara.

ileyhünne (a.zm.) [dişi olan çok kişiye] onlara.

ilf (a.i.). (bkz: üns).

ilga' ("ga" uzun okunur, a.i. lağv'dan) 1. lağvetme, kaldırma, bozma. 2. yürürlükten kaldırma, hükümsüz bırakma.

İlgaz ("ga" uzun okunur, a.i. lûgaz'dan maksadı gizleme, bilmece hâline sokma.

ilh (a.zf.) "ilâ âhir" sözünün kısaltması.

ilhâ' (a.i) boş şeylerle meşgul etme.

ilhâb (a.i.) 1. alevlendirme, tutuşturma. 2. iltihaplandırma, şişirip kızartma.

ilhâd (a.i.) 1. gerçek inançtan dönme, cayma. 2. Allah'ın varlığına, birliğine inanmama, dinsizlik. 3. fels. Tanrı tanımazlık, fr. atheisme. (bkz: işrâk, şirk).

ilhâf (a.i.). (bkz. ilhâh).

ilhâh (a.i.c. ilhâhât) 1. üzerine düşme, zorlama. 2. ısrar etme, direnme, (bkz: ilhâf).

ilhâhât (a.i.c.) diretmeler.

ilhâk (a.i.c. ilhâkat) 1. katma, katılma; karışma; katıştırma, (bkz: ilâve). 2. kelimenin sonuna bir harf veya edat katma.

Redd-i İlhâk birinci dünyâ savaşı mütârekesinde, memleketin bölünmesine taraftar olmayanların kurdukları cemiyetin adı.

ilhâm (a.i.c. ilhâmât) 1. Allah tarafından insanın gönlüne bir şey doğdurulma. 2. peygamberlerin kalbine gelen ilâhî düşünceler.[bâ'zan vahî mânâsına da gelir]. 3. gönüle doğan şey. 4. içe, gönüle doğma.

ilhâm-ı ilâhî, ilhâm-ı rabbânî Allah tarafından içe telkin edildiği kabul edilen duygu.

İlhâm-ı Vatan Abdülhak Hâmid'in vatan şiirlerini ihtiva eden bir eseri.

ilhâm-ül-Mukaddes Feyz-il-Akdes (en kutlu feyiz ile kutlu ilham) Kâtip Çelebi'nin fıkıh ve astronomiden bahseden bir eseri.

ihhâmât (a.i. ilhâm'ın c.) (bkz: ilhâm).

ilhâmî (a.s.) 1. ilhama ait, ilham ile ilgili. 2. i. erkek adı.

ilhâmiyye (a.i.) Kur'an, hadîs, fıkıhtan ziyâde, ilham eseri olan kitaplara ehemmiyet veren bir bâtıl mezhep.

ilhân (f.i.) [eskiden] Moğol hükümdarlarına verilen unvan.

ilhânî (f.s.) ilhanlık, ilhanla ilgili.

ilim ve amel (a.i.) teori ve pratik.

ilka' ("ka" uzun okunur, a.i.) 1. bırakma, bırakılma, terk, atma. 2. (c. ilkaât). (bkz: telkîn). 3. telkin etme, ilham etme. 4. bir kusuru başkasına yükleme.

ilka-yi asâ yola çıkmaktan vazgeçme.

ilka-yi hirâs (etmek) korku, dehşet uyandırma.

ilkaât ("ka" uzun okunur, a.i. ilka'nın c.) (bkz: ilka).

ilkah ("ka" uzun okunur, a.i.) biy. aşı vurma; dölleme, döllenme, fr. fecondation.

ilkah-ı dâhilî biy. içdöllenme, fr. fecondation interne.

ilkah-ı hâricî biy. dışdöllenme, fr. fecondation externe.

illâ (a.e.) l. ...den başka, meğer. 2. aksi halde. 3. ille, mutlaka. 4. yalnız.

illallah (a.c.) "yeter, kâfi, bıktık artık" gibi usanç ve bezginlik anlatır.

illet (a.i.c. ilel) 1. hastalık; sakatlık. 2. sık sık tepen hastalık. 3. sebep. 4. gaye, hedef. 5. mant. neden, fr. cause. 6. (a. gr.) bir kelimenin kendi harfleri arasında huruf-i illet'ten (elif, vav, ye) biri bulunması.

illet-i âdiye mant. vesîle nedeni, fr. cause occasionnelle.

illet-i akliyye akıl hastalığı.

illet-i fâile fels. etken nedeni, fr. cause efficiente.

illet-i gaiyye ("ga" uzun okunur) fels. fr. cause finale.

illet-i tâmme fels. fr. raison suffisante.

illet-i vâhime kuruntu hastalığı.

illî (a.s.) fels. sebebe ait, sebebî, nedensel, fr. causal.

illiyyet (a.i.) nedeni, netîceye bağlayan bağ, nedensellik, fr. causalite.

illiyyîn, illiyyûn (a.i.) Cennetin ve gökyüzünün en kutsal, en yüksek tabakası.

ilm (a.i.c. ulûm) 1. bilme, biliş; bir şeyin doğrusunu bilme, (bkz: dâniş). 2. okuyarak öğrenilen bilgi, nazarî bilgi.

ilm-el-yakîn kesin bilgi.

ilm-i ahcâr jeol. taşbilimi.

ilm-i ahlâk ahlâk bilgisi.

ilm-i ahvâl-i cevv meteoroloji, fr. meteorologie.

ilm-i ahvâl-i rûh ruhbilim.

ilm-i akvâm milletlerin, kavimlerin, kültür, görenek gibi hallerini araştıran, inceleyen ilim, etnoloji, ırkıyyât.

ilm-i arûz ed. vezin, nazım ölçüleriyle ilgili bulunan ilim.

ilm-i arz, ilm-ül-arz jeoloji, fr. geologie.

ilm-i âsâr-ı atîka arkeoloji.

ilm-i azâim ruhları davet ve teskin etme ilmi.

ilm-i bedâyi' estetik, (bkz: bedîiyyât).

ilm-i beden, ilm-ül-ebdân hekimlik bilgisi.

ilm-i bedî' ed. güzel söz söyleme ve yazma ilmi, estetik.

ilm-i bedîhî gerçeği sezerek anlama ilmi.

ilm-i belâgat ed. (bkz: belagat2).

ilm-i beyan ed. ifade (anlatım) ilmi, bilgisi, (bkz: beyân2).

ilm-i cebr mat. cebir bilgisi.

ilm-i cedel ilmî münâkaşa, ilmî tartışma.

ilm-i cerr-i eskal makine ve kuvvetler ile bu kuvvetlerden doğan hareketler arasındaki ilişkileri araştıran ilim.

ilm-i cevv meteor, (bkz: ilm-i ahvâl-i cevv).

ilm-i edeb gr. Arap dilbilgisi.

ilm-i edvâr muz. müzik bilgisi.

ilm-i ehâdîs, ilm-i ahbâr, ilm-i âsâr Hz. Muhammed ve yakınlarının sözleriyle, hareketleriyle ilgili bulunan gelenekleri konu edinen ilim.

ilm-i ektâf kürek kemiğine veya bu kemiğin parçalarına geçmişi bilme ve gelecekten haber verme ilmi.

ilm-i elsine dilbilim, lengüistik.

ilm-i emrâz, ilm-ül emrâz patoloji, fr. pathologie.

ilm-i ensâb, ilm-ül-ensâb jeneoloji, fr. geneologie.

ilm-i ensâc, ilm-ül-ensâc dokubilim, fr. histologie.

ilm-i envâ Ay'ın zamanlarını araştıran ilim.

ilm-i esmâ' Allah adlarının ve niteliklerinin anlam ve açıklamalarıyla ilgili olan ilim.

ilm-i ezelî Allah'ın ezelî bilgisi, öncebilim, fr. prescience.

ilm-i ferâiz huk. serî miras ilmi.

ilm-i fetvâ huk. İslâm dîni yasalarım inceleyerek bazı idarî ve adlî konularda bir karara varma bilgisi.

ilm-i fıkh huk. (bkz: fıkh).

ilm-i haber, ilm-i hadîs Hz. Muhammed'in sözlerini inceleyerek bunlardan çıkan mânâları açıklayan ilim.

ilm-i hâl 1) din kaidelerini öğretmek üzere yazılmış kitap. 2) tas. tekkede öğrenilen bilgiler.

ilm-i hat yeryüzü; toprak vasıtasıyla fal bakma işi.

ilm-i hayvânât zooloji, fr. zoologie.

ilm-i hendese geometri ilmi.

ilm-i hesâb aritmetik, fr. arithmetique.

ilm-i hey'et astronomi, fr. astronomie.

ilm-i hikmet felsefe ile ilgili konulan inceleyen ilim.

ilm-i hilaf ü cedel münâkaşa yollarını öğreten ilim.

ilm-i hisâb mat. aritmetik.

ilm-i hiyel (bkz: hiyel).

ilm-i hukuk huk. hukuk bilgisi, hukuk konularını kapsayan ilim.

ilm-i ictimâ' (bkz: ictimâiyyâ').

ilm-i ictimâî cemiyet bilgisi, toplumbilim, fr. sociologie.

ilm-i idâre idare bilgisi.

ilm-i iktisâd ekonomi politik, fr. economie politique.

ilm-i İlâhî teodise, fr. Theodicee.

ilm-i imlâ 1) dilbilgisi kurallarına uygun yazı bilgisi, yazınbilim bilgisi. 2) perspektif resimde kurala uygun resim çizme ilmi.

ilm-i isnâd ilk nazariye sahibini inceleyen ve bu nazariyenin ona bağlanması gerektiğini savunan ilim.

ilm-i iştikak kelime türetme yollarını araştıran ilim. fr. etymologie.

ilm-i kabl-et-târih tarih öncesi devirlere ait varlıkları ve olayları konu edinen ilim, prehistorya, fr. prehistoire.

ilm-i kafiye ed. şiirde ritim sağlama ilmi. (bkz: kafiye).

ilm-i kal tas. medresede öğrenilen ilim.

ilm-i keff avuç çizgilerine bakarak geçmişi ve geleceği bilme ilmi.

ilm-i kehânet gelecekten haber verme ilmi.

ilm-i kelâm Kur'ân'ın hükümlerini açıklayan ve yorumlayan ilim.

ilm-i kelâm ve akaid metafizik.

ilm-i kıhıf frenoloji, fr. phrenologie.

ilm-i kırâat Kur'ân'ın ilk yedi kişi tarafından yedi türlü okunuş tarzını savunan ve bu yoldaki çalışmaları kapsayan ilim.

ilm-i kıyâfet (bkz: kıyâfet3).

ilm-i kimyâ kimya bilgisi; sunî olarak altın ve gümüş yapma ilmi.

ilm-i kitâb Kur'ân'ın açıklanma ve yorumuna özgü ilim.

ilm-i kitâbet ed. yazı yazma, bir maddeyi kurallarına uygun olarak en güzel bir şekilde kaleme alma ilmi.

ilm-i ledün (bkz: ledün).

ilm-i lûgat sözlükbilim, fr. lexicologie.

ilm-i maâd hayat sonu bilgisi, eskatoloji, fr. eschatologie.

ilm-i maânî leng. kelimenin gereken duruma, yâni izahın özüne yakışması yollarını gösteren ilim, mânâ ilmi, anlambilim. fr. semantique.

ilm-i maâş maişet, geçim, hayat bilgisi.

ilm-i mâ-ba'd-üd-tabîa fels. metafizik.

ilm-i ma'deniyyât maden araştırma ve inceleme ilmi.

ilm-i mahâsin estetik.

ilm-i ma'nâ güzel söz söyleme ilmi.

ilm-i ma'nevî ruhî ve zihnî olguları ve olayları konu edinen ilim.

ilm-i menâhic yönetme işleri için gerekli bilgiyi veren ilim, fr. methodologie.

ilm-i menakit kronolojik ve astronomik zamanlan inceleyen ilim.

ilm-i menşe'-i akvâm kavimlerin, milletlerin menşei ile, doğuşu ile ilgili olan inceleme ve araştırmalar yapan ilim.

ilm-i merâyâ bir işin en ince ayrıntılarına kadar inmeyi öğreten ilim.

ilm-i merâya-yi muhrika merceklerin, yapım, kullanılma ve yakıcı olan türlerini araştırarak kurallara bağlayan ilim.

ilm-i mesâha yüzölçümü bilgisi.

ilm-i mevcûdât tabiatın bütün varlıklarını inceleyen ilim.

ilm-i muâmele müminlerin, Allah ve kullarına karşı olan vazife ile ilgili bilgilerden bahseden ilim.

ilm-i mûsıkî müziğin bütün konularını içine alan ilim, müzik bilgisi, fr. musicologie.

ilm-i müstehâsât eski varlık-bilim, paleontoloji, fr. paleontologie.

ilm-i nebâtât botanik, fr. botanique.

ilm-i nücûm astroloji.

ilm-i pîşânî alına bakarak, karakteri, alın-yazısını okuma ile ilgili ilim.

ilm-i reml gerekli olan araçlar kullanarak fala bakma.

ilm-i rivâyet geleneklerin doğruluk derecesini araştıran ilim.

ilm-i riyâzet tas. tasavvufu konu edinen ilim.

ilm-i rûh, ilm-ür-rûh pisikoloji, psychologie.

ilm-i rüsûm vergi mevzuatı ve gümrüğe ait konularla ilgili olan ilim.

ilm-i rüşeym hek. döllenmiş yumartacığın cenin durumuna kadar geçirdiği safhaları inceleyen ilim, fr. embriologie.

ilm-i saâdet mutluluğu en büyük gaye edinen bu görüşle ilgili bulunan bilgileri ele alan ilim.

ilm-i sarf gr. kelimeleri, onların konuluş-lannı, türeyiş ve çekimlerini konu edinen dil ve edebiyat bölümü.

ilm-i sarf ve nahv gramer-sentaks ilmi.

ilm-i savt akustik, fr. accoustique.

ilm-i secâyâ ırabilim, etoloji, fr. ethologie; karakteroloji, fr. caracterologie.

ilm-i servet siyasî iktisat ilmi.

ilm-i sihr insan ruhunu etkileyen ve bâzı olayların seyrini durduracağına inanılan büyü ile ilgili olan ilim.

ilm-i simyâ harflerle, sayılarla, ilâhî sözler ve Allah'ın adlarını kullanmakla kâinatın sırlarını çözme ilmi.

ilm-i sûrî üretim bilgisi, üretimi geliştirme bilgisi.

ilm-i sülûk Allah ve din uğruna çile doldurma yolunu öğreten ilim.

ilm-i şerîf mûsikî.

ilm-i şuhûd gözleme, *deneye dayanan bilim.

ilm-i tabakat-ül-arz jeol. jeoloji, yerbilimi.

ilm-i tabîî doğabilim.

ilm-i tasavvuf tas. tasavvuf ilmi, tasavvufî düşünce ve mevzu tarzını yorumlayıp inceleyen ilim.

ilm-i tasvîr-i miyâh coğr. subilgisi, fr. hydrographie.

ilm-i tavsîf-it-tabîa coğr. fizyografya.

ilm-i tedbîr-i menzil ev ekonomisi ilmi.

ilm-i tedkîk-i hutût eski yazılan okuyup, çözme ilmi.

ilm-i tefsîr Kur'ân'ı izah etmenin yollarını, usullerini bildiren ilim.

ilm-i tekvîn kâinatın yaratılışını inceleyen bilim, kozmogoni.

ilm-i te'lif muz. müzik kompozisyonu ilmi.

ilm-i tencîm astr. yıldızlara bakarak geçmişten ve gelecekten hüküm çıkarma ilmi.

ilm-i terbiye-i etfâl eğitbilim, pedagoji, fr. pedagogie.

ilm-i teşrîh kutsal kitapların açıklanma ve yorumlanmasıyla ilgili bulunan ilim.

ilm-i tevhîd Allah'ın birliğine ait bilgi, yorum gibi şeyleri toplayıp inceleyen ilim.

ilm-i te'vîl Kur'an ile ilgili olan bilgilerle uğraşan ilim.

ilm-i tevlîd bahçıvanlık ilmi.

ilm-i tıbb tıp ilmi, hekimlik bilimi.

ilm-i tılsımât tılsım, büyü ilmi.

ilm-i vezâif ödev bilgisi, deontoloji, fr. deontologie.

ilm-i vücûh Kur'ân'ın türlü türlü okunuşlarını öğreten ilim.

ilm-i yakîn ilâhî âlemle ilişik bilgileri toplayan ve doğruluğundan şüphe edilmeyen ilim.

ilmâ (a.i.) çalma, (bkz: sirkat).

ilmâ' (a.i.) 1. lemeân ettirme, parlatma[ışık hak.]. 2. bir şeyi, olmazdan önce işaretle bildirme.

ilmâh (a.i.) 1. bir şeyi parıldatma. 2. güzel bir kız veya kadın, yüzünü gösterip hemen çekilme.

ilmâm (a.i.) 1. küçük günah işleme. 2. konma; iki şey birbirine yaklaşma.

ilmen (a.zf.) ilim bakımından, ilim yoluyla, ilmî, bilimsel olarak.

ilmî (a.s.) ilimle, bilgi ile ilgili.

ilmiyyât (a.i.c.) bilgi nazariyyesi, fr. epistemologie.

ilmiyye (a.i.) şerîat ve fıkıh işleriyle uğraşan sarıklı, cübbeli hocalar sınıfına verilen bir ad.

ilmiyye rütbeleri ulemâ sınıfına mahsus rütbeler, [aşağıdan yukarıya doğru şöyledir müderrislik, kibâr-ı müderrisin, mahreç mevle-viyeti, bilâd-ı hamse mevleviyeti, haremeyn-il-şerîfeyn mevleviyeti, istanbul kadılığı, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği].

ilm ü haber (a.b.i.) resmî daireye verilmek üzere muhtarlık veya bir daire tarafından birinin durumunu belirtmek için hazırlanmış tasdikli vesika, belge.

ilm-ül-esmâk zool. balıkbilimi.

ilm-ül-ma'den (a.it.) mineraloji.

ilsâk (a.i. lüsûk'dan) bitiştirme, bitiştirilme; kavuşturma, kavuşturulma.

iltiâb (a.i.) oynama, (oyun) oynama.

iltiâk (a.i.) rengi değişme, rengi bozulma.

iltibâs (a.i. lebs'den) iki veya daha çok şeyin -biri, öteki sanılacak surette- birbirlerine benzemesi.

ilticâ' (a.i.) sığınma, barınma.

ilticâc (a.i.) l. karışma [ses]. 2. sığınma, (bkz: ilticâ).

ilticâ-gâh, ilticâ-geh (a.f.b.i.) 1. sığınacak yer. 2. sığınak, (bkz: melce').

iltidâ' (a.i.) yalvarma, yanıp yakılma.

iltifâf (a.i.) 1. sarınma, bürünme, örtünme. 2. çiçeklerin burum burum katmerleşmesi.

iltifât (a.) 1. yüzünü çevirip bakma. 2. dikkat. 3. hatır sorma, gönül alma. 4. sözü, başka bir şahsa çevirme; fels. fr. conconıitance.

iltifât-kâr (a.i.) iltifat eden, hatır sorup gönül alan. (bkz: iltifâtperver, mültefit).

iltifât-kârâne (a.f.zf.) iltifat edene, hatır sorup, gönül alana yakışacak surette.

iltifât-nâme (a.f.b.i.) ed. bir büyük tarafından beğenilip övüldüğü bildirilen yazı,

iltifât-perver (a.f.b.s.) iltifat eden, hatır sorup, gönül alan. (bkz: iltifât-kâr, mültefit).

iltihâ' (a.i.) eğlenme, bir şeyle oynama.

iltihâ' (a.i. lihye'den) sakal salıverme, sakallanma.

iltihâb (a.i. leheb'den. c. iltihâbât) 1. alevlenme, tutuşma. 2. vücudun bir tarafına kan hücûmiyle, oranın şişip kızarması, yangı.

iltihâb-ı a'ver hek. kör bağırsağın iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı bel'ûm hek. bel'um (yutak) denilen hazım organının iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı ecfân hek. göz kapaklarının iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı edeme hek. cildin iltihaplanarak katılaşması.

iltihâb-ı hancere hek. gırtlak iltihabı, nefes borusunun iltihabı, yangısı, fr. laryngite.

iltihâb-ı hancere-i sarsariyye hek. küçük çocuklara gelen ve çocuğu boğulur gibi bir hâle sokan bir nevi gırtlak hastalığı.

iltihâb-ı kasabât-ür-rie hek. akciğerdeki nefes borularının iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı kebed hek. karaciğerin iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı kilye hek. böbrek iltihabı.

iltihâb-ı lisân-ı mizmâr hek. küçük dili örten zarın iltihabı, yangısı.

iltihâb-ı nuhâ-i şevkî hek. murdar iliğin iltihabı, yangısı.

iltihâbî (a.s.) iltihapla ilgili.

iltihâf (a.i.) yanma, parlama.

iltihâf (a.i. lihaf'dan) yorgan, çarşaf gibi şeylere bürünme.

iltihâk (a.i. lahak'dan) katılma, karışma.

iltihakî (a.s.) birleşme, kavuşma, katılma.

iltihâm (a.i.) yaranın, iyileşerek ağzı kapanması.

iltihâs (a.i.) açlıktan veya susuzluktan dolayı soluma.

iltihât (a.i.) kızma, öfkelenme.

iltika' ("ka" uzun okunur, a.i. lika'dan) rastgelme, kavuşma, karşılaşma, buluşma.

iltika-i bahreyn Dicle ile Fırat nehirlerinin birleştiği yer.

iltika' "ka" uzun okunur, a.i.) rengi değişme, benzi atma.

iltikam ("ka" uzun okunur, a.i. lokma'dan) lokma etme, yutma, yutulma.

iltikat ("ka" uzun okunur, a.i. lakt'den. c. iltikatât) l. yere düşmüş bir şeyi kaldırıp alma. 2. devşirme, devşirilme, toplama. 3. türlü kitaplara başvurarak bilgi toplama.

iltimâ (a.i.) 1. renk değiştirme. 2. sararma, solma.

iltimâ' (a.i. lem'den. c. iltimâât) lem'alanma, parldama.

iltimâ-i kevâkib yıldızların parıldaması.

iltimâât (a.i. iltimâ'ın c.) parıldamalar.

iltimâh (a.i. lemh'den) bir şeye şaşkın şaşkın bakma.

iltimâm (a.i.) ziyaret etme [birini].

iltimâs (a.i. lems'den. c. iltimâsat) 1. kayırma. 2. arka, kayırıcı. 3. yapılmasını isteme, [asıl mânâsı"tutunma, tutma" dır].

iltimâs-gerde (a.f.b.s.) iltimas edilen, kayırdan.

Iltimas-nâme (a.f.b.s.) iltimas, kayırma mektubu.

iltisâk (a.i. lüsûk'dan) 1. bitişme, kavuşma, yapışma, birleşme. 2. biy. iki organın birbirine yapışması.

iltisâk-ı ecfân hek. ağndan dolayı, göz kapaklarının birbirine bitişmesi.

iltisâk-ı hadeka hek. göz karasının, geçici bir iltihap neticesi olarak tabaka-i kamiyye ile birleşmesi.

iltisâk-ı em'â hek. hastalıktan dolayı bağırsakların birbirine yapışması.

iltisâk-ı esâbi' hek. parmakların, hastalık neticesinde anormal olarak, birbirine bitişmesi.

iltisâk-ı mafsal-ı nâkıs hek. mafsal hareketinin kısmen inkıtaa uğraması.

iltisâk-ı mafsal-ı tâmm hek. mafsal hareketinin, tamâmiyle inkıtaa uğraması.

iltisâkî (a.s.) 1. iltisakla ilgili. 2. leng. bitişken, fr. agglutinant. Meselâ gözlerinden.. gibi.

iltisâm (a.i.) 1. örtme. 2. örtünme.

iltisâm-ı nisvân kadınların örtünmesi.

iltitâm (a.i.) dalgalanma, (bkz: telâtum, temevvüc).

iltivâ' (a.i.) 1. sarılma. 2. sarılıp dolaşma. 3. büklüm büklüm olma. 4. dalgalanma. 5. eğri durma. 6. fiz. burulma, bükülme. 7. jeol. kıvrılma; esneme.

iltivâ-yi em'â hek. bağırsağın kendi üzerine helezonî olarak kıvrılması.

iltivâ-yi rahm hek. doğum sırasında rahmin bükülmesi.

iltivâ-yi şerâyîn hek. kırmızı kan damarlarının (atardamar) birbirine dolaşması, bükülmesi.

iltiyâ' (a.i.) iç heyecanlanması, alevlenmesi.

iltiyâh (a.i.) 1. susama. 2. Güneşten yanma [vücut]. 3. şimşek çakma. 4. yıldızın pırıltısı.

iltiyâk (a.i.) sıkı fıkı dost olma.

iltiyâm (a.i.) yara kapanma, onulma, (bkz: indimâl).

iltiyâm-nâ-pezîr (a.f.b.s.) yara iyi olamaz, kapanamaz, onulmaz.

Cerîha-i iltiyâm-nâ-pezîr onulmaz yara.

iltiyâm-pezîr (a.f.b.s.) yara iyi olabilir, kapanabilir, onulur.

iltizâk (a.i.) yapışma, bulaşma.

iltizâk-ı esâbi' parmakların yapışması.

iltizâm (a.i. lüzûm'dan) 1. kendi için lüzumlu sayma. 2. birinin tarafını tutma. 3. îcâbettirme, gerektirme. 4. [eskiden a'şar resmi gibi] devlet gelirlerinden birinin toplanması işini üzerine alma.

iltizâm-ı mâ-lâ yelzem bîhude, boşuna çalışma, lüzumsuz şeyle uğraşma.

iltizâm-ı sükût susmayı tercih etme.

iltizâmen (a.zf.) iltizam yoluyla.

iltizâm, iltizâmiyye (a.s.) 1. iltizamla ilgili. 2. bilerek, isteyerek yapılma.

iltizâz (a.i. lezzet'den) lezzet bulma.

ilvinân (a.i.) renklenme, (bkz: televvün).

ilye (a i.) kıç, sağrı; but.

ilyetân (a.i.c.). (bkz. ilyeteyn).

ilyeteyn (a.i.c.) sağ ve sol butlar, kaba etler, (bkz: ilyetân).

ilyevî (a.s.) ilye ile ilgili.

ilzâk (a.i.) yapıştırma, yapıştırılma. (bkz: iktân, ilbâd1).

ilzâm (a.i.c. ilzâmât) 1. cevap veremez hâle getirme, susturma. 2. (bkz: iltizâm4).

ilzâmiyyât (a.i.c.) bir kimseyi, susturmak, cevap veremez hâle getirmek için söylenen sözler.

îmâ' (a.i.) 1. işaret. 2. işaretle anlatma, dolayısıyla anlatma.

i'mâ (a.i.) kör etme, edilme.

imâ' (a.i. emen'in c.) cariyeler.

imâd (a.i.) 1. direk, dikme, sütun.

Zât-ül-imâd direkli, direkler üzerine kurulmuş bina.

imâd-üd-dîn 1) dînin direği. 2) dilimizde İmadettin şeklinde kullanılan erkek adı.

i'mâd (a.i.) direk dikme.

îmâen (a.zf.) îmâ yoluyla, sezdirerek.

i'mâk (a.i.) 1. bir şeyin derinliğine varma. 2. derinleştirme, (bkz: ta'mîk).

i'mâk-ı bi'r kuyunun derinleştirilmesi.

i'mâl (a.i. amel'den. c. i'mâlât) 1. yapma, yapılma. 2. işleme. 3. kullanma. 4. meydana getirme. 5. huk. fıkıh usûlüne göre, ihmâl etmeyip söze bir mânâ verme.


Yüklə 17,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin