Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə299/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   295   296   297   298   299   300   301   302   ...   899
BEYLERBEYİ SARAYI

206

207

BEYLERBEYİ SARAYI

dar-ı Ekrem Ferhad Paşa'ya haber gönderilerek ordudaki kapıkulu sipahilerini İstanbul'a göndermesi istendi. Uzun zamandır cephede bulunan bu askerler İstanbul'a döndüklerinde yaşanan pahalılığa karşı sert tepki gösterdiler. Kendilerine birikmiş ulufeleri züyuf akçeyle ödendi. Bunları alıp Şeyhülislam Şeyhî Efen-di'nin konağına gittiler. "Bunları bize ulufe diye verdiler. Esnaf almıyor. Şimdi, ihtiyacımızı zor kullanıp alırsak helal olur mu?" diye sordular. Müftü "Haram olur!" yollu fetva verdi. Buradan, topluca Vezirazam Siyavuş Paşa'nın konağına yürüdüler. Bağırıp çağırarak hak aramaya başladılar. Siyavuş Paşa, para sorunu ile bir yıldan beri Rumeli Beylerbeyi Vezir Mehmed Paşa'nın ilgilendiğini söyleyerek sorumluluktan sıyrılmayı, bir yandan da rakibi gördüğü Mehmed Paşa'yı yıpratmayı amaçladı. Gerçekten de, Mehmed Paşa, III. Murad'ın musahibi olarak 1588'de para ve hazine sorunlarının çözümüyle doğrudan ilgileniyordu.

Mehmed Paşa'nın konağını kuşatan sipahiler: "Padişah sikkesi ne haldedir? Üç yüzyıldır askere böyle ulufe verildiği görülmemiştir. Bu senin işin. Sikkeyi düzeltmen gerekirdi" diye bağırdılar. Mehmed Paşa, gözü dönmüş kalabalığı yatıştırma sağduyusunu gösteremedi. Uygunsuz sözler söyledi ve kibirlice davrandı. Askerler, akşam olması nedeniyle "Biz seninle yarın divanda söyleşelim!" tehdidini savurup kışlalarına döndüler.

Ertesi sabah daha kalabalık olarak saraya geldiler ve iki avluyu doldurdular. Divan-ı Hümayun toplantı halindeydi. İleri geri bağırmaya başladılar. Bölük ağaları taşkınlıkları önlemeye çaba gösterdilerse de başaramadılar. En son Ça-vuşbaşı Hızır Ağa ile Kapıcılar Kethüdası Yemişçi Hasan Ağa öğüt vermek istediler. Fakat kızgın sipahiler bunları taşladıkları gibi kendi bölük ağalarını da dövdüler. Gelişmeleri Divanhane'nin Adalet Köşkü'nden izleyen III. Murad, kazaskerlerin müdahalesini emretti. Askerin önüne çıkan Rumeli ve Anadolu kazaskerlerinin "Yoldaşlar, maksadınız nedir? Padişahımız size bahşiş ve terakki verilmesini buyurdu." demelerine karşılık askerler, "Bahşiş ve terakki gerekmez. Eskiden beri hakkımızı boyun eğmeden alageldik. Yine öyle alırız. Bizim ulufemiz sefer yüzünden bu hale düştü. Padişah, veziri bize teslim etsin. Ve illa iyi olmaz, bilmiş olsun. Elbette beylerbeyi başı elimize girmedikçe bu divandan dışarı çıkmayız. Yoksa iş kötü olur. Yerine yeni padişah buluruz!..." dediler.

III. Murad, Adalet Köşkü'nden bu tehditleri duydu. "Beylerbeyinin kanını bana bağışlasınlar. Bu diyarda durmasın." diye haber gönderdi. Fakat öfkeli askerleri yatıştırmanın olanağı kalmamıştı. Bu kez tüm divan üyelerini öldüreceklerini haykırarak Bâb-ı Hümayun'u içeriden kapattılar. Cebehane'den silah edinmek için harekete geçtiler. Padişah da içoğ-lanlarımn, bostancı ve baltacıların silahlanmalarını emretti. Divan üyeleri, saray

içinde yaşanacak savaşın büyük bir yanlışlık olacağını, Beylerbeyi Mehmed Paşa'nın idamının doğru olduğunu, Rumeli Kazaskeri Bostanzade Mehmed Efendi aracılığı ile padişaha bildirdiler. III. Murad, bu öneriye uydu. Kapıcılar kethüdası, Mehmed Paşa'yı divandan kaldırıp silahtan arındırdı ve kandırarak dışarı çıkardı. Avluda, "Sofalu Çınar" denen ağacın dibinde boynu vuruldu. Ardından, Başdefterdar Mahmud Efendi de hiçbir günahı yokken salt sekiz akçelik para kestirdiği için, aynı biçimde idam edildi.

3 Nisan 1589'daki bu olayın ardından, Vezirazam Siyavuş Paşa, Şeyhülislam Şeyhî Efendi, kubbe vezirleri ve birçok görevli azledildiler. Sinan Paşa ve-zirazamlığa, Bostanzade Mehmed Efendi şeyhülislamlığa getirildi. Olaylar İstanbul'da yankı uyandırdı. Halk arasında ayarı düşük paraya "Beğlerbeği Akçesi" denmeye başlandı. Askere, halis gümüşten ulufe dağıtıldı.

O sırada sipahiler kâtibi olan tarihçi Selânikî Mustafa Efendi tüm gelişmeleri ve olayları yakından izlediği gibi, sonraki günlerde ortaya çıkan acemi ve iç oğlanlarının ocağa geçmek isteğiyle eylemler yapmalarını, Galata Sarayı ile İbrahim Paşa Sarayı'ndan yüzlerce gencin daha sipahi ocaklarına katılışlarını, yapılan zamlar ve bu yeni askerlere ödenmesi gereken aylıklar yüzünden kamu hazinesine gün hesabıyla 29.000 akçelik ek bir yükün bindiğini de izlemiş ve saptamıştır.

Beylerbeyi Olayı, kapıkulu askerlerinin doğrudan saraya yönelik ilk silahlı ve tehdit edici eylemi kabul edilir. Yine padişahı tahttan indirme tehdidi ve kelle isteme direnişi de ilkin bu olayda yaşanmıştır. Bu açıdan Beylerbeyi Olayı, sonraki kapıkulu eylem ve ayaklanmalarının parasal gerekçelere dayalı ilk örneğini o-luşturur. Öte yandan, seferden dönen askerleri kışkırtıp Divan-ı Hümayun'u bastırmak suretiyle vezirlerin kendi aralarındaki iktidar çekişmesine askeri alet etmeleri de ilkin bu olayda yaşanmıştır.

Bibi. Tarib-i Selânikî, 252-255; J. von Ham-mer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, VII, ist., 1332, s. 159-161; Uzunçarşıh, Osmanh Tarihi, 111/2, 279; Danişmend, Kronoloji, III, 111-114.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   295   296   297   298   299   300   301   302   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin