Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə307/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   303   304   305   306   307   308   309   310   ...   899
BEYLİK GEZMELER

"Umum gezmek" de denmiştir. Osmanlı sarayı haremindeki sultan efendilerin, kadın efendilerin, ikballerin ve kalfaların ilkbahar, yaz aylarında İstanbul mesirelerine yaptıkları kır gezileriydi. Cuma günü öğleden sonra ile akşam üzeri arasında olurdu. Harem halkı çok kalabalık olduğundan bütün kadınların beylik gezmeye çıkmaları olanaksızdı. Bu nedenle gruplar halinde ve haftalık sıralarla düzenlenirdi. Beylik gezmeler, Lale Devri'nden (1718-1730), II. Abdülhamid'e (hd 1876-1909) değin gelenekleri değişerek sürmüştür.

Harem kadınlarının hasbahçelerde ve mesirelerde eğlenmelerine halvet deniyordu. Sık sık yinelenen hasbahçe halvetlerine padişah da katılırdı. Beylik gezmeler ise ilkbahar ve yaz aylarında birkaç kez ancak yapılırdı. Bazen de beylik gezmelerin programı geniş tutulur; padişah ve valide sultan da bu gezmelere biniş ya da tebdil yöntemiyle katılırlardı. Beylik gezmelerde halvette olduğu gibi önceden önlemler alınır, gidilen mesirenin çevresi boşaltılır, uzak noktalardan gözetleme olasılığına karşı önlem alınırdı. Tanzimat dönemi (1839-1876) öncesinde beylik gezmelere her tarafı perde ve kilimlerle kapatılmış arabalarla git-

mek âdetken yeni dönemde perdeleri yarı acık arabalarla gidilmeye başlandı.

İstanbul kadınlarının gezmek amacıyla dışarıya çıkmaları, hattâ ziyaret ve alışveriş için evlerinden ayrılmaları zaman zaman kısıtlanmış veya yasaklanmışken, saray kadınlarının beylik gezi yapmaları, kuşkusuz doğal değildi. Ama, bunun i-çin her seferinde padişahın özel bir buyruğu çıkar ve beylik gezme yasal olurdu. İrade çıkınca haremin kadın amiri olan hazinedar usta, kâtibe kalfalar aracılığı ile harem dairelerine haberler gönderirdi. Bu haber, genel bir sevinç uyandırır, herkes hazırlığa başlardı. Lale Devri'nde, beylik gezmeye gidilmezden önce mesireye çadırlar gönderiliyordu. Bu gelenek 19. yy başlarına değin sürmüştür. 1798' de Sa'dâbâd'a düzenlenen beylik gezmede, önceden, oba denen büyük bir çadırla nakışlı çergeler, pek çok halvet sokağı (perde), çadır tozluğu, yastık, minder, perde vb gönderilmişti. Beylik gezmeye çıkılmazdan evvel, başkâtibe ve ikinci kâtibe, nereye gidileceğini, hangi cariyelerin hangi gruplarda bulunacağını bildirirdi. Kadın efendiler, padişah kızı sultan efendiler, kalfa ve cariye kızlar, giysilerini ve yanlarında götüreceklerini akşamdan hazırlarlardı. Istabl-ı Âmire' den de yeter sayıda biniş ve tebdil arabaları, gezme günü saray haremine gönderilirdi. Sultan efendilere ve kadın efendilere ayrı ayrı ikişer atlı arabalar hazırlanırdı. Daire ve odalarından gidiş taşlığına veya sofasına inenleri, bazen bizzat valide sultan, bazen de hazinedar usta tek tek tepeden tırnağa kontrol eder, giyim kuşam ve tuvalette saraylıya yakışmayacak ya da dekolte sayılacak bir durum görürse hemen düzelttirirlerdi. Bundan sonra herkes, mahfazalı suluklarını (altı tabaklı, ağzı burgulu ve bardağı kapatılmış kulpsuz sürahi), kadife kaplı,

Preziosi'nin Kâğıthane'yi betimleyen bir resminde saraylılar beylik gezmede, 1896, Ara Güler fotoğraf arşivi

üzeri armalı gümüş çantalarını harema-ğalanna verir, arabalara koydurturlardı. Kadınların ve kızların tümü, saray halkına özgü feracelerini giymiş olarak araba sıralarını beklerler, önce teker teker sultan efendiler ve kadın efendiler atlı hare-mağalarının eşliğinde saray cümle kapısı önüne gelirlerdi. Burada bekleyen teber-darlar (baltacılar) selamlama görevini yerine getirdikten sonra, aralarından beylik gezmede görevli olanlar ayrılıp üniformalı olarak arabaların iki yanında yerlerini alırlardı. "İstanbulin" giyimli bu hademelere yüksek yakalarından dolayı "yakalı" da denirdi. Arkadan gelen tebdil arabalarında kıdem sırasına göre kalfalar, orta kalfalar ve küçük kalfalar bulunur; konvoy tamamlanınca yaya giden yakalıların yürüyüşüne uygun bir gidişle mesireye hareket edilirdi. Saraydan çıkışta bile protokol kurallarına dikkat edilir, örneğin, sultan efendi ve kadın efendi arabaları büyük cümle kapısından geçerken, kalfaların bindiği tebdil arabaları, koltuk kapısından çıkarlardı. Haremağaları her arabayı atlı olarak iki yanda izlerlerdi.

Bazen, beylik gezmeler için denizden beş çifte kayıklarla Boğaziçi mesirlerine gidilir, o zaman benzeri protokoller sarayın deniz çıkışında uygulanırdı. Arabada ve üstü kapalı kayıkta, pencereler yarıya kadar perdeyle kapalı olur, kadın ve sultan efendilerin resmi unvanlarından ötürü "aliyyetü'ş-şan penceresi" denen bu açıklıklardan dışarıya bakmak ayıp sayılır, hattâ her kadın veya kızın elindeki yelpazesi ile yüzünü saklaması tembihlenirdi.

Beylik gezmeler en çok, sarayın özel mesiresi konumundaki Kâğıthane'ye, Ba-hariye'ye (Eyüp) düzenlenir, arabalarla gelenler buralardaki biniş kasırlarına i-nerler, dinlenip ikindi namazını kılarlar-


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   303   304   305   306   307   308   309   310   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin