Ara Güler
örnek olması düşünülmüştü (bak. Altıncı Daire-i Belediye). İlk belediye örgütünün bölgedeki yolların genişletilmeleri ve kaplanmaları, İstiklal Caddesi ve sokakların gazla aydınlatılması, adlandırılması ve evlerin numaralandırılması, Galata surlarının yıkımı ve surlara ait hendeklerin kapatılması, İstiklal Caddesi'nin genişletilmesi, bölgenin su sorununun çözümüyle ilgili çalışmalar, Galata, bölgesiyle sınırı oluşturan Tepebaşı'ndaki Petit Champs deş Morts (Küçük Mezarlık) ve Taksim dolaylarındaki Grand Champs deş Morts (Büyük Mezarlık) alanlarının kaldırılması gibi faaliyetleri Altıncı Daire'nin, günümüz Beyoğlu'sun-da hâlâ korunan uygulamalarıdır. Yapılar, Mimari ve Yerleşme Bölgenin her zaman için Avrupa'yı İstanbul'da sergileyen bir nitelik taşıması, yapı türlerindeki Batılılığa ve yapısal özelliklere de yansımıştır. Kilise, sinagog vb dinsel yapıların yanında ilk elçilikler, ilk tiyatro, ilk belediye, ilk oteller, restoran, kafeşantan, kafe, taverna ve pasajların yanısıra, geleneksel düzenin dışındaki ilk konut uygulamaları da burada görülür. İşlevsel yenilikler bir yana, gerek malzeme, gerekse de biçimsel ve bezeme özellikleri açısından da yapılar, aynı dönemin Paris, Viyana, Londra
örnekleriyle benzerlikler gösterirler. İstanbul'un ahşap yapılarını ortadan kaldıran sık sık çıkan büyük yangınlardan sonra gelişen kagir yapılaşmanın merkezi. Galata ve Beyoğlu'dur. 19. yy'ın başından sonuna dek uzanan zaman süreci içinde, dönem dönem yenilenerek bugüne ulaşan örnekler, geçen yüzyılın son maddi kanıtlarıdır.
Bölgenin özellikleri, sıkışık bir kent dokusu ve yeşili az bir görünüm yaratmaktadır. İstiklal Caddesi üzerindeki görkemli örnekler ve köşe yapıları dışında, yan sokaklar çoğu dar parselasyon üzerinde yükselen yapılardan oluşmaktadır. Ara sokaklardaki ahşap konutlar yakın tarihlere kadar gelebilmişlerdir. Özellikle İstiklal Caddesi ve ona açılan a-na akslardaki büyük yapılar, Batılı planları, eski tarihsel üslupları canlandıran özellikler taşıyan cephe düzenleri, bezemeleri, özenli malzeme kullanımı ve işçi-likleriyle etkileyici örnekler yaratmışlardır. Çok katlı apartmanlaşma, sıra evler, bir-iki örnekte karşılaşılan kapalı veya bir tarafı açık bir avlu çevresinde gelişen ve çok sayıda daire içeren, neredeyse bir konut adası niteliğindeki büyük konutlar, yörenin özgün yapı tipleridir.
Beyoğlu'nun gelişiminde bazı önemli dinsel merkezler, yakın çevrelerinde
oluşan gruplarla etkin noktalar haline gelmişlerdir. Bunların çoğu, bölgenin tarihsel gelişimine uygun olarak Tünel'e yakın bir alanda yer almaktadır. Santa Maria DraperisO), Saint Antoine(->) Ermeni Katoliklerinin bölgedeki en eski kilisesi Surp Yerrortutyun, Beyoğlu'nun ilk Rum kilisesi Ayia Panayia gibi kiliseler, gayrimüslim ağırlıklı bölgenin ilk etapta sayılabilecek önemli dinsel merkezleri ve binaları arasındadır. Beyoğlu'nun en ünlü camisi ise, İstiklal Caddesi'nin Taksim'e yakın bir kesiminde yer alan Ağa Camii'dir(->).
Bölgenin gelişiminde özel yeri olan ve adeta küçük birer saray niteliği taşıyan, bu nedenle de genelde "saray" olarak adlandırılan elçilik binalarının en eskilerinden Fransız Sarayı 1817'de yeniden yapılmış, ahşap olan bina 1831' de yanmıştır. Bugünkü binanın temeli 1839'da atılmıştır. 1844'te kilise ve mahkeme binaları, 1847'de elçilik binası bitirilmiştir. 1926'da konsolosluk bu gruptan ayrılarak, Taksim'deki 18. yy başına tarihlenen eski Fransız Vebalılar Hasta-nesi'ne taşınmıştır.
İngiliz elçilik binasının yapımına 1844' te başlanmış ve 1859'da açılmıştır. Galatasaray'daki İngiliz Elçiliği, Tünel çevresinde yoğunlaşan diğer elçilik binaların-
Dostları ilə paylaş: |