• «rr i.t r.'rnmıt l'örirc du Sc;ıan
Alexandre Blacque'm yönettiği Takvim-i Vekayi'nin Fransızcası olan Moniteur Ottomarim 30 Ağustos 1834 tarihli 86. sayısının ilk sayfasından ayrıntı. Gözlem Yayıncılık Arşivi
Bibi E. Oberhummer-J. Miller-W. Kubitschek, "Byzantion". Pauly's Realencyclopedia der klassichen Altertumtuissenschaft, III (1897), 1116-1158; Millingen, Walls, 1-14; Janin, Constantinople byzantine, 1950, 13-21; Mül-ler-Wiener, Bildlexikon, 16-19; C. Mango, Le Developpement urbain de Constantinople, OVe-VIIe siecles), Paris, 1985, s. 13-21.
DOĞAN KUBAN
BİZANTİOS, SKARIATOS
(1798, Yaş [bugün Romanya'da Jassy] -1878, Atina) Yunan asıllı yazar. Genç yaşta yeni kumlan Yunan devletinin içişleri Bakanlığı'nda görev aldı, Din İşleri ve Eğitim Bakanlığı'nda müsteşarlık görevi yaptı.
Daha sonra Yunan kilisesi meclisinde kral temsilciliği görevinde bulundu. 1836'da Yunan kilisesinin muhtariyeti meselesi sırasında Fener Patrikhanesi ile ihtilafa düşülmesi üzerine görevinden istifa etti.
1854'te eğitim müdürlüğüne atandı. Ölümüne kadar sürdürdüğü bu görevi sırasında eğitim alanında önemli reformlar gerçekleştirdi. Bizantios bütün meşgalelerine karşın edebiyatçı olarak çalışmalarına devam etmiştir. Önce eski-yeni Grekçe sözlüğünü, daha sonra ise Grek-çe-Fransızca ve Fransızca-Grekçe sözlükler yayımlamıştır. Bu eserleri Balkan-lar'da büyük ilgi görmüştür. Bizantios' un en önemli eseri Konstantinopolis adlı üç ciltlik kitabıdır. İlk cildi 1852'de, diğer ikisi 1867-1869'da Atina'da yayımlanmıştır. İlk cilt eski İstanbul'un topografyasını ihtiva etmektedir. Son iki cildin 15 yıllık bir gecikme ile yayımlanmasının sebebi İstanbul'da Kırım Savaşı'ndan (1853-1856) oluşan yeni şartlardı. Bu dönemde İstanbul'da savaştan kaynaklanan büyük zararlar olmuş, yangınlar ve yıkımlar sonucu şehrin silueti bozulmuştu. Daha sonra açılan yeni caddeler ve meydanlar şehrin tarihi görüntüsünü ve surlarının önemli bir bölümünü yok etmiştir. Son iki ciltte bu değişiklikler etraflıca anlatılmakta, böylece şehrin topografyasının eski ve yeni durumu verilmektedir.
Yazar aynı zamanda İstanbul sakinlerinin örf ve âdetlerinden etraflıca bahsederek bu tarihi başkentin tam bir görüntüsünü vermeye çalışmıştır.
Bizantios bu eseri ile o döneme kadar Bizans tarihi araştırmacılarının çözemediği birçok konuya kendi çapında çözümler getirmiş ve yeni yorumlar yapmıştır. Devrinin yazarları arasında, sadeliği, renkliliği ve doğruluğu ile özel bir yere sahiptir.
DlMİTRİ RAYCONOVSKİ
BİZAS
İstanbul kentinin efsanevi kurucusu, dolayısıyla "Bizans" teriminin yaratıcısı. En eski kaynaklarda İstanbul kenti Bizanti-on olarak adlandırılır ve bu adlandırma bazı efsanelere dayandırılır.
Bunlardan birincisi Zeus'un tanımına aittir. Efsaneye göre baştann Zeus günün birinde Argos Kralı İnahos'un İo
adlı güzelliğiyle ünlü kızına aşık olur. Hera durumu öğrenince kıskançlığını ortaya döker. Zeus da Hera'nın öfkesinden korumak için kızı beyaz bir inek biçimine sokar. Ancak Hera, Zeus'tan ineği ister ve başına bin gözlü dev Argos'u bekçi olarak diker. Zeus habercisi Her-mes'i gönderip Argos'u öldürtür. Hera bu kez ineğe bir atsineği musallat eder. İnek atsineğinden kaçmak için yüzerek karşı kıyıya geçer böylece Boğaziçi'nin Yunanca adı olan Bosfbros sözcüğü (bo-os: sığır, foros: geçmek) ortaya çıkar.
İo atsineğinden kaçarken Halic'in sonunda Kidaros (Alibeyköyü) ve Barbi-sos (Kâğıthane) dereleri arasındaki tepede kızı Keroessa'yı doğurur. Keroes-sa'yı su perilerinden Semestra büyütür. Hrisokeras (Altın Boynuz yani Haliç) sözcüğü de Keroessa'dan türetilmiş olsa gerektir. Keroessa denizlerin tanrısı Po-seidon'dan hamile kalır. Bizas adı verilen çocuk büyür ve İstanbul kentini yani Bizantion'u kurar. Apollon ve Posei-don'un yardımıyla kenti surlarla çevirir. Trakya Kralı Haimos kente saldırdığında onu yener ve geri çekilmesini sağlar. Ancak Trakyalıları kovalarken Bizantion İşkillerin saldırısına uğrar. Fakat Bizas' in karısı Fidaleia diğer kadınlarla birlikte saldırganların karargâhına yüzlerce yılan atarak onları püskürtür.
Efsanenin içine yerleştirilmiş bu söylenceyi bir yerde tamamlayan ikinci bir söylenceye göre Bizas, su perisi Semest-ra'nın büyüyünce Trak kralı olan oğludur. Bir başka kral Barbisios'un kızı Fidaleia ile evlidir. Bizantion kentini kayınpederinin yardımı ile kurar.
Batılı kaynakların daha önemli buldukları bir üçüncü rivayete göre Bizas, bugünkü Sarayburnu'nda koloni kuran Megaralı kolonistlerin reisidir. MÖ 667' de, kenti kurmadan önce yaygın geleneğe göre ünlü Delfi Tapınağı'nda kenti nerede kuracağını danışan Bizas'a, kâhinler kenti "körler ülkesi karşısında" kurmasını söylemişler. Kâhinler böylece Sarayburnu'ndaki güzelliği fark edemeyip Halkedon'da (bugünkü Kadıköy) kent kuranları "kör" olarak nitelemişler.
Heredot da Tarib'inde Dairus'un komutanlarından Megabazos'a, Halkedon-lular için benzeri güzelliği göremeyen "körler" nitelemesini yaptırır.
Filolojik veriler "ion" ekinin MÖ 13. yy sonunda Trakya'dan Anadolu'ya geçen Friglere ait olduğunu, "Bizant" söz-cüğündeki "nt" ekinin MÖ 3. bin yıldaki yer adlarıyla bağlantısı bulunduğunu ortaya koymaktadır.
1970'li yıllarda Alibeyköyü'nde yapılan kazılarda MÖ 6. yy'a ait kalıntılar çıkartılmıştır. İstanbul'un ilk yerleşim yerlerinden birinin Haliç sonunda, doğal limana sahip iki dere arasındaki verimli topraklarda kurulmuş olabileceği savı, bugün çok önemli bulunmaktadır. Megaralı kolonistlerin başı, kentin bir başka yöresinde kurucu olarak ünlenmiş bir kişinin adını sonradan da almış olabilir.
MÖ 5. yy'da basılan Bizantion sikke-
leri üzerinde yunus balığı üstünde duran inek ve Poseidon kabartmaları bulunur. Roma imparatorluk dönemi sikkeleri üzerinde ise kenti adlandıran kişi olarak Bizas'ın başı vardır.
FARUK PEKİN
BLACK STOCKEVGS
İlk Türk futbol takımı. 1901'de Kadıköy'de, Bahriye Mektebi öğrencisi, Fuad Hüsnü Bey (Kayacan) ve arkadaşı, Hariciye Nezareti memurlarından Reşat Dan-yal Bey tarafından kuruldu. Devrin hafiyelerinin dikkatini çekmemek için İngiliz adı altında gizlenmeyi yeğlediler. Tamamı Türklerden oluşan takımın futbolcuları kendi aralarında birkaç antrenman yaptıktan sonra semtteki ünlü Papazın Çayırı'nda, 26 Ekim 1901'de Rum takımına karşı ilk maçlarına çıktılar. Fuad Hüsnü ve Reşat Danyal beylerden başka Ke-manî Nuri, Fahri, Hafız Mehmed, Nured-din, Hafız Mustafa, Emcet, Şevki beylerle, Tamburacı Osman Pehlivan'm yer aldıkları Black Stockings takımı bu ilk maçında Rum takımına 4-1 yenilirken tek golü, ilk Türk futbolcusu olarak bilinen Fuad Hüsnü Bey atmıştı. Ancak maçın bitmesiyle Kadıköy ve çevresini titreten Hafiye Şâmil ve adamları sahayı basmışlardı. Fuad Hüsnü Bey, maçı izlemeye gelen babası Hüseyin Hüsnü Paşa'nın faytonuna atlayarak kaçabilmiş, yakalanan diğer kurucu Reşat Danyal Bey ise görevli bulunduğu Hariciye Nezareti tarafından cezaen kâtip olarak Tahran Se-farethanesi'ne sürülmüştü. Ancak çok geçmeden Fuad Hüsnü Bey de yakalanıp divan-ı harbe verilmişti. Fuad Hüsnü Bey, "karşılıklı kaleler kurup, Rumlarla aynı elbiseleri lâbis oldukları halde, top endahtı ile talim icra etmek" suçuyla yargılanmış ve işin gerçek yüzünü anlatabilene kadar akla karayı seçmiş, sonunda bir ihtar cezasıyla kurtulabilmişti. Black Stockings ilk maçından sonra silinip gitti. CEM ATABEYOĞLU
Dostları ilə paylaş: