Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə491/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   487   488   489   490   491   492   493   494   ...   899
Osmanlı Dönemi

Bulgarlar, Osmanlıların 1453'te Konstan-tinopolis'i almalarından sonra geçimlerini sağlamak için istanbul'a gelmeye başladılar. Burada hem devlet güvencesi altında daha iyi bir yaşam sürüyor, hem de Balkanlar'da, sık sık ortaya çıkan eşkıyadan uzak bulunuyorlardı.

Bulgarlar İstanbul'da sur dışında, Haliç kıyılarında, Boğaziçi'nde, Çatalca ve Terkos çevresindeki köylerde oturuyor, ırgat olarak sultanların, paşaların atlarına bakıyor, voynik olarak onların çiftliklerinde çalışıyorlardı.

İstanbul'dan geçen gezginler kentin çevresinde birçok Bulgar yerleşim yeri bulunduğunu yazarlar. Bulgarların koyun, kuzu ve yabani hayvanların derisinden giysileri, kuzu derisinden yapılan tulum (gayda) çalgıları ve oynadıkları horo, raçenitsa gibi oyunları yabancıların dikkatini çekmiştir.

İstanbul'daki Bulgarlara ilişkin bilgiler 19. yy'da daha çoktur. Bulgarların çoğu bu dönemde de kendini Rum sayıyor, Bulgar olduğunu söylemekten çekiniyordu. Bulgarlar dini yönden Rum Patrikhanesi'ne bağlı olduklarından Osmanlı Devleti onları da "Rum milleti"n-den sayıyordu. Rumlara karşı ayrı bir kilise kurma mücadelesinde, 1858'de Bulgar tüccarlarından Nikola Tıpçileşkov önemli rol oynamıştır.

1825'te İstanbul'a gelen Petır Mateev' in anlattıklarına göre Kutucu Han'da İs-

Şişli'deki Bulgar Mezarlığı'mn şapeli (solda) ve mezarlığın içinden bir görünüm (üstte). Fotoğraflar Erkin Emiroğlu

limne (Sliven) ve Kotelli abacılar bulunuyordu. İslimneliler ve Kotelliler evde dokudukları aba, şayak, kilim, halı vb dokumalar ile ördükleri kaytanları burada satıyorlardı. Lonca örgütlerini 1773'te III. Mustafa tarafından çıkarılan fermana göre kurmuşlardı. Ayrıca İstanbul ve çevresindeki binaların taş, tuğla, kiremit, kireç, ağaç işlerinin çoğu Bulgar ustalarının elinden çıkıyordu.

II. Mahmud'un 1826'da yeniçerileri ortadan kaldırıp Asâkir-i Mansure-i Mu-hammediye'yi(->) kurmasından sonra, askerlerin giysilerinin dikilmesi için abacı esnafından birçok Bulgar terzi Atmeyda-m'nda ambar denen binada görevlendirilmişti. Terzilerin giydikleri siyah fesin üzerinde mesleklerinin alameti olan makas vardı. Terzilerin çoğu Bulgaristan'ın Kalofer, Karlova, Koprivştitsa (Avrata-lan), Küsura, Eskizağra (Stara Zagora), İslimne (Sliven), Kotel (Kazan) kasabaları ve onların civarındaki köylerden gelmekteydi. Bunlar iyi ücret alır, şehirde serbestçe dolaşırlardı.

İstanbul'da balıkçı esnafı da Bulgardı. 1846'da Boğaz'da yaşayan Bulgar balıkçılar hakkında Fransız gezgin X. Hom-nıaire de Hell oldukça geniş bilgi vermiş, İstanbul'a koyun, keçi sürüsü getiren Bulgar çobanlar da "Tepeden tırnağa kadar silahlı olan ve baştan ayağa deriler giymiş bu kişiler, sürülerini güden kişilerden ziyade baskından dönen eşkıyaya benzerdi" sözleriyle anlatılmıştır. Ayrıca manav, bahçıvan, marangoz, dülger, demirci, kazancı, mutaf, kasap gibi işlerle uğraşan Bulgarlar da vardı. 18. yy'da Ohri'den gelmiş bir Bulgar topluluğu kürkçülük (kojuharstvo-gocukçu-luk) yapıyordu. Bulgar tüccarlar ise Tanzimat'tan sonra önemli bir topluluk haline geldi. Bunların içerisinde zengin ve aydın Kaloferli Hristo ile Nikola Tıpçi-leştov gibi kişiler vardı.

İstanbul'daki Bulgar tüccarlar daha çok zahire, un, pirinç, pastırma, peynir, kaşkaval, tereyağı, sızdırma, sucuk, kürk derisi, aba, şayak, kaytan satarlardı. Bu tüccarlar Balkapanı Hanı, Elçi Han, Küçük Yeni Han, Kumru Han, Boyacı Han, Fazlıpaşa Hanı, Sümbüllü Han, Çorapçı Han, Valide Hanı gibi ünlü hanlarda toplanmışlardı. Bunlardan en önemlisi Balkapanı Hanı'ydı, burası Bulgarların bir çeşit konsolosluğu gibiydi, İstanbullu veya konuk olarak İstanbul'a gelen Bulgarlar bayramlarda Fener Kilisesi ve Bal-kapanı'nı ziyareti hac sayarlardı.

İstanbul'daki Bulgar nüfusu hakkında kesin bilgi yoktur, sayılan yıldan yıla, mevsimden mevsime değiştiği için ancak bazı tahminler yapılmıştır. V. Gri-goriyeviç 1844'te Bulgarların 20.000, İ. P. Georgiev 30.000, Sv. Milar 50.000, N. E. Sapunov da 50.000'den çok olduklarını bildirmektedir. 21 Ocak 1863 tarihli Bılgariya (Bulgaristan) gazetesi o dönemde İstanbul'da 8.000'i abacı, 5.000'i tüccar, 4.000'i fırıncı, 3.500'ü bahçıvan, 2.000'i faytoncu, 2.250'si balıkçı, 600'ü mutaf, 1.500'ü aşçı ve yamağı, 3.000'i

çiftlik ırgatı, 1.500'ü çoban ve sığırtmaç, 400'ü tütüncü, 500'ü kürkçü (gocukçu) olmak üzere toplam 32.000'den fazla Bulgar bulunduğunu yazmaktadır.

Bulgaristan'ın hayvan ve toprak ürünleri İstanbul için önemli bir ticaret kaynağı olduğundan, bunları üreten, taşınmasıyla uğraşan, İstanbul'a gelen malları satanlar için büyük olanaklar yaratıyordu. 1878'den sonra Bulgaristan'ın Osmanlı Devleti'nden ayrılmasını İstanbullu Bulgarlar bu yüzden iyi karşılamamışü.

İstanbul'daki Bulgar nüfusu Balkan Savaşı (1912-1913) sonrasındaki kitlesel göçle büyük ölçüde azalmıştır. Cumhuriyet döneminde gittikçe küçülen bir cemaat halinde varlıklarını sürdürmektedirler.

AHMET HEZARFEN




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   487   488   489   490   491   492   493   494   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin