BUYUKADA
352
353
BUYUKADA İSKELESİ
BUYUKADA CAMİÎ
bak. HAMİDİYE CAMİİ
BÜYÜKADA İSKELESİ
Büyükada'nın 1899'da açılmış ahşap vapur iskelesinin yerine yapılmış olan bugünkü yığma binanın planı İzmitli mimar Mihran Azaryan'a aittir ve 19l4'te yapımına başlanan bina 1915'te tamamlanmıştır.
Birinci katında bilet satış gişeleriyle bekleme salonunun bulunduğu binanın üst katı, 1918-1923 arasında gazino, 1923-1950 arasında ise, CHP Adalar İlçe Merkezi olarak kullanılmıştır. Daha sonra 1950-1951 arasında adanın ilk kışlık sineması olarak çalışmıştır.
İstanbul iskeleleri içinde özgün durumunu koruyabilmiş ender örneklerden biri olan binanın alt katında sekizgen bir hol ve bu holün etrafında da bilet gişeleri ve bekleme salonu yer almaktadır. İkinci katta ise, birisi lokal o-larak kullanılan ve terasa açılan iki salon ve bu salonlardan giriş holü üzerin-dekine açılan iki oda ve tuvaletler bu-
19601ı yıllarda Büyükada iskelesi. Nezih Başgelen koleksiyonu
kada'da o zamanın İstanbul'una göre Batılı ve ileri sayılan bir yaşam biçiminin yerleşmesinde önemli paya sahiptir.
19. yy ortalarında Büyükada'yı anlatan yabancılar, özellikle akşamüstleri iskele çevresindeki şıklığı, zarafeti, sahildeki gezintileri ve büyük olasılıkla manastırların bağcılık ve şarapçılık geleneğinin de devamı olan şarapların kalitesini ve güzelliğim aktarırlar. 19. yy sonlarında ve 20. yy başlarında Büyükada'nın bağlarına özel olarak şarap içmeye ve eğlenmeye gelinmektedir. 20. yy'ın ilk çeyreği boyunca Rumların ağırlık taşıdığı a-da halkı ve yazlıkçı gayrimüslim burjuvazi yanında Osmanlı aydın ve yazarlarının önemlice bölümü de yazlıkçı, sürekli veya günübirlik olarak Büyükada'nın güzelliklerini ve toplumsal atmosferini paylaşmışlardır. 1908 Meşrutiyetinden sonra II. Abdülhamid'in yakın çevresindeki nazırların, paşaların Büyükada'da mecburi ikamete tabi tutulmaları ve "ada misafirleri" adı verilen bu zengin ve nüfuzlu kişilerin burada köşkler, yalılar yaptırmaları Büyükada'ya canlılık ve yeni bir hava kazandırmıştır. Büyükada 1929'da bir süre Stalin döneminde Sovyetler Birliği'n-den sürülen Troçki'yi de barındırmıştır.
19- yy'm son çeyreği ve 20. yy'ın başlarında Büyükada'da oteller, gazinolar, ünleri daha sonraki yıllara da kalacak olan lokantalar, kulüpler kurulmaya başlanmış, bunlar ve çeşitli yortular, festivaller adanın hayatını daha da renklendirmiş ve sayfiye yeri olarak değer katmıştır. 1920'lerde Rusya'daki devrimden ve iç savaştan kaçarak istanbul'a gelen on binlerce Beyaz Rusun bir bölümü Büyükada'ya yerleştirilmiş; bunların gelmesinden sonra da yeni gazinolar, plajlar açılmış, eğlence hayatı büsbütün renk-
lenmiştir. I. Dünya Savaşı ve Cumhuriyet sonrasında Rum halkının çoğunu kaybeden Büyükada'da yaşam, 1930lara kadar bir ölçüde sönükleşmişse de 1930-1940 arasında ve II. Dünya Savaşı'nı izleyen dönemde bu defa Cumhuriyet dönemi devlet ileri gelenlerinin, yüksek rütbeli memurların ve yeni yetişen Türk burjuvazisinin rağbet ettiği bir sayfiye yeri olma özelliğini korumuştur. Bu dönemde yeni köşklerle, özenli ve zevkli yapılarla, bakımlı bahçelerle süslenmiş, öte yandan İstanbul halkının günübirlik gezinti yerlerinin başında yer almıştır. Dil'in iki yanındaki Yörükali ve Nizam plajları, Luna Park, Âşıklar, Viranbağ kır gazinoları, korulukları, biri iskeleden başlayıp adanın tüm çevresini dolaşan büyük tur, diğeri Araba Meydanı'ndan başlayıp Dil'den, Âşıklar Kır Gazinosu'ndan geçerek Luna Park (Birlik) Meydanı'na oradan Maden'den geçerek binildiği noktaya dönülen küçük tur olmak üzere araba turları, Luna Park Meydanı'ndaki süslü eşeklerle yapılan geziler Büyükada'nın özellikleridir.
•Eski Eserler, Yapılar: Günümüzde Büyükada, İstanbul'un her yanında görülen yapılaşmadan kendine düşen payı almışsa da, doğal görünümü tümden yok e-den yüksek apartmanlar yoktur. Eski köşkler, konaklar en azından dış görünümleriyle restore edilmiş veya edilmektedir. Yeni villalar ve konutlar daha çok Maden bölgesinde görülmektedir. Belediyenin adanın doğusundaki Maden'in kuzeyinde yaptırdığı arabacı barınakları ve kum iskelesi gibi tesisler adanın Se-defadası'na bakan doğu sahilinde görünümü bozmuştur. Nizam Mahallesi'nden ve iskeleden yukarı, tepelere doğru tırmanan yollar boyunca eski yoksul ahşap
1930'larda Büyükada rıhtımındaki otelleri ve Odeon lokanta-birahanesini gösteren bir fotoğraf. Tuğrul Acar fotoğraf'arşivi
evlerin bir bölümüne göçle gelen ve çoğu arabacılık vb servis sektöründe çalışanlar yerleşmiş, belediyenin sıkı denetimine rağmen, yer yer gecekonduları andıran görünümde konutlar oluşmuştur.
Büyükada'da varlığı bilinen, ancak kalıntıları bile günümüze kadar gelememiş olan yapılardan en önemlisi Kadınlar Manastırı'dır. Maden semtinde, Selvili Yo-kuş'un altından sahile doğru hafif eğimle inen yamaçta yapılmış olan manastırın II. İustinos'un sarayının bulunduğu yerde olduğu tahmin edilmektedir. Orhan Erdenen, 19601ı yıllarda bu bölgeden geçen Yılmaz Türk Caddesi'nin yanında manastırın temellerinin, zemin kat duvarlarının ve bir kulesinin kalıntılarının durduğunu, daha sonra buraların toprakla doldurulup yapılaşmaya açıldığını yazmaktadır.
Adanın en yüksek tepesinde (Aya Yorgi Tepesi, 203 m) yer alan Aya Yor-gi (Ayios Yeoryios) Manastırı ve Kilisesi, çan kulesi yüzünden Kudunas (çıngıraklı) adıyla anılır. Bazı kaynaklar burada ilk manastır ve kilisenin yapımını Bizans dönemine, VI. yy'a kadar geriye götürürler. Scarlatos Byzantios'un 1862' de yazdığına göre, o dönemde bile ruh hastalarının, hem çevrelerinden uzaklaştırmak hem de tedavi için getirildikleri bu dinsel merkez, Bizans döneminde de benzeri amaçlar için kullanılmış olabilir. Aynı yerde, yüzyıllar boyunca çeşitli defalar yeni yapılar kurulmuştur. 1751'de kurulan küçük kilise, tam tepede çan kulesinin arkasındaki 1905 tarihli yeni kilise, Blahernai Şapeli, Ayazması, Manastırı, çan kulesi, Ayios Yeoryios Kilisesi, Ayios Haralambos Kilisesi, Manastırı, aynı bütünlüğün kimisi ayakta, kimisi harap ve metruk parçalarıdır. Ay-
nı yerdeki kır gazinosu Ayios Yeoıyios Kilisesi'nin üstünde yer alır.
Büyükada'nın ikinci yüksek tepesi o-lan Hristos Tepesi'nin üstünde, Hristos ya da diğer adıyla Metamorfozis Kilisesi ve Manastırı vardır. Bizans döneminde aynı yerde bulunduğu tahmin edilen bir manastırın yerinde 1597'de inşa ettirilmiş, 1869'da tamir görmüştür.
Büyükada'daki bir diğer önemli bina Hristos Manastırı'nın bulunduğu bölgede çamlıklar içinde kurulu Büyükada Rum Yetimhanesi'dir(->).
Ayios Dimitrios Kilisesi, Kumsal semtinde büyük bir bahçe içindedir. Adadaki Ortodoks cemaat tarafından 1856-1857' de yaptırılmıştır. Dini bayramlarda büyük ayinin yapıldığı kilise burasıdır. Ayios Teodoros, Arabacılar Meydanı'na açılan Panayia (Kimisis), Maden semtindeki Ayios Nikolaos (Aya Nikola) çevresindeki Rum Ortodoks mezarlığı içindeki Profitis İlyas, ayrıca Ermeni Katolik kilisesi, San Pasificio Latin Katolik Kilisesi, Surp Asdvadzadzin Ermeni Katolik Kilisesi, Musevi sinagogu diğer önemli tapınak ve kiliselerdir.
Büyükada'da halen dört cami bulunmaktadır. Bunlardan Selvili Camii de denen, II. Abdülhamid tarafından yaptırılmış, Batı etkisinde eklektik bir yapı olan Hamidiye Camii, Ada Camii Sokağı'nda bahçe içindedir. Hristos Tepesi'nin kuzey yamacının altında yer alan ve içinde, Mehmed Şakir Paşa'mn (ö. 1914), tarihçi Ahmed Refik Altınay'ın (ö. 1937) dilci İbrahim Necmi Dilmen'in (ö. 1945), ressam, sanatçı Aliye Berger'in (ö. 1977), yazar Doğan Avcıoğlu'nun (ö. 1983), iktisatçı Prof. İdris Küçükömer (ö. 1987) gibi Büyükada'da yaşamış tanınmış kişilerin mezarlarının da bulunduğu İslam mezarlığı, 20. yy başlarında düzenlenmiştir.
Büyükada'nın diğer önemli yapıları, sivil mimari örnekleri olan köşkler, yalılar, otel binaları vb'dir. Yağmalar, yangınlar, zelzeleler ve nihayet yakın tarihlere kadar sürüp giden sorumsuz ve değer bilmez yıkımlar yüzünden, köşklerin ve diğer binaların büyük bölümü günümüze kadar gelememiştir. En eski yapının Çınar Meydanı'ndan Maden'e doğru giderken sağ tarafta kalan ve restore e-dilmekte olan, kapısında 1822 tarihi okunan üç katlı ahşap bir köşk olduğu sanılmaktadır. Restore edilmiş ya da restorasyon bekleyen 19. yy sonu 20. yy başı yapılara Nizam ve Maden mahallelerinin çeşitli yerlerinde rastlanmaktadır. Bunlar bahçeler içinde 2-4 katlı ahşap köşklerdir. 19. yy'm ikinci yarısı ve 20. yy başlarının Batı üsluplarının etkisini yansıtan, ahşaba uygulanmış art nouveau örneklerinin yanında, çeşitli üslupları eklektik biçimde klasik Osmanlı Türk üslubuyla kaynaştıran yapılara sık rastlanır. Ayrıca bitişik nizam iki katlı evlerin sıralandığı dar sokaklar, bugün azalmış olmakla birlikte, görülmeye değer güzelliktedir.
Büyükada'nın en ilginç yanı, daha 19. yy ortalarından itibaren, bahar ve yaz aylarında zengin ve seçkin yazlıkçıların gel-
Çankaya Meydanı'ndaki ibrahim Necmi Dilmen köşkünün yanından iskeleye iniş. Nazım Timuroğlu, 1993
mesiyle başlayan canlı yaşamdır. Bu yaşamın müzikle, akşamüstü piyasalarıyla, şıklık ve neşeyle renklenmesinde, adanın nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Rum, Ermeni, Musevi azınlıkların ve bu yaşamı kendi Osmanlı renklerini de katarak paylaşan paşazade ailelerinin, önce Osmanlı sonra da Cumhuriyet aydınlarının payı vardır. 20. yy başında şıklığın, seçkin sayfiye ve Batılı yaşamın İstanbul'daki merkezlerinden biri haline gelmiş bulunan Büyükada, daha sonraki yıllarda da I. ve II. Dünya Savaşları kesintileri dışında, başta azınlık sosyetesi ve Cumhuriyet döneminin üst düzey yöneticileri, siyaset adamları, küçük bir aydın ve sanatçı topluluğunun tercih ettiği yer olmuş; Anadolu Kulübü bu siyasal üst katmanların buluşma merkezi haline gelmiştir. Büyükada'da, hele azınlıkların adayı terk etmelerinden önceki yıllarda neşeli ve geleneksel motiflerle kutlanan yortular, dini törenler yanında, bembeyaz giysili genç kızların, rengârenk giyinmiş gençlerin ve çocukların çiçeklerle süslenmiş arabalarla geçit yaptıkları çiçek festivalleri, Adalar güzeli yarışmaları, spor yarışmaları, yaşama canlılık ve renk katan olaylardı.
Büyükada günümüzde Sirkeci, Kabataş ve Bostancı'dan kalkan ada vapurları ve deniz otobüsleriyle İstanbul'un her iki yakasına da sık deniz seferleriyle bağlanmıştır. Adada otomobil yasağı sürmekte ve bu bakımdan da Büyükada diğer İstanbul adaları gibi kentin motorlu araç girmeyen çok nadir bölgelerinden biri olma durumunu korumaktadır.
Bibi. Tuğlacı, İstanbul Adaları, I; Erdenen,. Adalar; S. Akpınar, "Adaların Tarihi ve Arkeolojisi", Adaların Türk Turizmindeki ve Edebiyatındaki Yeri ve Önemi Semineri, İst., 1984; G. Schlumberger, İstanbul Adaları, ist., 1937; E. Mamboury, Leş Iles deş Princes, İst., 1943; "Büyükada", ISTA; "Büyükada", İKSA.
İSTANBUL
Dostları ilə paylaş: |