CERRAHÎLİK
Halvetîliğin, Nureddin Cerrahî (1678-1721) tarafından istanbul'da kurulmuş o-lan kolu.
Kurucusunun İstanbul doğumlu olduğu Cerrahîlik, Nureddin Cerrahî'nin(-0, Halvetî tarikatının "Orta Kol" denen Ah-medî koluna mensup bir şeyh iken yapmış olduğu içtihatlar sonucunda kurulmuştur. Pirin kurmuş olduğu tarikat koluna adını vermiş olan "Cerrahî" lakabı, doğduğu Cerrahpaşa semtinden kaynaklanmaktadır.
Nureddin Cerrahî genç yaşta, Üskü-dar-Toyğartepesi'ndeki Selami Ali Efendi Tekkesi'nin postnişini Şeyh Ali Alâ-eddin Köstendilî'ye (ö. 1730) intisap etmiş, kendisinden hilafet aldıktan sonra kısa bir müddet Karağümrük'teki Canfe-da Kadın Camii'nin içindeki halvethane-
Pîr Nureddin Cerrahînin Karağümrük'teki
Cerrahî Âsitanesi'nin türbesinde bulunan
sandukası.
M. Baha Tanınan
de yaşamış, arkadan söz konusu camiye bitişik Bekir Efendi Konağı'nı satın almış, muhiplerinden olan devrin hükümdarı III. Ahmed de bu konağın yerine kendisi için 1703'te tekkeyi yaptırmıştır. 1721'de vefat eden Nureddin Cerrahî, on sekiz yıl boyunca irşatla meşgul olmuş ve tekkesine defnedilmiştir. Pirin türbesini barındıran ve kaynaklarda ".Nureddin Cerrahî Tekkesi"(->), "Asitane-i Nureddin", "Nureddin Âsitanesi" gibi isimlerle anılan bu kuruluş Cerrahîliğin merkezi olagelmiştir.
Nureddin Cerrahî'nin yedi tane halifesi olduğu bilinmektedir. Bunlardan İstanbul'da faaliyet gösteren Şeyh Süleyman Veliyüddin (ö. 1745) ile "İğci/İplik-çi" lakaplı Şeyh Mehmed Hüsameddin Türabî (ö. 1754), kendisi gibi Şeyh Ali Alâeddin Köstendilî'nin dervişleridir. Gerek bu iki şeyh gerekse de Sertarikzade Şeyh Mehmed Emin Efendi (ö. 1758) ile Şeyh Seyyid Yahya Şerafeddin Moravî (ö. 1770) birçok derviş ve halife yetiştirerek, birtakım zaviyeler tesis ederek Cerrahîliğin yayılmasını sağlamışlar, ayrıca, vefatlarına kadar Karağümrük'teki âsita-nede sırayla şeyhlik görevini üstlenmişlerdir.
Cerrahîliğin âsitanesi ve pir makamı olan Karağümrük'teki tekkede, Nureddin Cerrahî'nin vefatından tekkelerin kapatıldığı tarihe (1925) kadar tarikat faaliyeti aralıksız olarak sürdürülmüş, bu süre zarfında tekkenin postuna, hepsi devirlerinin ileri gelen sufîleri olan on yedi tane şeyh oturmuştur. Zaman içinde birçok yenileme, onarım ve tadilat geçiren Nureddin Cerrahî Tekkesi'nde tevhidhane ile türbeyi barındıran çekirdek II. Mah-mud döneminde ana hatlarıyla son şeklini almış, geriye kalan selamlık, harem ve diğer bölümler de 19. yy'ın ikinci yarısı içinde yenilenmiştir. Aşağı yukarı bütün
özgün unsurları ile ayakta kalabilmiş nadir tarikat tesislerinden olan tekke günümüzde, son postnişin Şeyh İbrahim Fah-reddin Efendi'nin (Erenden) (ö. 1966) öğrencileri tarafından kurulan Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma Yaşatma Vakfı'nı barındırmaktadır.
İstanbul'da, doğrudan doğruya Cerrahî şeyhleri tarafından tesis edilmiş veya başka bir tarikata bağlı olarak kurulup sonradan belirli bir müddet için Cer-rahîliğe intikal etmiş olan otuzdan fazla tekke tespit edilmektedir. Karagümrük' teki âsitaneye bağlı zaviyeler durumunda olan ve İstanbul'un hemen her kesimine dağılmış bulunan bu tekkeler içinde Cerrahîliğe bağlı olarak tesis edilenler kuruluş tarihlerine göre şu şekilde sıralanabilir:
Çeragî Hamza (Saçlı Şeyh Mustafa Efendi) Tekkesi: Sultanselim'de bulunan bu tekke 1122/1710'da Şeyh Süleyman Veliyüddin tarafından kurulmuş fakat şeyhliği kendisinden devralan halifesi Saçlı Şeyh Mustafa Efendi'nin (ö. 1759) adıyla tanınmıştır. Bu şeyhin vefatından sonra Rıfaîliğe bağlanan tekkenin ayin ve erkânında Cerrahîliğin hatırasını yaşatan birtakım özellikler sonuna kadar yaşatılmıştır. Günümüzde hemen bütünüyle ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Hacegî Tekkesi: Fatih-Otlukçuyoku-şu'nda bulunan, ulemadan Hocazade Mustafa Efendi tarafından 1585 dolayında Mimar Sinan'a yaptırılan mescide (Hacegî/Hacegîzade Mescidi) 1140/1727' de Şeyh M. Hüsameddin Türabî'nin meşihat koyması sonucunda kurulmuştur. Kurucusunun lakaplarından dolayı "İğ-ci/İplikçi Tekkesi" olarak, ayrıca beşinci postnişini Bedestanî Şeyh Mustafa Efendi'nin (ö. 1792) Süleymaniye'deki Helvaî Tekkesi'nde şeyhlik yapmasından ve "Helvaî Şeyhi" olarak da anılmasından ötürü "Helvaî Tekkesi" adıyla da anılan bu zaviye 19. yy'm birinci çeyreğinde kısa bir müddet Nakşibendîliğe bağlanmış sonra tekrar Cerrahîlere intikal etmiştir. Günümüzde mescit-tevhidhanenin bazı duvar kalıntıları görülebilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |