Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


BAYRAMÎLİK 106 107 BAYRAMLAR



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə150/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   146   147   148   149   150   151   152   153   ...   899
BAYRAMÎLİK

106

107

BAYRAMLAR

Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık koyunlarını satmak üzere Beyazıt Meydam'nda toplanmış satıcıları gösteren yüzyılın başından bir kartpostal.



Gökhan Akçura koleksiyonu

Efendi (ö. 1687) ve Gazanfer-i Sanî (ö. 1700) meşihat görevini yürütmüş, 18. yy başında bu Melamî merkezi önce Şaba-nî, ardından Kadirî tarikatına geçerek 1925'ten kısa bir süre önce Süreyya Baba tarafından Bektaşîliğe bağlanmıştır. Rumeli Melamîlerinin örgütlendiği ikinci merkez olan Kasımpaşa'daki Paşmakçı Tekkesi ise, Haşimî Osman Efendi'nin halifeleri tarafından idare edilmiş, fakat sonradan Kadirî ve Rıfaî tarikatlarına geçmiştir. Rumeli Melamîlerinin İstanbul'da kurdukları son büyük merkez, Eyüp'teki Taşlıburun Tekkesi'dir(->). "Lagarî" lakabıyla anılan Belgradlı Şeyh Mehmed Efendi (ö. 1682) tarafından kurulan bu tekkedeki Melamî faaliyeti uzun ömürlü olamamıştır. Klasik Bayramîliğin mirasını devralan Himnıetîliğin bu dönemde istanbul'da yaygınlaşmaya başlaması bir bakıma güç dengesinin Melamîlik aleyhine bozulmasına yol açmış ve bu zümre 18. yy'dan itibaren tekke organizasyonu dışına çıkarak yalnızca "gavsiyet" makamındaki tarikat temsilcisinin denetimiyle şekillenen serbest bir örgütlenme modelini benimsemiştir.

16. yy ortalarından itibaren istanbul' daki etkinliğini özellikle Halvetîlik ve Melamîlik karşısında kaybetmeye başlayan klasik Bayramîliği 17. yy'da yeniden canlandıran mistik akım Himmetîliktir. Bayramîlikten kendi adına kol ayıran Şeyh Himmet Efendi (ö. 1683), önce Şa-banî, ardından Bayramî hilafeti alarak Fatih Yenibahçe'deki Defterdar ibrahim Efendi Mescidi bünyesinde Bayramîliği yaymaya başlamış ve onun bu çabası sonucunda tarikat, 1925'e kadar devam eden en güçlü dönemini yaşamıştır. Himmet Efendi aynı zamanda istanbul'un tasavvuf kültürüne damgasını vuran ve Himmetzadeler olarak tanınan büyük şeyh ailesinin de kurucusudur. Bayramîliğin 17. yy ortalarından başlayıp 20. yy'ın ilk çeyreğine kadar devam eden yoğun faaliyetine hep bu aileye mensup şeyhler yön vermişlerdir.

Yenibahçe'de faaliyet gösteren Himmet Efendi Tekkesi, Hacı Bayram-ı Velî Âsitanesi'ne bağlı olup Bayramîliğin İstanbul'daki merkez tekkesidir. Bu tekkenin bütün şeyhleri Himmet Efendi'nin ailesinden gelmiş ve hilafet verme yoluyla diğer tarikatlara ait tekkelerde de Bayramî meşihatinin sürmesini sağlamışlardır. Himnıetîliğin ikinci önemli merkezi, Üsküdar'daki Bezcizade Muhyî Efendi Tekkesi'dir. Aslen Melamî olan Mehmed Muhyî Efendi'nin (ö. Iöl6) kurduğu bu Halvetî tekkesi, vefatından bir süre sonra Himmetîlerin denetimine girmiş ve böylece Bayramîlik her iki tekkeyi de kapsayan ortak meşihat modeline göre idare edilmiştir. Salı Tekkesi olarak da tanınan bu ikinci merkezin sonradan Yenibahçe'deki Himmetzade Tekkesi'nin yerine geçtiği, vefat eden Bayramî şeyhlerinin buraya gömülmelerinden anlaşılmaktadır.

Bayramîliğin 18. yy başlarından itibaren daha önce Halvetîlik karşısında ko-

ruyamadığı güç dengesini yeniden kendi lehine kurmaya çalışması dikkat çekicidir. Özellikle bu noktada", Halvetîliğin , Sivasî kolu ile Bayramîlik arasında yakın bir ilişkinin mevcut olduğu söylenebilir. 16. yy sonlarında Yavsî Baba Tekkesi'n-deki Bayramî meşihatine son veren ünlü Halvetî Şeyhi Abdülmecid Sivasî ve onu izleyen Abdülahad Nuri'nin(->). yetiştirdikleri halifeler aracılığıyla İstanbul'daki önemli tasavvuf merkezlerinde oluşturdukları Halvetî zümreleri, 18. yy ortalarından itibaren Himmetîlik yoluyla Bayramîliğin nüfuz alanına girmeye başlamışlardır. Özellikle Çarşamba'daki Mehmed Ağa Tekkesi ile Şehremini'deki Yavaşça Mehmed Ağa Tekkesi, Sivasîlikten Bayramîliğe geçen iki önemli Halvetî merkezidir. Yenibahçe Himmetzade Tekkesi Postnişini Abdüssamed Efendi'nin (ö. 1737) halifelerinden Abdülha-lim Efendi (ö. 1759) Yavaşça Mehmed Ağa Tekkesi'ndeki Abdülahad Nuri Efen-di'ye uzanan Sivasî meşihatine son vermiş ve Bayramîlik burada kendisinden sonra oğlu Mehmed Habib Efendi tarafından 1770'e kadar temsil edilmiştir. Yine Çarşamba'daki Mehmed Ağa Tekkesi'nde Abdülahad Nuri Efendi'ye dayanan Sivasî meşihati, Abdüssamed Efendi halifesi Mehmed Efendi (ö. 1751) aracılığıyla Bayramîliğe bağlanmış ve oğullan Yahya Efendi (ö. 1808) ile Ali Efendi tarafından burada 1855'e kadar Bayramî meşihati sürdürülmüştür.

Tarikatın faaliyet sahası, yalnızca, bu tekkelerle sınırlı değildir. Yenibahçe ve Üsküdar'da iki önemli merkeze sahip bulunan Bayramîlik, Himmetzadelerin yoğun faaliyetleri sonucunda diğer tarikatlara ait tekkelerde de belli sürelerle meşihat makamını kontrolü altında tuta-bilmiştir. Bu türden kısa süreli Bayramî meşihatinin ilki, 18. yy başlarında Bayrampaşa Tekkesi'nde gerçekleşmiş, Hirn-metzadelere mensup Şeyh Mehmed Emin Efendi ve oğlu Mehmed Esad Efendi, 1787'ye kadar bu tekkede postnişinlik yapmışlardır.

Haseki'deki Seyyid Baba Tekkesi'nde 1780-1831 arasında hüküm süren Bayramî meşihati ise, tarikatın mistik yapısını Halvetîlik ile birlikte şekillendiren Nakşîliğin ilk defa Himnıetîliğin bünyesinde belirgin bir biçimde ön plana çıktığı dönem olmuştur. Daha önce Halvetî kökenli tasavvuf akımlarıyla ilişkisi bulunan Bayramîliğin Seyyid Baba Tekkesi'nde Nakşîlik ile bütünleşmesi, bir bakıma tarikatın 15. yy başlarındaki kültürel köklerine yeniden bağlanması şeklinde yorumlanabilir. Himmetzade-lerden Abdüllatif Efendi halifesi Türbe-dar Mehmed Efendi (ö. 1813), ünlü Nakşî Şeyhi Mustafa Baba'ya (ö. 1780) intisap ederek Bayramîlik ile Nakşîliği kaynaştıran tasavvuf anlayışını Seyyid Baba Tekkesi'nde başlatmış ve 1813te vefat edince yerine geçen Şeyh Ali Efendi, 1831'e kadar bu Nakşî-Melamî içerikli Bayramî meşihatini sürdürmüştür. Bu ilginç örneğin dışında Bayramîlik,

İstanbul'un mistik hayatında önemli yer tutan Taşkasap'ta Zıbın-ı Şerif, Aksaray'da Şeyh İbrahim Efendi, Eyüp'te Abdi Baba, Altımermer'de Tavîl Mehmed Efendi, Üsküdar'da Etyemez ve Kâğıthane'de Abdüssamed Efendi tekkelerinde belli zaman aralıklarıyla meşihat makamını temsil etmiştir.

Sünnî akideye bağlı bulunan klasik Bayrâmîliğin, İstanbul'un sosyal topografyasında öncelikle orta tabakaya hitap ettiği ve bu zümrenin fütüvvet ilkeleriyle kuşatılmış değerlerini mistik açıdan şekillendirdiği söylenebilir. Üst tabaka üzerindeki etkisi ise 16. yy'da oldukça belirgindir, Bu dönemde özellikle tarikata bağlı bulunan Şeyhülislam Ebussu-ud Efendi ile Şeyhülislam Abdülkadir Şeyhî ailelerine mensup nüfuzlu ulema çevresi, Bayramîliği merkezi yönetim katında temsil etmekle birlikte daha sonraki yüzyıllarda bu ayrıcalıklı konum Nakşibendîliğin kontrolüne geçmiştir. II. Mehmed'in (Fatih), hocası Akşemseddin tarafından Bayramîliğe intisap ettirildiği yolunda bir rivayet varsa da, bunun tarihsel gerçeklere uymadığı açıktır.

Bayramîlik, Allah'ın adını ve sıfatlarını, zikretme esasına dayalı "esma" tarikatlarından olup, bu mistik ritüeli uygulama şekli açısından "devranî" tarikatlar grubuna girer. Bayramîlerin tasavvuf anlayışları, tıpkı diğer tarikatlardaki gibi sayı sembolizmine dayanan özel kıyafetlerine yansımıştır. Bayramî derviş ve şeyhleri beyaz keçeden yapılma altı terkli (dilimli) tarikat tacı giyerler. Bu terkler, dört ana yön ile üst (manevi) ve alt (maddi) âlemin işareti olup kainatı sembolize etmektedir. Ayrıca "vahdet" ve "kesret"i belirten terksiz (dilimsiz) tarikat tacı da Bayramîler tarafından kabul görmüştür. Özellikle Himmetîlerin tacı bu şekildedir ve üzerinde "şeriat, "marifet" ve "hakikati" sembolize eden, üç parçalı bir "gül" vardır. Ayrıca tarikat içindeki manevi hiyerarşiyi belirtmek için Bayramî şeyhleri beyaz, halifeleri ise bal rengi taç giymişlerdir.

Bibi. BOA, Cevdet Evkaf, no. 16039 (Cema-ziyelevvel 1140); BOA, Cevdet Evkaf, no. 11578, (19 Muharrem 1233); BOA, Cevdet Evkaf, no. 9192, (2 Zilkade 1189); BOA, İrade Evkaf, no. 2123/6, (23 Şevval 1311); CSR, Dosya, B/23, 62, 71, 99, 188, 231; Evliya, 5e-yabatname, l, 419-420; Lâmîî, Nefehât, 683-690; Mecdî, Hadaikü'ş-Şakaik, 240-246; Ataî, Hadaiku'l-Hakaik, 64-65; Haririzade, Tib-yân, vr 172a-194a; Ayvansarayî, Hadîka, I, 58-59, 121-122, 210-211; Ayvansarayî, Meç-muâ-i Tevârih, 86-212; Sarı Abdullah, Seme-râtü'l-Fuâd, İst., 1288, s. 227-245; La'lîzade Abdülbâki, Menâkıb-ı Melâmîye-i Bayramî-ye, İst., ty, s. 8-23; Vicdanî, Tomar-Halvetiye, 17-18; Vicdanî, Tomar-Melâmüik, 34-42; A. Münib, Mir'at-i Turuk, İst., 1306; M. Samî, Esmâr-ı Esrar, İst., 1316, s. 21; Vassaf, Sefine, II, 251-280, V, 262; Osmanlı Müelliften, I, 198-225; Mehmed Tahir, Hacı Bayram-ı Velî, ist., 1341; M. Ali Aynî, Hacı Bayram-ı Velî, İst., 1343; Gölpınarlı, Melâmilik, 33-39; ay, Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatler, İst., 1969, s. 236-238; ay, "Bayramiyye", İA, II, 423-425; ay, "Himmetiyye", TA, XIX, 248-249; S. Anderson, "Dervish Orders of Cons-tantinople", The Musliem World, XII (1922),

s. 53; J. P. Brown, The Dawishes ör Oriental Spirutualizm, Londra, 1927, s. 459; Uzunçar-şılı, Osmanlı Tarihi, IH/1, 353; J. S. Triming-ham, The Sufî Orders in islam, Oxford, 1971, s. 99-100; F. Bayramoğlu, Hacı Bayram-ı Velî, I-II, Ankara, 1982; H. J. Kissling, "Zur Geschichte deş Denvischordens der Bajrâ-mijje", Dissertationes Orientales et Balcani-cae Cottectae: I. Das Denvischtum, Münih, 1986, s. 237-268; O. Depont- X. Coppolani, Leş confreries religieuses musulmanes, (tıpkıbasım), Paris, 1987, s. 532; G. L. Lewis, "Bay-ramiyya", El2, I, 1137; F. Bayramoğlu-N. Aza-mat, "Bayramiyye", DlA, V, 269-273.

EKREM IŞIN


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   146   147   148   149   150   151   152   153   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin