BEYLERBEYİ CAMÜ
204
205
BEYLERBEYİ OLAYI
LKJ-l
karnas yapılacakmış gibi kademelendi-rilmiştir. Mihrap önündeki mekân bir yarım kubbeyle örtülüdür. Mihrap nişinin tam üstünde çini bir panoda Ihlas suresi yazılıdır.
Ana mekânın kuzey yanında ise son cemaat yerinin üzerini kaplayan galeri bulunmakta ve ana mekânın içine doğru uzanmaktadır. Ana mekânla galerinin ilişkisi kuzeybatı köşesinde yer alan bir merdivenle kurulmaktadır.
Son cemaat yerine deniz tarafından on bir basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Mekân altı sütunla desteklenen bir cephe ve iki mihraptan oluşmaktadır. Sütunların arasında, ortadaki daha geniş olmak üzere yedi açıklık meydana gelmiştir. Bu açıklıklarda mermer korkuluklar yer almaktadır. Orta açıklıktaki kemerin altında mermer söveli bir kapı bulunmaktadır. Son cemaat yerinin doğusunda küçük bir oda yer almaktadır. Bu odanın kayyum odası olarak düşünülmüş olması muhtemeldir.
Hünkâr mahfili bölümünün girişi, yapının doğusunda yer almaktadır. Buraya da hem denizden hem de karadan ulaşılabilmektedir. Bu bölümün zemin katında, yalnızca birinci katı taşıyan üç ayakla, merdivenler ve minare girişi bulunmaktadır. Üç sahanlıklı bu merdivenlerin ikinci sahanlığından ana mekâna girilmektedir. Birinci katta geniş bir hol vardır. Buradan hünkâr odasına ve caminin galerisine geçilmektedir. Hünkâr odası üç sütun ve bunları birbirine ve duvara bağlayan dört kemer üzerinde kuzeye doğru uzanmaktadır. Doğusunda bir abdest alma yeri vardır.
Yapının batısında caddeden yüksek bir platform bulunmaktadır. Bu platformun kuzey ucu bir giriş saçağı ile örtülmüştür. Saçağın altında dört giriş bulun-
Beylerbeyi Camii'nin planı. Selçuk Batur
maktadır. Bunlardan ana mekâna, bugün yıkılmış olan ilk minareye, son cemaat yerine bitişik küçük odaya ve minare girişinin bulunduğu odaya geçilmektedir. Üzerindeki kitabelerden ve konstrüktif benzerliklerden, batı cephesinde yer alan avlu ve giriş saçağının 1778'deki ilk yapımdan kalmış olduğu anlaşılmaktadır.
Girişin hemen önünde camiye cuma namazına gelen padişahın ata binmesini kolaylaştıran bir biniş taşı vardır.
Ana mekânın dış yüzeyleri üç kademeli olarak ele alınmışlardır. Bunlardan, beden duvarının meydana getirdiği birinci kademenin en belirgin yüzey elemanları, iki pencere sırası ile iki silme takımıdır. Birinci sıradaki pencereler dikdörtgendir. Üzerlerinde birer boşaltma kemeri yer almaktadır, ikinci sıradaki pencereler ise sivri kemerlidir, iki pencere sırası birbirinden, ikinci sıranın denizliği hizasındaki bir silme ile ayrılmaktadır. Doğu ve batı cephelerinde, pencerelerin arasında iki pilastr bulunmaktadır, ikinci kademede sekizgen bir kasnak duvarı yer almaktadır. Sekizgen köşelere rastlayan dört duvarı, yarım kubbelerle yırtılmıştır. Bu yarım kubbelerin içinde ikişer pencere bulunmaktadır. Yarım kubbe bulunmayan kenarlardan, doğu ve batı cephesine rastlayanlarda ikişer pencere, kuzey cephesinde bir yuvarlak pencere ve güney cephesinde de mihrap nişinin yine bir yarım kubbe o-lan örtüsü yer almaktadır. Pencere araları kurşunla kaplanmıştır. Pencere kemerleri kasnağın bitim hizasını aşarak kubbenin eteğini parçalamaktadır. Hünkâr mahfili ve galeri bölümü cephelerinin temel elemanı dikdörtgen pencerelerdir. Pencerelerin üzerinde boşaltma kemerleri görülmektedir. Ana mekânın iç yüzeylerinin düzenlenmesi ana hatlarıyla dış
yüzeyin aynıdır. Ancak birinci sıradaki pencerelerin üzerindeki kemerler içeride boya ile belirtilmiştir. İkinci sıradaki pencereler ise dışarıdan sivri kemerli oldukları halde, içeriden yuvarlak kemerlerle donatılmışlardır. Aynca üzerlerinde "C" kıvrımları bulunmaktadır.
Beylerbeyi Camii'nin ilginç yönlerinden birisi de ibadet mekânını örten kubbenin ahşap iskeletli olarak tasarlanma-sıdır. Mimarın bu çözüme başvurmasının nedeni -belki de kısmen denizden kazanılmış olan- zeminin direncine güvenmemesi olabilir. Söz konusu ahşap kubbe, içeriden bağdadi sıva, dışarıdan kurşunla kaplanarak kagir kubbe gibi gösterilmiş, ayrıca taşıyıcı sistem gerçek -kagir- bir kubbenin gerektirdiği biçimde düzenlenerek bu izlenim daha da güçlendirilmiştir. Kubbenin yükü beden duvarlarına sekiz noktada aktarılmaktadır. Birinci kasnak seviyesinde beden duvarlarına rastlayan boşaltma kemerleri ile köşelere çapraz olarak yerleştirilmiş yarım kubbeleri taşıyan kemerler arasındaki bölge küçük pandantiflerle geçilmiştir. Hünkâr mahfilinin, son cemaat yerinin ve galerinin strüktür sistemi ise düz atkılıdır.
Beylerbeyi Camii'nde çeşitli malzeme ve konstrüksiyon teknikleri kullanılmıştır. Ana mekânın konstrüksiyonu yığmadır. Dış yüzeylerde oldukça kaba kesilmiş taşlar görülmektedir. Derzler, çoğu yerlerde, düzgün ve sürekli değildir ve taş ölçülerinde bir tutarlılık yoktur.
Hünkâr mahfilinin zemin katındaki üç ayak, kesme taştan, diğer tüm serbest taşıyıcılar yekpare mermerden yapılmıştır. Bu bölümdeki bütün kemerlerin malzemesi ise tuğladır. 1967'de çekilmiş fotoğraflardan ahşap olduğu anlaşılan döşemeler 1969'daki tamirde betonarmeye çevrilmiştir. Mahfilin dış yüzeyleri kesme taş ve tuğladan yapılmış; iki sıra tuğla, bir sıra taştan meydana gelen bir almaşıklık düzeni uygulanmıştır.
Beylerbeyi Camii'nde dekoratif biçimlenme gösteren elemanların sayısı son derece sınırlıdır. Sivri, yuvarlak ve "C" kıvrımlı olmak üzere üç tip kemerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca kapı üstlerinde basık kemerler bulunmaktadır. Yapıda üzengisi "S" kıvrımlı kemerin de bir örneği vardır. Bu kemer, batıdaki avlu duvarında yer alan girişin üzerindedir.
Kolonlar prizmatik bir pedastal (ayaklık) üzerine oturmaktadır, içerideki ayaklıkların üzeri yivlidir. Ayaklıktan zemine ve kolona geçişte silme takımları bulunmaktadır. Genelde üç tip sütun başlığıyla karşılaşılmaktadır. Sütunun bitiminde-ki metal bileziğin üzerinde, süslemesiz bir yüzeyle daha geniş bir daireye geçilmekte; bu daireden kareye geçilirken dört köşede yaprakçıklar yer almaktadır. Birinci tipte bu yaprakçıkların üzeri düzdür; ikinci tipte ise bunlar akant yaprağı biçiminde oyulmuştur. Bunun üzerinde tekrar bir metal çerçeve, onun üzerinde de kesme taştan bir silme takımı yer almakta, kemer bundan sonra başlamakta-
dır. Üçüncü tip sütun başlığı, galeriyi taşıyan sütunların üzerindedir, iyonik başlıklarda köşelerde görülen volütler, burada kardinal noktalarında kullanılmıştır. Bunların altında da yumurta motifleri görülmektedir. .
Yapının iç yüzeyleri kalem işiyle kaplanmıştır, iç yüzeylerin süslemesinde karşılaştığımız önemli bir özellik, mihrap nişi duvarlarının silme hizasına kadar (zeminden başlayarak 4 m); doğu ve batı duvarlarının da zeminden başlayarak yaklaşık 37 cm'lik bir bölümünün çinilerle kaplanmış olmasıdır. Mihrap niş-lerindeki çinilerin pencerelerin üst hizasına kadar yükselen kısmındaki bordür-ler Osmanlı çinileriyle, panolar Avrupa çinileriyle kaplanmıştır. Daha yukarıdaki kısımda ise, içinde âyetü'l-kürsînin yazılı olduğu, lacivert üzerine beyaz çinilerle örtülüdür. Mihrabın üzerinde de l,20x 1,20 m boyutlarında bir çini pano vardır. Ayrıca bütün birinci sıra pencerelerin zemini çini parçalarla kaplanmıştır. Yapı bu haliyle, değişik yerlerden toplanmış çinilerin meydana getirdiği bir sergi niteliğindedir.
Minber ve vaaz kürsüsü, ahşap üzerine istanbul işi sedef kakma olarak yapılmıştır. Sedef kakmalar dökülmüştür, her ikisi de harap haldedir.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 152; Öz, istanbul Camileri, II, 12; S. Eyice, "İstanbul Minareleri", Türk Sanatı Tarihi Araştırmaları, I (1963), s. 66; Ergin, imaret Sistemi, 57; Kuban, Barok, 26; Ş. Turan, "Osmanlı Teşkilatında Hassa Mimarları", DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, I/l (1963), s. 190-194.
SELÇUK BATUR
Dostları ilə paylaş: |