BLAHERNAİ AYAZMASI
Bugünkü Ayvansaray'da, Meryem'e ithaf edilmiş, Bizans dönemine ait ayazma. Ayvansaray'da, Panayia Blahernai Kilisesi ve buna bağlı binaların yer aldığı ve bahçe kapısı Kuyu Sokağı, Mustafa Paşa Bostanı Sokağı ile Dervişzade Sokağı'mn kesiştiği yerde bulunan dini kompleksin bünyesinde, kilisenin bitişiğindedir. Bizans döneminde ise şehrin kuzeybatı köşesinde kalan 14. regio (bölge) içinde, Ayvansaray ile Eğrikapı arasında sur dahilinde bulunuyordu.
Pek çok dini yapı ve profan binalarıyla ünlü, Bizans İstanbul'unun tarihinde adından çok sık söz edilen bu bölge, 447'de, dört ay içinde birkaç kez şehri sallayan, özellikle bu bölgedeki yapılara ve surlara zarar veren depremde harap olduktan sonra, sur duvarları öncelikli olmak üzere imar edilmiştir. Bu arada İmparator Markianos döneminde (450-457) İmparatoriçe Pulheria buraya üç nefli bazilika planındaki Panayia (Meryem) Kilisesi'ni yaptırmıştır (şimdi bunun yerinde 19. yy yapısı bir kilise bulunmaktadır).
Meryem Kilisesi'nin yanına I. Leon dönemi (457-474) sonlarına doğru inşa edilen ayazmanın yapım tarihi 473'tür. Ayazmanın I. İustinianos döneminde (527-565) onarıldığı biliniyor. İmparator II.
Basileios (hd 976-1025) ayazma ve suyo-lunu yeniletmiş; oldukça gösterişli bir yapı haline gelen bu kilise ve ayazma III. Romanos döneminde (1028-1034) tamir ve tezyin edilmesi sırasında elden geçirilmiştir. IV. Romanos Diogenos döneminde (1068-1071) çıkan 1069 yangınında zarar görmüş, ardından hemen o-nanlrmştır. 1204'te Latin yağmasından bu kilise ve ayazma da payını almıştır. 1403' te kiliseyi gören Kastilya Elçisi G. de Clavijo(->) kilisenin güzel, fakat bakımsız olduğunu belirtir. VIII. İoannes Paleolo-gos döneminde (1425-1448) 1434'te çıkan ve kiliseyi temellerine kadar yakan, ayazmaya da bir hayli zarar veren büyük yangında harap olan binalar terk edilmiştir. Ayazmanın İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethine ne durumda ulaştığı bilinmez, muhtemelen kilise ile birlikte ayazma da harabe halindeydi. Nitekim fetihten sonra 16. yy içinde İstanbul'a iki kez gelmiş olan Fransız zoologu gezgin Pierre Gilles şehri ilk ziyaretinde (1544) her iki yapıyı da görmüş, kilisenin çok harap durumda olan kalıntıları ile ayazmanın hâlâ akan suyundan bahsetmiştir. Ermeni yazar P. ğ. İnciciyan (1758-1833) 19. yy'm başlarında, Gilles'in sözünü ettiği kalıntıları da bulamamıştır. Ancak ayazmanın yöre halkı tarafından "Çingene Ayazması" diye anıldığını belirtir. Bu bölgede 18. yy sonlarında süpürge imal eden Çingenelerin olduğundan ise Sar-gis-Sarraf Hovannesyan'ın (1750-1805) bahsettiğine İnciciyan işaret eder.
Bugün mevcut durumdaki kagir kilise geçen yüzyılın ortalarında yapılmış, ayazma da bu sırada son halini almıştır. Yunanlı Paspates 1870'te kilise ve ayazmayı görmüş ve Galanakis'in çizdiği bir gravürü kitabında kullanmıştır.
Ayazmanın suyu Eğrikapı yönünden, cılız bir kaynaktan gelerek, yapının arka kısmındaki bir hazneye damla damla akmaktadır. Oradan tonozlu bir kanal aracılığıyla ayazmaya ulaşan su, bir kemer açıklığının bulunduğu yerden, zeminden az aşağıdaki geniş bir havuza birikmektedir.
Yapının mimari yönden çok fazla bir özellik taşıdığı söylenemez. Ayazma, kilisenin güney kısmına bitişik ve onun ikonastasisinin sağındadır. Zarif başlıkları olan iki mermer sütunçe üzerinde, ortasındaki kilit taşında çift başlı kartal kabartması olan geniş, yayvan bir kemerin arkasında, beşik tonozun altındaki ayazmanın bu kemer başlangıcına rastlayan yerinde mermerden yapılmış alçak bir seki, bunun iki köşesinde birer mermer su çanağı ve ortada yeni yapılmış mermerden küçük bir musluklu su deposu bulunur. Oltadaki havuz önceleri orans vaziyetinde tasvir edilmiş mermerden yapılma bir Meryem kabartmasından, onun elinin içine rastlayan deliklerden akan kutsal su ile doluyordu. Bu kabartma 1960'ta kırılmıştır. Yerinde şimdi yeni bir Meryem ikonası bulunmaktadır. Bu ikonada, kucağındaki bebek İsa ile Meryem'in oluşturduğu
Dostları ilə paylaş: |