CİHANGİR TEKKESİ
Halvetîliğin Cihangiri kolunun kurucusu olan Şeyh Hasan Burhaneddin Cihangiri (ö. 1663) tarafından, Cihangir Camii'ne meşihat konulmak suretiyle tesis edilmiştir.
Kurucusunun türbesini de barındırdığı için Cihangiri kolunun âsitanesi ve pi-revi olarak kabul edilen bu tekkenin tesis tarihi tam olarak tespit edilememektedir. Bu meyanda Hadîka'da, Harput'ta doğan, buluğ çağında Bursa'ya göç eden, 1000/1592'de Halvetî-Ramazanî şeyhlerinden Yakub Efendi'den hilafet alan H. Burhaneddin Efendi'nin 1068/1657'de İstanbul'a gelerek Eyüp'teki Baba Haydar Tekkesi'nde bir müddet ikamet ettikten sonra Cihangir Camii'nde tekkesini kurduğu nakledilmektedir. Buna karşılık gerek caminin son cemaat yeri girişinde bulunan 1307/1889 tarihli ihya kitabesinde, gerekse de mihrabın sağındaki duvarda yer alan ve Cihangir Tekkesi' nin şeyhler silsilesini içeren ta'lik hatlı zerendud (siyah zemin üzerine altın yaldızla yazılmış) levhada H. Burhaneddin Efendi'nin 1020/l6ll'de bu tekkeye post-nişin olduğu, kitabede ayrıca buradaki şeyhliğinin 1663'teki ölümüne dek sürdüğü belirtilmektedir.
Her halükârda H. Burhaneddin Efendi'nin vefatından önce tesis edildiği kesin olan tekke, aynı zamanda tevhidhane olarak da kullanılan Cihangir Camii ile bunun çevresinde yer alan çeşitli bölümlerden, ayrıca adı geçen şeyhin türbesi ile.yanındaki küçük hazireden meydana gelmekteydi. İlk inşa edildiği 907/1559' dan sonra birçok yangın geçiren ve son olarak 1307/1889'da II. Abdülhamid ta-
rafından yeniden yaptırılan cami-tevhid-hanenin ihya kitabesinde, özellikle de "Mahall-i zikr u ibâdet iken bu cây-i la-tîf" mısraında söz konusu yapının çift fonksiyonlu olduğu açıkça ifade edilmektedir.
Cami-tevhidhaneyi çevreleyen diğer tekke bölümlerinin (selamlık, harem, derviş hücreleri, mutfak vb) de yangınlardan hasar gördükleri ve tekkenin faaliye- c-, ti kesintiye uğramamış olduğuna göre, ( "her seferinde cami-tevhidhane ile birlikte ' (ya da ondan az sonra) ihya edildikleri tahmin edilebilir. Söz konusu bölümlerin, zaman içinde değişime uğramış olması gereken yerleşim düzenleri ve mimari özellikleri hakkında kesin şeyler söylemek imkânsızdır. Hadîka'da. 1238/ ı 1823'teki büyük Tophane yangınından/ önce cami-tevhidhanenin yanlarında (do-l ğu ve batı yönlerinde) avlu bulunmadığı/ yalnız arka tarafında (kuzey/giriş yönünf-de) bir miktar avlusunun olduğu, yanj-gından sonra yapı yeniden inşa ettirilir^-ken yan avluların meydana getirildiği yazılıdır. Arazinin aşırı eğimli olmasınf dan dolayı cami-tevhidhane, biri mihrap duvarının hemen önünde, diğeri de ku^ zey duvarının biraz ilerisinde doğu-batı doğrultusunda uzanan iki istinat duvarının arasında set üzerine oturtulmuştur. Bu durumda 1823'ten önce tekke bölümlerinin cami-tevhidhanenin batısındaki H. Burhaneddin Efendi Türbesi'nin başından beri yerini değiştirmemiş olduğu kesindir.
BOA'daki mimari çizimler arasında (no. 224) bulunan, cami-tevhidhanenin II. Abdülhamid tarafından ihyasından bir yıl sonraya ait (21 Cemaziyelevvel 13087 1890 tarihli) bir belgede, karton üzerine kurşunkalemle çizilmiş olarak "Cihangir Camii'nin iki tarafındaki meydanlara yapılacak türbe-i şerif, dedegân (şeyh) ile harem dairelerinin plan ve krokileri" görülmektedir. Söz konusu belgede "dedegân (şeyh) dairesi" olarak adlandırılan selamlık binası doğudaki avlunun sınırında, kıble doğrultusunda, cami-tevhidhanenin derinliğine devam eden ahşap bir yapıdır. İki ucunda hela-abdestlik birimleri ile donatılmış olan bir koridorun üzerinde altı adet oda sıralanmakta, uçlarda yer alan, şeyh odası ile meydan o-dası (veya taamhane) olması muhtemel, nispeten büyük boyutlu iki oda, avlu yönünde ileri çıkmaktadır. Aynı şekilde ahşap olarak tasarlanmış olan iki katlı harem dairesi de arsanın güneybatı köşesine yerleştirilmiş, "karnıyarık" tabir edilen sofalı plan tipinin uygulandığı bu yapıda, kıble doğrultusunda uzanan sofaların çevresine çeşitli yaşama birimleri kondu-rulmuştur. Aynı belgede H. Burhaneddin Efendi Türbesi'nin klasik dönem mezar yapılarından ilham alınarak tasarlandığı gözlenmektedir. Kagir olarak inşa edilmesi düşünülen türbenin planı birbirine bitişik, farklı boyutlarda iki sekizgenden meydana gelmektedir. Doğu yönündeki büyük sekizgen asıl türbe, batıdaki küçük sekizgen ise giriş bölümüdür.
Söz konusu belgede sunulan projenin hiçbir zaman tam olarak uygulanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Yüzyılımızın başlarında güney yönünde çekilmiş bir fotoğrafta, arsanın doğu sınırında tek katlı ahşap bir yapı görülmekte, ancak bunun ne boyudan ne de cephe düzeni arşivdeki selamlık planına uymaktadır. Özellikle sekizgen planlı kagir türbenin inşa edilmediği kesindir. Nitekim söz konusu türbenin 1951'e kadar ahşap bir yapı olduğu bilinmektedir. Bu tarihte yıktırılarak betonarme olarak yeniden inşa ettirilen türbe, kare planlı, betonarme tavan döşemesi üzerine ahşap çatı örtülü, her cephesinde enine dikdörtgen bir pencerenin bulunduğu basit bir binadır. İçeride bulunan beş adet ahşap sandukanın biri Şeyh H. Burhaneddin Cihan-girî'ye, diğeri damadı ve halifesi olan Şeyh Fethullah Efendi'ye (ö. 1703) aittir. Daha sonraki şeyhlere ait olması gereken diğer üç sandukanın altında gömülü olanların kimliklerini belirten levhalar yok olmuştur. H. Burhaneddin Cihangiri' nin sandukasını kuşatan ahşap korkuluklar ajurlu levhalardan, Fethullah Efen-di'ninkiler ise torna işi dikmelerden oluşmaktadır.
Bazı kaynaklarda "Hasan Efendi", "Cihangiri Hasan Efendi", "Cihangir Baba" gibi isimlerle de anılan tekkenin 19- yy ı in ikinci yarısında Halvetîliğin Sünbülî j koluna intikal ettiği, burada pazartesi gün- l teri ayin icra edildiği tespit edilmektedir. Cihangir Tekkesi'nin İstanbul'un tasavvuf musikisi ve folklorunda önemli bir yeri olduğu, özellikle H. Burhaneddin Cihangirî'nin içtihadı olan, kuuden (diz üzerinde oturarak) icra edilen "Cihangir tevhidi" adlı zikir usulünün zamanla İstanbul'daki diğer Halvetî kolları, hattâ diğer tarikatlar arasında da kabul gördüğü bilinmektedir.
Bibi. Evliya, Seyahatname, I, 306-307; Ayvansarayî, Hadîka, II, 72-73; Kut, Dergehnâ-me, 231,^no. 15; Aynur, Saliha Sultan, 35, no. 79; Âsitâne, 10; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 34-35, no. 64; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 9; BOA / Plan, Proje ve Kroki, no. 224 (21 Cemaziyelevvel 1308/2 Ocak 189D; Raif, Mir'at, 347-349; Hocazade, Ziyaret, 107-108; Vassaf, Sefine, V, 274; Ergun, Antoloji, I, 55, II, 663, 672; Konyalı, Mimar Sinan, 53-56; C. Orhonlu, "Tophane, Cihangir, Salıpa-zarı, Kabataş, Ayazağa Semtlerinin Tarihi", (ÎÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü basılmamış lisans tezi), 1951, s. 35; ISTA, VII, 3504-3565; Bayrı, İstanbul Folkloru, 175; İKSA, III, 1378-1379; M. Avunduk, "Cihangir Camii ve Çevresinin Değerlendirilmesi", (İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış yüksek lisans tezi), 1986, 14-16; A. B. Turnalı, "Cihangir Tekkesi", DİA, VIII, 540
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |