17.02.2018
ALMANYA ZİYARETİ DÖNÜŞÜ UÇAKTA GAZETECİLERİN SORULARINA VERİLEN YANITLAR
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Arkadaşlar, buyurun sizi dinliyoruz. Sırayla mı gidelim, yoksa…
SORU:
Kandil, özellikle Kandil’in temizlenmesi …
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Irak Başbakanı’yla ve beraberindeki heyetle birlikte çok verimli bir görüşme yaptık, bakanlarımız da katıldı. Esas itibarıyla Irak Başbakanı çok açık bir şekilde hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın her alanda iş birliğini geliştirme hazır olduğunu bir kez daha ifade etti. Bunlar neler?
Bir kere, yeni bir sınır kapısı açılması konusunu kendisi gündeme getirdi, buna yönelik çalışmaları yapmamız gerektiğini ifade etti, mutabakat sağladık.
İkincisi; tabii ikinci bir petrol boru hattının, yani mevcut Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nden geçen boru hattının yanı sıra, biraz daha batıdan kuzeye doğru, Musul’un batısından geçen, Telafer üzerinden gelen yeni bir hat yapılması konusunda mutabık kaldık.
Ayrıca, biliyorsunuz birkaç gün önce Kuveyt’te bir toplantı yapıldı Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği öncülüğünde, biz de katıldık. O toplantının amacı, Irak’ın yeniden yapılandırılması. Aşağı yukarı bu DEAŞ’la mücadele vesilesiyle DEAŞ’la mücadele kapsamında 83 milyar dolarlık bir altyapı üstyapı yeniden yapılanma işi var. Taahhüt edilen oradaki destek miktarı da 32-33 milyar dolar seviyesinde olmuş, bunun 5 milyarını Türkiye…
SORU: En yüksek Türkiye mi efendim taahhüt ediyor?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Evet. 3 milyar Amerika taahhüt etmiş. Bu tabii Eximbank kredisi şeklinde olacak. Orada yapılacak altyapı projelerinde kullanılmak üzere orta ve uzun vadede açılacak kredi şeklinde olacak, ayrıca 50 milyon da hibe şeklinde bir katılım olacak.
Yani konuları özetlersek, ekonomi konusu, iki ülke arasında ekonominin geliştirilmesi, ticaretin artırılması konularına önem verdiğimizi ifade ettik, enerji konusunda iş birliğini artırmayı konuştuk. Yakın zamanda Enerji Bakanları Türkiye’ye gelecek, bizim Enerji Bakanımızı ziyaret edecek. Malum enerji konusunda daha önce Kuzey Irak’la imzalanan bir anlaşma vardı, ondan kaynaklı aramızda bir ihtilaf var, bir dava var. O dava da dâhil olmak üzere bunların hepsi görüşülecek, konuşulacak, bu tip ilişkilerimizi etkileyen konular devre dışı kalacak.
Diğer bir konu, terörle mücadele. Terörle mücadele konusunda da kararlılık vurgusu yaptık. Tabii terörle mücadelenin iki boyutu var; bir Irak’ta var, bir Suriye alanında var, her ikisi için de mücadele konusunda bizim gibi düşünüyorlar. Daha henüz DEAŞ’ın tam anlamıyla yok edilmediğini, özellikle güney kısımlarda bir miktar daha DEAŞ’lıların eğitiminin yapıldığını ve bunların canlı bomba olarak kullanılabileceğini ifade etti.
Suriye’deki bizim şu anda gerek Afrin’de yaptığımız operasyon, gerekse PKK’yla Kuzey Irak bölgesinde, yurt içinde yaptığımız mücadele, hem de Suriye’deki kolları YPG, PYD ile yaptığımız mücadeleyi de anlayışla karşılıyor, bu konuda Türkiye’nin haklı olduğunu ifade ediyor.
Bu konular, yani biz oradaki PKK mücadelemizi kendi kapasitemizle yapacağız, bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra da yapacağız. Çünkü Irak’ın bu noktada zaten yeterince meşgalesi var, bizim oradaki gerek Kandil, gerek başka yerlerdeki terör mücadelesinde kapasitemiz buna yeterli, rahatlıkla yapabiliriz, bir sıkıntı yok.
SORU: Hava harekâtı devam edecek, onu mu anlıyoruz? Şunun için soruyorum: Türkiye’nin bir önerisi olmuştu, oraya bir cep şeklinde girmek ve kara operasyonunu doğrudan yürütebilmek için havadan devam edecek.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yok, gerek hava, gerekirse kara, yani bizim orada bir kısıtlamamız yok. Şartlar neyi gerektiriyorsa o operasyonu yapabilme kabiliyetimiz var. Buna hakkımız da var, yani buna Irak’ın herhangi bir itirazı söz konusu değil.
SORU: İran’ın…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: İran’ın da tabii benzer şekilde, İran da bu operasyonlarla ilgili olumsuz bir tutum içerisinde değil.
Afrin Operasyonu’yla ilgili sordu nasıl gidiyor filan, bazı bilgiler almak istedi, biz de yapılan faaliyetleri anlattık.
Su konusunda desteğimizi istiyorlar, bölgede kuraklık hâkim, gerçi bizde de benzer bir durum var. Ama eldeki imkânları adil bir şekilde birlikte kullanabileceğimizi söyledik. Su asla aramızda bir sorun değil, ilişkilerimizin gelişmesi için suyu her iki ülkenin ortak yararına kullanacağımızı ifade ettik.
Biliyorsunuz Ilısu Barajı’nda su tutma işini talepleri üzerine 2 ay erteledik bir iyi niyet gösterisi olarak. Genel olarak böyle.
İran, onlarda Mayıs’ta falan seçim var, tabii asıl kapsamlı iş birliği seçim sonrası…
SORU: Efendim, Amerika Birleşik Devletleri’yle yapılan görüşmelerle ilgili biraz daha bilgi almaya ihtiyacımız var. Sayın Savunma Bakanı burada, mevkidaşı Mattis’le görüştü Brüksel’de. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımız da buradaydı, Sayın Çavuşoğlu da aynı şekilde Tillerson’la görüştü. Bir takvimlendirilmiş, ama artık sözlerin ötesine geçecek bir mekanizmadan söz ediliyor ve bazı kararların alındığından söz ediliyor. Bu mekanizma tam olarak nedir, nasıl işleyecek ve takvim ne kadar süre içinde daha somut bir gerçekliği görmemize imkân sağlayacak?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Mekanizma 3’lü olacak, Savunma Bakanları kendi aralarında, Dışişleri Bakanları kendi aralarında, istihbarat teşkilatının başkanları da kendi aralarında yakın çalışacaklar bu konuları. Detayları nasıl olacak, hangi takvim üzere olacak, bunları takdir ederseniz dönüşte ilgili bakanlarımızla yapacağımız bir koordinasyon içerisinde ve görüşmenin içeriğini de tüm detaylarıyla gördükten sonra ele alacağız.
Amacımız, sınırlarımızın hemen ötesinde bir terör oluşumunu ortadan kaldırmak ve sınır güvenliğimizi tehdit eden bu oluşumlara izin vermemek.
Diğer yandan da tabii Suriye alanında da şu olmaması lazım: Yani Suriye’de çözüm bulunurken PKK’nın başka bir isimle Kuzey Irak’ta yapmaya çalıştığı ve orada bir sözde terör devleti kurma hevesinin bu sefer Suriye’de gerçekleşmemesi lazım. Şu anda Afrin’de yaptığımız çalışma bunun önüne geçmek için, Fırat Kalkanı’nda yaptığımız çalışma da bunun önüne geçmek için.
Tabii Membiç ve diğer bölümlerle ilgili çalışmalar önümüzdeki günlerde karşılıklı görüşmelerle bir noktaya gelecek. Yani bizim buradaki duruşumuz çok net, kararlılığımızda herhangi bir tereddüt yok.
Yani özetle, Suriye sınırının neresinde olursa olsun Türkiye’ye, Türkiye’nin millî güvenliğine, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelecek her türlü tehdit bizim için önemlidir, bu tehdidi bertaraf etmek gibi de bir sorumluluğumuz mevcuttur.
SORU: Toplantılarda benim dikkatimi çeken bir husus oldu.
Birisi, Merkel’le yaptığınız ortak basın toplantısında Almanların sorduğu iki sorudan birisi Osmanlı tokadı sorusuydu.
Yine Münih Güvenlik Konferansı’nda size sorulan 4-5 sorudan bir tanesi yine Osmanlı tokadıyla ilgili soruydu. Çok ilginç, yani iki yerde birden.
Bunlar Osmanlı’dan mı korkuyorlar, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı kadar güçlenmesinden mi korkuyorlar?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yani arkadaşlar, tabii orada her iki görüşmede de bu konuya gerekli cevabı verdiğimi düşünüyorum. Cevap şu: Yani tokat durup dururken vurulmaz, bir karşılığı varsa, nedeni varsa vurulur. Ama burada bizim kastettiğimiz, Cumhurbaşkanımızın kastettiği, biz savaş yapmıyoruz hiçbir ülkeyle, biz terörle mücadele ediyoruz, teröristlere karşı operasyon yapıyoruz ve onlara da gereken tokadı vuruyoruz, vurmaya da devam edeceğiz, olay bundan ibaret. Yoksa durup dururken bize değip dolaşmayan herhangi bir ülkeye bir hasmane tutum içerisine girmemiz söz konusu değil.
SORU: Merkel görüşmesinde Adil Öksüz konusu gündeme geldi mi?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Arkadaşlar, bence bu konu çok önemli bir konu değil, üzerinde duracağımız bir konu değil.
Adil Öksüz bu darbenin merkezinde bir FETÖ terör elemanı, dolayısıyla Adil Öksüz’ün yurt dışında olduğunu biliyoruz ve polisimiz, istihbarat örgütümüz imkânlarıyla bulup ülkemize getirmenin yollarını aramaya devam ediyor içeride, dışarıda. Çok çeşitli ihbarlar geliyor filan yerde görüldü, falan yerde görüldü. Ama bu konu gündemimizden düşmüş değil. Kendilerine de bu konuda bize bu veya diğer FETÖ örgüt elemanları konusunda destek olursanız memnun oluruz, dedik. Aslında Almanya son zamanlarda bölücü terör örgütüne karşı biraz daha tutumunu sertleştirdi, bu iyi bir gelişme. Aynı şeyi FETÖ teröristlerine karşı da yapmasını bekliyoruz, bunu da bizatihi söyledim.
SORU: Merkel’in bu konuda herhangi bir sözü veya önünde izleyeceği bir plan… ?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yani şöyle: Bu konuyu dinledi. Olumsuz bir beyanatı da olmadı ama mesela şunu, yani bazı iltica taleplerine karşılık vermeden bizimle temasta olmanızda fayda var, çünkü bazı insanlar var ki, bazıları var ki bu teröristlerden direkt darbede yer almış, ciddi şekilde suç işlemiş ve cezalandırılması söz konusu olan isimler var. Bunların Almanya-Türkiye ilişkilerini bozmasına izin vermememiz gerekir diye söyledim. Yani açıkça orada ne dedi Merkel? "Biz darbeyi şiddetle kınadık, tekrar kınıyoruz."
Konuşulan konulardan, tutuklu Almanlar dedi, biz de tutuklu Türklerden bahsettik. Terörle mücadelede ortak çalışmaya varız dedi, sürekli iletişim kanallarının açık olması gerektiğini söyledi; biz de katıldık, biz de aynı düşünüyoruz dedik.
SORU: Efendim, Merkel konusunda … Çok konuşuluyor, şimdi iki ayrı görüş var.
Birincisi, tabii ki hani Almanya açısından önemli olduğunu gördük. Dün bangır bangır canlı şekilde verdi tüm televizyonları. Bunun arkasında bir gizli görüşme trafiği var mı? Alman basınında böyle iddialar çıktı. Alman Dışişleri Bakanı Vatikan’da gece Cumhurbaşkanı’yla görüştü, İstanbul’a geldi görüştü, sonra sizin bu ziyaretiniz buna denk getirildi diye; birincisi bu.
İkincisi de; acaba bir yandan da, hani siz söylüyorsunuz, böyle bir umut dile getiriyorsunuz onlar açısından oluyor. Bunun biraz da rahatsız edici bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yok. Ben bu konuyla ilgili daha Almanya’ya gelmeden Erzincan’da kongreye gittim. Orada Almanya’nın ARD Televizyonu mülakat yapmak istedi, orada soruldu. Ben de dedim, Türkiye hukuk devleti. Hukuk devletinde de bu işler hukukçuların işi, yargının işi, bizim onların işine karışmamız yanlış olur, dedim. Dedi işte tutuklu duruyor, mahkemeye çıktı. Herhalde yakın zamanda çıkar dedim, dediğim o. Öyle bir hazırlığı olduğunu savcılığın biliyordum, dediğim o. Nasıl olacak peki, çıkarsa ümitli misiniz? Her duruşma bir ümittir dedim, dolayısıyla ümitsiz olmaya gerek yok. Olay odur, yani söylediğim odur.
SORU: Savcının tahliye talebinden dolayı mı bilginiz var dediniz?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Onu bilmiyorum, yani onların hiçbirini bilmiyorum. Benim söylediğim tamamen işleyen bir süreci anlattım, yoksa savcının tahliye isteyeceğini, dosyanın içeriğini bilmediğim için öyle bir şey söylemem söz konusu değil.
SORU: Deniz Yücel için bir pazarlık yapıldı algısını yarattı…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Arkadaşlar, bu adamlar, affederseniz, yani şimdi bir yandan, işte bence bütün bu tezviratlar hükûmetler arasındaki ilişkilerin iyi yönde gelişmesinden rahatsız olan çevreler var. Burada medya üzerinden, birtakım sol siyaset üzerinden, sivil toplum örgütleri üzerinden, maalesef PKK'lılar burada aktif rol oynuyorlar. İlişkileri müspet yönde etkileyecek bu durumu bozmak için, baltalamak için bir gayret içindeler; yani olayı böyle görmek lazım.
Yani Almanya-Türkiye arasında bir tane adamdan başka bir mesele yok mu? Bu kadar basite indirgenecek bir ilişki değil.
SORU: Çok fazla Almanya’da bunun tezviratı yapıldığı için bir pazarlık konusu. Sürekli canlı yayınlar yapılıyor. İşte başka isimlerin buna karşılık iade edileceği, FETÖ’cüler, birçok konu konuşuluyor, bu sol parti özellikle bunlar da konuşuyor. Ve Türkiye’yle bir gizli anlaşmadan bahsedildiği için sormak istedim.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Herkes konuşsun dursun, ne olacak? Biz ne yaptığımızı, ne yapmayacağımızı biliyoruz.
Evet.
SORU: Efendim, bu Münbiç meselesinde Amerika’yla yapılan görüşmede dedik ki, işte PKK’yı buradan çıkar, bizim talebimiz bu. Münbiç’ten PKK çıkarsa bizim için mesele bitiyor mu? Sonuçta biz terörü yok etmek üzere yola çıktık hem Suriye’de, hem Irak’ta, nerede olursa olsun. Ama PKK’nın başka yere taşınması…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: O bir adımdır, yani bir adımdır en azından. Burnumuzun dibinde, hem de Arap nüfusunun o kadar yoğun olduğu bir yerde onların tepesine çökmüş bir terör örgütü var. Bu bizim için tehdit, Amerikalılar da onların yanında. Dolayısıyla o bir kere atılması gereken bir adımdır. Bu şimdinin işi de değil geçmiş yönetimden beri bu sözdü buradan çıkacak diye. Ama bizim için orta ve uzun vadeli kesin çözüm, ne Irak, ne de Suriye topraklarında Türkiye’ye karşı bir terör oluşumunun var olması, yaşaması, buna asla müsamahamız olmaz. Bu Fırat’ın doğusu batısı diye bir pazarlık da olmaz, tehdit neredeyse orada biz olacağız. Dolayısıyla bunları hiçbir şekilde oradan çıktı oraya gitti, buradan çıktı buraya gitti, nereye giderse gitsinler, gittikleri yere kadar enselerinde olacak askerimiz ve gereğini yapacak, gerek içeride, gerek dışarıda. Ne zamana kadar? "Artık terör yok kardeşim, bizim terörle filan işimiz yok, Türkiye’ye herhangi bir zarar verecek değiliz." dedikleri zaman. Nasıl hani DEAŞ’ı hep birlikte yok edelim diyorlar, yani başkalarından da bekliyoruz ki PKK’yı da, YPG’yi de beraber yok edelim. Ama o konuda istediğimiz iş birliğini göremiyoruz maalesef. DEAŞ’ın neyse albenisi yüksek, DEAŞ’ın çok fazla reklamı yapılıyor ama, PKK’dan, YPG’den en büyük zararı gören, en büyük bedeli ödeyen biziz, bu yeni bir şey değil.
Irak sahasında 40 yıla yaklaştı neredeyse, binlerce, on binlerce insanımızı kaybettik, şehitlerimiz var. Şimdi orada artık PKK ismi eskidi, yıprandı, dünyada da birçok yerde terör örgütü olarak tanındı. Şimdi bir taktik yapıyorlar, demokratik oluşum bilmem ne falan filan. Biz bunları biliyoruz, hangi kılığa girerse girsinler bunlar terörist, PKK’lı teröristler. Bunların Kürtler diye bir meselesi de yok. En büyük baskıyı orada yaşayan sivil Kürtlere, Araplara, Türkmenlere, Ezidilere, herkese yapıyorlar, mallarını ellerinden alıyorlar, affedersiniz tacizlerle kadınlara, kızlara tasallut ediyorlar, olmadı genç yaşta çocukları alıyorlar terörist yapıyorlar; bunları biz iyi biliyoruz.
SORU: Efendim, bir şey sorayım çok kısa, cevabı da muhtemelen kısa olur.
Bir dönem, BND ile MİT arasında ortak çalışma biraz kesilmişti, istihbarat birimlerinin çalışması polis üzerinden devam ediyordu. Şimdi tekrar bir ortak çalışma istihbarat birimleri arasında Almanya ile var mı, başladı mı?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Şimdi istihbarat örgütleri arasında bilgi değişimi her zaman var, ama bazı zamanlarda fazla olur, bazı zamanlarda az olur. Bunun kesilmesi, polis arasında, istihbarat arasında, asker arasında, diğer kurumlar arasında kesilmesi söz konusu değil.
İşte mesela Süleyman Bey söylüyor, İçişleri Bakanlığı’nda heyetler karşılıklı geliyor gidiyor, çalışıyorlar nasıl iş birliği geliştiririz diye. Aynı şekilde istihbarat örgütleri de ve diğer bakanlıklar da, Savunma Bakanlığı da, bunların hepsi faaliyetlerine devam ediyor.
SORU: Sayın Başbakanım, FETÖ dosyasını görüşmelerde hem Sayın Canikli ile Mattis görüşmesi, hem de Çavuşoğlu-Tillerson görüşmesinde Amerika FETÖ dosyasının artık kapağını kaldıracak. Orada biraz detay verebilir misiniz, ne olacak, Amerika Birleşik Devletleri ne yapacağını size söyledi mi?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Zannediyorum bu ziyaret sırasında bu konular kapsamlı ele alındı. Ama detayları dönünce ancak anlayabileceğiz, çünkü bu konuları detaylı konuşmadım, sadece Cumhurbaşkanımızla değerlendirdik bu konuyu. Ama bu kapsamlı işte heyetler kurulmasının amacı; anladığım kadarıyla sadece Suriye’deki YPG konusu değil, aynı zamanda Amerika ile ilişkilerimizin bozulmasına sebep olan diğer konular da bir bütün halinde ele alınacak. Yani diyelim ki biz Suriye alanında iş birliği yaptık, orada bunlar YPG, PYD ile iş birliğinden vazgeçtiler, Amerika’yla ilişkilerimiz düzelmiyor ki başka konularımız var; FETÖ konusu var, devam eden davalar, onların burada devam eden vatandaşlarının davası var, bizim Halk Bankası davası var, daha doğrusu Zarraf davası var. Bunların hepsinin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor.
SORU: Efendim, Münih’teki temaslarınız sırasında siz gidemediniz, ama bilgi aldınız, Aslı Baykal’la görüştünüz.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Evet, sağ olsun kızı geldi, zahmet etti geldi bize sağlığı hakkında bilgi verdi. Yakın zamanda da dönmeyi planlıyorlar. İyi dedi durumuyla ilgili…
Görme imkânı olmayacağı için ben geleyim demiş Aslı Hanım, geldi konuştuk, anlattı. Durumunda iyileşme var dedi. Artık burada da fazla durmaya niyetimiz yok, yakın zamanda döneceğiz, dedi.
SORU: Terör örgütleri yazıları ortadayken, sonuç itibarıyla tabii ki anlıyorum Almanya’yla ilişkiler falan, bugün çok demokrasi vurgusu yaptınız Sayın Başbakan. Acaba olumlu adımların da zamanı geldiğinde Türkiye’deki gazetecilerin…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Güzel, Almanların sorusu gibi oldu.
SORU: Ama Deniz Yücel, elli insanı söylüyorlar, demokrasi onların adamlarıyla mı geliyor acaba diye…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Hayır hayır, öyle bir şey yok. Bir kere bu işi hakikaten samimiyetle söylüyorum, Türkiye’de demokrasi yokmuş algısı oluşturuluyor, buradaki olan o. Bizde böyle bir algı yönetme alışkanlığı yok, bizim kültürümüzde yok. Her şey olduğu gibi bizde konuşuluyor, görüşülüyor, hiçbir sınır olmadan da konuşulup görüşülüyor. Hiçbir sınır olmadan da konuşulup görüşülüyor. Her şeyimiz mükemmel mi? Değil. Mükemmel iyinin düşmanıdır. Gayret ediyoruz. Şimdi bunu defalarca söyledik; biz bir 15 Temmuz yaşamışız, 40 yıldır beka mücadelesi veriyoruz. Bütün bunlar ortadayken, yani biz bunların birçoğunun da yani asıl mesele gazetecilik olmadığını hepimiz biliyoruz. Yani insanlar fikirlerini söyler, eleştiriler yapar, en keskin şekilde yapanları da görüyoruz. Bunlara herhangi bir şey oluyor mu? Olmuyor. Ama siz giderseniz, terör örgütüyle haşır neşir olursanız, terör örgütünü cesaretlendirecek, ona lojistik destek verecek faaliyetler içine girerseniz bu gazetecilik değil bu başka bir şey.
Tabii, dediğim gibi finans ayağı var, kamuoyu oluşturma tarafı var, silah, lojistik ayağı var. Bizim durumumuz özel, bizim durumumuz Almanya değil. Almanya bir terör örgütüyle mücadele ediyor mu kardeşim?
SORU: Etti efendim, cezaevinde, zamanında inkâr ettiler, ondan sonra…
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: NSU davası ne oldu?
SORU: Devam ediyor, bu sene içinde bitmesi bekleniyor.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Kimse kaldı mı?
SORU: dört yüz on kişi.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Kimse kaldı mı? Yani her biri bir vesileyle gitti. Şimdi dolayısıyla, yani ülkemize haksızlık etmeyelim. Bizde paketleme yok, yanlışları doğruya çevirip anlatma diye bir ikiyüzlülük yok, neyse o. Saklımız gizlimiz yok, her şey konuşuluyor.
SORU: İçeriden de bir şey soralım mı efendim?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Buyurun
SORU: Seçimlerin erkene alınacağı sorusuna çok cevap verildi, ama ne kadar cevap verilse o kadar konuşuluyor. Cevabı hak ediyor mu böyle bir soru?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Hak etmiyor.
SORU: Efendim, ben de şunu son olarak sorayım: Devlet Bahçeli yapılacak ittifaka ay yıldız ittifakı demek istiyor efendim, siz ne düşünüyorsunuz?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yeni mi o, daha önce başka bir şeydi?
SORU: Cumhur ittifakıydı, şimdi ay yıldız oldu.
SORU: Ay yıldızı yeni söyledi, yani birkaç gün oldu.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Bilmiyorum, onu yeni duydum, bir yorum yapmayayım. Ay yıldız bildiğim kadarıyla şeylerde kullanılamıyor, seçim şeylerinde kullanılamıyor, ona bakmak lazım. Parti amblemi olarak kullanılamıyor, siyasi kampanyalarda kullanılamıyor, ben geçmişten biliyorum.
SORU: İttifakın ismi olarak efendim, hani ittifakın ismi ay yıldız ittifakı.
SORU: Benzetme daha doğrusu, yani resmi bir şey değil.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Pazar günü zannediyorum 4’te mi, 5’te mi Cumhurbaşkanımızla Sayın Bahçeli görüşecek, bugüne kadar yapılan çalışmaları gözden geçirecekler ve bir karar ortaya çıkacak, bir irade oluşacak. Yani onun bir adı olur, öyle veya böyle bir adı olur; Cumhur ittifakı var, millî mutabakat var, başka şey de olabilir, bunların hepsi mümkün yani. İttifak yapacak partilerin kendi aralarında vereceği kararlar.
Arkadaşlar, Bulgaristan Başbakanı’yla konuştum. Bulgaristan Dönem Başkanı, 26 Mart’ta zirve yapılacak, oraya Cumhurbaşkanımız da davet edildi. Bulgaristan bize hep müzahir, tabii birlikte ilişkilerimizin düzelmesi için gayret ediyoruz.
SORU: Efendim, iyi Türkçe biliyor galiba, bugün sizi kulaklıksız dinledi, sonra da sizinle çok konuştu.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Anlıyor, Türkçe anlıyor. Ama birbirimizi epeyi tanıdığımız için ne hakkında konuştuğumuzu fark ediyoruz…
Katar emiriyle görüştük, işte orada da güzel bir görüşme geçti. Yabancı yatırımcılarla konuştuk, AB Komisyon Başkanı Juncker’le görüştüm.
Orada sadece Avrupa Birliği, şu bu filan, ondan sonra ne yapacağız, ne edeceğiz onları konuştuk. Türkiye ile tekrar işleri düzeltmek istiyorlar, vize konusu, göç konusu falan gibi konuları ele almak istiyoruz.
Theresa May’le ayaküstü konuştuk geçerken. Fransa Başbakanı’yla görüştüm. Ukrayna Cumhurbaşkanı’yla öyle ayaküstü, selam söyledi Cumhurbaşkanımıza. Ondan sonra Gürcistan Başbakanıyla konuştuk, o da arkadaşımız, dostumuz. Bir sıkıntı yok. Yunanistan Demokrasi Partisi, Ana Muhalefet Lideri Miçotakis’le görüştük, o da işte seçimlere hazırlanıyor.
Polonya Başbakanı’yla görüştük, yatırımcılarla görüştük. Daha başka bir şey yok. Vatandaşlarla görüştük, yani Cuma çıkışında konuştuk.
SORU: Efendim, bu gerilimden dolayı vatandaşlarımıza yönelik bir şey var mı?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Vatandaşlar bundan memnun, dedikleri şu: İlişkilerin iyileşmesini biz memnuniyetle karşılıyoruz. Bunun gerilmesi bizi de geriyor, yani öyle veya böyle istemesek de olumsuzluklar oluyor. O yüzden ilişkilerin yumuşaması, normale dönmesini vatandaşlarımız da memnuniyetle karşılıyor. Ama biliyorsunuz ilişkiler gerildiği zaman vatandaşlarımızın tutumu çok net yani.
SORU: Bir baskı hissediyorlar mı bu gerilimden dolayı, bir şikâyetleri oldu mu?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Tabii ki ilişkiler onlara da öyle veya böyle yansıyor, onu kabul etmek lazım, her ne kadar yok desek de.
18.02.2018
BELARUS ONT TV’YE VERİLEN MÜLAKAT, BELARUS CUMHURİYETİ
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Yapılan çalışmalardan hareketle önümüzde büyük perspektiflerin olduğunu söyleyebiliriz. Bunu görüşmeler sırasında da söyledik. Ayrıca biz, iki ülke hükûmetleri olarak daha çok çaba sarf etmeliyiz. Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi hemen hemen bir milyar dolara ulaştı. Ancak imkânlarımız ve Türkiye ile Belarus’un potansiyelleri hesaba katılırsa bizler bu rakamı tabii yükseltebilirdik. Önümüzdeki sekiz on yıl içinde ticaret hacmini sekiz milyar dolara ulaştırmayı başarabiliriz.
ALEKSANDR SEREBRENIKOV: Hangi alanlar Türk yatırımcı ve iş adamlarının ilgisini daha çok çekiyor?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Belarus’ta üç yüz civarında Türk girişimci faaliyet gösteriyor. Türk yatırımcılar ülkenize yaklaşık bir milyar dolar yatırım yapmışlar. Otel, konut, bina inşaatına yatırım yapıldı. Türk müteahhitler Belarus’ta iyi işler yapıyor ve bununla sınırlı kalmayacağız. Belarus’ta tarım, otomotiv, yük arabalarının üretimi alanları gelişmiş durumda. Bununla birlikte serbest ticaret bölgelerinde otomobil aksesuarları üretilebilir. Ortak yatırımlar yapabiliriz, ürünleri üçüncü ülkelere satabiliriz. Türkiye’de de Belarus’un güçlü olduğu alanlarda yatırımlar yapılabilir. Yük arabaları, biçerdöver, kar kaldırma makineleri Türkiye’de üretilebilir ve üçüncü ülkelere satılabilir.
ALEKSANDR SEREBRENIKOV: Belarus ekonominin dijitalleştirilmesine doğru gidiyor. Dijital teknoloji konusunda iş birliği ne kadar ilgi çeker?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Bu da bir başka önemli alan. Belarus’ta iletişim alanında büyük ivme olduğunu görüyorum. Ekonominin dijitalleşmesi hususunda mevzuat ve altyapı gelişiyor. İleri teknoloji alanında birlikte çalışma imkânına sahibiz. Üniversitelerimiz iş birliği yapabilir. Birlikte akademik çalışmalar yapılabilir. Bilim alanında çalışılabilir. İlgili protokolün hızlı bir şekilde imzalanması bu hedefler doğrultusunda olacak. Bu da dijitalleşme alanında iş birliğini geliştirecek ve genişletecektir.
Bugün altı anlaşma imzaladık: Ticaretin Karşılıklı olarak Kolaylaştırılması Anlaşması, Çifte Vergilendirmenin Önüne Geçilmesi Anlaşması, İki Ülke Standartlarının Tanınması Anlaşması, Sanayi Teknoloji Alanında İş Birliği Anlaşması, Kombine Yük Taşımacılığı Anlaşması. Ekonominin, ticaretin ve turizmin gelişimi için Belarus ile Türkiye arasında ulaşım altyapısının geliştirilmesi gerekiyor ve buna benzer değişik anlaşmalar. Bu nedenle bugün, Hava Taşımacılığı Anlaşması’nın yenilenmesi hususunu gündeme dâhil ettik. İstanbul, Ankara, Kemer, Antalya’ya her gün seferler olursa hem Türkiye’den Belarus’a hem Belarus’tan Türkiye’ye yolcu akını artacaktır. Türkiye’ye de ziyaretler olacaktır çünkü bir ay kadar vizesiz kalınabiliyor ve uçuş süresi iki buçuk saat.
Belarus bu bölgede istikrar adası durumunda, güven telkin eden bir ülke, burada dış tehditler yok, terör yok. Ülke, turizm alanında büyük bir potansiyele sahip. Geçen yıl iki yüz otuz bin Belarus vatandaşı Türkiye’yi ziyaret etmiş. Belarus’a gelen Türk vatandaşlarının sayısını da artırabiliriz.
ALEKSANDR SEREBRENIKOV: İki yüz binden fazla Belarus vatandaşının Türkiye’de tatil yaptığını söylediniz. Belarus’a turist olarak gelen Türk vatandaşlarıyla ilgili rakam ise biraz daha mütevazı. Sadece otuz bin Türk vatandaşı turizm amacıyla ülkemizi ziyaret etti. Evet, denizimiz yok. Ancak size göre Belarus Türk turistlerini neleriyle cezbedebilir?
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: Bunun için çok iyi bir hava köprüsü olması gerekiyor. Çok iyi bir hava köprüsü kurmamız lazım. Direkt uçuşlar olduğunda, başka bir şehirde durmak gerekmez, dolayısıyla turistler için zaman ve para kaybı olmaz. Ulaşım altyapısını iyileştirmemiz lazım. Türkiye, ülkenin popülerleşmesi üzerinde duruyor. Belarus’un Türkiye’de popülerleştirilmesi için ayrıca çalışmalıyız. İnsanlar gelip gittikçe bu popülerleştirme meyvelerini verecektir. Belarus’u ziyaret edenler döndüklerinde izlenimlerini anlatacaklardır. Bu da ilgiyi artıracaktır. Önümüzdeki yıllarda eminim ki daha çok Türk turist, Belarus’u ziyaret edecek.
Dostları ilə paylaş: |