Belek b. BehrâM



Yüklə 350,55 Kb.
səhifə9/15
tarix09.01.2019
ölçüsü350,55 Kb.
#93697
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   15

BELÎĞ, MEHMED EMÎN

(ö. 1174/1760-61) Divan şairi.

Mora Yenişehiri'nde doğdu. İlim tah­siline daha çocukluk yıllarındayken baş­ladı. Gençliğinde devrin tanınmış âlimle­rinden Akovalızâde Ahmed Hâtem Efen-di'nin derslerine devam etti. İstanbul'a geldikten sonra da öğrenimini sürdüre­rek mülâzım oldu. Çok geçmeden, mi­zacına uygun düşen kadılık mesleğine yöneldi ve İstanbul'un çeşitli yerlerinde görev yaptı. Orta derecede mevki sahibi devlet erkânı hakkında yazdığı manzu­melerle devrin şairleri arasında iyi bir yer edindi. Fakat burada değerinin bilin­mediğinden şikâyet ederek taşra kaza­larında görev almak istedi. Bunun üze­rine Eski Zağra'ya tayin edildi. Şehrin ileri gelenleriyle yakın münasebetler ku­ran Belîğ burada rahat bir hayat sürdü. Ancak bir müddet sonra Yeni Zağra'ya, sonra da havasının kötülüğü ve halkı­nın fakirliğiyle tanınan Klavrata (Klavna) kasabası kadılığına gönderildi. Yıldızının sönmeye başladığı bu görevi sırasında hastalandı. Görevinden azledildiğinde bir­kaç kuruş yol parasından başka bir şeyi yoktu.84 Önce mem­leketi olan Yenişehir'e gitti, oradan tek­rar Eski Zağra kadılığına tayin edildi. Kı­sa bir süre sonra da burada öldü.

Gibb, yalnız Fatîn'den faydalandığın­dan, şairin ölüm yılını yanlış olarak 1172 (1758-59) göstermiş, Giese de Gibb'in söylediklerini özetlediği için bu hatayı devam ettirmiştir. Sicill-i Osmânî'de (II, 25) ve Osmanlı Müellifleri'nde de (II, 104) aynı yanlış tekrarlanmıştır. Çağ­daşı ve Âdâb-ı Zurefâ müellifi Râmiz'in söylediği, "Belîğ Mehemmed'e adn-ı be-rîn ola mesken" tarih mısraı ve yine ta­rih olarak kaydettiği "Belîğu'l-Emîn" ter­kibi şairin ölümünü 1174 (1760-61) ola­rak göstermektedir.

Belîğ'in hayatı ve temayülleri hakkın­da en yeterli bilgiler Divtm'ındadır. Bu divanda şairin ölümünden üç yıl sonra­yı gösteren bir tarih (s. 33) ve bazı ter­tip hataları bulunmakla beraber hiçbir kaynakta bulunmayan kayıtlara da rast­lanmaktadır.

Hayatı sıkıntı ve ıstıraplar içinde ge­çen Belîğ, devrinin ilim ve şiir dünyasın­da yer alan seçkin simalardandır. Çok iyi Farsça bildiğini ve bu dilde pürüzsüz şi­irler yazdığını, hakkında bilgi veren kaynakların hepsi tekrar etmektedir. Yegâ­ne eseri olan Divan'müa85 bunun güzel örnekleri görülmektedir. Yer yer övünmenin bir tutku haline gel­diği 132 sayfalık divanda bir na't, bir mersiye, yedi kaside, on dört tarih, 231 gazel, bir tahmis, bir şarkı, elli sekiz kı­ta ve kırk beyit ile beş müstakil manzu­me vardır. Kasideleri orta derecede mev­ki sahibi kimselere yazdığı samimi birer şikâyetnamedir. Dokuz veya on bir kıta-lık müseddes terciibend şeklinde olan müstakil manzumeleri ise kuvvetli bir müşahede ve keskin bir zekânın izlerini taşır. Beliğ, bu manzumelerindeki canlı ve mizahî tasvirlerle edebiyatımıza XVIII. yüzyılın Türk cemiyet hayatından akis­ler taşıyan en orijinal mahallî örnekleri­ni kazandırmıştır. Ele aldığı konu ve sa­nat dallarının özel diline ait birçok ar­kaik kelimelerle yüklü olan bu manzu­melerden hareketle Belîğ'in Nedim ve Sabit çizgisindeki mahallîleşme akımın­da önemli bir yeri olduğu söylenebilir. Özel adlarla anılan bu menzumeler şun­lardır:



l- "Kefşgernâme". Dokuz bendlik bir müseddes olup eski ayakkabıcılık te­rimleri yönünden zengin bir kaynaktır, 2- "Hammâmnâme-i Dilsûz". Klasik ha-mamnâme geleneğine uygun özellikler

taşıyan dokuz bendlik bir müseddestir.



3- "Berbernâme". Muhteva bakımından Sâbit'in aynı adlı manzumesine benze­yen bu müseddes on bir benddir. Türü­nün güzel bir örneği olan manzume folk­lor ve eski cemiyet hayatı bakımından da önemlidir.

4- "Hayyâtnâme-i Dilsûz". Konusu devrin terzi esnafından bir "mah-bub" çevresinde geliştirilen manzume, oldukça zengin ve canlı bir diile söylen­miş dokuz bendlik bir müseddestir, s. "Sâklnâme". Bu manzume de Nef'î'nin Sâkinâme''sinde olduğu gibi terkibibend şeklinde kaleme alınmış olup her bend vâsıta beyti dahil altı beyitten ibarettir. Eser nevinin başarılı örneklerinden biri­dir. Müstakil manzumeleri yanında şai­rin edebî kişiliğini gösteren diğer şiirle­ri ise gazelleridir. Bunlarda sık sık rast­lanan Fatih, Atmeydanı ve yaşadığı di­ğer semtlerin güzelleriyle ilgili tasvirle­ri, çağdaşları hakkındaki hicviyeleri de yine ondaki müşahede ve zekâ kudreti­nin akisleridir.

Belîğ'in şiirlerine şuh ve rind bir eda hâkimdir. Kendini övmeyi seven, şiirde selâset*e büyük önem veren ve lafız sa­natlarına fazla itibar etmeyen Belîğ na-zîrecilik temayülüne uymamış, yalnız Râ-gıb Paşa, Münif, Râşid, Nevres ve Hüse­yin Lâmekânfnin gazellerine birer nazî-re yazmıştır. Bir şiirinde ismi, birinde de ismi ile mahlasının bir arada veril­mesi dışında86 bütün şi­irlerinde Belîğ mahlasını kullanmış, bu yüzden şiirleri daha sonra Nuhbetü'l-âsâr müellifi Bursalı İsmail Belîğ'in şiir­leriyle karıştırılmıştır.

Belîğ'in kıymetini ilk takdir edenler Tanzimat sonrası şairleridir. Şinasi'nin Belîğ'i çok iyi bildiği divanından anlaşıl­maktadır (s. 12). Muallim Naci de şiirle­rinin güzel olduğundan söz eder.87 Nâmık Kemal ise "Hammâmnâ-me" ve "Terzinâme" adlı şiirleriyle "meh-tab" redifli gazelinden övgüyle bahset­miştir.88

Bibliyografya:

Belîğ. Dİuan, istanbul 1258, s, 85, 109, 125 vd.; Râmiz, Adâb-ı Zurefâ, Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 762, s. 38-40; Fatîn. Tezkire, s, 28; Nâmık Kemal, Tahrtb-İ Hârâbat, İstanbul 1304, s. 114 vd.; Muallim Naci, Esâmî, istanbul 1308, s. 87; Sicili-i Osmânî, II, 25; Osmanlı Müellifleri, II, 104; Faik Reşâd. Eslâf, istanbul 1312, II, s. 66-68; Gibb. HOP, IV, 117-133; Ergun, Türk Şair­leri, II, 817-820; Kocatürk. Türk Edebiyatı Ta­rihi, s. 522-523; Fevzİye Abdullah Tansel. "Be­liğ", İA, II, 488-489; Fahir iz, "Belîgh, Meh­med Emin", Ei? (İng.), 1, 1165; TDEA, I, 390-391.



BELİN, FRANÇOİS-ALPHONSE

(1817-1877) Fransız diplomat ve şarkiyatçısı. .

31 Temmuz 1817'de Paris'te doğdu. Daha küçük yaşından itibaren Doğu dil­lerine ilgi duydu ve ilk derslerini Fransız Devlet Basımevi müdürü ve Arap dili uz­manı J. J. Marcel'den aldı. Paris'te Col-lege de France ile Ecole Speciale des Lan-gues Orientales Vivantes'te Arap, Fars, İbranî ve Türk dillerini öğrendi. Hocaları Sylvestre de Sacy, Rainaud, V. Qutremere ve A. Jaubert gibi XIX. yüzyılın en ünlü Fransız şarkiyatçıları idi. Genç tercüman­lar yetiştirmek üzere kurulan ve Jouan-nin tarafından idare edilen Ecole des Jeunes de Langues'da 1838'de öğret­men yardımcısı olarak görev alıp bura­da 1843'e kadar çalıştı. Bir taraftan da Firmin-Didot müessesesinin Arap harf­leriyle dizeceği metinler için bir bası­mevi kurmasında yardımcı olduğu gibi, 1836'dan itibaren gerek bu kurumun gerekse başka basımevlerinin hazırla­dıkları Doğu dillerindeki metinlerin re­vizyonunu yapü. Fransız hükümeti 1843'-te Erzurum'da bir konsolosluk kurdu­ğunda Belin'i kançılar ve tercüman ola­rak buraya gönderdi. Ertesi yıl ise ay­nı görevle Selanik konsolosluğuna geçti. 7 Eylül 1846'da Kahire'deki konsolosluk­ta görevlendirilen Belin, Temmuz 1852'-de İstanbul'da Fransız elçiliği tercüman-kâtipliğine vekâleten tayin edildi.

Belin Türkçe'yi ve diğer Doğu dillerini iyi bildiğinden "mukaddes yerler mese­lesi" görüşmeleri için Kudüs'e gönderil­di ve 1853'e kadar orada kaldı. Kısa bir süre için Fransa'ya dönüp evlendikten sonra da Fransız Dışişleri Bakanlığı'nca Kırım Savaşı sırasında Mareşal Achille Leroy de Saint - Arnaud'nun maiyetine verildi. 10 Mayıs 1854'te İstanbul'daki Fransız elçiliğine tercüman-kâtip unva­nıyla tayin edilen Belin, 1862'de impara­torun (o sırada III. Napolyon) tercüman-kâtibi belgesini de alarak 1868'de İstan­bul'da Fransız başkonsolosu oldu.

Belin İstanbul'da iki Katolik teşkilâtı ile yakın temas kurmuş, bu vesile ile Os­manlı Devleti'ndeki ve bilhassa Feriköy'­deki Katolik mezarlıklarının kuruluş, ge­lişme ve bakımı ile yakından ilgilenmiş, hayatının son yıllarında Osmanlı Devle-ti'nin iktisat, hukuk ve kapitülasyonlar tarihiyle uğraşmıştır. Sağlık durumu elverişsiz olduğundan 187S'te çalışmala­rını durdurmuş ve 16 Nisan 1877'de Öl­müştür.

Eserleri. Belin'in en tanınmış ve onun şöhretini sağlayan çalışması, Le Con-temporain, Revue d'Economie Chreti-enne adlı dergide 1872'de yayımlandık­tan sonra 200 sayfalık bir kitap halinde de basılan Histoire de l'Egîise îatine de Constantinople başlıklı çalışmasıdır. Hazırlamış olduğu ilâvelerle bu kitap ölü­münden çok sonra yine İstanbul'daki Katolik kilisesinde görevli rahip Arşene de Chatel tarafından bazı notlar eklenip ve tamamlamalar da yapılarak Histoire de la Latinite de Constanünople adıy­la 547 sayfalık bir kitap halinde yeni­den basılmıştır.89

Makaleleri. Belin'in İslâm ve Osmanlı tarihi hakkındaki araştırmalarının hemen hemen bütünü Journal Asiatique'te makaleler halinde çıkmıştır. Oldukça ha­cimli olan bu yazıların sadece sayılı ay­rı basımları bazı kütüphanelere girmiş, bunda ve diğer dergilerdeki yazıları ise bu dergilerin koleksiyonlarında unutulup kalmıştır. Belin'in Journal Asiatique'te çıkan makaleleri arasında şunlara işaret edilebilir:

1- "Charte des Turcs ou Khat-tı-humaıoun de Gul-Khâne"90.

2- "Notice sur les Chrestomathies Orientales".91

3- "Fetoua relatif â la Condition des Zim-mis".92 İbn Nakkaştan bir tercümedir.

4- "Extrait du Journal d'un Voyage de Pa­ris â Erzeroum".93

5- "Me'moire sur l'usage et la constitution des biens de main-morte en pays musulman".94 Makalede İstanbul kadısının bir hükmü ve Galata mahkemesinin bir kararıyla il­gili açıklamalar bulunmaktadır.

6- "Lettre â M. Reinaud sur un document relatif â Mahomet"95. Hz. Muhammed tarafından Mukavkıs'a gönderilen 628 tarihli mektubun gerçek olduğuna dairdir. J. J. Barthelemy (ö. 17951 tarafından Mısır'da bulunan mek­tupla ilgili bu makale o yıllarda hayli ilgi uyandırmıştır.

7- "Etudes sur la propriete fonciere en pays musulman et speciale-ment en Turquie".96

8- "Essai sur l'histoire Ğcono-mique de la Turquie".97 Bu maka­le İstanbul mebusu Ziya Karamursal ta­rafından Türkçe'ye çevirilerek Türkiye

İktisadî Tarihi Hakkında Tetkikler adıy­la Maarif Vekâleti yayınları arasında ba­sılmıştır listanbul 1931). Mütercim, Belin tarafından kullanılan Osmanlı kaynakla­rını imkân nisbetinde tesbite çalışarak bunların cilt ve sayfalarını göstermiştir.



9- "Du regime de fiefs militaires dans l'İslamisme et pirincipalementen en Tur-quie".98

10- "Notice biographique et littĞraİre sur mir Ali-Shir-Nevaiı".99

11- "Moralistes orientaux: Caracteres, Maximes et PensĞs de Mîr Ali Chir Nevâii".100 Ali Şîr Nevâfyİ bir ahlâkçı olarak ele almakta ve Mah-bûbü'l'kulûb adlı eserinden seçmeler yapmaktadır.

12- "Bibliographie ottoma-ne..." .101 Bu beş makalede İstanbul'da 1281-1283, 1284-1285, 1286-1287, 1288-1289 ve 1290-1293 yıllarında basılan Türkçe kitapların bibliyografyasını vermiştir.

13- "Des Capitulations et des traites de la Françe en Orient" .102 Ayrı­ca İstanbul'da verilmiş XVIII. yüzyıl son­larına ait bir müderrislik icazetnamesi­nin metin, tercüme ve açıklamalarını da neşretmiştir.103

Belin bunların dışında, 1841-1843 yıl­ları arasında Paris'teki Ecole Speciale des Langues Orientales Vivantes için ders­lerde kullanılmak üzere basılan Arap­ça. Farsça ve Türkçe bazı eski metinle­rin hazırlanmasında da çalışmıştır. Ay­rıca Vie de Djenghiz-Khain (Mîrhond'-dan)104, Histoire des Sassani-des105, Ambassade de Mehem-med-Eîendi â la cour de France106, Ambassade de Seid Wahid-Eîendi107 Belin'in yardımıyla basılan başlıca metinlerdir. Sylvestre de Sacy'nin çok zengin kütüphanesinin Mer-lin tarafından 1842-1847 yılları arasın­da üç cilt olarak basılan Arap, Fars ve Türk dillerindeki kitaplarının katalogu­nun hazırlanmasında da büyük ölçüde yardımcı olmuştur.



Bibliyografya:

F, A. Belin, Histoire de la LatinitĞ de Cons­tantinople108, Paris 1894, naşi­rin girişi, s. 5-10; G. Dugot, Hisioire des orien-talistes, Paris 1870, II, 1-14; Necfb el-Akîkî, eh Müsteşrikün, Kahire 1964-65,1, 195-196.




Yüklə 350,55 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin