İDRÎS-İ BİTLİSİ
(ö. 926/1520) Heşt Bihişt adlı eseriyle tanınan müellif, münşî, şair, hattat ve siyaset adamı.
Bitlis'te dünyaya geldi. XV. yüzyılın ortalarında doğduğu tahmin edilmektedir. Bölgenin âlim ve şeyhlerinden olup Diyarbekir'de Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Ha-san'ın sarayında münşîlikyapan, Akkoyunlu Devleti'nin merkezi Tebriz'e nakledilince oraya giden ve burada Abdurrah-man-ı Câmî'nin ilmî toplantılarına katılan Hüsâmeddin Ali'nin oğludur. "Hakî-müddin" ve "Kemâleddin" unvanlarıyla da anılan İdris ilk eğitimini babasından aldı ve onunla birlikte gittiği Diyarbekir ve Tebriz'de aklî ve dinî ilimleri tahsil etti. Uzun Hasan'ın 1478'de ölümünden sonra yerine geçen Yâkub Bey zamanında Akkoyunlu sarayında münşîlik yaptı ve hükümdar çocuklarına lalalık hizmetinde bulundu. Bu arada Abdurrahman-ı Câmî, Kadı Seyfeddin Savucbulağı, Vezir Nec-meddin Mesud, Molla Şehîdî ve Kadı îsâ es-Sâvecî gibi âlimlerle tanıştı. Sultan Yâ-kub'un halefleri Rüstem ve Elvend beylerin sarayında da münşîlik görevini sürdürdü. Akkoyunlu Devleti'nin Safevî şeyhi İsmail tarafından ortadan kaldırılmasından sonra Şah İsmail'in Tebriz'e davetini reddedip Osmanlı Devleti'ne sığındı (1501). II. Bayezid tarafından 1485'teYâkub Bey adına yazdığı mektupla tanınan ve takdir edilen İdris Osmanlı sarayında büyük itibar gördü ve kendisine yüksek maaş bağlandı. II. Bayezid'in emriyle Heşt Bihişt adlı Osmanlı tarihini yazmaya başladı ve eserini otuz ay içinde tamamlayıp 911'de (1506) padişaha sununca 50.000 akçe nakit verilerek ödüllendirildi.595 Daha sonraki yıllarda da II. Bayezid'in in'âm ve ihsanlarına mazhar olan İdris, Muhyîi Gülşe-nî'ye göre padişahın özel nişancısı İdi.596 Bununla birlikte başta Veziriazam Atik Ali Paşa olmak üzere devrin idarecileriyle arası açık olduğundan eserinin gerçek karşılığını göremediği zehabına kapıldı. Hac için istediği izni zamanında alamadı, bu arada ciddi bir hastalık geçirdi ve ancak 1S11 Temmuzunda hac yolculuğuna çıkabildi. Kahire'ye ulaşınca bir süre burada kaldı, Memlûk Sultanı Kansu Gavri ve Mısır ulemâsı ile görüştü, İbrahim Gülşenî'nin hizmetinde bulundu. Ardından Mekke'ye gidip bir yıl kadar orada kaldı. Mekke'den gönderdiği bir mektupta, yazdığı eserin karşılığını göremediğinden ve kendisine haksızlık edildiğinden bahsederek İstanbul'a dönmek istemediğini söylüyor ve ailesinin Hicaz'a gönderilmesini talep ediyordu.597 II. Bayezid'in ölümüne kadar orada kalan İdris, Yavuz Sultan Selim'in padişah olmasından sonra İstanbul'a döndü (1512). Yavuz Sultan Selîm'in hizmetinde onun şark politikasında danışmanlıkta bulunan İdris, 1514 yılında gerçekleştirilen İran seferine ve Çaldıran Savaşı'na katıldı. Zaferden sonra Dukakinzâde Ahmed Paşa kumandasındaki öncü kuvvetlerle Tebriz'e gitti; şehri teslim alan ve Osmanlı padişahını karşılayanlardan biri de kendisi oldu. Bir süre Tebriz'de kalarak verdiği vaazlarla halkı Osmanlı idaresine ısındırmaya çalıştı.598 Yavuz'un İstanbul'a dönmesinin ardından maiyetindeki 10.000 yerli gönüllü askerle Safevî kuşatması altındaki Diyarbekir'i kurtarmaya gitti ve bu şehrin kurtarılmasında büyük hizmeti geçti. Hatta onun teşebbüsüyle geçici olarak Mardin de alındı. Yavuz Sultan Selim'in emriyle bölgenin aşiret beyleriyle görüşerek Urmiye, İtâk, İmadiye, Cizre, Eğil, Bitlis, Hizan, Garzan, Palu, Siirt, Meyyâfârikin (Silvan). Şuran. Çemişkezek, Sasun, Çapakçur, Sincar. Çermik, Hızo, Zerik gibi bölgelerin savaşsız olarak Osmanlı yönetimine girmesinde önemli hizmeti görüldü. Joseph von Ham-mer'in kaydına göre 599 İdris'e büyük güveni olan Yavuz ona üzeri tuğralı boş kâğıtlar göndermiş ve bunların kendisi tarafından doldurularak aşiret beylerine gönderilmesini İstemişti. Bu hizmetlerine karşılık padişah tarafından 2000 filori altın, değerli kılıç ve kürklerle mükâfatlandırılan İdris, Yavuz'un Mısır seferi esnasında Halep'in ilhakını müteakip bu seferden dönüşünde Malatya, Ur-fa, Besni, Ergani. Harput, Divriği. Siverek ve kesin olarak Mardin ile öteki şehir ve kasabaların Osmanlı idaresine girmesini sağladı. Mercidâbık ve Ridâniye savaşlarına katıldı. Mısır seferiyle ilgili olarak Mâ-verâünnehir hanlarına yazılan fetihnameleri kaleme aldığı gibi Mısır'ın İdaresinde de yardımcı oldu. Güneydoğu Anadolu'nun Osmanlı Devleti topraklarına ilhakından sonra kurulan ve merkezi Diyarbekir olan Arap ve Acem kazaskerliği de ona verilmişti.600 Mısır'da kaldığı süre içinde İbrahim Gülşenî'nin hizmetinde bulunan İdrîs-i Bitlisi, bu arada îsâ es-Sâvecî ile Necmed-din Mesud'un dualarını toplayarak şeyhe sundu. Ayrıca yazdığı 150 sayfalık şiire karşılık padişahın 500 filori altınla pek çok ihsanına nail oldu .601
İdris ömrünün son yıllarını İstanbul'da ilmî çalışmalar yaparak geçirdi. Bu arada Kanunî Sultan Süleyman'a şark seferi hususunda tasviyelerde bulundu. 926 (1520) yılı sonlarında altmış beş-yetmiş yaşlarında İken vefat etti. Mezarı Eyüp'te, hanımı Zeynep Hatun'un yaptırdığı mescid civarında, kendi adına izafetle anılan İdris Köşkü ve Çeşmesi denilen yerdedir.602
Babası gibi tasavvufla da meşgul olan ve zamanındaki bütün sûfîlerin müridi olduğunu belirten İdris'in herhangi bir tarikat şeyhine bağlı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaynaklarda güzel huylu, etkili konuşan, kalemi kuvvetli, dindar, bilgili, yardım sever ve özellikle siyasetin inceliklerini bilen bir kimse olarak nitelendirilir.603 Çeşitli devlet hizmetlerinde bulunmuş ve baş-defterdarlığa kadar yükselmiş Ebülfazl Mehmed Efendi adlı oğlundan başka "Emîrek" mahlaslı Mustafa Çelebi isimli başka bir oğlundan daha söz edilmektedir.604
Tabii ilimlerle de meşgul olan İdris'in öğretici nitelikteki kaside ve mesnevilerinde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Senâî, Abdurrahman-ı Câmîve Şebüsterî'nin tesirleri açıkça görülmektedir. Bununla birlikte şiirde pek başarılı olamamış, asıl şöhretini nesir alanında yapmıştır. Bunun en güzel örnekleri eserleriyle birlikte bir münşi olarak kaleme aldığı mektuplardır. İdris özellikle ta'lik, nesih, sülüs ve divanî hatlarda üstattı. Münşeât'ındakı mektupları ve Koca Mustafa Paşa Camii'-nin kapı kitabesi bunu ispat etmektedir.605
Eserleri.
Tıp, kozmografya, felsefe, tasavvuf, siyaset, ahlâk ve tarih gibi ilimlerle meşgul olan İdrîs-i Bitlisî Farsça, Arapça, Türkçe olmak üzere telif, tercüme ve şerh mahiyetinde çeşitli eserler kaleme almıştır. Kaynaklarda eserlerinin tam listesi verilmediği gibi bunların bazan babasının eserleriyle karıştırıldığı da görülmektedir.
A) Farsça Eserleri.
1. Risûle-İ Bahâriyye.606 Akkoyunlu Hükümdarı Yâkub Bey'in saltanatının sonlarında yazılan ve ona ithaf edilen eserin konusu mevsimlerdir. Yer yer şiirlerle süslenmiş olan ve dört bölümden meydana gelen risalede mevsimlerin ortaya çıkışı, bazı tabii olaylar ve semavî kâinatın oluş sebepleri ele alınmıştır.607
2. Risâîe-i Hazâniyye. Aynı hükümdar zamanında yazdığı (1478'den sonra) bu eserinde müellif Yâkub Bey'in Azerbaycan'dan Arrân'a yaptığı seyahati anlatmaktadır. 608
3. Terceme ve Tefsîr-i Hodîş-i Erbacîn. Mârifetullah, itikad. cennet, ameller ve ahlâkla ilgili kırk hadisin manzum olarak Farsça'ya çevrilmesi ve mensur olarak yorumundan ibarettir. 609
4. Terceme ve Nazm-ı Hadîs-i Erbcfîn. İman ve İslâm'ın esasları, ahlâkî faziletler ve âhiret-le ilgili kırk hadisin rubâî şeklinde Farsça'ya tercümesi ve yine manzum olarak yorumundan meydana gelmiştir. 610
5. Münâzaratü'ş-şavm ve'i-'M. 1502 yılında nesir ve nazım karışık olarak yazılan eser II. Bayezid'e sunulmuştur611
6. Heşt Bihişt. İdrîs-i Bitlisî'nin en önemli eseri olup II. Bayezid'in emriyle yazdığı Osmanlı tarihidir. Bu kitabıyla Osmanlıiar'da İran ekolünün başlatıcısı olan Bitlisî, tarihe edebiyatı sokup süslü yazma geleneğinin İlk temsilcisi olmuştur. Günümüze müellif nüshası olarak dört yazması ulaşan eserin mutena ve tezhip-li bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphane; si'nde kayıtlıdır.612 Manzum bölümleri ve bazı mensur kısımları çıkarılarak Abdülbâki Sadî Efendi tarafından 1146 (1733-34) yılında Türkçe'ye çevrilen Heşt Bihişt'm 613 tamamı üzerinde henüz ilmî bir çalışma yapılmamıştır.
7. Mir'âtü'l-cemâî. II. Bayezid'e sunulan siyâsetnâme türünde bir eser olup İnsanın iyiliklerinin vasfı, nazarî ve amelî hikmetin hulâsasının hikâye şeklinde açıklanmasından ibarettir. 614
8. Mir'âtü'l-'uşşâk. Yavuz Sultan Selim'e ithafen yazılan tasavvufî mahiyetteki eser bir mukaddime ile iki bölümden meydana gelmektedir ve nesir-nazım karışımı olarak telif edilmiştir. 615
9. Hak-ku'1-mübîn ti şerhi Hakkı'1-yakîn. Şebüsterî'nin kelâmla ilgili eserine Farsça yazılmış bir şerhtir. Yavuz Sultan Selim zamanında tamamlanmıştır. Sekiz bölümden oluşan eserde Allah'ın zâtının ve sıfatlarının zuhuru, ilminin derecesi, varlığının ve birliğinin vücûbu konulan ele alınmıştır. 616
10. Havâşşül-hayevon.617 Demîrî'ninHayâtü'l-hayevân adlı eserinin 1S17-1518 yıllarında Farsça'ya yapılmış tercümesidir. Müellif, Yavuz Sultan Selİm'in emriyle çevirdiği eseri bu padişaha ithaf etmiştir. Kitabın müellif hattıyla yazılmış bir nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde 618 kayıtlıdır. 619
11. SeHmnâ-me. Yine Yavuz Sultan Selim'in emri üzerine bu padişah dönemi olaylarının anlatıldığı risalenin birçok nüshası bulunmaktadır.620
12. Mündzaro-i Hşkbâ "Akl. Yarı felsefî, yan tasavvufî mahiyette mensur bir eser olup bilinen tek nüshası Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ndedir. 621
13. Kaşâ^id ve münşe'ât ve mürâselât. İdrîs-i Bitlisî'nin, başta Osmanlı padişahları olmak üzere ileri gelen devlet ricali ve bazı âlimler hakkında yazdığı kasidelerle az miktardaki mektubunu ihtiva eden eserin tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır. 622
14. Mecmûca-i Münşe'âl. Akkoyunlu, Karakoyunlu, Timurlu, Osmanlı ve Hint sultanları arasında teati edilen mektupların suretlerinin toplandığı bir eserdir. Mektupların bir kısmı İdrîs-i Bitlisî'nin oğlu Ebülfazl Mehmed Efendi'ye aittir; mecmuada ayrıca Ebülfazl'm Risâle-i Ku-dûmiyye adlı bir eseri de yer almaktadır.623 Müellifin II. Bayezid'e, Yavuz Sultan Selim'e ve Kanunî Sultan Süleyman'a yazdığı Farsça birkaç mektup ise Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulunmaktadır. 624
15. Könûn-i Şâhenşâhî. İd-idrîs-i Bidîsî'nin Heşi BıVıişi adlı eserinin Abdülbâki Sadi Efendi tarafından yapılan Türkçe tercümesinin İlk sayfası 625
rîs-i Bitlisfnin hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı siyâsetnâme türünde bir eserdir. Yer yer tasavvufî nükte ve teşbihlerle süslediği bu eserinde müellif bilgilerini ve tecrübelerini toplamıştır. Kâ-nûn-ı Şâhenşâhî'nm önemli kaynaklan başta Devvânî'ninki olmak üzere çeşitli ahlâk kitapları. Abdurrahman-ı Câmî, Senâî, Firdevsî, Sa'dî-i Şîrâzî ve Hâfız-ı Şirâ-zî gibi şairlerin eserleridir. Eski bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı bulunan 626 kitap üzerinde Hasan Tevekkül! tarafından doktora çalışması yapılmış ve eser Türkçe'ye çevrilmiştir.627
B) Arapça Eserleri.
1. Risâîetü'1-ibâ 'an mevâkıH'1-vebâ. 1512 yılı civarında yazılan eser, 1. Mahmud zamanında (1730-İ754) Mehmed Salih Bitlisi tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.628 Kitabın bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.629 Müellife izafe edilen Risale ü't-tâcûn ve cevâzi'l-firûr anhü adlı eserin 630 yukarıda kaydedilenle aynı kitap olması kuvvetle muhtemeldir.
2. Haşiye colâ Tefsiri Beyzâvî. II. Bayezid zamanında yazılmış olup bu padişaha sunulmuştur. 631
3. Risale fi'n-neîs. Bir giriş, altı bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Özellikle ruh konusunun ele alındığı eserin bilinen tek nüshası Manchester'da John Rylands Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. 632
4. Şerhu esrâri'ş-şavm min şerhi esrâri'l-cibâdât. 1511 yılında kaleme alınan eser Memlûk Sultanı Kansu Gavri'ye sunulmuştur. 633
5.Evdiyetü'l-edviye .634 İdrîs-i Bitlisînin bilinen tek Türkçe eseri Mecmûatü'l-münşeât adını taşımaktadır. Müellifin inşâ örneklerine dair Türkçe mektuplarını ihtiva eden eserde oğlunun bir mektubunun da bulunması tamamının İdris'e ait olmadığını akla getirmektedir. Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı nüshada 635 tebrik, aşk, fetihname vb. konularda yazılmış mektup ve mektup başlangıç örnekleri yer almaktadır. Ayrıca Mecmûa-i Fevâid-i Müteferrika içinde 636 Türkçe üç mektubu bulunan İdris'in, Mısır'da Akko-yunlular'ın ileri gelenlerinden Necmeddin Mesud ve îsâ es-Sâvecî'nin şiirlerini derleyerek bir divan haline getirdiği de bilinmektedir.637
Kanûn-i Şâhenşâhî'öe adı geçen Risale der fbâhat-i Eğânî adlı eserinde İdrîs-i Bitlisi bazı müzik aletlerini dinlemenin mubah olduğunu belirtmiştir.638 Ahmed Rifat Efendi'nin Lugat-ı Târihiyye ve Coğra/iyye'sinde onun Kitâb der Redd-i Ravâfiz isimli bir eserinden söz edilmektedir. Hâ~ şjye-i Şerh-i Tecrîd ise adı sadece Osmanlı Müelliflerinde geçen bir eserdir. Aynı yerde Kenzü'1-haü fî beyâ-ni'l-makâmûti'ş-şûü adlı kitabı da kaydedilmektedir. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde kayıtlı olup 639 İdris'e atfedilen Fihrist-i Tekmiîe-i Tezkiretü'l-evüyâ'ın Kenzü'1-hafî ile aynı kitap olması kuvvetle muhtemeldir.640 Bazı kaynaklarda Şerh-İ Manzûme-i Güîşen-i Râz adlı eser İdrîs-i Bitlisî'ye nisbet edilirse de 641Süiey-maniye ve Üsküdar Hacı Selim Ağa kütüp-hanelerindeki nüshalarında babasının ismi bulunmaktadır. Ancak İdris kendisinin de Gülşen-İ Râz'a bir şerh yazdığını belirtmektedir.642 Aynı kaynaklarda onun Şerh-i Fuşûşü'1-hi-Aem'inden de söz edilmektedir. İdrîs-i Bitlisî'nin, İbnü'l-Fânz'ın el-Kaşîdetü'1-ham-riyye'sine bir şerh 643 ayrıca Tuhfe-i Dergâh-ı Âlî adıyla tasavvufî risaleler 644 yazdığı da ileri sürülmektedir.
Bibliyografya :
İdrîs-i Bitlisi. Hakku'l-mıibîn fî şerhi Ha.kkı'1-yakin, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2338, vr. 4U, 1*\ a.mlf., Mir'âtü'l^uşşâk, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1888/4, vr. 153" vd.; TSMA, nr. E 1019, 5675; a.mlf.. İdr'ts BitltsV-nin Ka.nu.n-i Şâhenşâhi'sinin Tenkidli Neşri oe Türkçeye Tercümesi (doktora tezi, 1974, haz. Hasan Tevekkülî), İÜ Ed.Fak. Tarih Seminer Kitaplığı, nr. 2573; Feridun Bey. Münşeat,], 333 vd., 437 vd.; Mecdî, Şekâik Tercümesi,*. 327-328; Hoca Sâdeddin, Tâcû't-teuârîh, İstanbul 1280, II, 279, 299-323, 566; Âlî. Menâkıb-ı Hüneroe-rân, s. 61; Muhyî-i Gülşenî. Menâkib, s. 80 vd., 116, 352 vd.; Atâî, Zeyl-i Şekâik, s. 188; Koca Hüseyin, Bedâyiu'l-oekâyi' (nsr. A. S, Teveritino-voy). Moskova 1961, I), 452a-b; KeşFü'z-zLinûn, I, 840-841, 876; Ayvansarâyî, Hadîkatü'l-ceuâ-mi'. I, 264;Müstakimzâde. Tuhfe, s. 110-111; Cemâleddin, Osmanlı Tarih ue Müverrihleri: Âyîne-i Zurefâ, İstanbul 1314, s. 24; Hammer (Atâ Bey), I, 28-30; IV, 154 vd., 180; Ahmed Rıfat, Lugat-t Târihiyye ue Coğrâfiyye, İstanbul 1299,1, 109-110; Gibb, HOP, II, 267; III, 7; Si-cill-i Osman'ı, 1, 309-310; hâhu'l-meknûn. I, 410; Hediyyetü't-Cârirm,\, 196; OsmanlıMü-elltfleri,], 58; III, 6-8; Babinger(Üçok), s. 51-55; Storey. Persian Literatüre, V/l, s. 412-416; Mehmed Şükrü. Osman/ı DeoleLinin Kuruluşu: Bitlisli idris oe "Heşt Bİhişt" Adlı Eserine Göre, Ankara 1934, tür.yer.; a.mlf.. "Das Hest Bihist des idris Bitlisi", İsi, XIX (1931), s. 131-157; Brockelmann, GAL, II, 302; Suppi,, I, 464; II, 325; Gökbilgin, Edirne ue Paşa Liuâsı, s. 480; a.mlf., "XVI. Asır Başlarında Osmanlı Devleti Hizmetindeki Akkoyunlu Ümerâsı", TM, IX (1946-51), s. 40; Karatay, Farsça Yazmalar, s. 106; Danlşmenö. Kronoloji,]], 14, 22-24; Uzun-çarşılı. Osmanlı Tarihi,]], 273-276, 604, 616, 629; W. Hinz, üzün Hasan ue Şeyh Cüneyd (trc.TevfikBiyıklıoğlu). Ankara 1948, s. 102; Ne-fîsî. Tarth-i Mazm u Neşr, s. 253-254; Abdülka-dir Karahan, İslâm-Türk Edebiyatında Kırk Ha-dis, İstanbul 1954, s. 111-113; Semiha Özdemir, İdrîs-i Bitüsî'nin Hayatı ue Eserleri (lisans tezi, 1966), İÜ Ed.Fak. Tarih Seminer Kitaplığı, nr. 1009; M. Ullmann, Die Medizin im İslam, Lei-den 1970, s. 248; Mehmet Bayraktar, Silisti İdris, Ankara 1991; Faik Reşit Unat, "Neşrî Tarihi Üzerinde Yapılan Çalışmalara Toplu Bir Bakış", 77KBeKeten,V][/25(l943},s. 198-199;Fa-iz Demiroğlu, "İdris-i Bitlisi", Tarih Hazinesi,]/ 12, İstanbul 1952, s. 578-579, 589; M. C. Şe-habeddin Tekindağ, "Selİmnâmeler", TED, sy. 1 (1970), s. 203-207; İsmail Erünsaİ. "Türk Edebiyatı Tarihinin Arşiv Kaynaklan 1: il. Bayezid Devrine Ait Bir İn'âmât Defteri", a.e.,sy. 10-11 (1981], s. 307,309,310,314,317,320,322, 323, 325, 327, 328, 333; Kâmüsü'l-a'lam, II, 811; Cl. Huart. "Bidllsî, Mawlâna idris", El (İng.), II, 715; a.mlf.. "İdrîs Bitlisî", İA, V/2, s. 936; V. L. Menage. "Bidllsî, idris", El* (Fr.).\, 1243-1244; Dihhudâ.'Lugatnâme, III, 1562; Cornell H. Fleischer. "Bediisi, Mawlanâ Ha-kim-al-Dİn Edrîs", E/r., IV, 75-76.
Dostları ilə paylaş: |