Bibliyografya : 6 kelb (benî kelb) 6



Yüklə 1,45 Mb.
səhifə25/51
tarix07.01.2019
ölçüsü1,45 Mb.
#91705
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   51

KEMER

Yükü yukarıdan aşağıya iki yönde aktaran taşıyıcı mimari eleman.

Duvar yüzeylerinde veya kapı, pencere gibi açıklıkların üstünde yer alan ve çok defa eğri profiller veren kemerler bir yay biçiminde olup yarım daire, basık, sivri veya dilimli olabilmektedir. Bölge, devir, yapı tipi ve kültürlere göre değişen kemer şekilleri bir mimarlık üslûbunun kimlik kazanmasında genellikle temel bir rol oynar.

Her durumda strüktür değeri taşıyan bir kemer, taşıyıcı unsurla örtücü unsur­lar arasında yer alan geçiş kısmını teşkil eder. Bazan düz cepheleri hareketlendir­mek üzere tamamen tezyini bir değer ta­şıyan sağır kemerler de kullanılmaktadır. Bu durumda kullanılan kemer biçimi ar­tık süsleyici bir unsur olarak devreye gir­diğinden çok defa herhangi bir yük taşı­maz ve altında bir boşluk bırakmaz. An­cak geçit vermeyen kemerlerin tamamı tezyinî değildir.

Mimarlık tarihinde ilk kemer tipleri hakkındaki görüşler farklıdır. Bir görüşe göre birbirine üst kenarlarda bitişik, alt uçları kenarlara doğru açılıp desteklere oturtulan iki taş levha ilk kemer çatısını meydana getirmektedir. Bu teknik daha sonra biraz daha geliştirilerek üçüncü bir taş blokun üstte ortaya konmasıyla yeni bir uygulama ortaya çıkar. Diğer bir gö­rüş, üst üste konan taş bloklarının yük­seldikçe birbirine doğru kaydırıl m asıyla elde edilen taşırma tekniğindeki inşa me­todunu ilk kemer formu olarak kabul eder. Bu iki teknikten hangisinin daha eski ol­duğunu belirlemek imkânsızdır. Ancak farklı kültür çevrelerinde kullanılan inşa­at malzemesinin fizikî yapısı ve boyutla­rının farklı olması sebebiyle her iki şekil de kullanılmış olmalıdır. Taşırma tekniği ge­niş açıklıkların üstünü örtebilmek bakı­mından daha geniş imkânlara sahip oldu­ğundan bu teknik daha yaygın ve uzun süre kullanılmıştır. Her iki durumda da kemer formunun temel mantığı olan dö­nüş hareketi tamamlanmadığından mi­marlık tarihinde bu kemerlere "yalancı kemer" adı verilmiştir.

İlk gerçek kemerler kerpiç malzemeyi yaygın olarak kullanan Mezopotamya'da ortaya çıkmış, daha sonra Mısır'da aynı teknik taş malzeme ile uygulanmıştır. Bu örneklerde, üstten gelen ağırlığı iki ayrı desteğe iletmek üzere orta kısmı nisbe-ten yüksek ve bir kavis çizen profillerle yapılanma tamamlanmıştır. Çok sayıdaki kerpiç veya taş bloklarının birbirine da­yanarak kemer kavsini tamamlamasıyla ilk gerçek kemerin temel prensibi ortaya çıkmış olur. Bu prensip esas olmak üzere kemerin teşkil ettiği dönüş hareketini oluşturan yayların sayısı, çapları ve bun­ların dönüş doğrultuları zaman zaman değiştirilerek zengin biçimler elde edil­miştir. Bazan yarım daire, basık veya elips şekiller, bazan da sivri veya dilimli form­lar kullanılarak sayısız tipler üretilmiştir. Böylece ana prensibin bulunmasıyla bir­likte çeşitlemeler yapılmaya başlanmış, moda akımlar ve üslûplara göre bazı tip­ler zaman zaman daha yaygın hale gel­miştir. Bu tiplerde görülen profil çeşitleri, çizimde kullanılan pergelin ayak açıklığı ve daire merkezlerinin yeriyle ilgilidir.

İslâm mimarisinde kemer hemen her tür yapıda geniş bir kullanım alanı bul­muştur. Kubbe ve tonoz sisteminde oldu­ğu gibi prizmatik kapı ve pencere söve-lerinin kavisli bir kuşakla örtülmesi hem yapılarının iskeleti bakımından gerekliydi hem de estetik bir tamamlayıcıydı. Tuğla ve taş mimaride açıklık vermeyen cephe­lerde bile hafifçe girinti yapan tezyinî bir

Edirne'deki Üc SerefeliCaml'nin pencere alınlığı üzerin­de bulunan kemer kemerle hareket kazandırılmaya çalışıl­mıştır. "Sağır kemer" denilen bu uygula­ma özellikle kümbet cephelerinde yer alır. Çok defa dikdörtgen pencerelerin üzerin­de yer alan kemerler sayesinde duvar ör­güsünün ağırlığı pencere üzerindeki üst söve ortasına binmeyip iki kenara aktarı­lır. İçi örülerek doldurulan bu kemere "bo­şaltma kemeri" veya "hafifletme kemeri" (tahfif) adı verilir. Osmanlı mimarisinde sık rastlanan ve "Bursa kemeri" adı veri­len kemer türü ise esasını eski ahşap ya­pılarda almıştır. Ahşap yapılarda iki dik­menin üstüne binen yatay krişi takviye eden iki praçol zamanla taş mimaride bir biçim olarak kullanılmış ve buna Türk mi­marisinde Bursa kemeri adı verilmiştir.

İslâm mimarisinde en büyük ölçülü ke­mer uygulamaları Osmanlı camilerinin ana mekânını belirleyen iskelet yapısında yer alır. Dört, altı veya sekiz ayağı birbiri­ne bağlayan bu kemerler, üstte pandantif ve kubbe ile destek aralarındaki perde duvar sebebiyle kolayca farkedilmeyen unsurlardır. Bu kuruluşun esasını belir­leyen büyük kemerlerin ayak araları bir perde duvarıyla kapatılmakta, birkaç sı­ra halinde bu duvara açılan filgözü veya revzenli pencere ile yüzey hareketlendi-rilmekte, böylece iç mekâna ışık sağlan­maktadır.

Bibliyografya :

J. Baltrusaitis, Le probleme de l'ogiue en Armenie, Paris 1936; J. H. Acland. Medieua! Struclure, Toronto 1972; Doğan Hasol, Ansiklo­pedik Mimarlık Sözlüğü, İstanbul 1979, s. 274-278; Aysil Tükel Yavuz, Anadolu Selçuklu Mi-marlsi'nde Tonoz ue Kemer, Ankara 1983; Me­tin Sözen - Uğur "Tanyeli, Sanat, Kavram ve Te­rimleri Sözlüğü, İstanbul 1996, s. 127-128, 269; Yılmaz Önge, "Anadolu'nun Türk-İslâm Devri Yapılarında Enteresan Bazı Taş Kemer ve Tonozlar", £F/4D,sy. 9(1978), s. 321-336; "Ke­mer", SA, II, 1006-1020. Selçuk Mülayim



KEMİYET

Ölçülebilen, azalıp çoğalabilen büyüklük, nicelik; klasik felsefe ve mantıkta on kategoriden biri.473



KEMURA, SÜLEYMAN

(1908-1975) Yugoslavya Diyanet İşleri başkanı.

Saraybosna'da doğdu. Babası Saray-bosna'da Kemura ailesinden Hacı İbrahim Ağa'dır İlkokuldan sonra 1918-1922 yıl­lan arasında Saraybosna Rüşdiyesi'nde 474 okudu. Ardından 1925'e kadar Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nde öğrenim gördü ve aynı yıl girdiği Şeriat Kadılık Oku-lu'ndan 475 1930'-da mezun oldu. Foça ve Konjic kasabala­rında kadı olarak bir süre görev yaptık­tan sonra Mostar Müftülüğü sekreterli­ğine getirildi. Bu arada Mostar Lisesi'nde ve Öğretmen Oku-lu'nda 476 din bilgisi hocası olarak çalıştı. Bölge müftülükleri lağvedildikten sonra Kemura bir süre Saray-bosna'daki Ulemâ Meclisi'nde Din Eğitimi Daire başkanı, ardından yine Ulemâ Mec-lisi'ne bağlı Vakıflar Müdürlüğü'nde önce Din Eğitimi Daire başkanlığı, sonra da Vakıflar Genel mü­dürlüğü görevine tayin edildi ve 1949 yı­lına kadar bu görevde kaldı. 1949'da Gazi Hüsrev Bey Medresesi'ne müdür oldu ve burada İslâm tarihi dersleri verdi. Ayrıca 1950'de kurulan Yugoslavya Din Görevlile­ri BirligTnin sekreterli­ğine seçildi. Bu arada Diyanet İşleri Baş­kanlığı tarafından Glasnik VIS dergisi­nin başyazarlığı görevine de getirildi ve bu görevi 1957'ye kadar devam etti. Diya­net İşleri Başkanı İbrahim Efendi Fejic'in emekliye ayrılması üzerine 1S Kasım 1957 tarihinde Yugoslavya Diyanet İşleri Mec-lis-i Âlîsi tarafından Yugoslavya (FNRI) Diyanet İşleri başkan­lığına (reîsülulemâ) seçildi. Ölümüne ka­dar görevini sürdüren Kemura, Yugoslav­ya Diyanet İşleri Başkanlığı makamında en uzun süre kalan kişidir. 19 Ocak 1975 tarihinde vefat edince Gazi Hüsrev Bey Camii avlusundaki hazîrede defnedildi. Ölümünden sonra Glasnik VIS dergisi­nin bir sayısı (Mart-Nisan 1975) onun hayatı, kişiliği ve Yugoslavya Diyanet İşleri Başkanlığındaki faaliyetlerine ayrılmıştır.

II. Dünya Savaşı'nın ardından Yugoslav­ya Diyanet İşleri Başkanlığı çok zor bir dö­neme girmişti. Vakıf mallarına devlet ta­rafından el konulmuş, sıbyan mektepleri kapatılmış, camilerin büyük bir kısmı tah­rip edilmişti. Radikal bir ateizmin hâkim olduğu bu dönemde din adamlarının bü­yük bir kısmı görevlerini terkedip kamu sektöründe çalışmaya başladıklarından Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda his­sedilir derecede bir azalma, malî kaynaklarda da büyük bir düşüş olmuştu. Bunun üzerine Kemura ve arkadaşları zekât ve fitrelerin bir merkezde toplanması, kur­ban derilerinden elde edilen paranın din eğitimi için sarfedilmesi uygulamasını başlattılar. Bölgede Arapça ve Türkçe okunan hutbelerin büyük bir kısmının 1 Ocak 1959 tarihinden itibaren Boşnak­ça tercümesiyle okunması kararlaştırıl­mış, bunun örnekleri Kemura tarafın­dan Glasnik VIS dergisinde yayımlanmıştır.

Kemura'nın yeni din görevlileri kadro­sunu oluşturmak için İslâm dünyasındaki üniversitelerle kurduğu ilişkiler başarılı bir adım olarak kaydedilmektedir. Her ne kadar Yugoslavya Devleti yetkilileriyle olan iyi ilişkileri ve Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani) teşkilâtı hakkındaki olumsuz görüşleri yüzünden bazı çevrelerce eleş-tirilmişse de dönemindeki ateizm politi­kasının ortaya çıkardığı toplumsal ve si­yasal güçlüklere rağmen dinî kurumları canlandırmış ve geleceğe yönelik olumlu adımların atılmasına vesile olmuştur. Bu çerçevede Saraybosna'da 1977'de faaliye­te geçen İlahiyat Fakültesi'nİn (Islamsko-Teoloski Fakultet) kuruluşunda da önemli hizmetleri geçmiştir.

Boşnakça'dan başka Arapça ve Türkçe de bilen Kemura başta Glasnik VIS ol­mak üzere çeşitli dergilere birçok makale yazmıştır. Bizzat telif ettiği tek eseri mevcuttur. Yugoslavya Din Görevlileri Bir-liği'nin sekreterliğine seçildiğinde dinî kurslar için hazırladığı Kratka Obuka o

Namazu namaz hakkında temel bilgiler adlı kitabı önce Glasnik VIS dergisinde 477 ardından müstakil olarak ya­yımlamıştır (Sarajevo 1955). İbrahim Imsirovic ile beraber hazırladıkları Jasini-Şerif 478 adlı eser de önce Glasnik VIS dergi­sinde çıkmış 479daha sonra ayrıca basılmıştır (Sarajevo 1957).

Bibliyografya :

Sulejman Kemura. "Primjer Hutbe-O Mora-lu", Glasnik VIS, XXl/9-12 (1958), s. 399-402; Zejnîl FajiĞ, "Imsirovic, ibrahim", Bibliografija Gtasnika Vrhounog Islamskog Siarjesinstüa u SFRJod 1933. do 1982 Godine,Sarajevo 1983, s. 100; a.mlf., "Kemura, Sulejman Hadzi", a.e., s. 117-118; a.mlf.. "Neka Sjecanja na Rahmet­li Reİs-ul-Ulemu Sulejman Efendiju Kemuru", Glasnik VIS, XXXV]][/3-4 (1975), s. 187-190; Ferhat Seta, Reİs-ul-uleme u Bosni i Hercego-vini i Jugoslaüiji od 1882. do 1991. Godine, Sarajevo 1991, s. 51-57; "Merhum Reis-ul-Ulema Hadzi Sulejman-ef. Kemura", Glasnik VIS, XXXVIU/l-2(1975).s. 1 -2; Husein Bozo. "Istorijska Uloga Reis-uI-Uleme Hadzi Sulej­man-ef. Kemure u Razvojnom Putu İZ u SFR}", a.e.,XXXVHI/3-4(1975),s. 145-153; Mustafa SahaciĞ. "Istinski Borac za Progres i Napredak Muslimana", a.e.,s. 166-170; Kadrija Hajdaro-vic, "Njegova Prisutnost se Svugdje Osjecala", a.e., s. 175-178; Ahmed Smajlovie. "Rahmetli Reis-ul-Ulema Kao Direktör Gazi Husrevbego-ve Medrese", a.e.,XXXVIII/3-4 (1975], s. 153-154; Abdurahman HukiĞ, "Cuvao je Imovinu Islamske Zajednice", a.e., s. 154-157; Abdulah Derviseviâ, "Poznavali smo se od Skolskog Uz-rasta", a.e., s. 162-166; Bilal Hasanovİt, "Pros-vjetno-Pedagoska Djelatnost Reis-ul-Uleme Hadzi Sulejman ef. Kemure", a.e.,s. 180-184; "Podaci o Autorima", a.e., Xl_VI/l-2 (1983), s. 375; "Urednici Glasnika", a.e., s. 380. Muhammed Aruçi




Yüklə 1,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin