el-MAKSÛD
Osmanlı medreselerinde okutulan Arapça sarf kitabı.
Müellifi bilinmemektedir. Birgivî eserin İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe'ye ait olduğunu söylüyorsa da 395 kaynaklarda bu görüşü teyit eden bir kayda rastlanmamıştır. Kitapta önce sarf ilminin önemine işaret edilmiş, daha sonra sülâsî mücerred ve rubâî mücerred fiillerin vezinleriyle rubâî mücerred veznine mülhak altı bab tanıtılmış, ardından sü-lâsiye mezîd rubâî, humâsî ve südâsî fiil kalıpları ile (toplam on dört kalıp) rubâî mücerrede mezîd üç fiil kalıbı ele alınmıştır. "Masdardan türeyen kipler" başlığı altında masdar, masdar çeşitleri ve masdardan türeyen mazi, muzâri, emir ve ne-hiy, ism-i fail ve isrn-i mef ûl kip ve kalıplarının kuruluş ve çekimleri açıklanmıştır. "Sahih fiillerin çekimi" başlığıyla sahih fiillerin mücerred ve mezîd kalıplarının mazi, muzâri. emir ve nehiy kiplerinin malûm ve meçhul şekilleriyle ism-i fail ve ism-i mef ûllerinin çekimleri anlatılmıştır. "Notlar" (Fevâid] başlığını taşıyan bölümde geçişsiz (lâzım) bir fiili geçişli (mü-teaddî), geçişli bir fiili geçişsiz yapmanın yollan, hangi fiil kalıplarının (bab) geçişlilik veya geçişsizlik bildirdiği, fiil kalıplarının ifade ettiği istek, işteşlik (müşareket) ve dönüşlülük (mutavaat) gibi diğer anlamlar, isim ve fiillerdeki zâid harfler ve bu harflerden bazılarının bildirdiği mânalarla bir kelimedeki zâid harfleri belirlemenin yollan açıklanmıştır. "İlletli fiillerle sahih fiillerden hemzeli ve muzaaf olanlar" başlıklı bölümde söz konusu fiillerle bunların çekimleri esnasında meydana gelen i'Iâl, ibdâl ve idgam gibi değişiklikler ve kuralları açıklanmıştır. el-Makşûd'a birçok şerh yazılmıştır.396 Bunlardan Bir-givî'nin İm'ânü'l-enzâr'ale'l-Makşûd'u 397 Ömer b. Asker el-Hamevî'nin şerhiyle 398 müellifi meçhul el-MaÜûb bi-şerhi'1-Makşûd 399 ve îsâ (Efendi) es-Sîrevî'ninffûhu'ş-şurüh'u 400 sayılabilir. Eser Manisalı Ahmed b. Muhammed tarafından Türkçe olarak şerhedilmiştir. Hocazâde Ahmed kitaba bazı ilâveler yapmış ve bu çalışma İlaveli Maksûd adıyla basılarak dönemin okullarında okutulmuştur.
Bibliyografya :
Hocazâde Ahmed, İlâaeli Maksûd, İstanbul 1312; el-Mattüb bi-şerhi'l-Makşûd tf'i-taşrîffîsâ es-Sîrevî. Rûhu'ş-şurûh ue Birgiuİ, İm'ânü'l-enzâr'ate'l-Makşüd ile birlikte), İstanbul 1331; Abdiillatîf b. Muhammed Riyâzîzâde, Esmâ'ü'l-kütûb (nşr. Muhammed Altuncî), Kahire, ts. {Mektebetüİ-Haricî), s. 307; Keş/ü'z-zunûn, il, 1806-1807; Serkîs. Mu'cem, I, 304; Brockel-mann, GAL Suppi, I, 287; I!, 657. Kenan Demirayak
MAKSÛR 401 MAKSÛR VE MEMDÛD
Sonunda maksûr ve menıdûd" elif bulunan Arapça kelimelere dair eserlerin ortak adı.
Arapça'da kelimenin sonunda bulunan ve önü fetha olan elife "maksûr elif", bu harf ile biten isim ve sıfatlara da "maksûr isimler" adı verilir. Maksûr elif ya uzatan elif ya da önü fetha olan yâ şeklinde yazılır. Maksûr elifin bazan uzun elif, bazan da yâ şeklinde yazılması belli kurallara bağlıdır. Kelime sonundaki elif-hemzeye "memdûd elif", böyle isim ve sıfatlara da "memdûd isimler" denir.
Lügat ve gramer âlimleri ilk devirlerden itibaren maksûr ve memdûd isimlerle sıfatların müennes veya müzekker, mün-sarif veya gayri münsarif olduklarının belirlenmesi, tesniye ve cemi hallerinde eliflerin dönüşüme uğraması yahut aynen kalması üzerinde durmuşlar, bu konular ve elifin az veya çok uzatılmasına göre
MAKTEL
Tanınmış bir veya birkaç kişinin öldürülmesini konu alan eserlere verilen ad.
Sözlükte "öldürmek" anlamındaki kati kökünden türeyen maktel "birinin öldürüldüğü yer veya öldürülme zamanı; vahşice öldürme; ölümlere sebep olan büyük savaş" demektir. Kelime, Câhiliye devrindeki öldürmelerden söz eden şiirlerde kati karşılığında kullanılmakla beraber 402 tarihî-edebî terim anlamını İs-lâmî dönemde kazanmıştır. Hz. Peygamber döneminden itibaren İslâmiyet'le ilgili mücadeleler, hilâfet meselesinden kaynaklanan öldürmeler ahbâr, tarih, en-sâb kitaplarında genellikle maktel kelimesiyle karşılanmış ve ayrı bölümler halinde kaleme alınmıştır. Zamanla ölümlerin sayısı ve önemi arttıkça "maktel" veya "makâtil" başlığı altında tarihî- edebî nitelikli müstakil eserler yazılmıştır. Mak-tellerin Öldürmeleri konu edinen diğer eserlerden farkı, bu metinlerde yalnız kati olayının ele alınması ve söz konusu hadiselerin etraflı şekilde anlatılmasıdır.
İlk makteller, önemli kişilerin öldürülmesini gören veya görenlerden işitenler vasıtasıyla bilgi vermek üzere kaleme alınmıştır. Bu metinlerde İslâmiyet uğruna katledilen kimselerden söz edilmekle beraber Resûl-i Ekrem'in akrabalarının ve özellikle Hz. Ali neslinin savaşlar, suikastlar ve başka sebeplerleöldürülmesi konuları daha yaygın biçimde ele alınmıştır. Maktellerde râvi zincirinin ve incelenen başka kaynakların zikredilmesine rağmen tarihî gerçeklere uymayan dinî-efsanevî unsurların da yer aldığı, konunun çok zaman duygulu ve destanı bir üslûpla işlendiği görülmektedir.
Daha çok Şiî müellifleri tarafından kaleme alınmakla birlikte peygamber ailesine duyulan muhabbet sebebiyle diğer müslümanların yazdığı maktel sayısı da az değildir. Arap tarihi ve edebiyatının zengin alanlarından birini oluşturan maktel-lerin ilk Örnekleri II. (VIII.) yüzyılın birinci çeyreğine aittir. Fakat bunların önemli kısmı kaybolmuş, bir kısmı da orijinal biçimde veya tahrif edilmiş haliyle bugüne ulaşmıştır. Şiî rical kitapları, fihristler ve tarih kitapları tarandığında ilk dört yüzyılda en az otuz iki yazarın bir veya birkaç maktel / makâtil yazmış olduğu görülür.403 Kaynaklarda adı geçen en eski maktel Câbir el-Cu'fT-nin (ö. 128/746) günümüze kadar gelmeyen Maktelü Emîri'l-mtfmmîn'i-dir.404 İlk maktel müellifi olarak bilinen Şiî tarihçisi Ebû Mihnef in (ö. 157/774) Maktelü Aiî,405 Maktelü'l-Hüseym Mak' telü Hucr b. %dî 406 Maktelü Muhammed b. Ebî Bekir eş-Şıd-dîk 407 Makteîü Muhammed b. EbîHuzeyfe 408 Mak-telücOşmân 409 Mak-te!üMusab b. Zübeyr 410 gibi en az on üç makteli olduğu haber verilmektedir.411 Ebû Mihnef hakkında bir monografi hazırlayan Ursula Sezgin bu eserlerin bir kısmının ona atfedildiğini, bir kısmının kaybolduğunu, günümüze ulaşan yazmaların ise yapılan ilâvelerle tahrif edildiğini söylemektedir. Ebû Mihnef in eserleri hakkında bilgi kendisinden sonra maktel yazan İbnü'l-Kelbî, Nasr b. Müzâhim, Ebü'l-Ferec el-İsfahânî gibi müelliflerle Taberî, Belâzürî, Mes'ûdî gibi tarihçilerin eserlerindeki, "Ebû Mihnef der ki; Lût b. Yahya rivayet eder ki" gibi sık karşılaşılan alıntılardan elde edilebilmektedir.
III. (IX.) yüzyılda tarihî ve içtimaî sebeplerin etkisiyle maktel yazanların sayısında artış olduğu görülür. Bunların en tanınmışları Hİşâm b. Muhammed el-Kelbî'nin (ö. 204/819) Maktelü Hucr b. Adî 412 Maktelü Oşmân 413 Maktelü Emîn'l-mtfmi-nîn 414 ve Maktelü Mus'ab b. Zübeyir'i 415 Nasrb. Müzâhim el-Minkarî'nin Maktelü Hucr b. Wdf'si 416 İbrahim b. Muhammed b. Saîd b. Hilâl es-Sekafî'nin Maktelü 'Osman 417 ve Maktelü 'Alî'si 418 Medâinî'-nin Maktelü cOşmân'ı 419İbn Ebü'd-Dünyâ'-nın Maktelü Emîri'l-mü'minîn 'Alî'si 420 Muhammed b. Zekeriyyâ b. Dînâr'ın Makteîü 'Alî'si 421Abdülazîzb. Yahyael-Celûdfnin Kitâbü Makteli *A7fsiyle 422 Kitâbü Makteli 'Osman'ıdır.423 Bu eserler gerçekte birer tarih kitabı niteliğinde düzenlenmekle beraber duygusal ve sanatkâ-rane üslûpla yazılmaları, efsanevî unsurlar ve şiir örnekleri ihtiva etmeleri sebebiyle edebî yönü de olan metinlerdir.
IV. (X.) yüzyılda Hz. Ali ve Hz. Hüseyin hakkında yazılan maktellerin yanı sıra Ebû Tâlib akrabalarının ölümlerine ayrılan büyük Şiî koleksiyonları da vardır. Bunların bir kısmı maktel / makâtil başlığı taşımasa da bu tür içinde değerlendirilmesi gereken metinlerdir. Önemlileri arasında şunlar sayılabilir: Medâinî, Esmâ3ü men kutile mine't-Tâlibiyyîn; İbrahim b. Muhammed es-Sekaff, Kitâbü men kutile min Âli Muhammed 424 Muhammed b. Ali b. Ham-za el-Hâşîmî el-Alevî, Makâtilü't-Tâlibiy-yîn 425 Ahmed b. Ubey-dullah es-Sakafî, Kitâbü tî Makâüli't-Tâlibiyyîn 426 İbn Ukde, Kitâbü men şehide maca Emîri'l-mü'minîn Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, Makâti-lü't-Tâlibiyyîn.427 Ayrıca VII. (XIII.) yüzyılda İbn Tâvûs'un el-Mel-hûf(Lehüf) alâ (fi) katli't-tuîûf unu da saymak gerekir. Maktel türü Ebü'l-Ferec'in eseriyle Arap edebiyatında muhteva, kompozisyon ve üslûp bakımından en yüksek seviyeye ulaşır. Makâtilü't-Tâlibiyyîn, 313 (925) yılına kadar Ebû Tâlib ailesinden öldürülen 300'den fazla kişinin biyografisini ihtiva eder. Yazar öldürülüşünü anlattığı şahsın özellikleri, ölümüne yol açan olaylar, ölümün nasıl olduğuna dair ayrıntılı bilgi verir. Ebü'l-Ferec etkili bir üslûpla kaleme aldığı eserini yer yer şiirlerle zengin-leştirmiştir.
IV. (X.) yüzyıldan itibaren Arap edebiyatında tarihî-biyografik makteller fazla görülmez. Bundan sonra yazılan eserlerin hemen tamamı Hz. Hüseyin ve yakınlarının şehâdetinden bahseder. Kendilerinden önceki tarih kitaplarından faydalanılarak kaleme alınan bu maktellerde esas tarihî hakikatlere bağlı olmakla beraber konunun ele alınışı, mucizevî İnanışlarla dolu içeriği ve işlenişi daha ziyade edebî eserlerin üslûbunu taşır.
Bibliyografya:
Ebü'1-Arab. e/-MtYıan(nşr. Yahya Vehîbel-Cü-bûrî), Beyrut 1408/1988, s. 15; Ebü'l-Ferec el-İsfahânî. et-Eğânî, V, 34; Vll, 180; X, 75 vd.; a.mlf., Mafcâtitü't-Tâlibiyytn (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Tahran 1970, tür.yer.; İbnü'n-Nedîm. el-Fihrist (F\üge\), s. 101, 148; İbn Tâvûs. el-Mel-hûf'alâ katlâ't-tufüf(nşr. FârisTebrîziyân), |bas-kı yeri yok[ 1414 (Dârü'l-üsve); Browne, LHP, I, 226-228; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1963, s. 54-72; Sezgin. GAS, I, 307-308, 321, 322; Ursula Sezgin, Abu Mihnaf, Leiden 1971, s. 42, 46, 51, 59-62. 69, 85, 102, 106-109, 114, 116-123, 133, 201; I. MĞlİkoff. "Le drame de Kerbelâ dans la ütterature epique turque", REI, XXXIV (1966), s. 133-148; S. Günther, "Maqâtil Literatüre in Medievallslam", JAL, XXV (1994), s. 193-212. Şeyma Güngöe
Dostları ilə paylaş: |