Bibliyografya



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə35/40
tarix18.12.2018
ölçüsü1,17 Mb.
#86273
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40

EVS B. HACER

Ebû Şüreyh Evs b. Hacer b. Attâb et-Temîmî (ö. m. 620) Cahiliye devri şairlerinden.

Aslen Bahreynli olup milâdî 530 yılında doğdu. Cahiliye devrinin en büyük şair­lerinden sayılır. Hayatının düzensiz olma­sı ve Necid, Irak, Hîre gibi bölgeler arasında çokça seyahat etmesi sebebiyle ge­zici şair (şâir cevval) diye tanınmıştır. Çağ­daşı olan Arap Meliki Amr b. Hind'in ya­nında daha çok Hîre'de oturmuş ve Ha-lîme Savaşı'nda (554) Gassânîler tarafın­dan babası Hacer'le birlikte Öldürülen Münzir b. Mâüssemâ'ın intikamını alma­sı İçin oğlu Amr'ı hamasî şiirleriyle teş­vik etmiştir. Evs'in daha sonra yetişen birçok şaire ilham kaynağı olan şiirleri­nin hamasî olanlarında düşmana karşı daima uyanık, savaşa her an hazır ve düşmanın gözünü korkutacak şekilde güçlü olmanın gereği vurgulanır. Akıl ve mantığın hâkim olduğu şiirlerinde şair kuşlar, hayvanlar, av ve silâh tasvirleriy-le şöhret bulmuştur. Ayrıca özellikle ah­lâka dair şiirlerinde, methiye ve mersi­yelerinde çok başarılıdır. İbn Sellâm el-Cumahî Evs'İ İkinci tabakanın başında, Ebû Ubeyde et-Teymî ise üçüncü taba­kada zikreder ve onu Nâbiga el-Ca'dî ve Hutay'e İle bir tutar558. İbn Kuteybe ise Evs'in Mu-dar kabilesinin seçkin şairi olduğunu, an­cak Nâbiga ez-Zübyânî ve Züheyr'in onu geride bıraktığını söyler. Asmaî, Evs'in kendisine iyilikte bulunan Fedâle b. Ke-lede'nin ölümü üzerine söylediği mersi­yelerden birinin başlangıç beytinden da­ha güzel bir başlangıç beyti duymadığı­nı ifade etmiştir.

Meşhur şairlerden Züheyr b. Ebû Sül-mâ'nın annesiyle de evlenmiş olan Evs b. Hacer'in Züheyr b. Ebû Sülmâ tarafın­dan rivayet edilen bir divanı mevcuttur. 1892'de ilk defa Rodolf Gayer tarafın­dan derlenerek Almanca'ya tercüme edi­len bu divanın559 iki rivaye­tinden biri Asmafye, ikincisi Ebü Ubey­de et-Teymrye aittir. Muhammed Yûsuf Necm'in şerh ve tahkikiyle yayımlanan divanın560 sadece kafiyeleri ve bazı beyitleri açıklanmıştır. Bu arada divanın indeksi yapılmadığı gibi şair hak­kında da bilgi verilmemiştir.



Bibliyografya:

Evs b. Hacer. Dîvân inşr, Muhammed Yûsuf Necm), Beyrut 1960; Cumahî, Fuhûtuş-şu'a-râ\ 1, 97; İbn Kuteybe, eş-Şi'r ue'ş-şu'arâ. I, 202-209; Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, el-Eğânî, Bey­rut 1407/1986, XI, 73-79; Abdülkâdir el-Bağ-dâdî. Hizânetul-edeb, Kahire 1402/1981, IV, 379-380; Brockelmann, GAL, I, 18-19; SuppL, [, 55; Tâhâ Hüseyin, Fil-Edebil-Câhitt, Kahire 1947, s. 298-314; 5ezgin, OAS, il, 171-172; Zl-riklî. el-A'lâm (Fethullah), II, 31; Ömer Ferruh. Târîhu'l-edeb, i, 170-172; A. Haffner, "Evs", İA, İV, 419; S. A. Bonebakker, "Aws b. Hadjar", I, 795.



EVS B. HAVLİ

Ebu Leylâ Evs b. Havlî b. Abdillâh el-Ensârî el-Hazrecî (6.35/655 [?]) Sahâbî.

Annesi Cemîle bint Übey, münafıklığı ile meşhur Abdullah b. Übey b. SelûTün kardeşidir. İslâm'ın ilk yıllarında okuma yazma bilen az sayıdaki sahâbîlerden biri olan Evs Hz. Peygamber'in vahiy kâ-tiplerindendi. İyi yüzmesi ve ok atmada­ki maharetiyle de bilinirdi. Başta Bedir, Uhud ve Hendek gazveleri olmak üzere Hz. Peygamber'in katıldığı bütün savaş­larda bulundu. Hicretten sonra Resûl-i Ekrem onunla muhacirlerden Şücâ' b. Vehb el-Esedî arasında kardeşlik bağı (muâhât) kurdu. Evs'in Hz. Ömer'le kar­deş yapıldığı ve Resûlullah'ın meclisinde onunla gün aşırı nöbetleşe kalarak olup biten hadiseleri ve yeni bilgileri birbirle­rine anlattıkları da rivayet edilmektedir561. Umretü'1-kazâ se­ferinde Kureyşliler'in muhtemel bir sal­dırısını önlemek için görevlendirilen 200 askerin başına Hz. Peygamber'in Evs'i getirmesi onun iyi bir savaşçı olduğunu göstermektedir. Evs b. Havlî Hz. Peygam­ber'in naaşının yıkanması, kefenlenme-si ve defnedilmesi işine ensarı temsilen bizzat katılmıştır.

Kaynaklarda, Evs b. HavlFnin Hz. Os­man'ın şehid edilmesinden Önce Medi­ne'de vefat ettiği belirtilmekte, fakat kesin bir tarih verilmemektedir.



Bibliyografya:

Müsned, I, 260; İbn Mâce. "Cenâ'iz", 65; îbn Sa'd. et-Tabakât, III, 542-543; İbn Abdül-ber, el-İstfâb, I, 77-78; İbn Besküvâl. öauâmi-zü'i-esmâ'i'l-mübheme562, Bey­rut 1987, II, 602-603; İbnü'l-Esîr. üsdü'l-ğâ-be, I, 170; a.mlf., el-Lübâb, I, 471; İbn Hacer, el-Işâbe, I, 84; M. Mustafa el-A'zamî. Küttâ-bun-nebt Riyad 1401 /1981, s. 46-47.



EVS B. SÂMİT

Karısı Havle bint Mâük'i boşamaya kalkması üzerine zıhâr âyetinin inmesine sebep olan sahâbî.563



EVSAFÜ'I-EŞRAF

Nasîrüddîn-i Tûsî'nin (ö. 672/1274) sülûkün merhalelerini anlatan Farsça tasavvufî ve ahlâkî risalesi,

Müellif bu risalesini, meşhur eseri Ah-Iâk-i Nâsıri'tien daha sonra Şemseddin Muhammed b. Muhammed el-Cüveynî'-nin isteği üzerine kaleme almıştır. Evşâ-fü'1-eşrâf, bir münâcât ve kısa bir önsöz­den sonra altı bölüme (bab) ayrılmış, ilk beş bölüm de kendi içinde altı kısma (fa­sıl) bölünmüştür. Tûsî her fasla konuyla ilgili bir âyetle başlar, daha sonra o faslın konusu olan terimin tarifini verir ve açık­lamasını yapar. Ona göre insan başka­larına muhtaç olduğu için eksik bir var­lıktır. Bu durumu bilen insanda eksikli­ğini telâfi ve kendini olgunlaştırma meyli doğar. Kişinin olgunluğa ulaşabilmesi için mutasavvıfların "sülük" dedikleri faali­yete girişmesi zorunludur. Bunu yapmak isteyen kimseye altı şey gereklidir.

Her biri ayrı bir bölümde incelenen bu altı şartın ilki sülûke başlamaktır. Bu bölüm, bunun için mecburi olan İman, sebat, niyet, sıdk, Allah'a dönüş ve ihlâs alt başlıklarını ihtiva eder. İkinci bölüm, sâliki yolundan alıkoyacak engelleri or­tadan kaldırmaya dairdir. Bu bölüm töv­be, zühd, fakr. riyazet, nefis muhasebe­si ve takva konularına ayrılmıştır. Üçün­cü bölüm sülûkün mahiyeti ve sâlikin bu durumdaki halleriyle ilgili olup hal­vet, tefekkür, havf, recâ, sabır ve şükür alt başlıklarından meydana gelmiştir. Dördüncü bölümün konusu sülük sırasında sâlikte meydana gelen hallerdir: irade, şevk, muhabbet, marifet, yakin ve sükûn alt başlıklarını içine alır. Beşin­ci bölüm ilâhî yolculuğun sonunda ula­şılan haller hakkında olup tevekkül, rı­zâ, teslimiyet, tevhid, ittihâd ve vahdet konularını ihtiva eder. Altıncı bölümde sülûkün son basamağı olan fena makamı anlatılır. Fena son makam olduğu için bu bab alt bölümlere ayrılmamıştır.

Sade bir dille kaleme alınan Evşâfü'I-eşrâfın İran'da ve İran dışında bazıları eksik altmışa yakın yazma nüshası bilin­mektedir. İlk defa taş basması olarak neşredilen564 eser, daha son­ra üçü Bombay, biri Berlin, diğerleri Tah-ran'da olmak üzere on defa basılmıştır. Baskılan içinde en İyisi, İmâdü'l-küttâb Mirza Hüseyin Han Sayfî'nin hattıyla olan nüshanın faksimile neşridir565. Seyyid Nasrullah Takavî tara­fından hazırlanan bu neşir, Muhammed Müderrisî'nin bazı Avrupalı filozofların ahlâk görüşlerine de yer veren yirmi bir sayfalık bir önsözüyle eserin Muhammed b. AIÎ-İ Cürcânî tarafından yapılmış Arap­ça tercümesini de ihtiva etmektedir. Ese­ri daha sonra Necîb Mâyil-i Herevî üç nüshasını esas alarak yayımlamışsa da566 Seyyid Nasrullah Ta­kavî neşri hâlâ önemini korumaktadır.

Bibliyografya:

Nasîrüddîn-i Tûsî, Evşâfü'l-eşrâf, Tahran 1345 hş./ 1966; Münzevî, Fihrist, H/1, s. 1057-1059; Hânbâbâ. Fihrist, I, 403-404; Kâsımzâde-i îrân-şehr. "Evsâfü'l-eşrâf", c/7m ü Hüner, ürdîbihişt 1307 hş., s. 43-44; G. M. VVİCkens. "Awşâf Ek., III, 122.




Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin