Bir devriMİn anatomiSİ Kadri Çelik


Rical kitaplarına göre Seyf



Yüklə 3,6 Mb.
səhifə67/74
tarix03.05.2018
ölçüsü3,6 Mb.
#50098
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   74

Rical kitaplarına göre Seyf:


1)Hicrî 232'de (846) vefat eden Yahya b. Muîn, onun hakkın­
da, "Hadîsi zayıf ve gevşektir" der; bir kere de, "Onda hayır yok­tur" hükmünü verir.

2)303'te (915) vefat eden Sahîh sahibi Neseî'ye göre "Zayıftır; hadisini terk etmişlerdir; ne güvenilir, ne de emindir."

3)316'da (928) vefat eden Ebû-Davud, "Değersizdir; çok yalan söyler" hükmünü verir.

4)327'de (938) vefat eden İbn-i Ebi-Hâtem, "Hadisini terk et­mişlerdir" demektedir.

5)353'de (964) vefa eden"îbn'üs-Sekn" "Zayıftır" hükmünü ver­mektedir.

6)354'te (965) vefat eden İbn-i Hıbbân, "Uydurduğu hadisleri, inanılır kişilere atfederek nakleder" demekte ve "Zındıklıkla töhmetlenmiştir; hakkında, hadis uydurur demişlerdir" diye tavsif etmektedir. .

7)385'te (995) vefat eden Dârukutnî, "Zayıftır, hadisini terk et­mişlerdir" der.

8)405'te (1014) vefat eden Hâkim, "Hadîsini terk etmişlerdir; zındıklıkla töhmetlenmiştir" hükmünü verir.

9)817'de (1414) vefat eden Kamus sahibi Fürûzâbâdî, "Zayıf­tır" demektedir.

(*)Seyf, masallarındaki kahramanları, ordu kumandanları göstermek­tedir; sözüne göre askere kumanda olarak tayin edilenlerin Sahabeden olmaları âdet olduğundan bu kahramanlar da Ashaptan sayılmaktadır.

10)852'de (1448) vefat eden İbni Hacer, aynı hükmü vermekte­dir.

11)911'de (1505) vefat eden Suyûtî, "Pek zayıftır" hükmüne varmaktadır.

12)923'te (1517) vefat eden Safıyyüddin, "Onu zayıf saymışlar­dır" sözünü söylemektedir.

Seyf hakkındaki Rical bilgisi âlimlerinin nokta-i nazarları ve hükümleri budur. Şimdi onun, olayları uydurmaktaki yolunu ay­dınlatmak, rivayetlerinin değerini belirtmek için rivayetlerine ge­çebiliriz; ancak İbni Sabâ masalını incelemeden önce, örnek ola­rak Seyf in birkaç rivayetini nakledecek, sonra Allah'ın izniyle İb­ni Sabâ masalına geçeceğiz.

Şeyf in Rivayetleri

Usâme Ordusu

Taberî, hicretin on birinci yılı olaylarını anlatırken Seyf in şu rivayetini nakletmekte (c. III, s. 212), İbni Asâkir de târihinde bunu zikreylemektedir (I, 427):

Rasûlullâh (s.a.a) vefatından önce Medinelilerle civarda bulu­nanlardan bir ordu tertip etmişti, Ömer b. El-Hattâb da bu ordu­daydı. Zeyd oğlu Usâme’yi bu orduya kumandan tayin buyurmuş­tu. Ordu henüz Medine sınırını aşmamıştı ki Hazret-i Resûl (s.a.a) irtihâl etti. Ordu olduğu yerde kaldı ve Usâme Ömer'e, Hazret-i Resûl’ün halîfesine git de ondan izin al, halkı geriye dön­düreyim dedi.

Seyf gene diyor ki:

"Orduda bulunan Ensâr, Usâme’nin yerine bir başkasını ku­mandan tayin etmesi için Ömer'i, Ebû Bekr'e gönderdi. Ömer, Ensâr’in sözünü Ebû-Bekr'e bildirince Ebû-Bekr yerinden fırladı; Ömer'in sakalım tutup dedi ki: Ey Hattâb oğlu, anan ölümüne ağ­lasın; Usâme’yi Rasûlullâh kumandan tayin etti; sense bana, onu bu işten almamı, başkasını tayin etmemi söylüyorsun."

Ondan sonra diyor ki:

"Ebû-Bekr o orduya hareket emrini verdi; onları uğurladı; ayrı­lırken de Allah'ın adliyle gidin, Allah sizi öldürsün, taunla yok et­sin dedi!"

Seyf in Usâme ordusu hakkındaki rivayeti bu. Fakat başka râvîler diyorlar ki:

Hicretin onbirinci yılı Saferinden dört gün kalmıştı; pazartesi günü Rasûlullâh (s.a.a) Roma'yla savaşa hazır olun buyurdu. Er­tesi günü Usâme b. Zeyd'i çağırdı, buyurdu ki: Ordunun kuman­danı olarak babanın şehit olduğu yere yürü, onlara saldır. Çarşamba günü Hazret-i Peygamber'in başlan ağrımaya, hararetleri yükselmeye başladı. Perşembe günü sabahleyin kendi elleriyle savaş sancağını Usâme’ye vermek üzere hazırladı. Usâme sancağı alıp Medine'den çıktı; bir fersahlık yerdeki Cürufu ordugâh yap­tı. Muhacirlerle Ensâr’in ululan, umumiyetle bu savaşa katılma­ya memur oldular. Ebû-Bekr, Ömer b. Hattâb, Ebû-Ubeyde b. Cerrah, Sa'd b. Ebî-Vakkas, Saîd b. Zeyd ye daha başkaları da bunlardandı. Bazıları, içinde ilk muhacirlerin de bulunduğu bir orduya ne diye bu çocukcağız kumandan oluyor dediler. Rasûlullah (s.a.a), bu sözü duyunca pek sıkıldı, başlarında bir bez bağlı, omuzlarında bir havlu atılmış olarak mescide gelip minbere Çıktılar (*). Buyurdular ki: Bu nasıl sözdür ki Usâme’nin hakkın­da söyleniyor ve bana duyuruluyor? Bundan önce babasının ku­mandanlığına da itiraz etmiştiniz; oysa ki Allah'a andolsun ki, babası, kumandanlığa layıktı; oğlunda da o liyâkat var. Sonra minberden indiler. Üsâmeyle gitmek isteyenler, Hazret-i Peygamber'e veda ettiler ve Cüruftaki ordugâha doğru yola çıktılar. Hz. Peygamber'in (s.a.a) hastalığı ağırlaştı; kendilerinden geçmişlerdi. Usâme yanlarına geldi; eğilip Hz. Peygamber'i öptü. Fakat Pey­gamber'in söz söylemeye kudreti yoktu. Usâme döndü. Bir kere daha, pazartesi günü, Peygamber'in huzuruna geldi. Hz. Peygam­ber o gün, biraz iyileşmişti. Usâme’ye, kutlulukla yürü buyurdu­lar. Usâme, Hz. Peygamberle vedâlaşıp ordugâha döndü. Yürü­yüşe emir vermişti; ata binmek üzereydi ki annesi Ümmü Ey-men'den birisi gelip Hz. Peygamber'in (s.a.a) ihtizar halinde bu­lunduğunu haber verdi. Usâme, Ömer, Ebû-Ubeyde ve diğerleriy­le Medine'ye döndü. Hz. Peygamber (s.a.a), o gün öğle vakti vefat ettiler (**).

Usâme ordusunun, Hz. Peygamber (s.a.a) hayattayken durumu

(*) Şiddetli bir hastalığa tutulanların başlarında sarık, sırtlarında aba taşımaya güçleri olmadığından başlarını bir bezle bağlamaları, sırt­larına da bir havlu almaları, o zamanın âdetiydi.

(**) Bu rivayeti İbn-i Sa'd, "Tabakaftında (II, s. 190), Fethuddîn İbn-i Seyyid "yyûn'ül-Eser"inde (II, 281) nakletmektedir; diğerleri de Ebû Bekr'le Ömer'in. Usâme’nin ordusunda bulunduğunu açıklarlar; o cümleden olarak Belâzüri "Ensâb'ül-Eşrâf'mda (l, 474), Ya'kubî târihinde (II, 74), İbni Bedrân, "Tehzîd"inde (II, 74), İbni Esîr, târihinde (II, 120), Molla Müttakıy "Kenzül-Ummâl"de (V, 312) ve "Müntahabu Kenz"de (IV, 180), İbni Sa'd, "Tabakaaf'ın IV. cildinde (s. 66), Marâgıy, "Telhisu Maâlinü Dâr'ül-Hicre"de (s. 90) aynı tarzda naklederler.

buydu. Vefatından sonraysa îbni Asâkir, bey'at tamamlanıp halk esenleşince Ebû-Bekr'in Usâme’ye, "Hazret-i Peygamberin sana emrettiği yere yürü" dediğini, o sırada Muhacirlerle Ansârdan bâzılarının, Ebû-Bekr'e bu orduyu göndermesini geciktirmesini teklif ettiklerim, fakat Ebû-Bekr'in kabul etmediğini bildiriyor. 834. sahifedeki diğer rivayette de Ebû-Bekr'in orduyu geçirdiğini, Usâme’ye, "Peygamberin (s.a.a), sana emirler verdiğini duydum; ben başka bir emir vermiyorum; o emirlere göre hareket et" diye­rek yolladığını bildiriyor.



Yüklə 3,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin