Bir Fatih Belediyesi Başkan adayının benden istediği rapordur Raporun hâlâ geçerli olduğu belirtilmişti Göreceğiz !



Yüklə 291,48 Kb.
səhifə5/5
tarix11.01.2018
ölçüsü291,48 Kb.
#37579
1   2   3   4   5

17.2 Belediye hizmet binalarının tümü böyle olmalıdır. Bu bir dönüşüm sürecidir.. Doğru bir strateji ile 5 yılda tam dönüşüm sağlanır..
Tüm kamusal alanlara ve yapılara kesin şart getirmek gerekir. Devlet vatandaşa örnektir.. Ama unutulmamalıdır ki vatandaş ta devlete örnektir.. Vatandaşın önü açıldığında ve örnekler çoğaldığında, bu durum, yönetim üzerinde baskı oluşturacak, devlet enerji ve ekoloji adına kendisine çekidüzen verdiğinde ise vatandaşa örnek olacaktır..
17.4 Açık spor Sahaları mümkün olduğunca semt ve mahalle bazında ulaşılabilir yerlerde planlanmalıdır. Gece kullanıma açık olanların aydınlatma ihtiyacı, doğrudan sahaya entegre PV panellerden karşılanmalıdır. Gece aydınlatmaları mahalleyi rahatsız etmemelidir.

17.4 Kapalı spor yapılarının, ısıtma, soğutma, aydınlatma ihtiyaçları yüzünden çok önemli giderleri vardır. Üst sınırdan bir örnek açıklayıcı olacaktır.. Olimpik ölçülerde bir kapalı yüzme havuzunun yıllık enerji gideri ortalama bir milyon TL tutmaktadır. Talep üzerine projelendirdiğimiz ve hesapları Almanya’da yapılan ve beğeni kazanan projemiz, tüm enerjisini kendisi karşılayabilmektedir. Her yıl devlete yük olmak yerine, yaklaşık on yıl içinde yapım giderleri ile birlikte kendisini amorti edebildiği görülmüştür..
Küçük büyük tüm spor salonlarının benzer şekilde projelendirilmesi, hem çevresine; depremde sığınılabilecek yeni bir mekan kazandıracak hem de sistem kendi finansını kendisi sağlamış olacaktır.
18- İbadet mekânları
18.1 Mevcutların korunması ve yapısal ömürlerinin uzatılması için tüm tedbirler alınmalıdır. Sadece basit restorasyonlar yani eskiye benzetmek adına vahim hatalar yapılabiliyor.. Örneğin Edirne Şifahanesinde, dış avludaki ahşap gergi çubukları beton gergi kirişleri ile yer değiştirmiştir.. İnanılır gibi değil..
18.2 Yeni yapılacaklara enerji ve depremsellik adına sorumluluklar yüklenmelidir.. “Enerji Ekoloji ve İslam” başlıklı, detaylı açıklamalar yaptığım makaleme şöyle başlamıştım :
CAMİ TASARIMI ÜZERİNE..
Enerji ve Ekoloji, yeryüzündeki yaşamın temel taşları ve canlılığı sürdürebildiğimiz ortamın olmazsa olmazları ise, İslami düşüncenin bunu görmezden gelmesi mümkün değildir. Bu konuda bize sunulan nimetlerin hem farkına varılması hem de değerlendirilmesidir şükrün en anlamlı ifadesi..
Kendimizi çaresiz sanarak; her türlü barınma ihtiyacımızı karşılarken, yanlış malzeme ve teknolojilere başvurduğumuz için, taşınamaz giderlere yol açan ya da deprem olduğunda tepemize çöken yapıların sorumluluğunu “Allah’ın takdiri !” ifadesine bağlamak, kutsal kitabımızda tanımlanan kulluğa sığmaz.
Tedbir alınmadan katlanılan kadercilik değildir Müslümana yakışan tavır. Sunulan nimetleri ve olanakları göremeyip, alamadığımız tedbirlerin sonucunda doğan inanılmaz israfın ve yıkımın sorumluluğunu; yaratana izafe etmek en büyük yanlıştır... İnşa ederken de içinde yaşarken de; doğal malzemeleri, zaten var olan doğal yöntemleri bilmeli ve hayatımıza dahil etmeliyiz. Hiçbir yapı; hayata risk katmamalı ve topluma yük olmamalıdır.. Bu bir ibadet alanı da olsa !.. Çünkü en doğru ibadet; nimetin farkındalığı ve idraki ile yapılan şükürdür.”
18.3 Dört dinin ibadet mekanı benzeri teşebbüsler, kültürümüzün derinliklerinde bir zenginlik olarak var olan Cem evleri, Fatih’e kazandırılacak hem tarihi hem de uluslararası kimliğe yakışacaktır..
18.4 İbadet mekanlarının aydınlatılması, ciddi ölçüde tarihi dokuya ve hatta forma müdahale halini almıştır günümüzde.. Rengarenk aydınlatılan camiler ve saraylar, yapının ciddiyetinden uzak görsellikler oluşturmakta, malzemenin dokusunu da mekânsal kurguyu da alt üst etmektedir..
Belki ağır bir karşılaştırma olacak ise de şunu söylemek gerekir: Bir gece kulübü ile bir cami aynı ışık ve renk anlayışı ile aydınlatılamaz. Bir üst geçitten, bir pavyondan, bir köprüden farklı bir şeydir tarihi miras. Tek ölçek tarihi ağırbaşlılığı sürdürebilmektir. Bir cami, kenti aydınlatan bir avize değil, kendisi, sadece yeterince aydınlatılması gereken bir yapıdır.
Yapıların sabahlara kadar aydınlık kalmaları şartının da olmadığını bilmek; bir anlamada onların da uyumalarına izin vermektir.
19- Tarihi Yapılar ve Surlar
19.1 Surlar tarihi sorumluluktur. Gelecek kuşaklara aktarmakla mükellef olduğumuz bir dünya mirasıdır. Bugüne kadar yapılan restorasyon ve güçlendirme çalışmaları tekrar ve bilimsel veriler ışığında gözden geçirilmelidir.
Maalesef, cumhuriyet tarihi boyunca yapılan tüm restorasyonların doğru olduğu söylenemez.. Hala işlev gören eski ögelerin olduğu gibi bırakılıp sadece çürüyen ya da parçalanan eski kısımların yenilenmesi dünya genelinde doğru strateji iken, tüm yapıya müdahale etmek, yani eski dekora sahip yeni bir bina elde etmek, uygarlık tarihine ihanet olmuştur..
Surlar adına da, diğer tarihi ögeler adına da böyle bir vahşi yaklaşımdan sakınılmalıdır. Çok dikkatli olunmalıdır. Kendimizi dünyaya güldürmemeliyiz..
Sur projesinin de, seçimler arasına sıkıştırılan değil, en az 50 yıllık bir sürece yayılan, uluslararası kaynakların devreye alınabildiği uzun soluklu bir proje olduğunu baştan kabullenmek gerekir.
En önemli ilk kural “güvenlik” olmalıdır. Hem, içinde ya da yanında bir yaşam fonksiyonu oluştururken, hem de olası depremlere karşı fiziki önlemler düşünürken, yani fiilen müdahale edilirken “can güvenliği” daima ilk endişemiz olmalıdır.
19.2 Bizans ve Osmanlı Mirası diğer yapılar, elbette en değerli hediyesidir ecdadımızın ve bu topraklarda bizlerden önce binlerce yıldır yaşayanların.. Öncelikle gereksiz ilavelerden arındırılıp, aslına uygun yaşatılmaları için elden gelen yapılmalıdır.. Onların aydınlatılmaları konusu da bence bir hicran yarasıdır. Doğal renklerini sadece korumak yeterli iken, bu çok renkli aydınlatma anlayışı ecdada saygısızlıktır.
Restorasyon konularında Vakıfların çalışmaları takdire şayandır. Ama her taşın doğru yere konduğu ve doğru biçimde korunduğu konusu, zaman zaman insan hataları içerebilmektedir. Bu konuda toplumda yaratılabilecek bilinç ve bilgilendirme, doğal bir sonuç olarak bir iç denetim ve sahiplenme duygusu yaratacaktır. Böylece zaman içinde mükemmel sonuçların alınmasına, marifetin taltifine ve varsa unutulanların giderilmesine ortam ve kaynak sağlanacaktır kanaatindeyim.


20- Eğitim yapıları
20.1 Amerika’da 2007 yılında enerji ve ekoloji sertifikası almış okullardaki öğrenci performansının %24’den % 47’lere çıktığı, öğrencilerin devamsızlığının düştüğü, öğretmenlerin aynı okulda kalma isteğinin ve oranının arttığı gibi somut ilerlemeler tespit edilmiştir. Yani hem ülkenin hem de öğrencilerin geleceği adına yeni yapılacak tüm okullar Güneş Okulu olmalıdır artık. Eskilerin de revize imkanları araştırmalıdır.
Güneş Okulunun temel amacı; okul yapısının, sağlık endişesi taşımayan doğal malzemelerle ve çevreye hiç zarar vermeden kolaylıkla inşası, doğal döngüyü sürdürebilir olması, klasik müfredatın yanında çocuklara interaktif bir hayat bilgisi ortamını sağlaması ve elbette bunlara ilaveten, ülkemizin en büyük ekonomik ve çevresel sorunu olan enerjiye ilişkin önemli bir çözüm önerisi oluşturmasıdır.
İlk hedef ; sıfır enerji bedelini yakalayabilmiş ve çağdaş eğitim psikolojisine uygun bir okulda, ülkemizin geleceğine sahip çıkacak; sağlıklı, enerji ve ekoloji bilinci taşıyan, donanımlı çocuklar yetiştirilmesine katkı sağlamaktır.
Elbette ikinci aşamada bu konunun yaygın ve örgün bir eğitim haline gelmesi, beklenen gelişmedir. Fakat önemli olan, bir anlamda “acil eylem planı” olarak adlandırabileceğimiz bu girişimlerin, zamana karşı bir savaş yürütürcesine en kestirme yollardan toplumsal bilince ve evrensel hayra vesile olmasını sağlamaktır. İlk örneklerin Fatih’e ait olması daima hatırlanacak bir gurur vesilesi olacaktır.
Geleceğin Güneş Okulları” başlıklı makalemi şöyle bitirmiştim:
BEKLENEN SONUÇLAR ! ..
Bu okullarda, “Enerji ve Ekoloji” bülteni çıkarılacak, böylece iklim koşulları, meteoroloji kolunun rutin eylemi olmaktan çıkıp okulun temel mesajı haline gelecektir, doğal enerjilerin hayata yansıma süreci anlaşılır ve akılda kalır hale gelecektir. Her okul, bu ölçüm sonuçlarını öğrenci ödevi olarak rapor haline getirecek ve Milli Eğitim Müdürlüklerine teslim edecektir. Bu okullar yaygınlaştığında, Milli Eğitim görevlileri, toplanan raporları yıllık “enerji ve ekoloji bülteni” olarak yayınlayacaklardır.
Okulun, o bölgenin sosyal etkinlik merkezi olmasını sağlayacak eylemler organize edilecektir. Böylece hem okul yapısının daha çok işlev kazanması sağlanacak hem de daha önemlisi bu yeni konseptin önce öğrenci velileri ve sonra da bölgede oturanlar tarafından benimsenmesi gerçekleştirilerek halk eğitiminin sağlam temelleri atılacaktır.
Yukarıdaki hedefe yönelik çabaları; yapısal, sözel ve eylemsel bazda kurgulamaya yönelik bu okullarda yetişen çocuklarımızın elde edeceği çevre bilinci; sıra onlara geldiğinde yani önümüzdeki 20-30 yılda; sanayi, turizm, konut ve diğer ticari sektörlerdeki yatırımlarda enerji ve ekoloji faktörünün en üst seviyede dikkate alınmasına neden olacaktır. Böylece kabuk değiştiren yapılanma ve okul sürecinde deneyimlenen “yeni çevre” kavramı, “birlikte var olma ve yaşamı sağlıkla sürdürebilme” anlayışına dönüşecektir.
İşte o gün bu, ne insanların ne de doğanın tek başına kurtuluşudur. Bu sonuç; evrensel doğrunun farkındalığı ve birlikteliğin zaferi olacaktır...
20.2 Deprem adına inceleme yapılmalı, özellikle okullarda betondan kesinlikle vazgeçilmelidir. Çok katlı okul pedagojik cinayettir. En çok, bodrum dahil üç kata izin verilebilir. Yani sadece bir kat inilir ve bir kat çıkılır.. Katlar arasında mutlaka rampa ilişkisi kurulmalıdır. Çatılar tercihan çim olmalı, yani arsadan azami istifade sağlanmalıdır.. Çocuklarımız maymun değildir.. Yaşam enerjilerini okulda kaybetmelerine izin vermemeliyiz..
20.3 Engelli sorunları mutlaka çözülmüş olmalıdır okullarda.. Bir engelli okulu yaratmak çözüm değildir. Aksine; ayrımcılık ve insafsızlıktır. Önemli olan o çocuklara normal bir yaşamın ayrılmaz parçası olduklarını hissettirmek, onlarla birlikte yaşamayı becerebilmektir..
20.4 Unutmamalıdır ki anlattığım teknik yapıdaki okullarda yaşanacak depremlerde hem çocuklarımız ve öğretmenlerimiz ölmeyecek hem de böylece mahalleler bazında depremde sığınılacak ilave bir olanağa daha kavuşmuş olacağız..
20.5 Eğitim kampüsleri, özellikle 5-12 yaş için tamamen yanlış bir eğitim politikasıdır. Çocuklar taşınarak değil yürüyerek gidebilmelidir okullarına. Evi ile zihinsel ilişkisi zedelenmemelidir. Çocuğun gelişimini etkileyecek korkulara neden olmamalıdır. Çocukta ve ebeveynlerde acil durumlarda ulaşamama endişesi yaratılmamalıdır. Araya, tüm riskleri de beraberinde taşıyan bir trafik problemi sokulmamalıdır. Zaman ve enerji kaybına yol açılmamalıdır.
Plansız gelişmenin doğurduğu yanlışlara, toptancı bir davranışla çare gibi sunulan “ilköğretimden başlayan kampüsler” ancak yüksek öğrenim çağında, bireysel deneyim ve fiziksel gelişimi yeterli hale gelmiş gençler için doğrudur.
21- Semt Pazarları
21.1 Haftalık Pazar yerlerinin, gün boyu güneşten yararlanan üst örtüleri enerji üretebilmeli ve akşam saatlerindeki aydınlatmalarını bedel ödemeden karşılamalıdır.

21.2 Eve erzak taşıma problemine çözüm aranmalı, Pazar esnafının da katkısı ile eve paket servisi sağlanabilmelidir.. Hatırlanacağı gibi eskiden bu hizmeti küfeciler yerine getirirdi.. Sanıldığı gibi tekerlekli pazar arabaları yeterli konforu sağlamaktan uzaktır.. Hala genç, yaşlı insanlar ite çeke zahmetle taşımaktalar alışverişlerini.
21.3 Bu tip Pazar yerleri için kesinlikle açık alanda, yağmurdan korunaklı geçici yerler hazırlanmalı, kapalı yerlere sokulmamalıdır o esnaf. Çünkü süreklilik arz etmeyen bir kiralama çıkar ortaya ve bu durumun bedeli ürünlere yansır..
21.4 Bu tip pazar alanlarının ya zemin altında ya da hemen yakınında mutlaka yeteri kadar park alanı bulunmalıdır. Park yeri olmayan pazar yerleri her hafta keşmekeş yaratmaktadır. Bu durumdan hem esnaf hem de vatandaş rahatsız olmaktadır..
22- Ticari Yapılar
22.1 Enerji ve deprem adına güvenlik şartları, tüm ticari yapılar için elbette aranmalıdır. Fakat bilinmelidir ki, konut amaçlı yapıların özellikle ana arterler boyunca büroya dönüşümü, mahalle yaşamını zedelemektedir. Girenin çıkanın haklı olarak belli olmaması aile yaşamlarını tedirgin etmektedir.. O yüzden, kentsel planlama sırasında o yapılanmaya özel yerler ayrılması tercih edilmelidir.
Maalesef son yıllarda alışkanlık haline gelen ve büro binalarına bir kılıf gibi kabul edilen tamamı cam cephelerden kaçınılmalıdır. Çünkü camdan saraylar evrensel ihanettir. Ne kışın ısıtabilirsiniz dilediğiniz gibi ne de yazın soğutabilirsiniz adam gibi.. Ancak fosil yakıtlara çok yüksek bedeller ödeyerek, yani bağımsızlığımızı zedeleyerek mümkün olabilir konforlu yaşam..
22.2 Mevcut yol boyu çarşılar, yürüyen yol çözümü ile işlevsellik kazanabilecek ve böylece gerekirse araç trafiğine kapatılabilecektir..
22.2 Büyük alışveriş merkezleri, her ne kadar çağdaş bir çözüm gibi gözükse de, çoğunlukla çevre ile izole, kente yabancılaşan, küçük esnafı, mütevazi girişimleri öldüren, esnaf ile halk arasındaki iletişimi zedeleyen, insana cüzdan gözü ile bakılan yerlere dönüşmektedir artık.. Aman dikkat !..
Teşvik edilmesinden çok, belli sınırlarda tutulması gerektiği noktadayız. Çünkü bir çok AVM artık dükkanları doldurmakta zorlanmakta, oradaki esnaf ta her zaman başarılı olamamakta ve sık sık mağazalar boşalmakta, sahipleri değişmektedir.. En büyük handikap, dükkan sayısının belirli olmasında ve hepsini dolmaması halinde, alışveriş canlılığının beklenen doygunluğa ulaşamamasındadır.
22.2 Geçit çarşılar, ulaşım çözümlerinde önerdiğimiz gibi, halkın zaten içinden geçmek zorunda kaldığı üst geçitlere yol boyu çarşılara benzeri işlevsellik kazandırılabilecektir.
23- Ekmek Fabrikası
23.1 Ekmek temel gıdadır. Eğer yoksa, mutlaka Fatih Ekmek fabrikası kurulmalı, semt satış noktalarında sağlıklı ve ucuz ekmek satışı yapılabilmelidir.. Beyaz unun sağlık sorunları yaratması, artık gündemdedir.. Tam buğday unu ve diğer tahıllı çeşitleri ile, şimdilerde olduğu gibi iki ve dört katı fiyat aralığında haksız kazançlara yol açan satışların önüne geçilmelidir.
23.2 Halkın sağlıklı ekmeğe şimdi ödediği bedellerle hatta mümkünse daha ucuza ulaşması sağlanmalıdır.. Şu anda; bu türlü ekmek çeşitleri, ancak gelir seviyesi ortalamanın üstündeki bir grup tarafından alınabilmektedir. Bu doğru bir satış politikası değildir. Ayrıca fiyatlar, gerçek maliyetleri yansıtmamaktadır..
23.3 Bu konu, Fatihteki mevcut fırınlar arasında bir işbirliğine giderek de çözümlenebilir.. Maksat o esnafı öldürmek değil, daha kaliteli, sağlıklı ve halkın alım gücünü aşmayan hale getirmektir üretimi.. Vatandaşı lüks ekmek yemekten de kurtarmaktır. Çünkü ekmek; halkımızın beslenmesinde temel girdidir hala.. Çok uzun süreler de öyle kalacağı bellidir..
O zaman, en sağlıklı ekmeğin temini de temel bir belediye hizmeti olmaya devam edecektir..
23.4 Elbette bu fırınlarda dahi, doğalgazın yerine çöplerimizden üretilebilecek biyogaz kullanımı mümkün olmalı, pişirme işlemi; gereksiz bedeller ödediğimiz ve atıkları başa bela fosil yakıt kullanımına yol açmamalıdır.
ŞİMDİLİK SON SÖZ !..
BU RAPORUN TEMELİNDE YATAN..
Şimdi size vereceğim iki örnekle, bu rapora neden bu kadar önem verdiğim, eminim daha iyi anlaşılacaktır. 1924’de rahmetli babam İnşaat Mühendisi Muzaffer Erengezgin BUCA Belediye Başkanı imiş ve 6 yıl kadar hizmet vermiş yöreye.. Yani Cumhuriyet döneminin oradaki ilk belediye başkanı kendisi.. Bir öncesi, Osmanlı’dan geliyor.. Dolayısı ile; bir yöreye nasıl sahip çıkılır, hizmet nedir, nasıl yapılır konuları hasbelkader, yetiştirilme sürecimizde var olan dürtülerdir diyebilirim..
1950-60 arası, İzmir’de üç ana partinin önde gelenleri hatta kurucuları arasında bulunan rahmetli üç dayımın, bir araya geldiklerinde kıpkırmızı suratlarla tartışmaları da, çocukken anlam veremediğim garip hatıralarımdandır.. Yani hiçbiri, memleketi sahiplenmeyi diğerine bırakmıyor, ülkenin sorunlarını müştereken omuzlamayı beceremiyordu.. Ülkemin özeti gibiydiler. Sürekli tartışıyorlardı.. Allahtan, bugünlerde zaman zaman unutabildiğimiz gibi, “aslında kardeş olduklarını” unutmuyorlardı !..
Tam 20 yıl önce, Bursa’ya sunulan bir teklife ailece tepkimizi dile getirirken, yani dünyanın en verimli ovalarından birine, şeftali bahçelerine beton döküp havaalanı yapılmaya kalkıldığında, kendimizi ortaya attığımızdan ötürü keşfedilip, Halk Partisine davet edildik.. İlk sorumuz; o yıl, yani partinin 70’inci yılında ne yapmayı düşündükleri idi... Bir vizyon ve misyon sorgulaması olacak mıydı ?..
Tüm etkinliğin Uludağ’da köfte partisi ve Heykele çelenk koymaktan ibaret olduğunu öğrendiğimizde çok şaşırmıştık.. Sonunda biraz da, başka hevesli bulunmadığından ve pek de gerek duyulmadığından ötürü, hatta şimdiki fikrime göre biraz da işgüzarlık olarak 70. Yıl marşını yazmak ta, bestelemek de, piyanomun eşliğinde koroya okutup kasetlere doldurmak da bendenize kalmıştı.. Yani hayli hızlı başlamıştık siyasete !..
Ülkenin tek partiden ibaret olmadığının bilinci ile hemen; o yıllardaki 11 farklı partiyi ikna ederek, bize mahsus değil, “Bursa Çevre Komisyonunu” kurdum ve eylemlere giriştik.. Bu yaklaşımın “partiye ne faydası dokunacağı !” konusunda tereddütler taşıyan bazı yöneticiler vardı elbet.. Çevrenin herkesin malı olduğunu, sadece bir partinin sahiplenemeyeceğini anlattık kendilerine..
Sanırım başarılı olduk ve bu gayretlerin ödülü olarak, o yılki seçimlerde ilkin; Büyük Şehir Belediyesi başkan adaylığını kabul etmemi istediler.. Bu işin bir deneyim ve ekip işi olduğunu ısrarla ileri sürerek reddettim.. Bu kez, yaşadığım Nilüfer İlçesinin başkan adayı olmaya adeta zorla ikna ettiler.. Seçime bir ay kala faaliyet kitapçığım hazırdı.. Fakat ülkede hiçbir adayın henüz böyle bir çalışması ortada yoktu.. Bu gayretin ne anlama geldiğini bilemediler..
Mahalle toplantılarına bile başlamıştım ama; arkamda partinin çaycısı, elektrikçisi gibi emekçilerden başka bir tane bile; siyasi birikimli, toplumda tanınan ve başarısı tescilli destekçi yoktu.. Sanırım, o sıralardaki nabız yoklamalarına göre, kazanacağıma garanti gözü ile baktıkları için, zahmet edip yanımda bile bulunmuyorlardı.. Aslında düpedüz, yalnız bırakıyorlardı..
Sürekli olarak dile getirdiğim; “ekip oluşturalım” “seçim sonrası için program yapalım” davetlerime hiçbir yanıt alamadım. Çaycımızın belediye meclis üyeliğine yardımcı olmanın dışında etkin bir mücadele şansımın olamayacağını, başkan olarak beni sadece partinin menfaatleri uğruna kullanacaklarını anladığımda ise, ani bir kararla, partiden de siyasetten de istifa ettim.. Aynı anda, benzer mücadeleler verirken kadınlar kolu başkanı seçtikleri ve benimle benzer bir kısır döngü içinde mücadele eden sevgili eşim de aynı nedenlerle istifa etti..
Seçime çeyrek kala, başka bir partiye geçeceğimizi sanmışlardı.. “Siyasetten !” istifa ettiğimizi dile getirdik. Ve ülkenin en eski partisini bu hale getiren Baykal’a da iki kez istifaya davet mektubu gönderdik.. Sevenleri kızdı, sevmeyenleri tebrik etti. Böylece toplam altı ay süren siyasi mücadelemizi sona erdirdik.. Bir anlamda “siyaseten askerlik !” görevimizi yirmi yıl önce tamamlamış olduk !..
Elbette maksat, bir partiyi eleştirirken diğerlerini yüceltmek değil.. “Yoktur birbirimizden farkımız !” sloganı hepsi için geçerli idi çünkü.. Hangi parti olursa olsun, ülkemize has nedenlerle başarılamayan siyasi mücadelenin tipik bir örneğini bizzat yaşamıştık sadece. Ama, sonuç alınamadığı için de, içimde bir ukde kalmıştı.. İşte bu desteğimin temel nedeni; elbette atamın dedemin mirası Fatih’tir bir yandan ama, öte yandan, birilerinin bu hizmetleri başarmakla mükellef olduğunu ve başarmak zorunda olduğunu düşünmemdir. Kim olduğunu, kimlerden olduğunu değil, bu yola yüreğini koyduğunu bilmem yeterlidir.

Bu ülke hepimizindir. Kısır çekişmeleri aşıp, etnik, kimlik kökenli ve siyasi ayrımcılık yapmadan “kardeşçe ve müşterek sahibiyetin” bilincine varmalıyız.. Herkes elinden gelenin en iyisini yapmalı, bildiklerini ve tecrübesini takım tutar gibi bencillik yapmadan, kendisine saklamadan, paylaşmayı bilmelidir..


Cumhuriyet tarihimizin başından bu güne, büyük bir parantez açmaya çalıştım.. Ve sonunda özetle, sizlerden talep geldiğinde, yanıt vermekle mükellef olduğumu düşündüm.. Bu kapsamlı çalışmanın en altında yatan ivme; işte budur…
ENERJİ ve EKOLOJİ
Ülkemizi sarsacak önemdeki tüm siyasi ve mali sıkıntıların kökünde yatan şey; “enerji ve ekolojiye ilişkin” sorunlardır. Diğer bir deyişle; kendi enerjisini üretemeyen ve ekolojisine sahip olamayan, yani “milli iradesinin gerçek sahibi olamadığı takdirde”, her ülkenin yaşaması mukadder olan bir durumun işaretçisidir olanlar.. Hatta bir adım daha giderek; dünya tarihinde yaşanan, nerede ise tüm sorunların ortak paydasıdır “enerji ve ekoloji..”
Bu konuda; İstanbul ölçeğinde fakat tüm yurdu etkileyecek önemde bir çözüm fırsatına sahip olduğumuzu unutmamalıyız bence. Fatih için planlanan bu girişim, çağdaş bir açılım ve dönüşüm fırsatıdır.
Eğer maksat üzüm yemekse, eğer maksat hizmet etmekse, her vesile değerli, her hizmet kutsaldır.. Toplumsal barışın olmadığı bir ülke, esir düşmeye adaydır.. Belediye hizmetleri ise; toplumsal barışın sağlanabileceği ve sergilenebileceği, halkın yerinden yönetime katkı sunabileceği en uygun platformdur..
İşte; barış, demokrasi, yurda hizmet ve aynı zamanda yönetenlere yakışır bir “hayır !” fırsatı.. Tüm kuşaklara, hatta tüm milletlere aktarabileceğimiz bir kardeşlik ve insanlık dersi için yaratılmış fırsattır Fatih belediye başkanlığı!..
En zor koşullarda mucizeler yaratan bir tarihin çocuklarıyız. Unutmamalı ki, o mucizeleri sadece halkın desteği değil, yöneticilerin de basireti yaratmıştır.. O yöneticilere sahip olduğumuza, ve yardım etmeye hazır bir Yaradan’ın varlığına olan inancımı hiçbir zaman kaybetmedim..
Şimdilik benden bu kadar.. Kararı; daima sağduyusuna inandığım halk ve onun temsilcisi olan sizler vereceksiniz. Zafer; birlikteliğin gücündedir. En doğru tercihi yapacağınıza ve akıl yolundan ayrılmadıkça “FATİH” adının, daima hak ettiği yerde duracağına inanıyorum..
Sevgilerimle..

2 Eylül 2013
Çelik ERENGEZGİN

0533 300 44 24

celik@erengezgin.net

www.erengezgin.net
MAKALE LİNKLERİ :

www.erengezgin.net sitemizden tamamına ulaşılabilir..
Gökdelen Sendromu”

http://www.erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/059_gokdelen_sendromu.doc
Bir Meslek Hikayesi”

http://www.erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/094_bir_meslek_hikayesi.doc
Mirasın Yansıması”

http://www.erengezgin.net/yazilar/02-mimarlik_ve_egitim/011_mirasin_yansimasi.doc
Selçukludan Beriye, Bugünden Öteye”

http://www.erengezgin.net/yazilar/02-mimarlik_ve_egitim/013_selcukludan_beriye_bugunden_oteye.doc
Sokağın Gücü”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/084_sokagin_gucu.doc
Güneşe Ulaşma ya da Güneşi

Kullanma Hakkı”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/073_gunese_ulasma_ya_da_gunesi_kullanma_hakki.doc
Mimarlığın Biyolojik Sorunları”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/06_mimarligin_biyolojik_sorunlari.doc

Çok Katlı Yaşam ve Cep Telefonları”



http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/061_cok_katli_yapilar_cep_telefonlari.doc
Çatı Dediğin Yeşil Mi Olur ?”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/026_cati_dedigin_yesil_mi_olur.doc
Geri Dönüşüm Neyi Dönüştürür”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/098_geri_donusum_neyi_donusturur.doc
Kentsel Ulaşımda Yürüyen Yol”

http://www.erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0106_yuruyen_yol.doc
Bir Turizm Zirvesi”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0102_turizm_zirvesi.doc
Enerji Ekoloji ve İslam”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0103_enerji_ekoloji_islam.doc
Geleceğin Güneş Okulları”

http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/044_gunes_okullari.doc
Enerji ve Ekoloji 1 PDF Görseller

http://erengezgin.net/videolar/ENERJI%20%20ve%20EKOLOJ%C4%B0-01.pdf
Enerji ve Ekoloji 2 PDF Görseller

http://erengezgin.net/videolar/ENERJI%20%20ve%20EKOLOJ%C4%B0-02.pdf
Enerji ve Ekoloji 3 PDF Görseller

http://erengezgin.net/videolar/ENERJI%20%20ve%20EKOLOJ%C4%B0-03.pdf
Enerji ve Ekoloji 4 PDF Görseller

( 92. Projeye kadar )



http://erengezgin.net/videolar/ENERJI%20%20ve%20EKOLOJ%C4%B0-04.pdf
AÇIK RADYO 2008 Sohbet kaydı..

( Bu bir, 30 dakikalık özettir. Lütfen dinleyiniz !.. )

http://erengezgin.net/acik_radyo/dewplayer/01.htm
Yüklə 291,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin