Abstract: As of 1 July 2011, there were 430 nuclear reactors operating in the world—14 fewer than in 2002. At the same time the International Atomic Energy Agency (IAEA) listed 65 reactors as “under construction” in 14 countries. By comparison, at the peak of the industry’s growth phase in 1979, there were 233 reactors being built concurrently. In 2008, for the first time since the beginning of the nuclear age, no new unit was started up, In the European Union, as of 1 July 2011, there were 134 reactors officially operationald, down from a historical maximum of 177 units in 1989.
In 2010, nuclear power plants generated 2,630 terawatt-hours (TWh) of electricity, a modest increase after four years of decrease and the same level as 2005. The role of nuclear power is declining steadily and now accounts for about 13 percent of the world’s electricity generation (down from over 2 percent in 2002) and 5.5 percent of the commercial primary energy (less than hydro alone).
In 2010, 16 of the 30 countries operating nuclear power plants (one fewer than in previous years due to the closure of the last reactor in Lithuania) maintained their nuclear share in electricity generation, while nine decreased their share and five increased their share.
The average age of the world’s operating nuclear power plants is 26 years. Some nuclear utilities envisage reactor lifetimes of 40 years or more. One obvious effect of the Fukushima disaster is that operating age will be looked at in a quite different manner, as illustrated by the German government’s decision to halt operation of all reactors over 30 years old immediately following the start of the crisis. Even if the installed capacity level could be more or less maintained, the number of operating reactors will decline over the coming years unless lifetime extensions beyond 40 years become the widespread standard. The scenario of generalized lifetime extensions is getting less likely after Fukushima, as many questions regarding safety upgrades, maintenance costs, and other issues would need to be more carefully addressed.
With extremely long lead times of 10 years and more, it will be practically impossible to maintain, let alone increase, the number of operating nuclear power plants over the next 20 years. The flagship EPR projects at Olkiluoto in Finland and Flamanville in France, managed respectively by the largest nuclear builder (AREVA) and the largest nuclear operator (EDF) in the world, have turned into manegerial and financial fiascos. The projects are four years behind schedule and at least 80-90 percent over budget, reaching a total cost estimate of around €6 billion.
The dramatic post-Fukushima situation adds to the international economic crisis and is exacerbating many of the problems that proponents of nuclear energy are facing. If there was no obvious sign that the international nuclear industry could eventually turn empirically evident downward trend into a promising future, the Fukushima disaster is likely to accelerate the decline.
Bildiri Sahibi / Lecturer: Dr HELEN CALLDİCOTT
Bildiri Adı / Statement Title: NÜKLEER ENERJİDEN TIBBİ ÇIKARIMLAR / THE MEDICAL IMPLICATIONS OF NUCLEAR POWER
Özgeçmiş: Dr. Helen Caldicott, nükleer ve çevresel krizlere çare bulunması konusunda düşüncelerini en açık ve tutkulu biçimde dile getirerek sivil hareketlere katılmakla, son 38 yılını, halkı nükleer çağın tıbbi tehlikeleri ve çevresel yıkımı durdurmak için insanların tutumunun değişmesi gerektiği konularında aydınlatmaya yönelik uluslararası kampanyaya adamıştır.
1938 yılında Avustralya’nın Melbourne kentinde doğan Dr. Caldicott, tıp diplomasını 1961 yılında University of Adelaide Medical School’dan aldı. 1975’te, Adelaide Çocuk Hastanesinde Kistik Fibroz Kliniğini Kurdu ve ardından Harvard Medical School’da pediatri hocalığı ve Massachusetts Boston’da, Çocuk Hastanesi Tıp Merkezi personelinin yöneticiliğini sürdürdü. 1980 yılında, bu görevden istifa ederek mesaisinin tamamını nükleer savaşı önlemeye adadı.
1971’de, Dr Caldicott Avustralya’nın Pasifik’teki Fransız atmosferik nükleer deneylerine karşı koyuşunda büyük rol oynadı; 1975 Avustralya işçi sendikalarıyla birlikte çalışarak üyeleri nükleer yakıt döngüsünün, özellikle de uranyum madenciliğinin tıbbi tehlikeleri konusunda eğitti.
Birleşik Devletler’de yaşadığı 1977 ila 1986 arasında, Sosyal Sorumluluk için Doktorlar adlı, meslektaşlarını nükleer enerjinin, nükleer silahların ve nükleer savaşın tehlikeleri hakkında bilgilendirmeyi görev edinen 23.000 doktordan oluşan örgütün kurucuları arasında yer aldı. Yurtdışı gezileri sırasında, başka birçok ülkede benzer tıbbi örgütlenmelerin başlatılmasına katkıda bulundu. Uluslararası çatı grup (Nükleer Savaşı Önleme Önlemek için Uluslararası Doktorlar Örgütü) 1985’te Nobel Barış Ödülünü kazandı. Ayrıca 1980 yılında ABD’de, Nükleer Silahsızlanma Kadın İnisiyatifini (WAND) kudu.
1987’de Avustralya’ya dönen Dr. Caldicott, Federal Parlamento’da bağımsız milletvekili adayı oldu. Ulusal Parti lideri Charles Blunt’ı yenilgiye uğratsa da, tercihli oylama sonucunda kullanılan 70.000 oy üzerinde 600 oy farkla seçimi kaybetti.
1995’te Birleşik Devletler’e döndükten sonra New School for Social Research’te Medya, Küresel Siyaset ve Çevre dersleri verdi, WBAI’da (Pacifica) haftalık bir radyo programı hazırladı ve Radyasyon Konusunda Gerçeği Destekleyenler (STAR) Kurumunun Kurucu Üyesi oldu.
Dr. Caldicott çalışmalarıyla çok sayıda ödül almıştır; Lannan Foundation’ın 2003 Kültürel Özgürlük ödülü, 21 fahri doktora unvanı bunlardan bazılarıdır; ayrıca kendisi Nobel ödüllü olan Linus Pauling tarafından bizzat Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir. The Smithsonian Dr. Caldicott’u 20. yüzyılın en güçlü kadınlarından biri seçmiştir. Çok sayıda çalışma yayınlamış, yedi kitap yazmıştır: Nükleer Çılgınlık (Nuclear Madness), Füze Kıskançlığı (Missile Envy), Bu Gezegeni Seviyorsanız: Dünyayı İyileştirmek için bir Plan (If You Love This Planet: A Plan to Heal the Earth) (1992, W.W. Norton) ve Umutsuz bir Tutku: Bir Otobiyografi (A Desperate Passion: An Autobiography) (1996, W.W. Norton; Avustralya’da Random House tarafından Tutkulu bir Hayat (A Passionate Life) adıyla basılmıştır), Yeni Nükleer Tehlike: George Bush’un Askeri Endüstriyel Kompleksi (The New Nuclear Danger: George Bush’s Military Industrial Complex) (2001, ABD ve Birleşik Krallıkta New Press; Avustralya ve Yeni Zelanda’da Scribe Publishing; Hollanda’da Lemniscaat Yayınevi; ve Almanya’da Hugendubel Verlag), Cevap Nükleer Enerji Değil (Nuclear Power is Not the Answer) (2006, ABD ve Birleşik Krallıkta New Press; Avustralya’da Melbourne University Press) ve Cennette Savaş (War In Heaven) (Mart 2007). Dr. Caldicott’un en son kitabı, gözden geçirilip güncellenmiş baskısıyla Bu Gezegeni Seviyorsanız (Mart 2009) adlı eserdir.
Ayrıca çok sayıda filme konu olmuştur. Gece Yarısına Sekiz Dakika (Eight Minutes to Midnight) 1981 Oscar ödüllerine aday gösterilmiş, 1982’deki Bu Gezegeni Seviyorsanız ise 1982 yılı en iyi belgesel Oscar’ını almıştır. Öte yandan 2004 tarihli, Helen’in Savaşı: Bir Muhalifin Portresi (Helen’s War: portrait of a dissident), Avustralya Film Enstitüsü tarafından 2004 En İyi Belgesel Yönetmenliği ödülüne, yine aynı yıl Sydney Film Festivalinde verilen Dendy En İyi Belgesel Ödülüne layık görülmüştür.
Dr. Caldicott bugünlerde yoğun dersler verdiği Avustralya ile ABD arasında yaşamını sürdürmektedir. ABD merkezli, sonradan Nükleerin Ötesi adını alan Nükleer Politika Araştırma Enstitüsünü (NPRI) kurmuştur. Şu anda, halkı nükleer enerjinin ve silahların tehlikeleri hakkında bilgilendiren eğitim amaçlı bir sosyal yardım projesi olan The Helen Caldicott Foundation/NuclearFreePlanet.org’un başkanıdır. Kurumun amacı nükleer enerji ve silahlardan arındırılmış, yenilenebilir enerjiyle ayakta duran bir dünyaya yönelik eylemde bulunmak ve bunu teşvik etmektir.
Dr. Caldicott’un gezegenle ilgili ani hayati sorunlar hakkındaki görüşlerini, haftalık radyo programı Bu Gezegeni Seviyorsanız’da dinleyebilirsiniz. Dr. Caldicott aynı zamanda, Avustralya’da uranyum madenciliği, nükleer santral ve yabancı nükleer atıkların bulunmaması gerektiğini savunan milyonlarca Avustralyalıyı temsil etmek üzere kurulmuş Nükleersiz Avustralya adlı kuruluşun kurucusu ve halk sözcüsüdür.
Dr. Caldicott bunun dışında, Uluslararası Bilimsel Danışma Kurulunun bir üyesi olup, İspanya Başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero’nun aralarında bulunduğu bir gruba danışmanlık yapmaktadır.
CV: The single most articulate and passionate advocate of citizen action to remedy the nuclear and environmental crises, Dr Helen Caldicott, has devoted the last 38 years to an international campaign to educate the public about the medical hazards of the nuclear age and the necessary changes in human behavior to stop environmental destruction.
Born in Melbourne, Australia in 1938, Dr Caldicott received her medical degree from the University of Adelaide Medical School in 1961. She founded the Cystic Fibrosis Clinic at the Adelaide Children’s Hospital in 1975 and subsequently was an instructor in pediatrics at Harvard Medical School and on the staff of the Children’s Hospital Medical Center, Boston, Mass., until 1980 when she resigned to work full time on the prevention of nuclear war.
In 1971, Dr Caldicott played a major role in Australia’s opposition to French atmospheric nuclear testing in the Pacific; in 1975 she worked with the Australian trade unions to educate their members about the medical dangers of the nuclear fuel cycle, with particular reference to uranium mining.
While living in the United States from 1977 to 1986, she co-founded the Physicians for Social Responsibility, an organization of 23,000 doctors committed to educating their colleagues about the dangers of nuclear power, nuclear weapons and nuclear war. On trips abroad she helped start similar medical organizations in many other countries. The international umbrella group (International Physicians for the Prevention of Nuclear War) won the Nobel Peace Prize in 1985. She also founded the Women’s Action for Nuclear Disarmament (WAND) in the US in 1980.
Returning to Australia in 1987, Dr Caldicott ran for Federal Parliament as an independent. Defeating Charles Blunt, leader of the National Party, through preferential voting she ultimately lost the election by 600 votes out of 70,000 cast.
She moved back to the United States in 1995, lecturing at the New School for Social Research on the Media, Global Politics and the Environment, hosting a weekly radio talk show on WBAI (Pacifica), and becoming the Founding President of the STAR (Standing for Truth About Radiation) Foundation.
Dr Caldicott has received many prizes and awards for her work, including the Lannan Foundation’s 2003 Prize for Cultural Freedom and 21 honorary doctoral degrees, and she was personally nominated for the Nobel Peace Prize by Linus Pauling – himself a Nobel Laureate. The Smithsonian has named Dr Caldicott as one of the most influential women of the 20th Century. She has written for numerous publications and has authored seven books, Nuclear Madness, Missile Envy, If You Love This Planet: A Plan to Heal the Earth (1992, W.W. Norton) and A Desperate Passion: An Autobiography (1996, W.W. Norton; published as A Passionate Life in Australia by Random House), The New Nuclear Danger: George Bush’s Military Industrial Complex (2001, The New Press in the US, UK and UK; Scribe Publishing in Australia and New Zealand; Lemniscaat Publishers in The Netherlands; and Hugendubel Verlag in Germany), Nuclear Power is Not the Answer (2006, The New Press in the US, UK and UK; Melbourne University Press in Australia) and War In Heaven (March 2007). Dr. Caldicott’s most recent book is the revised and updated If You Love This Planet (March 2009).
She also has been the subject of several films, including Eight Minutes to Midnight, nominated for an Academy Award in 1981, If You Love This Planet, which won the Academy Award for best documentary in 1982, and Helen’s War: portrait of a dissident, recipient of the Australian Film Institute Awards for Best Direction (Documentary) 2004, and the Sydney Film Festival Dendy Award for Best Documentary in 2004.
Dr Caldicott currently divides her time between Australia and the US where she lectures widely. She founded the US-based Nuclear Policy Research Institute (NPRI), which evolved into Beyond Nuclear. Currently, Dr Caldicott is President of The Helen Caldicott Foundation/NuclearFreePlanet.org, an educational outreach project that informs people of the dangers of nuclear power and weapons. The mission of the Foundation is education to action, and the promotion of a nuclear energy and weapons free, renewable energy powered, world.
Dr Caldicott can be heard discussing urgent planetary survival issues on her weekly radio show If You Love This Planet, and is the Founder and Spokesperson for People for a Nuclear-Free Australia, established to represent the millions of Australians who uphold the strong belief that there should be no uranium mining, nuclear power plants or foreign nuclear waste in Australia.
Dr Caldicott is also a member of the International Scientific Advisory Board advising José Luis Rodríguez Zapatero, Prime Minister of Spain.al
Özet: Nükleer enerjinin birincil ürünü, yarılanma ömrü saniyelerden milyonlarca yıla kadar değişkenlik gösteren yüzlerce izotoptan oluşmuş nükleer atıktır.
Milyon yıllar bir yana, bu zehirlerin yüzyıllığına bile ekosferden izole biçimde nasıl depolanacağına dair bilinen bir yöntem bulunmamaktadır. İzotoplar akarsulara sızmakta ve büyüklük sırasına göre besin zincirinin her bir halkasında biyo-yoğunlaşma göstermektedir. Bu izotoplar tatsızdır, kokusuzdur ve görünmezler; hepsi bilinen kanserojen ve genetik mutajenlerdir. Zaman içinde nükleer enerji atıkları, tüm gelecek nesillerde kanser, genetik hastalık ve doğuştan mutasyon salgınlarını tetikleyecektir. Yani nükleer enerji halk sağlığı için, insanoğlunun yarattığı, insan elinden çıkma tüm tehlikelerden çok daha büyük bir risk taşımaktadır.
Alt başlıklar; nükleer yakıt döngüsünün ön yüzü, rutin emisyonlar ve erime, radyoaktif atık nakliye ve depolamasının durdurulması, fetüslerin, çocukların, bağışıklık sistemi baskı altında olan hastaların ve yaşlıların radyasyona aşırı hassasiyeti.
Abstract: The primary product of nuclear power is nuclear waste which is composed of several hundred isotopes, with half lives varying from seconds to millions of years.
There is no known method of storing these poisons isolated from the ecosphere for one hu ndred years let alone millions of years. Isotopes leak into water streams and bioconcentrate by orders of magnitude at each step of the food chain. They are tasteless, ordorless and invisible and all are known carcinogens and genetic mutagens.
Over time the waste products of nuclear power will induce epidemics of cancer, genetic diseases and congenital mutations in all future generations. Nuclear power is therefore a public health hazard far grater than any man made danger that mankind has created.
Subtopics; Front end of nuclear fuel cycle, routine emissions and meltdown, decomissioning transport and storage of radioactive waste, extreme sensitivity of fetuses, children, immunosuppressed patients and old people to radiation
Bildiri Sahibi / Lecturer: Prof.Dr. MEHMET TOMBAKOĞLU
Bildiri Adı / Statement Title: NÜKLEER ENERJİ ÜRETİM TEKNOLOJİLERİNİN DÜNYADAKİ GELECEGİ VE TÜRKİYE / FUTURE OF GLOBAL NUCLEAR POWER GENERATION TECHNOLOGIES AND TURKEY
Özgeçmiş: 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliğinden lisans derecesini aldı. 1991 Yılında University of Michigan, Ann Arbor ABD, Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini aldı. 1991Yilindan itibaren öğretim üyesi olarak çalışmalarını Nükleer Enerji Mühendisliği bölümünde sürdürdü. Çeşitli idari görevlerde bulundu, halen Hacettepe Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsünde müdürlük görevini yürütmekte ve Nükleer Enerji Müh. bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
CV: In 1986, he got his undergraduate degree from Nuclear Power Engineering Department of Hacettepe University. In 1991, he gained degrees of master and doctorate at University of Michigan, Ann Arbor, USA. Then, he continued studies at Nuclear Power Engineering Department as academic member. He held certain administrative posts; now, he is Director of Nuclear Sciences Institute of Hacettepe University and serves as academic member at Nuclear Energy Engineering Department.
Özet: Nükleer enerji üretim tekniklerinin ulusların kalkınma programlarında bir tercih mi yoksa zorunluluk mu olduğu konusunda çeşitli öngörüler sunmak mümkün gözükmektedir ve farklı örnekler verilebilir. Nükleer enerji sektöründe meydana gelen TMI, Çernobil ve en son Fukusima da olan kazalar sonucunda sektör de ve ülkelerin nükleer enerjiyi algılamalarında çeşitli değişiklikler olmuştur. Bunların sonucu olarak, bazı ülkelerin nükleer enerjiye karsı olan tavırlarında koklu değişikliğe gittiklerini görmekteyiz. En önemli gelişmelerden birisi ise nükleer enerji üretim sistemlerinde çeşitli yeniliklerin sürekli olarak önerilmekte olmasıdır. Bu bildirinin temel amacı dünyada ve Türkiye'de nükleer enerjinin geleceği ile ilgili tespitlerde bulunarak, kısa ve uzun dönemde sektörel bazda olabilecek değişimleri ve seçenekleri aktarmak olacaktır.
Abstract: It seems possible to put forth various predictions about whether nuclear power generation techniques are a preference or a necessity for national development programs, and we may give different examples. As a result of TMI, Chernobyl and more recent Fukushima disaster in nuclear power sector, there are several changes with respect to sector and perceptions of countries regarding nuclear power. As a result of all these, we see some countries chose radical changes in their attitude towards nuclear power. Another notable fact is the presence of ceaseless recommendations regarding various innovations for nuclear power generation systems. The objective of hereby statement is to make certain observations about future of nuclear energy on the world and in Turkey, as well as relating possible sectoral changes and options in short or long-term.
Bildiri Sahibi / Lecturer: ERDAL APAÇIK
Bildiri Adı / Statement Title: NÜKLEER SANTRALLERE İTİRAZIN ÖNEMİ / IMPORTANCE OF PROTESTING NUCLEAR POWER PLANTS
Özgeçmiş: Elazığ'da 1966 yılında doğdu. Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Bölümü'nden 1992 yılında mezun oldu. Çeşitli özel şirketlerde çalıştıktan sonra, Petrol Ofisi A.Ş'de (POAŞ) çalışmaya başladı. POAŞ'ın 2000 yılında özelleştirilmesiyle Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde görevlendirildi. Halen Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışıyor. Evli ve iki çocuğu var.
Kamu çalışanlarının sendikal faaliyetlerinde görev alan Apaçık, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası'nda (ESM) işyeri temsilciliği, 2003-2008 yılları arasında Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Sekreterlik görevlerini üstlendi.
Elektrik Mühendisleri Odası'nın çalışmalarına da katılan Erdal Apaçık, 1994 yılında kısa bir süre, EMO Diyarbakır Şube 9. Dönem Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yaptı. EMO Ankara Şubesi'nde 2000-2002 yılları arasında 14. Dönem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı oldu. Apaçık, çalıştığı kurumlar olan POAŞ ve EİEİ'de EMO İşyeri Temsilciliği çalışmalarını yürüttü.
CV: Apaçık was born in Elazığ in 1966. At his 26, Apaçık graduated from Electricity Department of Engineering Faculty at Fırat University. After working in several private corporations, he joined Petrol Ofisi Corporation (POAŞ). Following privatisation of POAŞ in 2000, he was charged at Electric Power Resources Survey and Development Administration, where he still holds office. He is married and has two children.
Assigned in union activities of public employees, Apaçık became business agent at Energy Industry and Mining Public Labourers Union (ESM) within Confederation of Public Labourers’ Unions (KESK), and assumed Central Board Member and General Secretary positions in the same institution between 2003 and 2008.
Erdal Apaçık also assisted the studies by Chamber of Electrical Engineers (EMO), and he served for a while as Board Member during 9th period of EMO at Diyarbakir Branch back in 1994. He became Vice Chairman of the Board during 14th period of EMO Ankara Branch from 2000 to 2002. Apaçık conducted EMO business agent post at POAŞ and EİE.
Özet: Nükleer enerji ikinci paylaşım savaşı sonrası güvenli ve ucuz enerji vaadi ve iddiasıyla bir umut kaynağı olarak sunulmuş ve en parlak dönemini 70’li yıllarda yaşamıştır. Yine bu yıllar, nükleer santrallerin yarattığı tehlikeler karşısında, nükleer karşıtı bilinç ve itirazların ortaya çıktığı yıllar olmuştur.
Geçtiğimiz 30-40 yıl, nükleer lobilerin güç ve kâr elde etmek isteği ve devletlerin bu teknolojiye sahip olma arzuları karşısında, nükleer karşıtı itirazların da öne çıktığı yıllar oldu. Nükleer enerji şeffaf ve katılımcı değildir. Enerji politikalarının oluşturulmasında şeffaflık ve farklı görüşlerin katılımı önemlidir.
Abstract: Nuclear energy is introduced after the second war of sharing as a glimmer of hope that promises and claims to ensure secure and cheap kind of power, and it enjoyed its peak during 1970s. The same decade is also the period when the antinuclear awareness and protests appeared against the dangers caused by nuclear power plants.
In last 30 to 40 years, antinuclear protests came to forefront against the desire of nuclear lobbies to obtain power and profit, and the wish by states to possess this technology. Nuclear energy is neither transparent nor participative. And both transparency and participation of different views are important when it comes to formation of energy policies.
Bildiri Sahibi / Lecturer: ÖZGÜR GÜRBÜZ
Bildiri Adı / Statement Title: FUKUŞİMA SONRASI DÜNYADA NÜKLEER ENERJİ / POST-FUKUSHIMA SITUATION OF GLOBAL NUCLEAR POWER
Özgeçmiş: Özgür Gürbüz, çevre ve enerji alanlarında uzun zamandır gazetecilik yapıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olan Gürbüz, Oxford Brookes Üniversitesi’nde bilgisayar, Marmara Üniversitesi’nde ise Üretim Yönetimi ve Pazarlama konularında yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. 1990'lı yılların başında gazeteciliğe başlayan Gürbüz, aralarında Milliyet, Yeni Yüzyıl, Referans, Sabah, Yeni Aktüel ve Habertürk'ün de bulunduğu birçok gazete ve dergide görev yaptı. 2004-2005 yıllarında Greenpeace Akdeniz Ofisi'nde Enerji Kampanyası Sorumlusu olarak çalıştı ardından bir süre özel sektör ve sivil toplum örgütlerine enerji konularında danışmanlık yaptı. Gürbüz, Çin Uluslararası Radyosu'nda, Pekin'de görev yaptı. Özgür Gürbüz'ün yayımlanmış Enerji ve İnekler adlı kitabının dışında enerji ve çevre konuları üzerine yazdığı çok sayıda rapor ve makalesi bulunuyor. Yakın zamanda Heinrich Böll Vakfı’nda uzman olarak çalışmaya başlamıştır.
CV: Özgür Gürbüz is a journalist specialised on environment and energy. A graduate of Business Department of Dokuz Eylül University, Gürbüz accomplished his graduate studies on computer at Oxford Brookes University and on Production Management and Marketing at Marmara University. Since early 1990s, Gürbüz has worked in many periodicals and newspapers including Milliyet, Yeni Yüzyıl, Referans, Sabah, Yeni Aktüel and Habertürk. In 2004-2005, Gürbüz worked as Energy Campaign Official at Mediterranean Office of Greenpeace; then, he consulted private sector firms and nongovernmental organisations about energy issues. Gürbüz functioned at China International Radio, in Beijing. Apart from his book “Energy and Cows”, Gürbüz has written many reports and articles on energy and environmental issues. Recently, he began to work as specialist at Heinrich Böll Foundation.
Dostları ilə paylaş: |