ONUNCU MESELE
KABİR AZABINDAN KURTULMANIN YOLLARI
Kabir azabından kurtulmanın mücmel ve mufassal olmak üzere iki izah tarzı vardır:
Mücmel Tarz: Kabir azabını gerektiren günahlardan sakınmakla mümkündür. En faydalısı, kişi Allah için bir müddet uyuyacağı zaman o günkü kâr ve zararının muhasebesini yapar, nasûh tevbesini yemler ve uyandığında bir daha günah işlememeye azmederek uyur. Bunu her gece yapar. Bu halde ölse tevbesini yapmıştır; yoksa uyanırsa ecelinin geciktiği sevinciyle güzel ameller işlemeye devam eder, Rabbine yönelerek daha önce yapamadıklarını da yapar. Bütün bunların yanında Rasûlullah'tan gelmiş dua ve zikirleri, yaparak uyumaktan daha faydalısı da yoktur. Allah, hayır murad ettiği kişiye bu hususta yardım eder. Güç ve kudret O'ndandır.
Mufassal Tarz: Kabir azabıyla ilgili Rasûlullah'tan gelen hadisle konuyu açacağız.
Müslim, es-Sahih'inde Süleyman'dan şöyle dediğini nakleder: "Rasû-lullah'ın şöyle dediğini duydum: "Bir gün, bir gece Allah'a gönül bağlamak, bir ay gündüzleri oruç tutmaktan, geceleri de ibadet etmekten daha hayırlıdır. Bu hal üzere Ölen kişiye ameli arz olunur, rızkı verilir ve kabir azabıdan emin kılınır." 318
Tirmîzî'nin el-Camfinde, Fudâle b. Ubeyd'den Rasûlullah'm şöyle dediği rivayet edilir: "Gönlü Allah'a bağlı olanların dışında kim varsa hepsinin amel defteri kapanır. Gönlü Allah'ta olan kişinin ameli kıyamete kadar çoğalır ve kabir azabından da bu kişi korunur." 319 Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve sahihtir."
Sünen-i Nesâî'de ashabdan, Rüşdeyn b. Sa'd'den şöyle bir rivayet nakledilir: Adamın biri Rasûlullah'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü, ne oluyor da şehidlerden başka diğer mü'minler kabirlerinde azab görüyorlar?" deyince Rasûlullah buyurdu ki: "Allah yolunda savaşırken kılıçların kafalarında kırılması azab olarak şehide yeter." 320
Mikdâm b. Ma'dîkerib der ki: Rasûlullah' şöyle dedi: "Şehidin Allah katında altı özelliği vardır: Önce kanına 321 bedel, günahları affedilir. Cennette kalacağı yer gösterilir. Kabir azabından korunarak büyük korkudan (cehennemden) kurtulur. Dünya ve içindekilerden çok daha hayırlı yakut bir tâc kafasına konur. Cennet hurilerinden yetmişiki tanesiyle evlenir. Yakınlarından da yetmişiki kişiye şefaat eder." 322 İbni Mâce ve Tirmîzî aynı lafizlany-la rivayet eder. Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve sahihtir."
İbni Abbas'tan rivayet edilir: "Ashab-ı Kiram'dan biri çadırını bilmeden bir kabrin üzerine kurar. Çadırda otururken kabirde yatan ölünün Mülk sûresini baştan sona okuduğunu duyar, doğrudan Rasûlullah'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü, bilmeden çadırımı bir kabrin üzerine kurmuştum. Baktım ki kabirde yatan kişi Mülk sûresini baştan sona okudu" dedi. Rasûlullah da: "Mülk sûresi kabir azabım engeller. 323 Yine o, kişiyi kabir azabından kurtarır" buyurdu. Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve garîbdir."
Abd b. Hamîd'in Müsned'inde İbrahim b. Hakem'den, o da babası İkri-me'den, o da İbni Abbas'tan nakleder. İbni Abbas bir adama: "Sevineceğin bir hadis söyleyeyim mi?" dedi. Adam da "evet" deyince İbni Abbas: "Tebâreke sûresini oku, ezberle. Ayrıca ailene, senin ve komşunun çocuklarına da öğret. Çünkü bu sûre, kendisini okuyan kimsenin kıyamet günü ateşten korunması için Allah'a başvurur; ezbere bilen kimsenin de kabir azabından da korunmasını Allah'tan ister. Bu hususta Rasûlullah: "Ümmetimden herkesin bu sûreyi ezbere bilmesini çok isterdim" 324 buyurmaktadır" dedi.
Ebû Ömer b. Abd'ül-Ber der ki: "Rasûlullah'tan geldiğine göre, otuz âyetli bir sûre, kendisini ezbere bilip okuyan kimse affedilene kadar şefaat eder" 325buyurmaktadır. Yani Mülk sûresi.
Sünen-i İbni Mâce'de Ebû Hureyre'den merfû1 olarak şöyle bir hadis rivayet edilir: "Hastalıktan ölen kişi şehidtir. Kabir azabından korunur. Sabah akşam rızkı cennetten getirilir?' 326
Sünenü'n-Nesâî'de nakledildiğine göre Câmî b. Şeddad der ki: "Abdullah b. Yeşkür'ün şöyle dediğini duydum: "Süleyman b. Sard ve Halid b. Arfûte ile otururken bir ara karın ağrısından, ölen bir adamın cenazesine gitmek istediklerini söylediler. O zaman biri diğerine dedi ki: "Rasûlullah, 'karın ağrısından ölen kişi kabir azabı görmez' demedi mi?"
Ebû Davud et-Teyâlisi Müsned'inde Şu'be'den, o da Ahmed b. Câmî' b. Şeddâd'dan bundan önceki hadisle ilgili olarak babasının şu ziyadeyi yaptığını nakleder: Diğeri de "evet, öyle" 327 dedi.
Tirmîzî'de Rebîa b. Seyf, Abdullah b. Amr'dan nakleder. Rasûlullah şöyle buyuruyor: "Cum'a günü veya gecesi olan mü'mini Allah Teâlâ kabir azabından korur." Hadis hakkında Tirmîzî: "Hasen ve garibdir. İsnadı muttasıl değildir. Rebîa b. Seyf, sadece Abû Abdurrahman el-Hablî ile Abdullah b. Amr'dan hadis rivayet eder. Rebîa b. Seyf in Abdullah b. Amr'dan hadis duyduğu bilinmemektedir" der.
Rebîa b. Seyf hadisini, Hâkim Tirmîzî Iyad b. Akabe el-Fehrî yoluyla Abdullah b. Amr'dan rivayet eder.
Aynı hadisi Hafız Ebû Nuaym, Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir'den merfû' olarak şöyle rivayet eder: "Cuma gecesi veya cuma günü ölen kişi kabir azabından korunur, kıyamet günü de başında şehidlerin tacı olduğu halde gelir." Bu rivayette Amr b. Musa el-Vecîhî tek kalmıştır. Zayıf, güçsüz bir râvîdir. 328
Rasûlulîah'a: "Kılıçların kafasında şakırdaması şehide azab olarak yeter" sözü, başında kılıçlar döndüğü halde kaçmamakla imanı nifaktan ayrılmıştır manasınadır. Münafık kimse onca kılıçların başında şakırdamasına sabretmez. Demek ki Allah'a imanı sayesinde canını O'nun uğruna atabiliyor; kalbi Allah'ın ve Rasûlü'nün gadabma uğramamak, O'nun dinini izhar ederek Allah'ın adını yüceltme aşkıyla coşuyor. Böylece kalbindeki imanı, sıdkı açığa vuran şehid, kabir azabından da emin olmuş oluyor. 329
Ebû Abdullah el-Kûrtubî der ki: "Şehid kimse kabir azabı görmeyecekse ondan daha değerli, sevabı daha çok olan, ismi Kur'ân'da şehidlerden önce anılan sıddîkların hiç kabir azabı görmemesi" gerekir. Yine, şehadet mertebesine ulaşamayan murâbıtlar (gönlü Allah'la olanlar) kabir azabı görmeyince, şehidden mertebesi üstün olan sıddîkm hiç görmemesi gerekir. 330
es-Sahîhayn'da geçen hadislerde sıddîkların diğer insanlar gibi sorguya çekileceği bildirilmektedir. Bunların başında Ömer b. Hattâb gelmektedir. Rasûlullah, kişinin kabrinde sorguya çekileceğini söyleyince Örri Hattâb: "Orada da bu durumda olacağım" der; Rasûlullah'da: "evet, öyle 331 diye karşılık verir.
Peygamberlerin kabirlerinde sorguya çekilmesi konusunda farklı iki rüş beyan edilmiştir. Ahmed b. Hanbel'dende iki ayrı görüş gelmiştir. Se lere mahsus bu özelliğe, kendilerinde daha yüksek derecede olan sıddîkl da katılması gerekmez. Zaten şehidlerin en büyük özelliği kendilerinden receleri daha yüksek olanları geçmek, onları geride bırakmaktır.
İbni Mâce'nin: "Hastalıktan ölen şehiddir. Kabir azabmdan kurtulur" 332hadisi O'nun rivayette tek kaldığı hadislerdendir. İfradmda garib, hatt münker hadisler bile vardır. Böyle hadisler üzerinde hemen karar verin Rasûlullah'a isnad etmemeli. Eğer hadis sahihse bu, karın ağrısıyla ilgili hadisle kayıtlıdır. Rasûlullah'tan "karın ağrısından Ölenler, şehiddir" 333 şeklinde gelen hadis doğruysa mutlak hastalık, bu mukayyede hamledilir. Allah iyisini bilir.
Kabir azabından kurtaran ameller konusuda önemli bir hadis Ebû Musa el-Medînî, Tergîb ve Terhib adlı eserinde şerh mahiyetinde illetinim de beyan ederek zikretmiştir. Ferec b. Füdâle'den, o da Hilal b. Ebû Cebele'den, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Abdurrahman b. Semre'den nakleder. Semre anlatıyor: "Medine'nin bir yerinde otururken Rasûlullah çıkageldi. Bize dedi ki: "Dün gece acaİp bir rüya gördüm. Ümmetimden birine ölüm meleği ruhunu almak için geldi. Bu arada anne-babasma yaptığı iyilik gelerek Ölüm meleğini uzaklaştırdı. Bir adama da şeytanlar tasallut etmişti. Allah'a yaptığı zikirler gelince şeytanlar uçup gittiler. Yine ümmetinden biri, su içmek için havuza her yaklaştığında kovuluyor engelleniyordu. Baktım ki Ramazan orucu geldi, onu suya kandırdı. Ümmetimden bir adam da halka halka oturmuş peygamberlerin yanma yaklaşmak istiyordu, ama her vardığında engelleniyordu. Cenabetten dolayı yaptığı gusul abdesti geldi ve onu benim yanıma oturttu. Yine ümmetimden birinin önünde karanlık, arkasında karanlık, sağında karanlık, solunda karanlık, tepesinde karanlık olduğunu ve şaşkın şaşkın dolaştığını gördüm. Baktım ki yaptığı hac ve umre geldi ve onu karanlıklardan çıkararak nura soktu. Yine ümmetimde biri ateş içinde yanarken, verdiği sadakanın geldiğini, onunla ateş arasında engel olup, ona gölgelik yaptığım gördüm. Yine ümmetimden birinin mü'minlerle konuştuğu halde mü'minlerin onunla konuşmadığını gördüm. Yaptığı akraba ziyareti geldi ve: "Ey mü'minler topluluğu, bu adam sıla-ı rahim yapardı. Onunla konuşun" dedi. Bunun üzerine mü'minler onunla konuşup musâfaha etmeye başladılar. Yine ümmetimden birinin, zebanilerin eline düştüğünü gördüm. lyı-
troesi, kötülükten sakındırması geldi, adamı zebanilerin elinden 3lDrak rahmet meleklerine teslim etti. Yine ümmetimden bir adamın kurtarj1^âgmda olan perdeden dolayı dizi üzerine oturmuş olduğunu gördüm. Güzel ahlakı geldi ve onu Allah'ın huzuruna çıkardı. Yine ümmetim-^üîai- -nin amel defterinin solundan verildiğini gördüm. Allah korkusu gel-mel defterini onun önüne koydu. Yine ümmetimden birinin terazisi
elirkeiTÂlIah için yetiştirdiği hayırlı çocuklarının gelip terazisini ağır-ftrchklarını gördüm. Allah korkusundan akıttığı gözyaşları geldi ve onu h nnemden kurtardı. Yine ümmetimden birinin sırat köprüsü üzerinde, firtmal1 bir havada kuru hurma yaprağının sallandığı gibi sallandığını gör-H 'm Allah'a karşı beslediği hüsnü zannı geldi ve onun köprü üzerinde sal-1 nmadan karşıya geçmesini sağladı. Yine ümmetimden biri elleri ve karnı üzerine sırat üzerinde sürünürken kıldığı namazın geldiğini, onu ayağa kaldırdığını ve sıratı geçirdiğini gördüm. Ümmetimden biri, cennetin kapısına vardığı halde kapılar yüzüne kapanmış, Allah'tan başka ilah yoktur inancı gelerek kapıları açtırmış ve onu cennete sokmuş olduğunu gördüm." Hafız Ebû Musa der ki: "Bu hadis gerçekten hasendir. Râvî Semre, Saîd b. Müseyyeb'den, 334 Ömer b. Zerr'den ve Ali b. Zeyd b. Cüd'ân'dan rivayet etmiştir."
Rasûlullah'ın rüya hadisi hakkında 335: "Peygamberlerin rüyası vahiydir; zahirine itibar edilir. Ama bu, Rasûlullah'tan gelen:336 "Kılıcımın kırıldığını gördüm, bunu şuna şuna yorumladım. Boğazlanan bir inek gördüm. 337 Akabe b. Rafî'nin evinde de bir şiddet, telaş gördüm" 338 şeklindeki rivayete benzemez denilmektedir.
Sahih'te Semre'den rivayet edilen hadisle Ali ve Ebû Ümâme'den rivayet edilen hadisler, 339 Berzah'ta azab görecek kişileri anlatması itibariyle birbirlerine oldukça yakındırlar. Bu rivayette ise önce azab zikredilmekte arkasından da kişiyi azabdan kurtaran amel zikredilmektedir. Râvî'nin Saîd b. Müseyyeb, Hilal b. Ebû Cebele el-Medenî yolu dışında başka bir rivayetinin olduğu bilinmemektedir. Bunu İbni Ebî Hatim, babasından; HakimE, Hakim Ebu Ahmed, Ebû Abdullah da Hilak b. Ebû Cebel şeklinde zikretmişlerj-Ebû Ahmed ile Ebû Abdullah, Müslim'den de bunu hikaye etmişler, ond^' da Ferec b. Füdâle rivayet etmiştir. Ferec b. Füdâle, rivayette orta bir adamdır. Ne güçlü bir ravîdir ne de metruk bir ravîdir. Füdâle'den de Ebu'1-Hafk diye tanınan, isabetli güzel görüşleri olan Bişr b. Velîd rivayet etmiştir H dis hakkında Şeyhülislâmın da şöyle dediğini işittim: "Hadisin doğrulu na, sağlam ve esaslı hadisler delalet eder. Bu, en güzel hadislerdendir "340
Dostları ilə paylaş: |