Biz bu araştırmamızda kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerimde yer alan temsilleri çeşitli yönleriyle ele alıp, bu konuda bilgi vermeye çalışacağız


b- MESEL KELİMESİNİN KUR’AN’DAKİ MANALARI



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə2/41
tarix02.11.2017
ölçüsü0,74 Mb.
#27821
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   41

b- MESEL KELİMESİNİN KUR’AN’DAKİ MANALARI


Mesel mefhumu Kur’an-ı Kerimde bir çok yerde farklı şekillerde ve farklı farklı manalarda kullanılmıştır. Bunları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1.İbret :

فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفاً وَمَثَلاً لِلْآخِرِينَ

Onları (Firavun ve kavmini)sonrakiler için bir geçmiş ve bir ibret kıldık”22

2. Delil, Huccet: وَجَعَلْنَاهُ مَثَلاً لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ

Ve O’nu (İsa’yı İsrail oğulları için (Peygamber olduğuna dair bir delil kıldık”23

3.Sıfat: مَّثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ

Takva sahiplerine vaad olunan cennetin sıfatı şudur:..24

4.Benzer: لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌوَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

O’na benzer hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir”25

5.Söz:

وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَى فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ



Göklerde ve yerde en yüce söz (Keline-i tevhid ona aittir”26

6. En Güzel Örnek:

إِذْ يَقُولُ أَمْثَلُهُمْ طَرِيقَةً إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا يَوْماً

En akıllıları ise : Siz yalnız bir gün kaldınız der.”27 Bu mânâları ez-Zebidi’nin28 çıkarttığı gibi 9-10 taneye kadar çıkarmak mümkündür. Fakat temelde bunlar çerçevesinde manalar dönmekte olduğu için bu kadarını vermekle yetineceğiz.


C- ARAP DİLİNDE MESELLER


Peygamber Efendimiz (a.s.v.) gelmeden önce Arap yarım adasında en çok rağbet gören beliğ söz söylemek yani belagattı. O zamanda belagat o kadar önemlidir ki, bir şairin sözünden dolayı iki kavim savaşırdı ya da barışırdı. Hatta yedi şairin yedi kasidesinden oluşan “Muallakat-ı Seb’a”yı altın harflerle yazarak Kabe’nin duvarına asan Araplar, bunu en büyük iftihar kaynağı olarak görmekteydiler. Belagatın bu denli önemli olduğu bir toplumda mesellerin olmaması düşünülemezdi. Araplar mesellerin her türlüsünü kullanıyorlardı. Bunlarla ilgili geniş örneklere ileriki konularda değineceğiz.

Arap dilindeki meseller “emsal-i sâire”(Halk arasında yaygın özlü ve hikmetli söz) diye anılır.29 Bunla bizim “Ata sözü” veya “Deyim” diye kullandığımız sözlerdir. Bu türler kaynaklarına göre iki kısma ayrılırlar:


1-Kaynağı Belli Olmayan Meseller


Nesilden nesile kabileden kabileye aktarıla aktarılan gelen söyleyeni veya hangi olaya dayandırılarak söylendiği belli olmayan mesellerdir.

*“Komşu evden önce gelir.”

*“Hata yapmak acelecinin azığıdır.”

*“Kınama cezadan önce gelir”30


2- Kaynağı Belli Olan Meseller


Bunlar geçmiş zamanlarda meydana gelmiş, belli olaylar için söylenmiş, zamanla yaygınlaşmış özlü sözlerdir. Bunların çoğunun söyleyeni belli olduğu için Türkçe’deki vecizelere benzerler.

* “Kılıç kınamayı geçti”. Meydana gelen ve bir daha dönüşü olmayan olaylar için kullanılır. Harb b. Zalim; öldürdüğü bir adamın masum olduğunu anlayınca, kendisini kınayanlara bu cevabı vermiş.31

* “Cehîze bütün hatiplerin sözünü kesip attı”. Bu söz iki kabile arasında ki bir kan davasında, nüfuzlu bazı kişiler hitabet yoluyla maktulün tarafını diyete razı etmeye çalışırken, Cehize adlı bir kadın fırlayıp katili öldürür32 veya maktulün taraftarlarının katili öldürdüğünü33 haber verir. Bunun üzerine onlardan biri bu sözü söyler. İşi kestirip atan söz ve davranışlar için bu söz artık mesel olmuştur.

* “ Sen sütü daha yazın kaybetmiştin” Elde etme imkanını daha önce kaybettiği bir şeyi isteyen bir kimse için kullanılır. Dahtanus bintkü Lakît, yaşlı bir zat olan Amr b. Udes’in hanımıymış. Amr, kendisini kızdıran hanımını boşamış. Kadında genç ve yakışıklı biriyle evlenmiş. O yıl kıtlık olmuş. Eski karısı adam gönderip Amr’dan süt isteyince o da bu sözü söylemiş.34


D- MESELLERİN ÖZELLİKLERİ


  • Meseller daima kısa ve özlüdür.

  • Mesellerin hedefi ihticac(delil getirme)dır.

  • Meseller herkes tarafından söylenmiş olabilir, halk tabakalarının her hangi bir ferdinden çıkabilir. Yani anonimdirler. Ama hikmetler ise alimler, filozoflar ve benzeri kimselerin ürünüdür 35

  • Halis Arapların fesahatlerinin son noktası, konuşmalarını özüdür.

  • Lafızlar kısa, manalar dolgundur.

  • Meseller şüyu bulmuş ve yayılmışlardır.

  • Lafızlar veciz, manalar kullanıldığı yere uygundur. 36

  • Muhatabı susturucu niteliktedirler.

  • Anlamı doğru olarak ortaya koyma amaçlanmıştır.

  • Meseller teşbih,temsil-i teşbih, teşbih-i zımni veya isti’are-i temsiliyye sanatlarından birini içerirler.

  • Hayatta daima cereyanı ve tekerrürü mümkün hadiselerin, karşılaşılabilecek durumların ideal kabul edilen misalleridir.37

E- MESELERDE KULLANILAN EDEBİ SANATLAR


Arap dilinde ve Kur’an’da kullanılan temsillerin hepsinde Teşbih, kinaye veya İstiare unsuru taşıdıklarını görürüz. Bazen de bir kıssa olur ve o kıssanın heyet-i umumiyyesi örnek olarak verilir.

1-Teşbih(Benzetme):


Bir “Beyan” terimi olarak teşbih, belirli bir maksat için bir edat ile aralarındaki ortak nitelikten dolayı bir şeyi başka bir şeye benzetmektir38. Her teşbihte teşbihi meydana getiren birtakım unsurlar mevcuttur şimdi bu unsurlara kısaca değinelim

a-Teşbihin Unsurları


Teşbihin unsurları dörttür.

a.a.-Müşebbeh(benzetilen)

a.b.-Müşebbeh bih(Kendisine benzetilen.) Bu ikisine teşbihin iki tarafı denir.

a.c.Vech-i şebeh (benzetme yönü): Müşebbeh ile Müşebbeh bihin ortak vasfıdır.

a.d.- Teşbşh edatı:Benzeme mânâsını ifade eden kelimedir. “gibi” ك) )(Kef), “Sanki” (Keenne) vb. gibi edatlardır.39 Bir teşbihte temsil söz konusu olduğu zaman Müşebbehun bih “Madrub”, Müşebbeh de “Madrubun leh” adını alırlar. Şimdi söylenenleri bir örnekle açalım:مَّثَلُ الَّذِينَ َفَرُواْ بِرَبِّهِمْأَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ لاَّ يَقْدِرُونمِمَّا كَسَبُواْ عَلَى شَيْءٍ

Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.”40 Allah Teâlâ kafirlerin amellerini, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzetmedir ki onların ameli ne kadar iyi ve çok olursa olsun, sonuç itibariyle ahirette fayda vermeyecektir.

Bu ayette “Kafirlerin amelleri” Müşebbeh, “fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu kül” Müşebbehun bih; “Amellerin boşa gitmesi” vechiş-Şebeh; (ك)ise teşbih edadıdır.

Teşbih olarak ele aldığımızda ise; Madrubun Leh; “Kafirlerin amelleri” Madrub İse“Fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu kül”dür.

Teşbihte, bazen teşbih-i temsil, bazen de teşbih-i zımni kullanıldığı görülmektedir. Şimdi bunları sırası ile görelim:

b-Teşbîhü’t-Temsil


Benzetme yönü, değişik birkaç unsurdan meydana gelen itibâri bir şekil ise buna “temsili teşbih denir.41 Burada benzetme yönü çeşitli hal ve durumlardan çıkarılmaktadır.42

Örnek: Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir. O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.”43Bu ayeti kerimede “teşbihu’t-temsil” vardır.çünkü Vech-i Şebeh birkaç şeyden oluşmaktadır.


c-Teşbih-i Zımni


Benzetmenin iki tarafı olan müşebbeh ve müşebbehün bih bilindiği açık şekliyle getirilmez. Ancak cümlede onlara işaret edilir.44Bu çeşit teşbihte müşebbehe isnat edilen hükmün mümkün olduğu ifade edilmiş olur.45

Örnek: “Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!46 Devenin iğne deliğinden geçmesi, imkansızlık bildirir. Buna göre ayetin manası: “Onlar asla cennete giremezler” veya “Çok zor girerler” demektir.


2-İsti‘âre


Bir beyan terimi olarak istiare; Hakikî mânâ ile mecâzi mânâ arasındaki benzerlik alakasından dolayı bir kelimenin mânasını geçici olarak alıp başka bir kelime için kullanmaktır. Ayrıca bunda hakiki manayı kastetmeye engel olan bir karinenin bulunması gerekir.İstiare teşbih’in yalnız bir unsuruyla yapılan benzetmedir.hidayete nur, delalete karanlık denilmesi bir istiaredir.

a-İsti‘âre’nin rükünleri:


a.a.Müstear:Müşebbehun bih’ten nakledilen, müşebbehte kullanılan lafız.

a.b.Müste‘ârun minh:Müşebbehün bih.

a.c.Müste‘ârun leh:Müşebbeh.

a.d.el-Câmi’: Veçhu’ş-Şebeh denir.47


b-İsti‘âre-i Temsiliyye (Mürekkep isti‘are)


Aralarındaki benzerlikten dolayı, esas manası dışında bir manâya kullanılan terkiptir.esas manayı kastetmeye engel olan bir karine de bulunur. Bu istiareye Mürekkep istiâre de denir.48 Yine bunda da teşbihin asıl olan iki tarafı Müşebbeh ve müşebbehun bih’in birden fazla durumdan çıkarılması gerekir.

Örnek: “Onlar sizin için birer elbise, sizde onlar için birer elbisesiniz49 Burada güzel bir istiare vardır. Çünkü eşlerden her biri diğerine sarılıp kucakladığı için, giyineni örten bir elbiseye benzetilmiştir.



Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin