Bodrumlular badana yerler miydi? Baskin Oran

Bodrumlular badana yerler miydi?

Baskin Oran

Dalavera’yla Bodrum’un yerel Kent-TV’sindeyiz. “Dalavera...” ve “Eniste...” kitaplari tanitiliyor. Iki buçuk saati özetleyeyim.

[Programci Serdar Karliova-SK]: “Bir telefonumuz var. Adinizi alabilir miyiz?”

[kadin sesi]: “Ismim önemli degil. Baskin beye çok üzüldüm, söylediklerine. Biz ne zaman siva yedik? Biz aç degildik!” [Uzun uzun anlatiyor]

[SK]: “Baskin bey, buna bir cevap verecek misiniz?”

“Hayir. Söylediklerim çok açik: Siva degil, kireç badana. Kalsiyum eksikligi olan çocuklar duvardan kireç yalar. Demir eksikligi olan da toprak yer. Aç mezari olmaz. Harup [keçiboynuzu] bile yesen, doyarsin. Bunun açlikla ilgisi yok. Cevaba da gerek yok. Üstelik...”.

“Nasi gerek yok!”

“Hanimefendi, sizi uzun uzun dinledim. Siz de beni dinler misiniz?”

“Biz aç falan degildik!”

[Ben]: “Peki, ‘Bodrum Bodrum/Iki dükkan bi furun/Peynir ekmek yiye yiye/Ne agiz kaldi ne burun’ sözünü ben mi icat ettim?”

“Ben bilmem kim icat etti! Dalavera Memet’e plaket veriliyosa, bize haydi haydi verilmesi lazim! Bodrum halki siva yemedi. Sivayla karin mi doyar? Sabaha kadar uyuyamadim!”

[Ben]: “Hanimefendi, biz aç kalmaktan degil, kötü beslenmekten bahsediyoruz. 1970 öncesindeki...”

“Sözünüzü geri alin!”

[Ben]: “Hanimefendi, lafimi kesmeyin. Yazdiklarimi okumamissiniz. Ben Bodrum’u övüyorum. Bu noktaya hirsizlikla degil, günde 18 saat emek vererek ulastigini anlatiyorum. Benim yazdiklarim yanlissa, bir kitap da siz yazin, dogrulari anlatin”.

“Gel, ben anlatayim, sen yaz! Dalavera’ya nasi yazdin!”

“Hanimefendi, tanistigimiza memnun oldum!”

“Memnun olmakla olmuyo ama! Sözünüzü geri alin. Hastaliktir siva yemek, deyin! Biz o kadar aç millet degiliz! Biz Girit’ten geldik!”

***

Tekrar telefon: “Benim adim Gökhan Yeprem. Makinist Nusret’in torunu, Radyocu Burhan’in büyük yegeniyim. Besiktas dogumluyum ama, Bodrumlu sayiliriz tabii. Doktorum. Baskin bey doktor mu? Nasil vitamin noksanligini yorumluyor? Öyle abuk subuk kimseleri çikartiyorsunuz ki, sinirlerim bozuluyor. Bodrum’un tarihini ne kadar biliyor?”

[SK] “Baskin beyi okumus muydunuz?”

“O benim kitabimi okusun!”

“Hangi kitabinizi efendim?”

“Hepsini! Vitaminleri o bilemez! Akli basinda adamlar çikartin! Bu adam da yasli! Raporu var!”.

[Ben]: “Beyefendi, rapor demek deli raporu demektir. Çok ayip!”.

[Dalavera]: “Bana rapor deyen adam gelsin, ona tarih okuyuverem bu cahil kafaylan!”

Böyle diyor ama, Dalavera’nin zaten kemik deformasyonundan iyice omuzlarina girmis basi daha da içeri gömüldü. Boynu büküldü. O piril piril bellekli insana bunak dendi...

***

Gerçi, bundan sonra bir telefon yagmuru baslayacak, ama olan oldu. Balikçi kocasiyla baliga çikan Hüsniye Kaptan: “Üzülme Memet abi sen!” diyecek. Istanbullu Nurhayat Oguz arayip: “Tahsil kültürü artirir, eseklik baki kalir; beyefendide kalmis. Kelime için kusura bakmayin” diyecek. Fatma Sati, Memet abiye bir siir okuyacak. Dalavera’nin üniversiteli torunu Didem: “Ben Dalavera’nin torunuyum ve bununla gurur duyuyorum” diye hiçkiracak (oysa, geçen yil bize telefon ettiginde, “Ben Cemil’in kizi Didem” diyordu...).

Arkasindan Feyhan arayacak: “Bodrumlu çocuklarin kabaran kireçleri koparip cips gibi yediklerini Baskin’a Memet abi söylemedi, ben söyledim! Itiraz eden varsa bana etsin! Insanlar kitap okumuyor, kulaktan yorum yapiyor. Ben Bodrumlularin bu kadar yorum özürlü oldugunu bilmezdim!”

Bundan sonra “doktor” yine arayacak, “Benim dilim sürçtü, kulagi agir isitiyor demek istedim” diye geveleyecek, lafi uzatmaya kalkinca da beter batacak. Ben: “Allah selamet versin beyefendi” deyince de, “Bana bak, oraya gelmeyeyim!” diyerek çaaat diye kapatacak...

***

Ertesi sabah kahvalti ederken telefon çaldi: “Baskin bey, ben Vicdan. Sözünü geri al. Bodrumlu aç degildi de!”

Ilk telefon niye isim vermemis, simdi anlasildi. Bu Vicdan hanim bize gelip, bin dereden su getirip, Feyhan’in annesinin evini damadina bar olarak tutmustu. Damat bahçedeki asirlik zeytini keserken biz komsulardan ögrenmis, resmî tutanak tutturmus, sözlesme bitisinde tahliye ettirmistik...

***

“... bir munzurlu olarak munzuru ve munzurun temiz sularinda yikanan isçileri okurlar önünde küçültmenizi kiniyorum” diyor “Amele Beach” yazima gelen bir eposta. Bir röportajda “Fenerbahçe Cumhuriyeti” diyen Kaptan Ümit’in Sisli Savciligina çekilmesi Kürt sorununu halletmemenin sonucudur ve bu ülkeye büyük ayiptir diyorum, “vatan haini” oluyorum. Bodrumlu çocuklar süt içemedigi için badana yaliyordu diyorum, “Sözünü geri al!” diyor Vicdan hanim. Kimse aynaya bakmak istemiyor. Afto ine Tourkia!