Bölge halklarinin düŞmani iNCİRLİK ÜSSÜ kapatilsin



Yüklə 0,88 Mb.
səhifə7/11
tarix02.11.2017
ölçüsü0,88 Mb.
#27163
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

İmzacılar:

Abrek Önlü; Abdullah Demirbaş (Sur Belediye Başkanı) ; A.Haluk Ünal (Yönetmen) ; Ahmet Faruk Ünsal (Mazlum-Der Genel Başkanı) ; Ali Bayramoğlu, Alkan Çiçek ; Alper Hraça ; Arus Yumul (Öğretim Üyesi) ; Atilla Dirim (Çevirmen) ; Ayşe Özil; Ayşe Batumlu (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi Eş Sözcüsü) ; Balçicek İlter ; Baskın Oran ; Bekir Ağırdır; Bekir Berat Özipek (Öğretim üyesi); Behçet Çelik (Hukukçu) ; Birgül Asena Hızal ; Bülent Aydın (Küresel BAK) ; Bülent Somay ; Cafer Solgun; Cengiz Alğan (Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Sözcüsü); Çağatay Anadol (Tarih Vakfı) ; Cengiz Aktar (Öğretim Üyesi) ; Cihat Gökdemir, Doğan Tarkan (DSİP Genel Başkanı) ; Defne Asal (Gazeteci) ; Eren Keskin ; Ergün Yıldırım; Evren Ergeç (Toplum Gönüllüleri Vakfı) ; Fatma Yörür (Aktivist) ; Ferda Keskin (Öğretim Üyesi) ; Ferhat Kentel (Öğretim Üyesi) ; Fethiye Çetin (hukukçu) ; Fırat Emre Met ; Furkan Soyupak; Garo Paylan (Halkların Demokratik Kongresi); Gencay Gürsoy (Türk Tabibler Birliği) ; Görkem Yeltan (Oyuncu); Gülden Sönmez (İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu Başkanı, Avukat); Hakan Gürel (Barış için Sanat); Hale Sözmen; Hayko Bağdat (TV Programcısı); Işın Eliçin (Gazeteci); İştar Gözaydın (Öğretim Üyesi); Kaan Atalay (Öğretim Görevlisi); Kelemet Çiğdem Türk; Kenan Çayır (Öğretim Üyesi); Kerem Kabadayı (Mor ve Ötesi Grubu); Kuban Kural (Kafkasya Forumu Aktivisti); Lale Mansur, Ludmilla Büyüm; Mahmut Boynudelik; Mahmut Sürmeli (DÖH); Maya Arakon (Öğretim Üyesi); Meltem Oral (Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu) ; Mert Selek ; Merve Arıkan; Mesut Varlık (Öğretim Görevlisi); Meyda Yeğenoğlu (Öğretim Görevlisi); Murat Aksoy (Yazar); Murat Dağlı (Öğretim Üyesi); Mustafa Paçal; Nevzat Çelik; Neşe Erdilek (Öğretim Üyesi) ; Nil Mutluer (Öğretim Üyesi); Nilüfer Uğur Dalay (Küresel BAK); Nur Mardin; Nurcan Kaya; Nurdan Şahin; Nükhet Sirman; Oral Çalışlar (Gazeteci); Osman Kavala (Anadolu Kültür); Oya Baydar (Yazar); Ömer Çaha (Öğretim Üyesi); Ömer Faruk Gergerlioğlu (Araştırmacı, Yazar); Rauf Kösemen; Rober Koptaş (Gazeteci); Roni Margulies (Şair, Yazar) ; Sinan Özbek (Öğretim üyesi); Sedat Tugipa; Selen Gülün (Öğretim Üyesi); Sencer Busun ; Sevgi Tuncel (Aktivist); Sezai Temelli (Gazeteci); Şanar Yurdatapan (Müzisyen); Şengül Çiftçi (Aktivist) ; Şenol Karakaş (DSİP Eş Sözcüsü) ; Taner Ziya Koçak (Barış için Sanat) ; Tatyos Bebek (Dişçi) ; Temel İskit; Tolga Tüzün (Öğretim Üyesi); Turgut Pöğün (Öğretim Üyesi) ; Ufuk Uras ; Ubeyd Güngör ; Ümit Sönmez; Ümit Şahin (Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu) ; Volkan Akyıldırım (Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu) ; Yakup Kadri Karabacak (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi) ; Yaman Yıldız (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi); Yaşar Güven; Yıldız Ramazanoğlu (Yazar); Yıldız Önen (Küresel BAK) ; Zeycan Alkış (Barış İçin Sanat); Zahit Kuyumcu; Zeynep Gökçe (Öğretim Üyesi); Zeynep Tanbay ; Zişan Tokaç (Aktivist); Zeynep Ansukka.



2 Ekim 2013 – “Suriye Tezkeresine Hayır” Yazılı Basın Açıklaması Metni - İstanbul

Hükümet tarafından Suriye konusunda çıkarılmak istenen tezkere, savaşı kışkırtan bir girişimdir ve vazgeçilmelidir. Türkiye, başından beri Suriye iç savaşında daha kanlı bir sayfa açacak olan askeri müdahaleleri teşvik eden bir tutum takınmıştır. Çıkarılmak istenen tezkere de bu askeri müdahalenin koşullarını yaratmak amacıyla kullanılmaya elverişli bir araçtır. Suriye’ye bir askeri müdahale, şimdilik de olsa engellenmiştir. Bu durum, dünyadaki savaş karşıtı hareketin Afganistan ve Irak’ta emperyalist müdahalelere karşı ortaya koyduğu kararlı tutumun bir sonucudur.

Tüm dünya, geçtiğimiz yıllar boyunca Irak ve Afganistan’daki askeri müdahalelerin yarattığı korkunç yıkımları gördü. Afganistan’da halen devam eden işgalden dolayı 300 bin kişi öldü, 2 milyon kişi ülke içinde ve dışında göçmen konumunda çok zor koşullarda yaşamaya çalışıyor. Irak’ta savaş ve işgal döneminde 1 milyon kişi öldü. Ülkenin sosyal dokusu parçalandı, halen her gün onlarca kişi bombalı saldırılarda hayatını kaybediyor.

Savaş karşıtı hareket, yapılan dış müdahalelerin kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini sürekli anlatarak dünya kamuoyunda müdahale karşıtı bir bilinç oluşmasını sağladı. Artık dünyadaki emperyalist güçlerin herhangi bir ülkeye askeri müdahalesi daha da zorlaştı, bu iyi bir durumdur.

Suriye’ye müdahale konusunda önce İngiltere parlamentosu halkın tepkisini göze alamayarak hükümetinin savaş yetkisi talebini reddetti. Sonrasında ABD yönetimi savaş kararını Kongreye sunmak zorunda kaldı, oylama sonuçlarına güvenemediğinden bulduğu ilk bahaneyle savaştan vazgeçti. Suriye’ye müdahalenin engellenmesinde savaş karşıtlarının ve küresel barış hareketlerinin büyük katkısı olmuştur. Elbette bundan sonra da Suriye’ye dış müdahale konusu tekrar gündeme gelebilir. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak daima savaşa, dış müdahalelere karşı çabalarımızı sürdüreceğiz.

Suriye’de ise Esad diktatörlüğü yakıp yıkmaya ve can almaya devam ediyor. Ülkede insanlık suçları işleniyor. Mart 2011′de başlayan katliamlarda 120 bin kişi öldürüldü ve bu sayıya her ay 5 bin kişi ekleniyor. 7 milyon Suriyeli bulunduğu yerleri terk ederek göçmen hayatı yaşamaya başladı. En son kimyasal silah kullanımı sonucu 1500 kişi hayatını kaybetti. Kimyasal silah kullanımı insanlık suçudur ve cezalandırılmalıdır.

Suriye’deki bu kanlı iç savaş bir an önce durdurulmalıdır. Türkiye ve diğer ülkeler, çatışmayı derinleştiren silah desteğinden, politik ve lojistik müdahalelerden derhal vazgeçmelidir. Suriye’de, halkın kendi temsilcilerini özgürce ve demokratik yollarla seçeceği bir ortam oluşturulmalıdır. Suriye toplumundaki farklı kültürleri, inançları, halkları ve dilleri kapsayan demokratik bir düzen mutlaka ve zaman geçirilmeden inşa edilmelidir. Ama bunun yolu başka devletlerin müdahalesi ve savaş değil, şiddetsiz çözüm süreçlerini devreye sokmaktır.

Diktatörlüğe karşı mücadele eden Suriye halkları, bütün dünyanın demokrasiden, özgürlükten ve barıştan yana olan güçlerinin desteğini hak ediyor. Ancak Suriye halkının özgürlük mücadelesi; onu kendi stratejik çıkarları, ulusal projeleri veya egemenlik hesapları için kullanmaya kalkan ikiyüzlü devletlerin çıkar hesaplarının oyuncağı olmayı hak etmiyor. Esad diktatörlüğünün döktüğü kanı, Ortadoğu’ya yönelik yeni bir askeri müdahalenin ve savaşın gerekçesi yapmak isteyen bütün güçler, ister ABD, ister NATO, ister Türkiye olsun, karşılarında yine biz savaş karşıtlarını bulacaklar.

Bütün savaş karşıtlarını Suriye’ye karşı her türlü askeri müdahaleye karşı çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye’nin Irak savaşına girmesini sağlayacak tezkereyi nasıl engellediysek aynı şekilde Suriye tezkeresine de karşı çıkmaya çağırıyoruz.

ESAD DİKTATÖRLÜĞÜNE HAYIR!

SURİYE TEZKERESİNE HAYIR!

SAVAŞA HAYIR!



Faruk SEVİM

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu yürütme kurulu adına

1 Aralık 2013 – Hrant Dink Davası’na Çağrı - İstanbul

Hrant’ın Arkadaşlarının Çağrısı:

“Her şeyi iyi bildiğiniz gibi Hrant Dink'in gerçek katillerini de iyi biliyorsunuz. Çoğunu tanıyorsunuz, devleti birlikte yönetiyorsunuz.

Ve perdeyi kaldırmıyor, tetiğin arkasındaki elleri korumaya devam ediyorsunuz.

Sahneye koyduğunuz müsamerenin ikinci perdesi Çağlayan Adliyesi'nde devam ediyor.

Biz yine orada olacağız, 'gerçek katiller yargı önüne çıksın' diyeceğiz.

3 Aralık Salı, saat 10.00'da Çağlayan Adliyesi C Kapısı'ndayız!"



3 Aralık 2013 – Hrant Dink Davası - Sermiyan Midyat Konuşma Metni - İstanbul

Bu duruşma için çağrı metnimizi hazırlarken iktidara seslenerek, “Her şeyi iyi bildiğiniz gibi, katilleri de zanlıları da iyi bilirsiniz” dedik. “Çoğunu tanıyorsunuz, devleti birlikte yönetiyorsunuz” dedik. Neden böyle dedik? Çok açık. Hrant Dink’in ırkçı, planlı ve resmi görevlilerin de içinde olduğu bir cinayete kurban gitmesinden sonra gördüklerimiz, bu cinayetten devletin farklı kanatlarının bilgisi olduğunu, üst ya da alt düzey kimi devlet görevlilerinin katillleri yüreklendirdiğini ya da en hafif tabirlerle onlara yol verdiğini ortaya koyuyordu. Aradan geçen yaklaşık 7 yıl boyunca hiçbir devlet görevlisi ciddi biçimde, gerektiği biçimde, yargılanmaları gereken suçtan yargılanmadı. Yargılanmadıkları gibi, haklarında soruşturma talep edilen devlet görevlilerinin çoğu terfi etti. Aralarından devletin üst makamlarına terfi edenler bile oldu.

Hrant Dink’in o yazısında suç unsuru bulan hakimler de devlet içinde yükselmeye devam ettiler. Önemli makamlara geldiler. Hrant için o utanç verici oturumda “suçludur” diyen herkesin bir şekilde önemli bir makama geldiğini, yükseldiğini öğrendik. Aralarından bazıları “Türk olsaydı suçlu bulunmazdı” dediler. Devletin ırkçı bakış açısını ifşa ettiler. Bunun için diyoruz ki, katilleri de, zanlıları da, iyi bilirsiniz. Çünkü devleti onlarla birlikte yönetiyorsunuz. Ve bu davada adalet talep edenler için de bir müsamere tertipliyorsunuz. İkinci kez başlayan şu dava sürecinde tetiği çeken ve onun yakın çevresi, belki yeni cezalar alacaktır. Ancak hepimiz biliyoruz ki biraz önce bahsettiğimiz, onları yüreklendirenler, onlara yol verenler, cinayet işleneceğini bildiği halde başını öte yana çevirenler yargılanmayacaktır.

(Ki bu ırkçı bakışın insanları nasıl da cesaretlendirdiğini kendi hayatımdan da örneklemek isterim. Bir ırkı, bir rengi, bir dili, bir dini ya da bir mezhebi küfür zanneden kimi canlıları, benim adımın Sermiyan olması bile çoğu zaman rahatsız etmiştir. Adım Kürtçe kökenli bir isim olsa bile, adımda geçen “-yan” tınısı dahi kimilerinin ırkçı damarlarını kabartmaya yetiyor. Ben Ermeni, Süryani olmasam da, sonuna kadar Hrant Dink’im. Ya da bu ırkçı zihniyete karşı şöyle söylemeliyim: Siz neyseniz, ben o değilim. - Sermiyan Midyat)

İktidar çevreleri eleştiriler karşısında her seferinde “Biz yargıya karışamayız” diyor. Oysa hepimiz iyi biliyoruz ki, iktidar eğer isterse yargının elini de rahatlatıyor, önünü de açıyor. Ancak bir “milli mutabakat cinayeti” olarak adlandırdığımız bu vakada devletin tüm kanatları sus pus olmuşlar, perde gerisine çekilmişlerdir. Geçtiğimiz günlerde Hrant Dink’in avukatlarından Fethiye Çetin’in “Utanç Duyuyorum” isimli bir kitabı yayımlandı. Fethiye Çetin, hem cinayet öncesi hem cinayet sonrası yaşadıkları, gördükleri için bu ismi uygun görmüştü. Haklıdır. Biz de utanç duyuyoruz. Hrant ölmeden önce ve öldürüldükten sonra bilhassa bu mahkeme salonlarında, adliye koridorlarında yaşananlardan utanç duyuyoruz. Yine de bekledik ki cinayete ilişkin çok sayıda yeni ipucu içeren bu kitap sonrasında yargı çevreleri harekete geçsin. Çünkü kitabı okuyan herkes şu ana kadar bildiklerimizin ötesinde yeni ipuçları ile karşı karşıya kalıyordu. Ergenekon davası biraz daha ciddiyetle ele alınsa, bu cinayete ilişkin yeni bulgulara erişilebileceğini bu kitapla birlikte bir kez daha gördük. Dink cinayetinin devletle ilişki içinde çeteler arasında nasıl da, deyim yerindeyse, ihaleye çıkarıldığını bir kez daha gördük, yeni ipuçları ile karşılaştık.

Ama hayır. Yaprak kıpırdamadı. Yeri geldiğinde belgelerin havada uçuştuğunu gördük, görüyoruz. Ama bu davada herkes sus pus. Dolayısıyla bu cinayetin bir milli mutabakat cinayeti olduğu konusundaki yargımız maalesef pekişmiştir. O yüzden diyoruz ki, evet, katilleri de, zanlılar da iyi bilirsiniz. Ama biz de, yani sadece Hrant davasında değil, devletin üzerini örttüğü, katilleri, suçluları koruduğu tüm davalarda adaleti arayanlar, diyoruz ki, biz de adaletin peşini bırakmamayı iyi biliriz. Biz de adalet talebinde inat etmeyi iyi biliriz.

Biz bitti demeden bu dava bitmez!

Sermiyan Midyat

Hrant’ın Arkadaşları adına

SAVAŞI SUSTUR KAMPANYASI

BASINDA ÇIKAN HABERLER

Marksist.org - 9 Ocak 2013 - Barış için sokaktan ilk ses yükseldi

Kürt sorununda İmralı'daki PKK lideri Abdullah Öcalan ile başlayan görüşmelerin barış için müzakerelere dönüşmesi için sokaktaki ilk eylem bugün İstanbul'da yapıldı. Saat 19:00'da Galatasaray Meydanı'nda buluşan aktivistler, "Şimdi barış zamanıdır" pankartı arkasında barış bayraklarıyla Taksim Meydanı'na kadar yürüdüler. Barış aktivistleri, sürece seyirci kalmayarak Kürt halkının özgürlüğü için sokakta olmaya devam edeceklerini vurguladılar.

Barış eylemini Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK), Antikapitalist Öğrenciler, Barış İçin Sanat Girişimi, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Mazlum-Der, Kafkasya Forumu gibi çok sayıda kitle örgütü ve siyasi parti katıldı.

Galatasaray Meydanı'ndan yürüyüşe geçen kitle, "Şimdi barış zamanı", "Barışalım yeter", "Barış hemen şimdi", "Bîjî biratîya gelan", "Yaşasın halkların kardeşliği", "Gel sen de haykır, savaşlara hayır", "Ölüm değil çözüm", "Kürt halkına özgürlük", "Deng bi de aşitiye", "Kürtler Kürtçe konuşur", "Savaşın sesini sustur, barışın sesini yükselt" sloganlarıyla Taksim Meydanı'na ulaştı.

Meydanda eylemi destekleyen tüm kurumlar ve partiler adına temsilciler birer konuşma yaptı. Aktivistler, İmralı'yla başlatılan diyaloğun bir barış sürecine dönüşmesi için sokakta olmaya devam edeceklerini, sürecin izleyicisi değil katılımcısı olacaklarını, Kürt halkının özgürlüğü için mücadeleye devam edeceklerini açıkladılar.

Sabah - 19 Ocak 2013 - Binlerce kişi Hrant Dink'i andı

Şişli'de vurularak hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ölümünün 6.yılında çalıştığı gazete önünde anılıyor.

Şişli Meydanı'nda toplanan kalabalık Osmanbey'de bulunan Agos Gazetesi binasının önüne doğru yürüyüşe geçti.

Gazete binasına Hrant Dink'in fotoğrafının bulunduğu bir afiş asıldı. Kalabalık grup Hrant Dink'in vurulduğu yere karanfiller bıraktı. Halasgargazi caddesi üzerinde yürüyen binlerce insan gazete binasının önünde toplandı.

Bina önünde mumlar yakılarak bırakıldı.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink 19 Ocak 2007 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Yargılama süreci devam ederken 6 yılın sonunda dosya Yargıtay'a gönderildi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan tebliğnamede, olayın sıradan bir adam öldürme eylemi olmadığı ifade edildi. Tebliğnamede eylemlerin 'devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak, otoriteyi zaafa uğratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, huzursuzluk ortamına zemin hazırlamak, ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmak' için yapıldığı belirtilmişti.

'Hrant Dink'in Arkadaşları' adı verilen yaklaşık bin kişilik grup, Şişli Meydanı'nda toplandı. Yürüyüşün yapılacağı Halaskargazi Caddesi araç trafiğine kapatıldı. 'Buradayız, Ahparig 6. yıl', 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz', 'Geleneği terk et, katilleri teslim et' yazılı pankart ve döviz taşıyan grup, 'Hepimiz Hrant'ız Hepimiz Ermeniyiz', 'Katil devlet hesap verecek', 'Katilleri koruyan cinayete ortaktır' sloganları attı. Yürüyüşe Dink'in eşi Rakel Dink, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekili Sebahat Tuncel'in de katıldığı görüldü.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i anan grup dağılırken polis ile eylemciler arasında arbede yaşandı. Polis, polis gruba biber gazıyla müdahale etti.



26 Ocak 2013 - BİA Haber Merkezi - Barış için 104 İmza “Barışa Omuz Veriyoruz”

Türkiye Barış Meclisi’nin gerçekleştirdiği “Barışa Omuz Veriyoruz” forumuna katılanlar, barış sürecinin başarıya ulaşması için neler yapılması gerektiğine dair görüşlerini paylaştı.

Türkiye Barış Meclisi'nin bugün Taksim Hill otelde gerçekleşen 'Barışa Omuz Veriyoruz' başlıklı forumuna sivil toplum örgütleri üyeleri, barış anneleri, akademisyenler ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu farklı kesimlerden isimler katıldı.

Konuşmacılar arasında KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, gazeteci-yazar Cemal Uşak, Osman Kavala, siyasetçi-yazar Tarık Ziya Ekinci, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Prof. Dr. Fuat Keyman, Eğitim Gönüllüleri Vakfı Başkanı İbrahim Betil, HAK-İŞ Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Paçalı, Barış Annesi Döndü Ergin, yazar Oya Baydar, Din Alimleri Derneği'nden Mehmet Şimşek, yönetmen Özcan Alper, Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, Kürt Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Kasım Ergün gibi isimler vardı.

Katılımcılar, barış sürecinden umutlu olduklarını belirterek sürecin başarılı olması için neler yapılması gerektiğine dair görüşlerini paylaştı:

Ağırdır: Dünü değil, yarını düşünmek

Barış sürecini hep beraber inşa etmemiz lazım. Bunun için de kategorik değerlendirmelerden kaçınmak; dünü değil, yarını düşünmek; yeni bir dil üretmek; atmamız gereken adımı diğer tarafı beklemeden atmak gerekiyor.



Tarhanlı: Tek taraflı kazanım olmaz

"Barış inşası için cezasızlık paradigması dikkate alınmalı. Bunun yanında, tarafların barışa kendi çıkarlarına uygun yeni bir alternatif üreteceği yan yolların izole edilip ana yola odaklanılmalı. Pozisyonlara değil kazanımlara odaklanmak ve tek taraflı kazanım olmayacağı gerçeğini kabul etmek lazım. Sürecin şeffaflık, açıklık, ölçülebilirlik ve hesapverebilirlik anlamına gelen şekilde nesnel olması önemli."



Uşak: Barış şimdi

"Müzakere süreci inşallah kalıcıdır, sonuç verir. Barış ya şimdi ya da bundan sonra çok zor. Sürecin olumsuz sonuçlanması hayalkırıklığını derinleştirir. Hayırlı bir müzakere süreci sonunda taraflar taleplerinin hepsi karşılanmadığı için bir 'yutkunma duygusu' yaşayacak. Herkesin karara destek olması gerekir."



Kavala: Siyasi şartlar barışa uygun

"Zorluklar olsa da şu andaki siyasi şartlar barışa uygun, bu kez iyimserim. Süreç, kutupsallaşmaya yol açmadan yürütülmeli. Karşılıklı bir dönüşüm gerekiyor; bu zor ama imkansız değil. TBMM sürece katılmalı ancak geçen günkü görüntülerle değil.



Ekinci: Barış halkların kazancı olacak

"Toplumda barış, savaşın son bulması olarak algılanıyor. Evrensel barış ise her türlü şiddetin son bulmasıdır. Türkiye'de savaşın son bulması Türkiye halklarının kazancı olacak.

"Barış Meclisi bir adım ileri gitme aşamasında cesaret veriyor. Ancak toplumda bu cesaretin sürmesine olanak veren bir yapı yok. Çoğulcu demokrasi yok, çoklukçu yapı var. Toplumda barışın olabilmesi için demokrasinin gelişmesi gerekiyor. Demokrasi aynı zamanda sağlanacak barışın güvencesidir.

"Devletin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan anlayışla barış yapmak çok zor. Devleti ben temsil ediyorum, çıkarını ben koruyorum diyen güçlerin etkisi devam ettikçe barışın kurulması çok zor."



Ersanlı: Haksızlığa uğrayan öfkelenir

"Bu ülkede çok büyük haksızlıklar oluyor. Haksızlığa uğrayan öfkelenir ve aklına ilk genel hesap sormaktır. Hesap sormanın adabını geliştirmek zorundayız. Hakaret ve şiddete yönelirsek hesap sormamış oluruz. Bunu yüzleşme olarak düşündüğümüz zaman barışa hizmet etmiş oluyoruz.

"Çatışmalar devletlerin tarihinde az zamanı kapsıyor. Doğal olan barış. Doğal olan savaşmış gibi düşünmek zorunda kaldığımız için çok üzgünüz.

"Hepimiz Ermeniyiz, Kürdüz, Türküz, Lazız ama hiçbirimiz terörist değiliz. Terör kavramının gevşek kullanılması intikam duygusuna en çok hizmet eden şeydir. Özellikle medya bunu kullanırken dikkatli olmalı ."



Betil: Önyargılar barışa engel

"Barış yolundaki en büyük engel kafalardaki önyargılar. Bunu kaldırıp temel ilkelerde buluşmalıyız. Kendimiz için istediğimiz her hakkın bu toplumdaki herkesin doğal hakkı olduğunu düşünmeden fazla ilerleyemeyiz."



Keyman: Eşit yaşamak istiyorum

"İyimser ve çalışkan olmalıyız. Barış kapısı aralandığında her türlü şiddete karşı durmalı, eşitlik anlayışını içselleştirmeli, eşitliği yargısal düzenlemelerle korumalıyız. Ben Fuat Keyman olarak Kürtler, Ermeniler, Rumlar, eşcinseller, kadınlarla eşit olarak yaşamak istiyorum, kardeş olarak değil.



Halis: Yapıcı dille uyarı

"Empati kurmak ve umutlu olmak gerekiyor. Ahmet Türk'ün dediği barış süreci sürerken operasyonlar durmalı sözüne Başbakan'ın 'Kürtlerle değil teröristlerle mücadele ediyoruz' cevabını vermesi manidar. Demokrasiyi genişleterek barışı sağlayacağımızı düşünüyorum. Tarafların süreci zora sokacak davranışlarını da yapıcı bir dille uyarmalıyız."



Paçalı: Sabırlı olunmalı

"Toplumda barış çok önemli bir duygu halini aldı, çok kıymetli bir ortam sağlandı. Bunu korumak için sorumlu olmak gerekiyor. İnsan hakları, özgürlük ve demokrasinin sağlanması ve şiddetin sonra erdirilmesi gerekiyor. Süreçte kırılmalar yaşanabilir, sabırlı olmalı."



Ergin: Barış güneş gibidir

"Cenazelerin başında barış istiyoruz. bu işi bitirecek olan barıştır. Erdoğan çok güzel konuşuyor hepimizi umutlandırıyor. Dağlar bombalanır, cenazeler gelirken güvenmiyoruz. Samimi olmasını istiyoruz. Barış savaştan zordur, bu zoru yenmek bizim elimizde. Barış sadece Kürtler için değil Türkler için de.

"Susmak ortak olmaktır. Barış güneş gibidir her şeyi yeşillendirir. Çok acılar çekiyoruz, hangi gün kime ne olacak belli değil. Herkesin barış için elini taşın altına koymasını istiyoruz."

Baydar: Siyasilere bırakılmayacak kadar ciddi bir şey

"Barış, siyasilere bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli bir iş. Siyasilerin barış ve çözüm yolundaki çabalarını destekleriz ama onlara bırakamayız. Çünkü siyasi aktörler her zaman barışı araçsallaştırır. Ancak kitleler barış ve çözümü 'ama'sız olarak ihtiyaçları olduğu için isterler.



Şimşek: Barış için çalışanlar iyi insanlardır

"Hz. Muhammed'in hadisiyle başlamak istiyorum. 'Kendisi için istediğini başkası için istemeyenler benim ümmetimde değildir' Barış için bir şeyler yapan insanlar iyi insanlardır. Bunları desteklemek gerekir. Din Alimleri Derneği olarak Türkiye'de Türkler, Lazlar, Çerkezler, Araplar ve diğerleri için ne isteniyorsa Kürtlere'de o hakların verilmesini istiyoruz. İstedğimiz Kur'an'da yer alan, Peygamber hadislerinde kabul edilendir."



Alper: Halklar Kürtlere teşekkür borçlu

"Barış süreci Kürtlerle birlikte Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi demek. Kendi kimliklerimizi yok sayarak, kişiliksizleştirilerek yetiştik. Türkiye'deki diğer halklar olarak Kürtlere teşekkür borçluyuz."



Yeşildere: Barış dilini kullanmalıyız

"Geçmişi unutmamız ve incitmeyen, hakaret etmeyen söylemler kullanmamız gerekir. Demokrasiyi geliştirmek, siyasi tutuklamaların önünde geçmek, siyasi aflar gerekli. Gelecek bizim için daha önemli. Barış sürecini ve barış dilini iyi kullanmalıyız."



Ergün: Savaşta ailemi kaybettim

"Savaşta canımdan çok sevdiğim ailemi kaybettim. Savaş sürerse benim gibi başkalarının ağabeyleri, çocukları da ölecek. Barışçılar olarak daha cesaretli olmalıyız. Cesaretle Kürt gerillalarına bütün Kürtler ölse bu savaşı kazanamayız demeli; Şehit Aileleri Derneği'de Türkiye Cumhuriyeti devletine hepimiz özel tim, polis, asker olsak bile savaşı bitiremeyiz demeli. Herkes evinin önünü süpürsün. Herkesten çok biz barışı istiyoruz."



Forumda barış sürecine dair görüşlerini paylaşan diğer isimler şu şekilde:

Yazar Erdoğan Aydın, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'ndan Bülent Aydın, Mebuse Tekbay, Sivil Dayanışma Platformu adına Ayhan Ogan, Yazar Masis Kürkçügil, Emek ve Adalet Platformu Bileşenleri adına Prof. Dr. Zeki Kılıçarslan, Vicdani Ret Platformu'ndan Ercan Aktaş, avukat Mehmet Ali Devecioğlu, Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür Vakfı adına Vedat Kara, Türk Tabipler Birliği'nden Hüseyin Demirdizen, Yazar Tarhan Erdem, Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Celal Korkut Yıldırım, Ayşen Candan, Sosyal Demokrasi Vakfı Genel Başkanı Erol Kızılelma.



İHaber - 27 Ocak 2013 - Nükleersiz Dünya mümkün mü?

Türkiye (Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya) hareketi tarafından düzenlenen “Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arındırılmış Bir Ortadoğu İnşa Etmek” adlı uluslararası konferans dün Taksim’de gerçekleştirildi.

Konferansa, Avrupa’da nükleer silahsızlanma alanında ve NATO konusunda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri, Ortadoğu’dan Bahreyn, Mısır, İsrail ve İran’dan aktivistler katıldı. “Nato’nun nükleer politikası ve Ortadoğu” başlıklı panele Türkiye’den gazeteci Mete Çubukçu, araştırmacı- yazar Selin Bölme, avukat- aktivist Arif Ali Cangı, küresel barış ve adalet komisyonundan Şenol Karakaş konuşmacı olarak katıldı.


Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin