Tablo 1: Kadın ve Çevre Politikaları
Stratejiler
|
Sorumlu Kurum ve Kuruluşlar
|
İşbirliği Yapılacak Kurum ve Kuruluşlar
|
Sürdürülebilir ve ekolojik açıdan doğru olan tüketim
ve üretim biçimleri ile doğal kaynakların kullanımı ve
yönetimi konusunda kadınlara yönelik bilinç yükseltici
çalışmalar yapılması
|
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
|
Üniversiteler, Meslek Odaları,
MEB, Yerel Yönetimler ve GAP
Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, STK’lar
|
Doğal afetlerden korunmaya ve doğal afet sonrası yaşanılan olumsuzluklara yönelik bilinç
artırıcı ve destekleyici çalışmalar yapılması
|
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, AFAD, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü57, Üniversiteler
|
KSGM, Kızılay, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, Yerel
Yönetimler, STK’lar
|
Kadın Çiftçilerin Rolü: Türkiye’de tarım işletmelerinin önemli bir bölümü aile bireyleri tarafından yürütülen, dışarıdan işgücünün kullanılmadığı ya da çok sınırlı kullanıldığı küçük işletmeler olup, araştırmalar, kadınların %70’inin, erkeklerin ise %30’unun tarım sektöründe çalıştığımı göstermektedir. Kırsalda bu oran kadınlar için daha yüksek olup %92,7’dir.
Kırsal kesimde kadın çiftçilerin üretime katılma biçimleri, tarımsal faaliyetin türüne ve ailenin gelir durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte, kadın her aşamada bu faaliyetlerde çalışmaktadır. Bu değerlendirmeler, kadın çiftçilerin, Türkiye’nin kalkınmasındaki önemini göstermektedir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kadın çiftçilerin eğitimi konusundaki çalışmaları, Kadın Çiftçiler için Eğitim ve Yayım Hizmetleri ve Kadın Çiftçiler için Tarımsal Eğitim Projesi, IPARD’ın58 “Çiftçilere ve Kırsal Nüfusa Yönelik Eğitim Programları” çerçevesinde başlatılmıştır. Bu Proje, gelişmiş tarımsal üretim yöntemleri aracılığıyla tarımsal üretimde artış elde etmek, kadınların sürdürülebilir ve kırsal kalkınmada daha aktif yer almalarını sağlamak amacıyla, işletmelerde ve tarım faaliyetlerinde yer alan kadınların eğitimlerini hedef almıştır. Yine Bakanlık tarafından; kırsal alanda kadınların tarımsal üretimini artırmak, gelirlerini yükseltmek ve yaşam kalitelerini iyileştirmek amacıyla başta eğitim olmak üzere, çeşitli kapasite geliştirme faaliyetleri de yürütülmektedir. Bu çerçevede; kadın çiftçilere; daha verimli tarımsal üretim için bilgi, yöntem ve araç sağlamak, kaynakları daha etkin yönetebilmek ve kullanabilmek için teknolojileri öğretmek ve uygulatmak amaçlı olan bu faaliyetler çerçevesinde, kadın çiftçilere tarımsal konularda bilgi ve teknik öğretmek, becerilerini geliştirmek için eğitim ve yayım hizmetleri verilmektedir.
Kadınların sürdürülebilir tarımı içeren konularda; kırsal ekonomiyi çeşitlendirmek, su kaynaklarının yönetimi, çevreci tarım uygulamaları, kadın çiftçi kooperatiflerinin kurulması/geliştirilmesi vb. eğitimleri, GTHB’nın “Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayın Projesi” çerçevesinde 2004 yılından bu yana sürmektedir. Bu eğitimler, iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri dikkate alındığında önemli temel eğitimlerdir.
Kırsal alanda çalışan kadınları sürdürülebilir kalkınma faaliyetlerine dahil etme, tarım sektöründe geleceğe yönelik strateji ve politikalar oluşturma ve bunları uygulama amacıyla sürdürülen çalışmalar arasında GTHB koordinasyonunda 2007 yılında düzenlenen “Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı” önemli bir projedir.59 Bu çalışmada; i) Kırsal Alanda Kadın, ii) Kırsal Alanda Kadının Tarımsal Üretim ve Pazarlamadaki Rolü, iii) Kırsal Alanda Kadının İstihdamı ve Örgütlenmesi ve iv) Kadın ve Doğal Kaynaklar olmak üzere dört ana başlık ele alınmıştır. İklim değişikliğinin tarım sektöründeki kadınlar üzerindeki etkisi söz konusu olduğunda, “Kadın ve Doğal Kaynaklar” alt başlığında ele alınan konuların hemen hepsi iklim değişikliğinin etkilerine uyum ihtiyacı ile ilgilidir. Bu konular aşağıda sıralanmıştır:
-
Su kaynakları ve kullanımı
-
Toprak kullanımı
-
Orman, çayır ve mera kullanımı
-
Yerüstü ve yeraltı doğal kaynakları ve kullanımı
-
Alternatif geçim kaynakları
-
Gen kaynakları ve sürdürülebilir kullanımı.
Daha sonra her yıl birkaç ili bir araya getirerek düzenlenmeye devam edilen bölgesel çalıştayların “Kadın ve Doğal Kaynaklar Grubu” çalışmalarında iklim değişikliği ile ilgili konular işlenmiştir. Bu çerçevede, tarım sektörünü etkileyen çevre sorunları, tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, çayır, mera ve orman alanlarının tarıma açılması, aşırı ve yasadışı balıkçılık, sürdürülebilir tarımın gerçekleşebilmesi için yasal ve kurumsal düzenlemeler, su kaynaklarının yönetimi gibi konular ele alınmış ve önerilerde bulunulmuştur.
Bu önerilerden; kırsal alanda yaşayan kadınların doğal kaynaklar konusunda ve bilinçlendirilmesi, doğal kaynakların amaç dışı kullanımının önlenmesi için daha etkin planlama ve denetiminin yapılması konuları sürdürülebilir kalkınmanın temel konularıdır.
Ülke çapında sürdürülen bölgesel çalıştayların bir sonucu olarak, GTHB tarafından kırsal alanda kadının sürdürülebilir kalkınmadaki rolünün ve sosyo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi amacıyla 2012 yılında “Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesi Eylem Planı (Taslak)” hazırlanmıştır. Planın; “Kadın ve Doğal Kaynaklar”60 bölümünde; i) Tarım işletmelerinde su tasarrufu konusunda bilinçlenmenin sağlanması, ii) Tarımda çalışan kadınlara yönelik veri tabanının oluşturulması, iii) Doğal kaynakların korunması konusunda etkin izleme ve denetimin sağlanması, iv) Kırsal alanda kayıt dışı çalışan kadınların kayıt altına alması ve v) Kırsalda güneş enerjisi ile su ısıtma sistemlerinin ve güneş enerjisi ile tarımsal üretimin yaygınlaştırılması gibi hedefler yer almakta olup, bu hedefler iklim değişikliğinin tarıma sektörüne olan etkilerine uyum sağlama faaliyetlerine destek olacak mahiyettedir.
Kadın Çiftçilerin Eğitimi İşbirliği Protokolü: Kadın çiftçilerin eğitiminin ülke çapında yaygınlaşması amacıyla, Mayıs 2012’de61 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ile üçlü bir protokol imzalanmıştır. Bu Protokol ile Türkiye Ziraat Odaları Birliğince yapılacak olan kadın çiftçilere yönelik eğitim çalışmalarının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının İl Müdürlüklerinde yapılmasına imkan sağlanması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın deneyimlerinin kadın çiftçilere aktarılması amaçlanmaktadır.
Kadın Çiftçiler Yarışıyor: İlki 2004 yılında yapılan ve her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen "Kadın Çiftçiler Yarışıyor" bilgi ve proje yarışmasıyla; kırsal alanda yaşayan kadın çiftçilere götürülen eğitim ve yayım çalışmalarının sonuçlarının gözlemlenip, tarımsal konulardaki performanslarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.62
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, kırsal alanlarda yaşayan vatandaşların yaşam standartlarının yükseltilmesine yönelik, bölgelerin sosyal ve ekonomik yapılarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi amacıyla, çeşitli stratejiler ve kalkınma programları hazırlanmaktadır.
Bu kapsamda kadın çiftçilere verilen eğitimlerin sonuçlarını görmek, tarım konularında kadınların performanslarını değerlendirmek, kendilerine olan güven duygularını geliştirmek, iller arasında kaynaşmalarını sağlamak ve girişimcilik ruhunu arttırmak amacı ile yapılan bu yarışmalar ile aynı zamanda kadınların toplumsal yaşama katılımı güçlendirilmektedir.
Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansları (2009): Türkiye’de kadın ve iklim değişikliği konusunda yapılan diğer çalışmalar arasında, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Toplumsal Cinsiyet İhtisas Komitesi tarafından Aralık 2009’da gerşekleştirilen ve iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin sorgunlandığı Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansı ve Doğa Derneği ve KA-DER işbirliği ile 2009 yılında gerçekleştirilen eğitim ve farkındalık projesi yer almaktadır. Bu proje ile Türkiye’de kadın ve çevre alanında çalışan STK arasında iş birliklerinin artması hedeflenmiştir.63
İklim Değişikliği ve Kadın Eğitim Faaliyetleri (2010 – 2011): Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı kapsamında Nisan 2010’da gerçekleştirilen hibe projeleri değerlendirme toplantısında, iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet konusu ayrı bir oturumda ele alınmış, desteklenen hibe projeleri toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmiştir. Benzer şekilde BM Ortak Programı kapsamında Haziran 2011’de düzenlenen geniş katılımlı İklim Değişikliği ve Kadın Eğitim Çalıştayı’nda, kadın ve toplumsal cinsiyet konusunun politikalara dahil edilmesi, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek gruplar arasında yer alan kadınların iklim değişikliğine uyum bağlamında yapabilecekleri ve iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri bağlamında kadın çiftçilerin durumu değerlendirilmiştir.
Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim (2010): Türkiye’de küresel iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet ve gençlik bağlarına vurgu yapan çalışmaların en iyi örneklerinden biri Haydi Kızlar Fotograf Çekelim Projesi ve sergilerdir. Projenin başlığı, Türkiye’de kızların okullaşma oranını artırmayı hedefleyen ve kamuoyu tarafından çok ilgi gören Haydi Kızlar Okula Projesine de gönderme yapmaktadır. Proje çerçevesinde Seyhan Havzası’nda ilköğretim öğrencisi kız çocuklarının, onların aracılığı ile ailelerinin ve çevrelerinin iklim değişikliğine uyum ve çevre konularında bilinçlendirilmesi ve edindikleri bilgileri gelecekte yetiştirecekleri çocuklarına aktarmaları amaçlanmıştır.Proje kapsamında Genç Doğa Derneği tarafından Niğde’nin Çamardı İlçesi’nde yörede yaşayan, gelir durumu düşük ve başarılı ilköğretim öğrencisi 25 kız öğrenci belirlenmiştir.
Bu öğrencilere Seyhan Havzası'nı tanıyarak, onun her geçen gün değişen çehresini fark edip belgelemeleri için iklim değişikliği ve çevre eğitiminin yanı sıra fotoğrafçılık eğitimi verilmiştir. Bu eğitim sayesinde ailelerinin benimsemiş olduğu hayat tarzıyla yaşayan bu kız çocuklarının, Seyhan Havzası'na bir vizörün penceresinden farklı bir konumda bakmaları sağlanmıştır. Yapılan gezilerle kız çocukları gördükleri durumları fotoğraflamış ve bunlarla ilgili duygu ve düşüncelerini yazarak, Havza ile ilgili duygularını ifade etmişlerdir. Bu çalışmalar fotoğraf albümü ve sergi aracılığıyla kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Ayrıca, Haziran 2011 tarihinde Fas’ta düzenlenen BM Ortak Programları toplantısında, Seyhan Havzasına Yolculuk Belgeseli “Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim” kesiti en iyi belgesel ödülüne layık görülmüştür.64
Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor (2012): GEF/SGP tarafından 5.Uygulama Döneminde onaylanan projelerden “Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor” Projesinin temel amacı; Ankara’nın sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı bir bölgesi olan Mamak ilçesinde yaşayan insanların hanelerinde enerji tasarrufu yapmaları sayesinde, hem giderlerinin hem de CO2 emisyonunun azaltılması olarak belirlenmiştir.
Ankara’da Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı tarafından yürütülen çalışmanın somut çıktıları; 400 hanede, hane başına yıllık 1000TL’ye kadar gider azalması, 1200 bireyde konuya dair aktif farkındalık oluşması ve bölgede CO2 emisyonunun en az 180 ton azaltılması olarak sıralanmaktadır.
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırmasının Toplumsal Cinsiyet Sonuçları: İkinci Ulusal Bildirimin hazırlıkları sürecinde yapılan “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” araştırmasında kadınların iklim değişikliği ile mücadeledeki rolü de araştırılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre:
-
Türkiye genelinde “iklim değişikliği konusunda fikrim yok” diyen kadınların oranı (%16,5) erkeklerin oranından (%9,4) daha fazladır. Bu oran kırda daha fazla iken (yaklaşık iki kat) kentte azalmaktadır (yaklaşık 1,7 kat).
-
İklim değişikliğinin nedenleri ile ilgili daha fazla fikir sahibi oldukları görülen erkeklerin, iklim değişikliği ile ilgili olarak algı, farkındalık, bilgi ve eylem düzeylerinin kadınlara göre daha yüksek olduğu değerlendirilmiştir.
-
İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi erkeklerde daha yüksek olmasına rağmen, iklim değişikliği hakkında bilgi sahibi olan kişiler arasında karşılaştırma yapıldığında, kentte yaşıyan kadının eylem düzeyinin erkeklerden daha yüksek olduğu tespitler arasındadır.
-
Kadın ve erkeklerin bilgiye erişim kaynakları da farklılık göstermekte olup, erkeklerde bilgi kaynağı olarak üniversiteler ve bilim adamları, öğretmenler ve din görevlileri ilk sıraları alırken, kadınlarda ise görsel medya reklamlarından bilgi alma sıklığı daha yüksektir. Hem kadınların hem de erkeklerin bilgiye erişimde kullandığı birincil kaynak televizyon programları iken kadınlar program türü ve kaynak çeşitliliği bakımından televizyondan daha fazla yararlanmaktadır.
-
Gençlerde (her iki cins birlikte) iklim değişikliği, mücadele yolları ve uyum konularında bilgi düzeyi daha fazla olmakla birlikte, iklim değişikliğinin etkilerine yönelik kadınlardaki farkındalık, orta yaş düzeyinde artmaktadır.
-
Kadınların %70’inden fazlası iklim değişikliği ile mücadele konusunda okullarda eğitim verilmesi gerektiğini düşünürken, bu oran 15-19 yaş döneminde, %79,6’ya kadar çıkmaktadır.
-
Ödemeye isteklilik açısından cinsiyete göre anlamlı farklar bulunmamaktadır.
-
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye genelinde iklim değişikliği ile ilgili bilgi, algı ve farkındalık düzeyleri arttıkça iklim değişikliğine ilişkin olarak yaklaşım düzeyi, eylem düzeyi ve ödemeye isteklilik konularının da artış görülmektedir. Buna paralel olarak, kadınlarda da eğitim düzeyi arttıkça iklim değişikliği, etkileri ve uyum konularındaki ilgi bilgi ve farkındalık düzeyi artmakta ve eylem düzeyinde de artış olmaktadır.
Araştırma, iklim değişikliği konusunda kadınlara yönelik farkındalık artırma ve bilgilendirme çalışmalarına ivedilikle ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda; çalışmaların sistemli olarak arttırılması durumunda, kadınların sera gazlarını azaltım ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum konularındaki eylem düzeylerinde artış yaratacağı da görülmektedir.
B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK
Gençlik ve Farkındalık
İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye gençliğinin farkındalığının artırılması amacıyla teşvik amaçlı faaliyetlerden biri Avrupa Gençlik Programı’nın BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), Kyoto Protokolü Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM)’nın yararlarına dikkat çekmek amacıyla düzenlediği yarışmalar düzeyindedir. Avrupa Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülen bu gibi çalışmalar AB’nin hibe kaynakları ile desteklenen projeler doğrultusunda sürdürülmektedir.
Kutu 1
Gençlerin Farkındalığı
2006 - Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Program for International Student Assessment/PISA) anket çalışması sonuçlarına göre Türkiye’deki 15 yaşındaki gençlerin,
-
% 10’u atmosferdeki sera gazlarının artışı konusunda bilgi sahibi olduğunu,
-
% 27’si bu konuyu hiç ilgi duymadığını ve
-
% 64’ü ormanları yok etmenin sonuçlarını bildiğini ifade etmiştir.
Türkiye’nin az gelişmiş bölgelerinde (Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri) yaşayanlar diğer bölgelerde yaşayan gençlere göre daha düşük oranda farkındalık gösterirken, ormansızlaşma, hava kirliliği gibi konularda Türkiye’nin gelecek 20 yılı ile ilgili olarak daha yüksek oranda iyimser tablo sergilemiştir. Bu sonuçlar 2009 yılında yapılan bir çalışma (Teksoz, Tekkaya, Erbas, 2009) bu sonuçlar ile paralellik göstermektedir. Buna gore;Türkiye’de çevre sorunları ile ilgili farkındalık, tutum ve kişisel sorumluluk gelişimi coğrafi bölgelere göre farklılık göstermektedir.
Türk İklim Savunucuları İş Başında
Bu proje, British Council küresel iklim değişikliği programının65 Avrupa ayağı olan İklim Savunucuları Projesine (2010-2011) katılan gençler tarafından iklim değişikliğiyle mücadele için farkındalık yaratmak amacıyla hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında gönüllü 15 gençten oluşan Türk iklim savunucuları tarafından iklim değişikliği konusuna dikkati çekmek için bilgilendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapmıştır. Proje kapsamında, Türk iklim savunucuları tarafından, okullarda (ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Okulları, Özel Bilim Okulları, TED Ankara Koleji ve Yüce Koleji) iklim değişikliğine karşı yapılması gerekenlerin anlatıldığı tığı ''Öğrenci Buluşmaları'' gerçekleşmiştir.
Liselerdeki iklim buluşmalarında, bine yakın öğrenci ve 50’ye yakın öğretmenin farkındalığı artırılmıştır. Aynı proje kapsamında, iklim savunucuları tarafından ''İklim Değişikliğini Türkiye'de Yakala'' fotoğraf yarışması düzenlenmiştir. Yarışma, British Council Türkiye Ofisi'nin koordinatörlüğü, ünlü isimlerinin katılımı ve Hürriyet.com.tr Kültür-Sanat'ın medya sponsoru olarak katkılarıyla hayata geçmiştir.
40. Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği Sempozyumu
Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği’nin 40. Sempozyumu Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğünün 2 Ağustos 2012’de İstanbul’da gerçekleşmiştir. Bu etkinlik için 52 ülkeden 150 ormancılık eğitimi gören öğrencinin geldiği etkinlik İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin ev sahipliğinde yapılmıştır. Ülkemizin çölleşme ve erozyon ile mücadelede epey yol aldığı, baraj havzaları ve erozyona maruz kalmış yamaç arazilerdeki başarılı ağaçlandırma görüntülerinin yer aldığı sunumda, Sempozyumda üzerinde durulan konular; ormanlar ve biyolojik çeşitlilik, orman-su ilişkileri, iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın etkileri, orman kaynaklarının dünyanın geleceği için sürdürülebilir yönetimi ilkeleri olmuştur.
Ayrıca Ormancılık araştırmalarının ve faaliyetlerinin iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle çağa ayak uydurması ile ilgili olarak ormancılık mesleğinin önemi üzerinde durulmuştur. Sempozyum Programı kapsamında Düzce, Kastamonu, Trabzon, Artvin, Sinop illerine teknik gezi ve uzman sunumları da yer almıştır.66
Çevrenin Genç Sözcüleri
Lise çağındaki gençler için oluşturulan Çevrenin Genç Sözcüleri Projesi (ÇGS), TÜRÇEV ve Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (Foundation for Environmental Education/FEE) tarafından İlköğretim okulları öğrencilerinin ve öğretmenlerinin eğitimi için yürütülmektedir. UNESCO tarafından desteklenmiş olan ve Türkiye’den 44 okulun katıldığı bu Program çerçevesinde oluşturulan ağyapı, çevre konusunda bilgi ve haber üreten bir basın ajansı gibi çalışmaktadır. Her ÇGS Programı yedi temel konuda (tarım, şehirler, kıyı alanları, enerji, atık, su, iklim değişikliği) yerel çevresel problemler üzerine habercilik anlayışıyla araştırma yapmaktadır. Bunun yanı sıra, kurulan ağyapı sayesinde genç sözcülere kendileriyle aynı konuda çalışan Avrupa ülkelerindeki öğrencilerle iş birliği yapma şansı da sağlanmaktadır. Türkiye’de ÇGS projesi kapsamında 60 okul, 1.200 öğrenci ve 120 öğretmen yer almaktadır.
Dünya’nın Durumu 2009
Genç TEMA Lise Projesi kapsamında 2009 yılında 10 lisede küresel ısınma konusunda faaliyetler yürütülmüştür. Bu kapsamda öğrenciler arasında bir afiş yarışması yapılmış, seçilen üç afiş Türkiye genelinde dağıtılarak yaklaşık 100 bin öğrenciye ulaşılmıştır. Ayrıca proje kapsamında Dünya’nın Durumu 2009 isimli kitap, öğrenciler tarafından sunum haline getirilerek tanıtılmıştır. Genç TEMA il teşkilatları tarafından, Türkiye’deki 75 üniversiteden 40’ında tanıtım stantları açılmıştır. Üniversite öğrencileri olan Genç TEMA’lılar düzenledikleri küresel iklim değişikliği ile ilgili bir dizi konferansa konunun uzmanlarını davet etmişlerdir.67Bu konferanslarda yaklaşık 5000 kişiye ulaşılmıştır. Türkiye genelinde 450 TEMA Temsilcisi ve Gönüllü Sorumlusu 2008-2010 yılları arasında küresel iklim değişikliği ile ilgili faaliyetler şöyle özetlenebilir:
-
Tüm İlköğretim ve lise öğrencilere eğitim, bilinçlendirme ve bilgilendirme
-
İllerde, ilçelerde ve çeşitli köylerde uzamanlar davet ederek yaklaşık 40.000 kişiye yönelik konferans, panel ve seminerler
-
Konuya dikkat çekmek için çeşitli alanlara sembolik fidan dikim çalışmaları
-
Yerel basın da TV ve gazeteler olmak üzere programlara katılım sağlama, gazetelere köşe yazısı yazılması çalışmaları.
C- MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK
Meteorolojinin Sesi Radyosu
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, "Meteorolojinin Sesi Radyosu" yoluyla, iklim değişikliği ile mücadele alanında farkındalık yaratma (çevre felaketleri vb) ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarına devam edilmektedir.
Kamu Spotu
Çevre ile ilgili bakanlıkları, akademik kurumları, STK’ların ya da iş camiası tarafından hazırlanan ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli konular olan su döngüsü, ormanların korunması, enerji verimliliği gibi alanlarda “Kamu Spotu”68 projeleri görsel medyada son dönemlerde yaygınlaşmıştır.
Medyada Enerji Verimliliği
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu ve TRT işbirliği ile enerji verimliliği konusunda toplumu bilinçlendirmek ve ülkemizde yürütülen enerji tasarrufu çalışmalarının etkinliğini artırmak amacıyla TRT kanallarında enerji verimliliği ile ilgili spot filmler (kamu spotları) dönüşümlü olarak yayınlanmaktadır.
Tarım TV
Tarım TV Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir yayın hizmetidir. Bakanlığın, Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi tarafından ülke çapında koordine edilen Tarım TV’de tarlalarda güneş enerji sistemleri kurmak, organik tarım, yağmurlama sulama yöntemleri, iyi tarım uygulamaları, tarım, gıda ve iklim değişikliği ve dünyanın tarım gündemi gibi konular işlenmektedir.
Türk Ekonomi Bankası KOBİ TV
KOBİ’lere yönelik yayın yapan Türk Ekonomi Bankası (TEB KOBİ) TV, bir sosyal sorumluluk projesi olup, küresel ısınma konuları çerçevesinde, özellikle tarım işletmeciliğindeki çiftçilerin eğitilmesini hedeflemektedir (Örnek: “Küresel Isınma Meyva Suyunu tehdit ediyor” TV Programı).
Doğa Filmleri Yarışmaları, Festivalleri
Dağ Filmleri Festivali kapsamında düzenlenen Doğa Filmleri Yarışmalarının birincisi 2008 yılında yapılmıştır. 2012 yılında yapılan 2. Doğa Filmleri Yarışması National Geographic Türkiye’nin desteği ile 2012 yılında yapılmıştır. Bu yarışma ve festivallerde yer alan film temaları dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilgilidir (Göç, Çöp, Kalan Kuşları Şarkısı, Büyük Anadolu Yürüyüşü, Bisiklet, Save the World filmleri gibi).
Bir diğer film festivali, Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından Nisan 2012’de Artvin’in Arhavi, Rize’nin Fındıklı ve Pazar ilçelerinde düzenlenmiştir. Festivalin amacı, bölge insanının doğa ile kurduğu yakın ilişkiye katkıda bulunmuştur. Festivalde bölge coğrafyasının ve sürdürmeye çalışılan geleneksel yaşam tarzının tüm dünya genelinde ne kadar değerli ve önemli olduğu vurgulanmıştır. Festivalde; altısı Türkiye’den olmak üzere toplam on iki film gösterilmiştir. Yöredekine benzer deneyimlerin farklı perspektiflerden sunulacağı seçkide dünyadaki arı krizine derin, alternatif bir bakış sunan Güneşin Kraliçeleri (Queen of the Sun), suyun geleceği konusunda Güney Amerika’dan çarpıcı örnekler veren Susuzluk (Thirst), gibi belgesellerin yanı sıra, 2007 yılından beri hız kazanan hidroelektrik santrallerinin Karadeniz’e olan onarılamaz zararlarını konu alan “Akıntı’ya Karşı” gibi Türkiye’den örneklere de yer verilmiştir.
İklim değişikliği ile doğrudan ilgili olmamakla beraber, güncel bir belgesel olan 'Cennetteki Çöplük' belgeselinde, Sürmene (Trabzon) ilçesine bağlı, çay tarlalarıyla çevrili bir köy olan Çamburnu'nda kurulan dev çöp arıtma ve toplama tesisine karşı, köylülerin verdiği mücadele anlatılmaktadır. Köyün karşı karşıya olduğu çevre felaketini göstermeyi amaçlayan filmde, 2007-2011 arasında çöp arıtma tesisinin kurulmasından günümüze kadarki süreç ele alınmıştır. “Cennetteki Çöplük”, Cannes Film Festivali ve Altın Koza Film Festivali'nde gösterilmiş bir belgeseldir.69 Film Türkiye’de Ekim 2012’de vizyona girmiştir.
Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi (YAYÇEP)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü’nün önemli eğitim faaliyetlerinden biri olarak, 1991 yılından bu yana, “Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi (YAYÇEP)” yürütülmektedir.70 Bu eğitimlerde iklim değişikliği ve tarım bağlamında çeşitli konular işlenmektedir. YAYÇEP kitap çalışmalarını internet ortamında yayınlanmaktadır. YAYÇEP uluslararası alanda ve özellikle yurtdışında yaşayan Türkler ve Türk Cumhuriyetleri’nde yaşayanlara da hizmet sunmaktadır.
Küresel Isınma Çocuk Balesi
Devlet Opera ve Balesi (DOB) Çocuk Balesi Bölümü 2010 yılında Küresel Isınma adlı çocuk balesini sergilemeye başlamıştır. Toplam 25 genç balerinin görev aldığı bale gösterisi 2009-2011 yılları arasında Ankara başta olmak üzere, Hatay ve Eskişehir’de temsiller vermiş ve yaklaşık 17.000 çocuğa ve ailelerine küresel ısınmayı dansla birleştirerek anlatmaya çalışmıştır. Gösteri yerel gazetelerde haber yapılarak hem konuya dikkat çekilmiş, hem illerindeki bu etkinlikten gurur duyulduğu ifade edilmiştir.
İklim Değişikliğini Yakala Fotoğraf Yarışması
British Council aracılığıyla Challenge Europe Projesinin 2009 yılında başlayan Türkiye Programına katılan 15 iklim savunucusu, Türkiye’deki iklim değişikliği görüntülerini derlemek amacıyla bir fotoğraf yarışması düzenlemiştir. Yarışma fotoğrafları Hürriyet Gazetesi adresinden yayınlanarak kamuoyunun değerlendirmesine sunulmuştur.
Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız Karikatür Yarışması
TEMA Vakfı tarafından 2007 – 2009 yılları arasında düzenlenen Doğa ve İnsan Uluslararası Karikatür Yarışması kapsamında 2007 yılının teması olan Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız yarışmasına katılmak üzere çeşitli ülkelerden karikatüristler internet üzerinden eserlerini göndermişlerdir. Her ay dereceye giren üç karikatürün sahibine sertifika verilmiş ve adlarına Tekirdağ Hatıra Ormanına yirmişer fidan dikilmiştir.
IV - TOPLUMSAL KATILIM
Farkındalık düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki katılımının arttığı bilinmektedir. Türkiye’de yakın dönemde mevzuatta yapılan yeni düzenlemelerle, ilgili kesimin karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayan diyalog zeminlerini güçlendiren yapılanmalar artmıştır. Araştırmalar özellikle iklim değişikliği ile mücadele alanında yürütülen ulusal ve yerel/bölgesel düzeyde kamuoyunda farkındalık yaratma, eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerinin 2000’li yıllardan bu yana ivme kazandığını göstermektedir.
Türkiye’de ilgili mevzuat çerçevesinde kurulan merkezi ya da yerel düzeydeki toplumsal diyalog zeminleri (İDDK, Türkiye Su Enstitüsü, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, İl Toprak Koruma Kurulları İl Taşkın Koordinasyon Kurulları, Tarımsal Sulama Kooperatifleri Kent Konseyleri, Geri Kazanım Komisyonu, Yerel Kalkınma Birlikleri-Kayseri Orta Anadolu Kalkınma Birliği, Enerji Verimliliği İl Koordinatörlükleri, , Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi, Organik Tarım Komitesi, Ulusal Sulak Alan Komisyonu, yerel Sulak Alan Komisyonları, İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri, X. Kalkınma Planı Sürdürülebilir Orman Özel İhtisas Komisyonu gibi) bu alanda cesaret verici ortaklıklardır. Ancak, iklim değişikliği ile mücadelede tüm kesimler arasında sistematik olarak işleyen bir paydaş konsültasyonunun varlığından söz etmek Türkiye için henüz erkendir. Bu oluşumların hemen hepsinde sivil toplum kuruluşları daimi ya da gözlemci statüsünde yer alma hakkına sahiptir.
A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Türkiye’de çevre ve doğa koruma alanında ve giderek iklim değişikliği konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları, son dönemlerde daha önemli ve aktif rol almaya başlamışlardır. Buna paralel olarak sivil toplum kuruluşlarının uluslararası deneyimlerinde de artış gözlemlenmektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre;71 Türkiye’de “Çevreci Sivil Toplumu”; dernek, vakıf, platform, kent konseyi, bölgesel platform, Yerel Gündem 21’ler, üniversite çevre kulübü, yurttaş inisiyatifi, koalisyon gibi farklı yapılanmalar ile enerjiden atık yönetimine, maden sektörü-çevre sorunlarından iklim değişikliğine uzanan geniş bir yelpazede çalışmaktadır.
Bu araştırma, Türkiye’de son dönemlerde sayıları artan çevre alanındaki STK’ların yaygınlaşan çalışma alanlarının ve mücadele araçlarının ne ölçüde farklılık gösterdikleri incelenmiştir. Buna göre Türkiye’de çevre STK’ları daha çok toprak, tarım, gıda, tohum ve ekoturizm alanlarında yoğunlaşmıştır. Bunun nedeni ise, dünyada bu alanlara gösterilen ilginin ve Türkiye’nin ekolojik tarım potansiyelinin son yıllarda öne çıkmasının bir yansıması olarak görülmektedir. Araştırmadaki bir diğer önemli tespit; doğa koruma/biyolojik çeşitlilik, orman/erozyon, su ve iklim değişikliği konularının esas olarak profesyonel çevre STK’larının başlıca faaliyet alanına girdiğidir. Türkiye’de eylem ve engelleme gibi protesto biçimlerinin daha ziyade maden, nükleer enerji ve de iklim değişikliği alanlarında kullanıldığı gözlemlenmektedir.
Bu değerlendirmeler de dikkate alındığında; Türkiye’de yakın dönemde iklim değişikliği konusunda kamuoyunda farkındalık yaratma noktasında olumlu gelişmeler yaşanırken, sivil toplum kuruluşlarının, iklim değişikliği konusunu ele alan karar alma süreçlerindeki aktif katılımları yerel düzeyde, hukuki zeminler sağlanmış olmasına karşın halen yetersizdir. STK’ların önemli bir kısmı iklim uyum faaliyetlerine yönelmiş olup, bu çalışmalarda da doğal kaynakların yönetimi konusunda öteden beri aktif çalışan, ancak sayı olarak az olan STK’lar öne çıkmaktadır. Nitekim kalkınma politikalarında çevre STK’larının katkı verme yerinin daha çok doğa koruma tedbirleri ile ilgili çalışmalarda olduğu görülmektedir. İklim değişikliği ile ilgili politikaların uygulanmasında sorumluluk kamu kuruluşları ağırlıklı olup, burada paylaşma yeterince güçlü değildir.72
Aşağıda, iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında STK’ların katılım süreçlerini güçlendirme örnekleri verilmiştir:
İklim Ağı (2012)
İklim Değişikliği Sivil Toplum Platformu
İklim Ağı, Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarını ve çözüm önerilerini birlikte dile getirmek üzere 2012’de kurulmuş bir sosyal paylaşım ağıdır. Amacı; insan kaynaklı iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarımızı ve çözüm önerilerimizi, toplum, kamu kurumları ve uluslararası kurumlar ile paylaşmayı ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin geri dönülemez noktaya gelmeden önce durdurulması için ortak çalışmalar yürütmektir. İklim Ağı, gezegenimizdeki ekosistemlerin korunması için çaba gösterilirken; iklim değişikliği azaltım ve uyum politikalarında ekonomik ve toplumsal açıdan eşitlikçi ve adil önlem ve uygulamaların güvence altına alınması gerektiğini savunmaktadır. İklim Ağında bir araya gelen STK’lar: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, Eurosolar Türkiye, Greenpeace Akdeniz, Kadıköyü Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KADOS), TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve 350 Ankara’dır.
STGM Projelerinde İklim Bağı
Avrupa Birliği katılım öncesi süreçte AB’nin desteği ile kurulan Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi (STGM) Türkiye’de katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi yönünde çalışmakta ve daha çok yerel düzeyde faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede “Türkiye’de Sivil Toplumun Desteklenmesi: Katılımcı Demokrasi İçin Yerel Hareket Hibe Programı” STGM tarafından yürütülmekte olup, bu kapsamda çevre alanında da bir dizi sivil toplum projesi hayata geçirilmiştir.
STGM’nin, "Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği’nin Kurumsal Güçlendirilmesi Projesi (S.S. Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği - Konya), Yumurtalık Lagünlerinde Tarım Kaynaklı Kirliliğin Önlenmesi (Deveci Uşağı Çevre Koruma ve Kalkınma Derneği - Adana), Van Gölü Hepimizin! Toplumsal Duyarlılık Oluşturma Projesi (Sosyal İyileştirme Araştırma Derneği - Van), Karagöl Kuru Göl Olmasın (Kahramanmaraş Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş), Kumaşır Gölü Bizim Gölümüz (Kahramanmaraş Tarım, Doğa, Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş) gibi projeleri doğrudan ya da dolaylı olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum ile ilgili gerçekleşmiş projelerdir.
İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya
Bilimsel yaklaşımları temel alarak, Türkiye’de koruma çalışmalarının başarısı ve sürekliliği için kapasitenin artırılması ve biyolojik çeşitlilik koruma yaklaşımlarının sektörel yönetişim süreçlerine etkili bir şekilde entegre edilmesi için çalışan Doğa Koruma Merkezi (DKM), iklim değişikliği ile mücadelede azatlım ve uyum alanında çeşitli projeler gerçekleştirmektedir.
Azaltım alanında 2012 Ağustos’unda başlayan “Türkiye'nin Orman Karbon Piyasasına Girişi İçin Altyapı Hazırlanması Projesi”’nin amacı, ağaçlandırma projelerinden karbon kredisi üretmenin yasal ve teknik altyapısının araştırılması ve Türkiye için bir yol haritası hazırlanması olup, Projenin finansman desteği İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu’dur. Proje ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Clear Sky Climate Solutions, Baku-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Şirketi tarafından desteklenmektedir. Projede ağaçlandırma faaliyetlerinden doğacak karbon emisyonlarının kredilendirilme faaliyetleri için özel sektör kuruluşları ile ortaklık öngörülmektedir. Orman ve İklim Değişikliği Projesi, DKM’nin Adana’da ormancılık alanında yürüttüğü iklim değişikliğine uyum çalışmasıdır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Adana Orman Bölge Müdürlüğü ve Doğa Koruma Merkezi ortaklığıyla yürütülen proje 2009 yılında başlamış ve 2010 yılında tamamlanmıştır.73 Projenin amacı, küresel iklim değişikliğinin Seyhan Havzası’ndaki ormanlar üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi, orman ekosistemlerinde oluşabilecek hassaslıkların belirlenmesi, söz konusu olumsuz etkilerin en aza indirilmesine ve orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlamasına yönelik tedbirlerin geliştirilmesi ve bu tedbirlerin ormancılık uygulamalarına entegre edilmesidir. Proje kapsamında, orman tipleri haritası, iklim modelleri ve diğer fiziksel veriler (topoğrafya, anakaya, eğim vs.) kullanılarak bölge ormanlarının potansiyel yayılımında ortaya çıkacak olası değişiklikler tespit edilmiştir. Proje kapsamında, bölgede, hassas orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlaması ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla ekosistem hizmetleri, biyolojik çeşitlilik ve diğer orman ürünleri kapsamında çeşitli öneriler yapılmıştır. Bu öneriler, orman yönetiminin temel araçları olan amenajman ve silvikültür planlarına aktarılmaya uygun bir formatta geliştirilmiştir. Dolayısıyla Proje çıktılarının OGM tarafından diğer bölgelerde de kullanılabileceği öngörülmüştür. Çalışmanın sonunda ayrıca, “İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya - Adana Orman Bölge Müdürlüğü için Uyum Önerileri (2011)” başlıklı bir rapor 2011 yılında basılmış olup, hedef kitlesine ulaştırılmıştır.
Binalarda Yeşil Sertifikaya Doğru
2007 yılında, Türkiye’deki yapı sektörünün sürdürülebilir ilkeler ışığında gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği(ÇEDBİK), Derneğin kuruluş amacı, ekolojik sorunların arttığı günümüz şartlarında, insanların bütüncül bir yaklaşım ve ekolojik duyarlılıkla inşa edilmiş bina ve yerleşimler aracılığıyla daha sağlıklı yaşam ortamlarına kavuşulmasını sağlamaktır. ÇEDBİK, Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) ağında yer almaktadır. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, ekolojik duyarlılıkla inşa edilmiş bina ve yerleşimler için toplumsal farkındalığı arttırmak ve inşaat sektörünü bu ilkeler ışığında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla eğitimler düzenlemekte, yerel yönetimler, üniversiteler vb. konunun tüm ilgilileri ile örnek projeler ve çalışma modelleri geliştirmekte ve yaygınlaşması için çalışmaktadır. Dernek bu bağlamda 2012 Güzünde İstanbul, İzmir ve Ankara’da LEED eğitimleri vermiştir. Bu çerçevede binalarda aktif yenilenebilir enerji teknolojileri, akıllı su yönetimi, akıllı enerji vb gibi iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’de yeşil bina sertifikası uygulamalarına destek vermektedir.
Kutu 2
Dünya Gayrimenkul Sektöründe Oyunun Kuralları Yeşil ile Yazılıyor74
19 milyona yaklaşan konut stoğunun, %48’ i 35 yaşın üzerinde olan Türkiye, yıpranmış konut stoğu ve deprem gerçeği sebebiyle büyük çaplı bir kentsel dönüşüm programıyla karşı karşıyadır. Gelecekteki 10-12 yıllık sürede, Türkiye’de kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesi söz konusudur. Bu süre diliminde nüfus artışı nedeniyle 5-6 milyon yeni konutun ayrıca yapılması gerekmektedir. Türkiye’de Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sitemi (ADNKS) verilerine göre, 2010 yılında kentlerde 52,3 milyon kişi yaşamakta olup kentleşme oranı yüzde 71, kentleşme hızı ise yüzde 2,9‟dur.75 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 75’i kentlerde yaşamaktadır ve bu oran hızla yükselmektedir. Yapılan projeksiyonlarla kabaca - iç göç odaklı 2-3 milyon yeni konut ile birlikte - 15-16 milyon konutun inşasının gerektiği tahmin edilmektedir. Bu da, yıllık bazda 1,2-1,3 milyon konut üretimini işaret etmektedir. Bu durum yeşil dönüşümü de içine alacak şekilde yaklaşık 3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ulaşabilecek büyük bir iş fırsatı ve potansiyeli ifade etmektedir.
Yeşil binaların %35-40’lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlaması ayrıca Türk ekonomisi bakımından son derece önemlidir. 55 bin MW kurulu enerji üretim kapasitesini 120 bin MW seviyesine çıkarmak isteyen Türkiye’nin önünde 130 milyar dolarlık bir yatırım faturası durmaktadır. Yeşil binaların getireceği bu tasarruf, söz konusu rakamı, yaklaşık 100 milyar dolar seviyesine doğru çekecektir. İnşaat maliyetlerinde, alınacak sertifikanın seviyesine bağlı olarak %2 ila 8 oranında bir artış görülmektedir. Standart yeşil binalar %2’lik bir maliyet artışı ile inşa edilebilmekte olup, sanılanın aksine yeşil binalar, inşaat maliyetlerini kayda değer oranda arttırmamaktadır. Dolayısıyla, yeşil bina demek lüks konut demek değildir. Ayrıca aylık bazda elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri düşen yeşil bina sahiplerine azalan ödeme riskleri ve artan hane halkı gelirlerine endeksli olarak daha düşük faizli konut kredisi verilebilecektir. Bütün bu değerlendirmeler, tasarruf edilecek parasal değerin, yaklaşık olarak GAP projesinin yatırım büyüklüğüne eşit olduğunu göstermiştir.
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, Haziran 2012'de ‘Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) Tam Konsey Statüsü' kazanmıştır. Dernek aynı zamanda ABD’nin Yeşil Binalar Konseyi Türkiye Temsilcisidir. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, binalarda yeşil dönüşüm süreci için ulusal koşullara uygun bir Değerlendirme Sistemi oluşturma çalışmalarını sürdürmektedir. Dernek aynı zamanda, Türkiye'de ulusal yeşil sertifika oluşturma hazırlıklarını yürütmektedir.
Ankara’da Elektrikli Araçlar
Ankara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen ve Türkiye Çevre Vakfı’nın yürüttüğü “Ankara’da Elektrikli Araçlar Projesi”nin amacı; çeşitli akademisyen ve sektör temsilcileri arasında, elektrikli araçların üretilmesi ve geliştirilmesi konusunda bilgi paylaşımı sağlamaktadır. Ankara Kalkınma Ajansı bölgesinde sürdürülebilir kalkınmanın hızlandırılması yönündeki benzeri yenilikçi çalışmaları takip eden az sayıda sivil toplum kuruluşu ve firma bulunmaktadır. Proje ilgili kesimlerle bu konuda çalışan üniversiteleri buluşturmayı hedeflemiştir. Projenin aktivitelerinden olan ve Ankara’da, 21 Eylül 2012 tarihinde düzenlenen ‘Yenilikçilik ve Çevre Açısından Ankara’da Elektrikli Araçlar’ konulu toplantıda, üniversite öğrenci toplulukları tarafından da elektrikli araç projeleri hakkında sunuşlar yapılmıştır.
İklim değişikliği ile mücadelede karbon emisyonlarının azaltılması faaliyetlerinde önemli bir yere sahip olan elektrikli araçların kullanımı konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesine destek olan Ankara’da Elektrikli Araçlar Projesi, aynı zamanda yerli üretim konusunda üniversite - sanayi işbirliğinin hayata geçirilmesi konularını da işlemektedir. Her ne kadar Proje, pilot ili Ankara olsa da, yapılacak çalışmanın sonuçları sadece Başkenti değil, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir.76
Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Faaliyetlerinde Atılımlar
Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği’nin77 2002 yılından beri Türkiye birimi olan EUROSOLAR Türkiye, küresel enerji kullanımının, fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara dönüşümünün teknolojik olarak mümkün ve ekonomik olduğu temel tezinden hareketle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu çerçevede EUROSOLAR Türkiye; çeşitli illerde enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji alanında güneş ve rüzgar enerjileri üzerine çok sayıda eğitim faaliyeti, atölye ve konferans düzenlemektedir. Her yıl, “IRENEC78- Uluslararası % 100 Yenilenebilir Enerji Konferansları ve Sergileri” EUROSOLAR Türkiye tarafından Türkiye’de organize edilmektedir.
EUROSOLAR Avrupa’nın her yıl 10 kategoride yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili ve yenilikçi uygulamalarını ödüllendirmek için verdiği Avrupa Güneş Ödülü’ne 2012’de Türkiye’den yapılan başvurular arasından iki büyükşehir belediyesi layık görülmüştür. EUROSOLAR Türkiye tarafından takdir ve teşvik edilmeye değer bulunan bu belediyelere çeşitli proje ve uygulamaları için EUROSOLAR Türkiye Güneş Başarı Ödülü verilmiştir.
Bunlar; i) Antalya GüneşEv ve Ekolojik Eğitim Merkezi, Antalya Atatürk Kültür Parkı Aydınlatması Projesi ve Akıllı Durak Projesi ile Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ii) 5-16 yaş gruplarına yönelik, “Enerji-Ekoloji, Sıfır Karbonlu Diyarbakır, Üniversite Öğrencilerine Yönelik Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Bilimsel Projeler ve Enerji Etkin Sıfır Karbonlu Yapılar ve Kadınlara Yönelik Yaşam Konforundan Taviz Vermeden Ev Aletleri Kullanım Yöntemlerinde Enerji Tasarrufu Eğitim Programları İle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Güneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı’dır.79
STK’nın İş Camiası ile Ortaklık Çalışmaları
Özel sektör STK’ları iklim değişikliği ile mücadele alanında çeşitli projleri özel sektör ya da bankacılık sektörünün işbirliği ile yürütmektedir. Örneğin bu yönde WWF-Türkiye’nin; ToyotoSA ile Ormanları Koruma Projesi, Coca-Cola ile Bafa’ya Su Ege’ye Bereket Projesi, Siemens Ev Aletleri ile Eğirdir Gölü’nde yürütülen Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat Projesi, Unilever Türkiye ile gerçekleştirilen Sudaki Ayak İzim Projesi, Coca-Cola’nın UNDP Türkiye ile geliştirdiği Hayata Artı Projesi, Vodafone Türkiye ve WWF-Türkiye işbirliği ile yürütülen Vodafone Türkiye Emisyon Azaltım Projesi ve yine WWF-Türkiye ve ETİ Burçak işbirliğinde yürütülen Türkiye’nin Yarınları için İklime Uyum Seferberliği gibi bir çok çalışması olmuştur.
B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede, katılımcı bir profili olan üst düzey kamu otoritesi oluşumu İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’dur (İDKK). İDKK politika düzeyinde paydaş katılımına imkan veren bir yapıdır. Kurulun bünyesinde STK’lar üst oluşumlar düzeyindedir. İDKK’nın sivil toplum kuruluşu üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Genel Sekreteridir. İDKK, gerektiğinde STK’lardan, üniversitelerden, özel sektörden ve çeşitli bağımsız grupların uzmanlarından görüş almakta ve onları zaman zaman süreçlere dahil etmektedir. Kurulun 11 çalışma grubundan biri; “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunu Bilinçlendirme Çalışma Grubu”dur. Ayrıca, İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun hemen her çalışma grubu da kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere, çok sayıda faaliyet yürütmekte ve özellikle yerel düzeyde kamu kuruluşlarının bu yönde kapasitelerini geliştirmek üzere projeler uygulamaktadır.
Yakın dönemde yapılan yasal düzenlemelerle, İDKK modeline benzer biçimde oluşturulan ve iklim değişikliği ilgili doğrudan ilgili konularının ele alındığı bazı üst düzey politika platformlarında da (Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu, Türkiye’de Afet Risklerinin Azaltılması Platformu ve diğer) sivil toplum kuruluşu temsiliyeti mevcuttur.
İklim Değişikliğine Uyumda Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi
Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerini yerel düzeyde tespit etmek ve etkilenebilir alanları öne çıkarmak amacıyla Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi (The Participatory Vulnerability Analysis/PVA) yapılmıştır. Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi sürecinde; yerel düzeydeki iklim değişikliği etkilenebilirlik alanlarının toplumun ilgili tüm kesimleriyle birlikte ortaya konulması, Uyum Stratejisinin geliştirilmesine ve önceliklerin belirlemesine önemli ölçüde ışık tutmuştur. 2009-2010 yılları arasında dört aylık bir sürede gerçekleşmiş olan bu çalışmada, iklim değişikliğinin etkilerine karşı yerel düzeyde etkilenebilirlikler belirli kriterler dikkate alınarak seçilen 11 ilde yapılan çalıştaylarla tespit edilmiştir. Çalıştaylara katılan yerel kamu otoriteleri, uzmanları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplamda 350’nin üstünde kişiye aynı zamanda iklim değişikliğine uyum ile ilgili konular hakkında bilgi verilmiş, böylece farkındalık düzeylerinin artırılması hedeflenmiştir.
Çalışma sürecinde seçilen illerdeki (kentte ve kırda) değişen iklim koşullarında ilgili sektörler/temalar üzerindeki etkiler sorgulanmış, ekosistem hizmetlerinin ve doğal kaynakların sürdürülebilirlik düzeyi olabildiğince tartışılmış ve iklim kaynaklı doğal afetlere karşı hazırlıklı olma düzeyi gözlemlenmiştir. Böylece yerel düzeyde; i) iklime bağlı yaşanmış olan değişiklikler, ii) kimlerin, nerede, nasıl ve ne sıklıkta etkilendikleri, iii) hangi kuruluşlarca ne tür önlemler alındığı ve iv) yerel kuruluşların mevcut kapasitelerinin ve ihtiyaçlarının (politikalara, mevzuata, uygulamalara yönelik ihtiyaçlar vb.) neler olduğu bire bir değerlendirilmiştir.
Seyhan Havzası’nda Topluma Dayalı İklim Değişikliğine Uyum
Seyhan Havzasında iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamaya yönelik çalışmalar “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı”nın desteği ile Ekim 2009 - Kasım 2010 tarihleri arasında seçilen 18 hibe proje ile hayata geçirilmiştir. “Topluma Dayalı Uyum” yaklaşımı ile, Seyhan Havzası’nda yöre halkının ve kurumların iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmesi ve yörelerine dair uyum stratejilerinin geliştirilmesi doğrultusunda becerilerinin güçlendirilmesini hedefleyen projeler için Ortak Programın bütçesinden yaklaşık 2 milyon Amerikan Doları tahsis edilmiştir. 12’si Adana, 4’ü Kayseri ve 2’si Niğde’de olan 18 proje için Havzaya 230 adam/gün izleme ziyareti yapılmıştır. Havzada yaşayan 55.000 birey (öğrenciler, çiftçiler, mühendisler/teknisyenler, tarımsal sanayiciler, yerel idareler, birlik/dernek üyeleri, aileler ve kadınlar) iklim değişikliği, iklim değişikliğinin olası etki ve riskleri ve farklı sektör ve konularda uyum önlemleri hakkında bilgi sahibi olmuştur.
Hibe projeleri; tarım, su yönetimi, gıda güvenliği, iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık, orman yangınları gibi afetlere dair risk yönetimi, kıyı bölgelerinin yönetimi, doğal kaynak ve ekosistem hizmetlerinin yönetimi, iklim değişikliğinin etkilerine dair bilgi ve verinin yönetimi gibi temel konulardaki etkilenebilirliği azaltacak ve eksiklikleri giderecek yönde seçilmiş olup, aşağıdaki Tablo’da listelenmiştir:
Tablo 2: Seyhan Havzası İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı Projeleri80
Pilot Projeler
|
Proje Sahipleri
|
Hedef Kitle
|
Proje Çıktısı/Ulaşılan Hedef Kitle
|
Seyhan Nehri Havzası’nda Hayvansal Üretim ve Çevresel Faaliyetlerin İklim Değişikliğine Adaptasyonu
|
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zooloji Bölümü
|
Adana’nın Saimbeyli, Tufanbeyli, Karaisalı, Aladağ ve Feke ilçeleri.
Çocuklar, Çiftçiler
|
528 çocuk
692 (erkek), 501 (kadın)
|
Çiftçilerin Su ve Enerji Kısıntısına Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi
|
Sarız Kaymamalığı Köylere Hizmet Götürme Birliği
|
Çiftçiler
|
135 kişi
|
İklim Değişikliğine Uyum Çerçevesinde Seyhan Havzası Yüzey Suyu Kaynakları Potansiyelinin Saptanması, Taşkın Risklerinin Belirlenmesi ve İdare Edilmesine Yönelik Su Yönetim Politikalarının Geliştirilmesi
|
Devlet Su İşleri VI. Bölge Müdürlüğü81
|
DSİ uzmanları, teknisyenler
|
1 Ultrasonik Debimetre,
2 Akış Ölçüm İstasyonu yatırımı
|
İyi Tarım Sağlıklı Toplum
|
Adana Ticaret Borsası
|
Seyhan, Çukurova, Karaisalı, Yüreğir, Sarıçam, Karataş, Pozantı, Aladağ, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli ilçeleri, üreticiler, tarımsal sanayici, ziraat mühendisleri
|
471 üretici, 123 sanayici, 199 mühendis, 176 kişi
|
Adana İli Yüreğir İlçesi Halkının İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Oluşturulması, Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
|
Yüreğir Belediyesi
|
Çiftçiler, öğrenciler, Yüreğir halkı
|
400 çiftçi
25.000 öğrenci
1.500 kişi
|
Çatalan İçme Suyu Havzası’nda Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği İçin Doğru Tarım Tekniklerinin Geliştirilmesi
|
Adana Tarım İl Müdürlüğü
|
Çiftçiler
|
250 kişi
|
İklim İzcileri
|
Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Adana Şubesi
|
İlköğretim öğrencileri
|
3.428 öğrenci
|
Kayseri İli’nde İklim Değişikliği Nedeni İle Tarımsal Üretimde Karşılaşılacak Risklere Karşı Bölge Çiftçisinin Eğitim Yoluyla Bilinçlendirilmesi
|
Kayseri Tarım İl Müdürlüğü
|
Çiftçiler
|
4.458 kişi
|
İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Balıkların Üreme Döneminde Oluşan Değişimlerin İzlenmesi ve Balıkçılık Yönetimine Uyarlanması
|
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
|
|
|
Adana, Niğde Yerel Küresel İklim Değişikliği Etkileri İzleme ve Tahmin Etme İşbirliği Ağının ve Bu Ağa Altyapı Teşkil Edecek İnternet Bazlı Küresel İklim Değişikliği Etkileri İzleme Coğrafi Karar Destek Sisteminin Tasarlanması ve Kurulması
|
Adana İl Çevre Orman Müdürlüğü
|
Uzmanlar
|
70 kişi
|
Kuraklığa ve Tuzluluğa Dayanıklı Yöresel Sebze Genotiplerinin Belirlenmesi ve Korunması
|
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
|
Çiftçiler, akademisyenler
|
500 kişi
|
Seyhan Nehri Havzası’ndaki Yoksul Çiftçiler ve Kadınlara Yönelik “Süt Üretimi Amaçlı Saanen Süt Keçisi Yetiştiriciliği”
|
İç Anadolu Kuraklıkla Mücadele ve Ekolojik Yaşam Derneği
|
Yoksul çiftçi ve kadınlar
|
80 kişi (16 aile x 5 kişi/aile)
|
Bulaşıcı Hastalıklar İzleme ve Kontrol Sistemi
|
Çukurova Üniversitesi Tropikal Hastalıklar Araştırma ve Uygulama Merkezi
|
Bilim insanları
|
Soğutucu dolaplı araç, gerçek-zamanlı PCR yatırımı
|
Seyhan Havzası’nda Orman Ekosistemlerinin ve Ormancılığın İklim Değişikliği’ne Uyum Sağlaması: Ekosistem Hizmetleri (Sosyal), Biyolojik Çeşitlilik (Çevresel) ve Orman Ürünleri (Ekonomik)
|
Adana Orman Bölge Müdürlüğü82
|
Uzmanlar, uygulayıcılar
|
650 kişi
|
Seyhan Deltası’nda Küresel İklim Değişikliğine Bağlı Deniz Seviyesi Yükselmesine Uyum ve Etkilerin Azaltılması
|
Kuş Araştırmaları Derneği Adana Şubesi
|
Çiftçiler, kadınlar
Öğrenciler
|
250 çiftçi
40 kadın
300 öğrenci
|
Kayseri İli’nde İklim Değişikliğinin Olası Etkileri Konusunda Kırsal Halkın Bilinç Düzeyinin Arttırılması
|
Kayseri ve Köyleri Eğitim ve Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
|
Çiftçi, teknik elemanlar, öğrenciler
|
3.960 kişi
286 kişi
1.418 öğrenci
|
Yeni Teknoloji Kullanarak Pınarbaşı Sulamalarında Tasarruf
|
Karaboğaz, Kılıçmehmet, Büyükpotuklu Sulama Birliği
|
Çiftçiler
|
Basınçlı sulama sistemi yatırımı
|
Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim
|
Genç Doğa Derneği
|
Kız öğrenciler, aileleri
|
25 kız öğrenci, 327 kişi
1.000 kişi, 1.500 kişi
|
Seyhan Havzası’nda toplumun iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak için sürdürülen bu girişimler, kamu-özel sektör ortaklıklarını da dikkate alacak şekilde geliştirilmiştir. Bu da havzada ekonominin güçlenmesi bağlamında, iklim değişikliği etkilerinin tarımsal üretkenliği, ekosistem ürünleri ve hizmetlerini ve doğal kaynak tabanını sürdürmeyi hedefleyecek bir yaklaşımı gündeme getirmiştir.
Ulusal Taşkın Sempozyumları
Özellikle son yıllarda Türkiye’de çok sık yaşanan taşkınların yol açtığı can ve ekonomik kayıpların giderek artması; ülkede taşkın yönetimi konusunda çağdaş yaklaşımların oluşturulmasını, bu alanda ilgili kesimler arasında bilgi paylaşımının önemini, toplumsal bilinç ve duyarlılığın geliştirilmesini öncelikli konular haline getirmiştir. Bu çerçevede DSİ Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde birincisi 2006 yılında83 ve ikincisi 2010 yılında düzenlenen ve periyodik olarak yapılması planlanan taşkın sempozyumları gerçekleştirilmeye başlanmıştır. 2. Ulusal Taşkın Sempozyumu;84 Dünya Su Günü ve Dünya Meteoroloji Günü kutlamaları ile bir arada düzenlenmiştir. Toplumun tüm kesimlerinin ve kuruluşların katıldığı sempozyumda aşağıdaki konular tartışılmıştır:
-
Şehir Taşkınları
-
Taşkın Tesisleri
-
İklim Değişikliği, Erken Uyarı Sistemleri ve Yenilikler
-
Taşkın Risk Yönetimi ve Sigorta
-
Taşkınların Sosyolojik, Psikolojik, Ekonomik Boyutu ve Taşkın Sonrası Yaşanabilecek Sağlık Problemleri
-
Entegre Havza Yönetimi ve Yukarı Havza Tedbirleri.
Farkındalığı artırmak ve uzun vadede yürütülecek taşkın koruma faaliyetlerinin hızlandırılması amacıyla (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan bir başka girişim ise; Türkiye’de 2010 yılının "Taşkınla Mücadelede Hamle Yılı" olarak ilan edilmiş olmasıdır.
Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınmada En İyi Uygulamaları
Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma alanında seçilen 24 en iyi uygulamaları, Haziran 2012’de yapılan Birleşmiş Milletler Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesine sunulmuştur. Bu projelerin/uygulamaların hemen hepsi iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve/veya uyum faaliyetlerini destekleyici mahiyettedir.
Projeler şunlardır: Atık Isıdan Enerji Geri Kazanım Tesisi (AKÇANSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.), Sürdürülebilir Tarım Programı (Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş.), KAKTÜS Bulaşık Makinesi (Arçelik A.Ş.),Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı), Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi (Boğaziçi Üniversitesi, Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi), Doğal Arıtma Tesisleri ile Temiz Çevre Projesi (Bursa İl Özel İdaresi), Mucit/İnovasyon Yarışması (Coca-Cola İçecek A.Ş.), Sanayi, Yerel Yönetim ve Tüketici İşbirliği ile Türkiye’de Sürdürülebilir bir Ambalaj Atıkları Yönetim Sisteminin Oluşturulması - ÇEVKO Modeli (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO), Konya Kapalı Havzasında Su Kaynaklarının Akılcı Kullanımı ve İklim Değişikliğine Uyum (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Atık Isı Geri Kazanım Projesi (VitrA Karo Sanayi ve Ticaret A.Ş.), Enerji Verimliliği Politikaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı), Çevre Yönetim Sistemi, Çevre Performans Endeksi ve Sürdürülebilirlik Faaliyetleri (Ereğli Demir Çelik), Sürdürülebilir Çevre Dostu Otomotiv Üretimi (Ford Otomotiv San. A.Ş.), Yavru Balık Avının Önlenmesi Kampanyası (Greenpeace Mediterranean), Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş.), İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi (İstanbul Büyükşehir Belediyesi), Organik Çilek Üretimi ile Kırsal Kalkınma Projesi (Konya İl Özel İdaresi), Bitkisel Atık Yağ Toplama Sistemi (Lipesaa Mak. San. Tic. Ltd. Şti.), Küre Dağları Milli Parkında Uygulanan (Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi (Orman ve Su İşleri Bakanlığı), ODTÜ /TEKNOKENT Membran Arıtma Tesisi (Orta Doğu Teknik Üniversitesi, ODTÜ/Teknokent),Biyolojik Mücadele Araştırma, Uygulama, Üretim ve Eğitim Çalışmaları (Süleyman Demirel Üniversitesi), EKOkredi (Enerjiyi ve Emeği Koruyan Kredi) (Şekerbank T.A.Ş. ), Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı/TEMA) ve Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı).
Yasama Organı ve Siyasi Partilerin Faaliyetleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), 2008 yılında Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi” başlıklı bir Meclis Araştırma Komisyonu oluşturmuş ve bu Komisyon kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Rapor, ağırlıklı olarak iklim değişikliğinin su kaynaklarına olan etkisini incelemiştir.85. TBMM’de belirli zamanlarda iklim değişikliğinin farklı etkilerini gündem getirmek üzere Mecliste grubu olan siyasi partilerce önerilen araştırma komisyonu oluşturma talepleri olmaktadır. İstanbul’da küresel ısınmanın sonuçlarının bilimsel olarak incelenmesi, etkilerinin ortaya konulması araştırma talebi gibi.
Türkiye’de bazı siyasi partilerin Parti Programlarında da iklim değişikliği ile mücadele politikaları özel bir bölüm olarak yer almıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, 2012 Genel Seçimlerinde, Seçim Beyannamesi çerçevesinde hazırladığı “Küresel İklim Değişikliği-Herkes için Sürdürülebilir Kalkınma” raporu ile bu alandaki politika beyanını topluma sunmuştur. Demokrat Parti’nin Programında iklim değişikliği enerji, tarım ve su politikalarıyla doğrudan ilişkilendirilmekte olup, Parti Programında iklim değişikliği ve kadın bağına yer verilmiştir.
C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Dostları ilə paylaş: |