TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İKİNCİ ULUSAL BİLDİRİMİ
BÖLÜM 9
EĞİTİM, ÖĞRETİM VE KAMUOYUNUN BİLİNÇLENDİRİLMESİ
Hazırlayan: Dr. Nuran Talu
(Raporun bazı bölümlerinde Gaye Teksöz’ün çalışmaları yer almıştır)
Kasım 2012
İÇİNDEKİLER
I - GENEL POLİTİKALAR
II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM
A - ÖRGÜN EĞİTİM
B - YAYGIN EĞİTİM
III - TOPLUMDA FARKINDALIK
A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN
B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK
C– MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK
IV - TOPLUMSAL KATILIM
A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
D - ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
V – KAMUOYUNUN BİLGİYE ERİŞİMİ
VI - ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
A - ULUSLARARASI TEKNİK İŞBİRLİĞİ VE DIŞ YARDIMLAR
B - ULUSLARARASI PROJE FAALİYETLERİ
C - ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ETKİNLİK
I - GENEL POLİTİKALAR
Mevzuatta yakın dönemde yapılan yeni düzenlemelerle, Türkiye’de toplumun birçok kesiminin karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayan ve toplumsal diyalog zeminlerini güçlendiren kurumsal yapısal düzenlemeler artmıştır. Doğrudan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili olmasa da, Türkiye’de demokratikleşme sürecini destekleyen temel bazı kanunlarda yer alan ve çevre alanında kamuoyu farkındalığına ve eğitimine zemin oluşturan bu düzenlemeler bu bağlamda önemlidir.
Ülkenin en temel çevre mevzuatı olan 2872 sayılı Çevre Kanunu1 çevre alanında kamuoyunda farkındalık yaratma ve katılım süreçlerini geliştirme ve bilgiye erişim konusundaki temel hükümlere sahiptir. Bu bağlamda katılım ve bilgi edinme hakkının esas olduğu ve toplumda çevre bincinin gelişmesinde örgün (okul öncesi eğitimden başlanarak) ve yaygın eğitim programlarında çevre konulara yer verilmesi vurgulanmıştır. Çevre Kanunu’nun bu esasları çevre alanındaki hemen her konu için, doğal olarak iklim değişikliği ile mücadele için de geçerlidir. Hizmet alanları iklim değişikliği ile ilgili konuları (su yönetimi, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir kentleşme, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları, ekosistem, orman yangınları, doğal afet risk yönetimi vb.) kapsayan Bakanlıklar, ya da çeşitli kurum ve kuruluşlar kendi mevzuatında yer almamakla beraber, iklim değişikliği mücadelede eğitim faaliyetlerine destek olmaktadır.
Enerji Verimliliği Kanunu (2010), Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı ile İlgili 2010/5 Sayılı Başbakanlık Genelgesi (Şubat 2010), Türkiye Su Enstitüsü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (2011), Kuraklıkla Mücadele ve Kuraklık Yönetimi Çalışmaları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı (2012), Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu Bakanlar Kurulu Kararı (2011), Orman Genel Müdürlüğü mevzuatı, Bakanlıklar arasında imzalanan eğitim alanındaki ikili ya da çok taraflı işbirliği protokolleri, afet ve taşkın konusundaki Başbakanlık Genelgeleri, belediye mevzuatı gibi.
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, farkındalık ve bilinçlendirme/bilgilendirme çalışmaları Yeni Delhi Çalışma Programı (Tadil Edilmiş) çerçevesinde yürütülmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin 6. Maddesinde ve Kyoto Protokolünün 10/e Maddesinde yer alan iklim değişikliği ile ilgili ile eğitim, öğretim ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları, 2005-2008 yılları arasında yetkili makamlarca Ulusal Odak Noktası olarak görevlendirilen Bölgesel Çevre Merkezi – Türkiye (Regional Environment Centre/REC Türkiye) tarafından yürütülmüştür.
2008 yılından itibaren Yeni Delhi Çalışma Programı’nın Ulusal Odak Noktası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’dür. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü bu çalışmalarını İklim Değişikliği Dairesi ile Eğitim ve Yayın Dairesinin işbirliğinde sürdürmektedir.
Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede yapılan çalışmalarda farkındalık düzeyinin armasının temel nedenleri, Türkiye’nin iklim değişikliği süreçlerine aktif katılımı ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin ulusal medyada tartışılıyor olmasıdır. Medya organlarının iklim değişikliği konularına yönelik özel programlar yapıyor olması kamuoyu bilincini artırmada etkilidir.
Türkiye’de sivil toplum kuruluşları (STK’lar) tarafından iklim değişikliğinin su kaynaklarına, ekosistem hizmetlerine ve tarıma etkileri ile ilgili önemli birçok proje gerçekleştirilmektedir. Sivil toplum kuruluşları çeşitli uluslararası projeler marifetiyle geliştirilen, iklim değişikliği farkındalık faaliyetlerine ve eğitim programlarına da aktif katılmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadele alanındaki farkındalık düzeyi, esasen toplumların sürdürülebilir kalkınma bilinçleri ile de doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de yakın dönemde yapılan bir çalışmada2 kalkınma kavramı ile sürdürülebilirlik arasındaki bağ sorgulanırken, ihtiyaçlar ve doğa arasında denge ile gelecek nesillerin gözetilmesi, öncelikli tercih konusu olarak belirtilmiştir. Bu araştırma, doğa koruma, iklim değişikliği, organik tarım ve atıkların yönetimi gibi konuların, yerel düzeyde sorumluluğunun en çok devlete yüklendiğini, daha sonra STK’ların ve bireylerin geldiğini tespit etmiştir. Bu ve benzeri değerlendirmeler; Türkiye’de özellikle yerel düzeyde iklim risklerine karşı yöre insanının farkındalığının ve kapasitesinin artırılmasına ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Farkındalık düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki etkinliği de artacaktır.3
Politikalar açısından bakıldığında; 2010 yılında yayınlanan “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde (2010-2020) 4 iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, kapasite artırımı ve kurumsal altyapı oluşturulması için çok sayıda hedefin yer aldığı görülmektedir. Temel hedeflerden biri olarak; “iklim değişikliği ile mücadele (emisyon azaltımı ve kontrolü) ve uyum kapsamındaki faaliyetleri, etkin ve sürekli eşgüdüm sağlayarak şeffaf, katılımcı ve bilimsel çalışmalara dayanan karar alma süreçleri ile geliştirmek” öngörülmüştür. Stratejide iklim değişikliği ile mücadelede “Eğitim, Kapasite Artırımı ve Kurumsal Altyapı”nın tesisi için ayrı bir bölüm bulunmakta olup, farklı zaman dilimleri içinde gerçekleşmesi planlana hedefler belirlenmiştir. Buna göre Türkiye’de orta vadede:
-
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve sürece uyum sağlamak üzere, kamuoyu bilinç düzeyi ve kurumsal kapasite artırılacaktır.
-
İklim değişikliği ile mücadele ve uyum çabalarında, kapsamlı ve işlevsel bir uluslararası işbirliği mekanizmasının oluşturulmasına yönelik müzakerelere aktif katılım sağlanacaktır.
-
Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının iklim dostu olacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacaktır.
Uzun vadede ise: iklim değişikliği konusunda bilimsel çalışmalar teşvik edilecektir. Ulusal ve bölgesel düzeyde iklim değişikliğine yönelik çalışmalar yapmak üzere “İklim Değişikliği Araştırma Enstitüsü” kurulacaktır.
“Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde sera gazı emisyonlarının azaltılması/kontrol altına alınması için sürdürülecek eğitim, bilinçlendirme ve kapasite arttırma hedefleri sektörel olarak da ayrılmıştır. Buna göre belirlenen hedefler şunlardır:
Ulaştırma sektöründe sera gazı emisyonun kontrol etmek için kamuoyu katılımcılığı açısından önemli olan hedeflerden olarak orta vadede; “Şehirlerde bisiklet gibi çevre dostu ulaşım araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasının ve yaya ulaşımına imkan veren düzenlemelerin özendirilmesi” öngörülmüştür. Enerji sektöründe orta vadede; sanayi ve bina sektörlerinde sertifikalı enerji yöneticileri ile standarda uygun enerji yönetimi uygulanacaktır. Sanayi sektöründe kısa vadede; gerek sanayiciler, gerekse tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bilinçlendirilmesi yönünde yoğun bilgilendirme çalışmaları yürütülecek ve kılavuz kitap/rehber yayımlanacak, uzun vadede ise, temiz üretim teknolojilerinin, iklim dostu ve yenilikçi teknolojilerin tercih edilmesini sağlamak üzere özendirici mekanizmalar devreye sokulacak; denetim ve yaptırım mekanizmalarının etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır.
Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılık sektöründe kısa vadede; bilinçli gübre kullanımı sağlanacak; sulama, toprak işleme, tarımsal ilaçlama gibi konularda modern teknikler kullanılarak emisyonların sınırlandırılması sağlanacak; organik tarım ve kuraklığa dayanıklı bitki türleri ile sertifikalı tohum üretimi desteklenecek ve yaygınlaştırılacaktır. Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılıkta orta vadede ise; i) Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında 2008 – 2012 yılları arasında 2,3 milyon hektar alan ağaçlandırılacak ve rehabilite edilecektir. Bu sayede mevcut yutak alanlarımız tarafından tutulan karbona ilave olarak, 2020 yılına kadar 12 yılda toplam 181,4 milyon ton karbonun orman alanlarımız tarafından tutulması sağlanacak, ii) iklim değişikliğinin toprak ve su kaynakları üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri azaltmak ve bilinçli kimyasal gübre kullanımı sağlamak için toprak analiz şartlarına bağlı gübreleme uygulanacak ve iii) toprakta karbon tutumunu artıracak teknikler geliştirilecek ve tarımsal üreticilere benimsetilmeye çalışılacaktır.
“Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde ki iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için eğitim ve bilinçlendirme ve kapasite artırmak amaçlı hedefleri şöyledir:
Kısa vadede; i) İklim değişikliğine uyuma ilişkin olarak yerel yönetimlerin, meslek adamlarının ve halkın bilinçlendirilmesi, eğitimi, bilimsel ve sosyal çabaların desteklenmesi, uluslararası iletişim ve bilgi transferi, politika ve strateji geliştirme çalışmaları sürecektir; ii) İklim değişikliklerinin yaratacağı afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları gerçekleştirilecektir; iii) İklim değişikliğine bağlı olası afet etkisinin insan sağlığı, çevre, tarihi ve kültürel koruma alanları, ekonomik faaliyetler üzerindeki olası sonuçları ve bu risklere karşı hazırlıklı olma temelinde yerel toplantı, yayın, televizyon programları ve benzeri etkinlikler planlanacaktır; iv) Sağlık personelinin ve sağlık personeli aracılığı ile halkın iklim değişikliğinin sağlığa etkisi hakkında farkındalığını artırıcı eğitim çalışmaları yapılacaktır.
Orta vadede uyum için; “iklim değişikliği nedeniyle sıcaklığın ve buharlaşmanın artacağı bölgelerde sulanan alanlardaki tuzluluk ve sodyumluluğun artışına engel olmak için toprak işleme, drenaj, sulama teknikleri, malçlama gibi tedbirler konusunda projeler geliştirilecek ve çiftçinin eğitimi sağlanacaktır” hedefi yer almaktadır.
Ayrıca, Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi gibi resmiyet kazanmış olan ve farklı sektörlere/temalara ait bir dizi strateji, politika ve/veya eylem planlarında Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede kamuoyu bilincinin artırılması, katılım ve bilgiye erişim konularında doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli hedefler bulunmakta ve bu yönde uygulamalar yapılmaktadır. Bu çerçevede; Tarımsal Kuraklık Eylem Planı Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (2012- 2023), KENTGES-Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (2010-2023) ve en son Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına sunulan “Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu-Geleceği Sahiplenmek 2012” Raporu örnek verilebilir.
II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM
İklim değişikliği ile mücadelede, eğitim ve öğretim faaliyetleri, genel çevre koruma politikalarından soyutlanamaz. Bir ülkede örgün eğitim (formal education) ve yaygın öğretim (non-formal education) politikalarının o ülkenin çevre politikalarının uygulama başarısına etkisi, her iki alanın birbiri ile etkileşimi ve içice geçmesi ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, bilgisayar-internet destekli ‘öğretim’in çevre koruma ve giderek iklim değişikliği ile mücadele alanında ‘teknolojik gelişme için eğitim’deki önemi yadsınamaz.
Türk eğitim sistemine (örgün eğitim) çevre konuları, örgün eğitimden doğrudan sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) görevleri arasında yasa gereği mümkün olmadığından müfredatlarda ‘çevre’ zorunlu ders olarak okutulmamaktadır. 2012 -2013 eğitim yılı öncesindeki 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim sisteminde İlköğretim 7. sınıfta Fen Bilgisi dersinin konularından biri "İnsan ve Çevre” ünitesi yer almıştır.
Türkiye’de Nisan 2012’de çıkarılan Kanun5 kapsamında eğitim sistemi zorunlu kademeli (3 kademeli: 4+4+4) eğitime dönüştürülmüş olup, bu sistemde de çevre konusu zorunlu dersler arasında değildir. Ortaokul kademesinde, çevre bilincinin oluşturulması ve çevreyle ilgili sorunlara duyarlılığın geliştirilmesi “Çevre ve Bilim” başlıklı seçmeli ders konulmuştur.
Çevre koruma ile ilgili eğitimler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, konunun doğrudan sahibi olan Bakanlıklarla işbirliği yapılarak ele alınmaktadır. Bu çerçevede bakanlıklar arası ikili ya da çoklu çevre eğitimi işbirliği protokolleri imzalanmaktadır. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile imzaladığı “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü” çerçevesinde illerde ilköğretim okullarında “Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları” düzenlenmekte, bu çerçevede çevre (Hava, Su ve Toprak Kirliliği), ağaçlandırma ve doğa koruma konularında okullarda uygulamalı eğitimler verilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ayrıca; kamu kuruluşlarının yanı sıra, bazı sivil toplum kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ya da iş camiası ile de, öğrencilerin çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik olarak ortak projeler yapmaktadır. Bu çalışmalar çerçevesinde, sürdürülebilir kalkınma ve global çevre sorunlarından biri olarak iklim değişikliği eğitimleri verilmektedir.
Aşağıdaki bölümlerde Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede örgün ve yaygın eğitim alanında başlıca uygulama örnekleri verilmiştir.
A - ÖRGÜN EĞİTİM
Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları
Mart 2010’da Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yenilenerek imzalanan “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü”nde işbirliği konuları arasında iklim değişikliği konusu da yer almaktadır. Programın organizasyonu halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olup, geçerliliği Protokolde beş yıl olarak belirlenmiştir.
Düzenlenen eğitim programlarında; eğiticilerin ve öğretmenlerin eğitilmesi ile okul öncesinden ortaöğretim sonuna dek her yaş ve sınıf seviyesine uygun olarak, çevre ve ormancılık bilinci kazandırmaya yönelik görsel, işitsel ve basılı materyaller kullanılmaktadır. Bu materyallerde; ormanlar, ormanların önemi ve korunması, su kaynakları, sulak alanlar, suyun önemi, su tasarrufu, taşkın gerçeği, taşkın önleme, heyelan ve su, hava kirliliği, çevresel gürültü ve kontrolü, toprak ve toprak kirliliği, biyolojik çeşitlilik ve korunması, küresel ısınma ve iklim değişikliği, geri kazanım, atık yönetimi, piller ve tıbbi atıklar, yenilenebilir enerji kaynakları, çölleşme ile mücadele ve erozyon kontrolü vb. konuları yer almaktadır.
Fotoğraf 6. "Temiz ve Güzel Bir Çevre İçin Elele"
Program kapsamında yer alan etkinliklerden bazıları; tüm illeri kapsayan En Çevreci Okul Yarışması, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve 21 Mart Dünya Ormancılık Günü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sunu yarışmaları, fidan dikimi eğitimi ve uygulamaları, tiyatro şenlikleri ve teknik gezilerdir. 5 Haziran 2012 Dünya Çevre Günü etkinlikleri çerçevesinde "Temiz ve Güzel Bir Çevre İçin Elele" sloganıyla ilköğretim öğrencileri arasında “Çevre” konulu Sunu Yarışması düzenlenmiştir. 81 ilden 4.5.6.7.8, sınıf öğrencilerinin katıldığı yarışmada her ilden dereceye giren üç kişi belirlenerek, Bakanlık internet sayfasından ilan edilmiştir. Program kapsamında ayrıca, “Ağaç ve Tabiat Sevgisi“ ve “Meteorolojinin Günlük Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri” konulu iki ayrı Sunu Yarışması düzenlenmiştir. Yarışmaların amaçları, ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi, ağaç sevgisinin yaygınlaştırılması ile fidan dikimini teşvik etmek ve fidan dikme alışkanlığının kazandırılması ve meteorolojinin günlük hayatımızdaki yeri, önemi ve etkileri konularında öğrencilerin bilinçlendirilmesidir. Sadece ortaöğretim öğrencilerinin (9, 10, 11 ve 12. sınıflar) katıldığı yarışmada Meteorolojinin Günlük Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri Konulu 487, Ağaç ve Tabiat Sevgisi konulu 891 olmak üzere toplam 1378 sunu değerlendirmeye alınmıştır. Konularına göre ayrılan sunular oluşturulan iki ayrı seçici kurul tarafından incelenerek ilk yüze girenler ve dereceye girenler belirlenerek, Bakanlık web sitesinden yayınlanmıştır.
İstanbul Yeşil Okul Protokolü
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında, 1 Ekim 2012’de İstanbul’daki okullarda çevre farkındalığının artırılmasını öngören “Yeşil Okul Protokolü” imzalanmıştır. Protokol kapsamında, yürütülecek Yeşil Okul Projesi ile İstanbul, Zeytinburnu’ndaki 40 okulda, öğrencilere çevre sorunlarının kalıcı çözümünde "Enerji", "Çevre Duyarlılığı", "Hijyen ve Sağlık" olmak üzere üç ana kategoride nitelikli çevre eğitimi programları hazırlanmıştır. Proje ile iklim değişikliği ile mücadelenin tasarruftan geçtiği noktasında öğrencilerin, enerji tasarrufu ve geri dönüşüm konularında bilinçlendirilmesi, böylece okullarda su, elektrik ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır.
Yarının İzleri
Yarının İzleri Projesi, Kipa, Unilever, Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) ve MEB işbirliğinde gerçekleştirilmektedir. Proje kapsamında küresel ısınma konulu eğitimler verilmekte, tiyatro ve belgesel film gösterileri ile çocukların eğlenerek öğrenmeleri amaçlanmaktadır.
Ekim 2008’de başlayan Projenin kapsamındaki iller, Mersin, Ankara, İzmit ve Çorlu’dur. Projede, üç bölümden oluşan küresel ısınma konulu kısa bir film (8-10 dakika) hazırlanmış ve çocuklar için interaktif bir tiyatro oyunu sahneye konmuştur. Ayrıca, çocuklara yönelik oyunlu ‘Küresel Isınma Kitabı’ yayınlanmış ve çocukların proje hakkındaki gelişmeleri takip edebileceği bir web sitesi6 hazırlanmıştır. Yine Proje çerçevesinde, ‘6 Derece’ isimli kitabın 1.000 adedi özel bir kapak ve önsözle basılmıştır. Proje kapsamında 2009-2011 yılları arasındaki üç yıllık sürede ulaşılan öğrenci sayısı 23.683‘tür.
Çocukların Meyve Bahçeleri
Coca-Cola Hayata Artı Vakfı, Cappy Meyve Suları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ortaklığıyla yürütülen Çocukların Meyve Bahçeleri Projesi, kent yaşamı ile doğal yaşam arasındaki bağların algılanmasını amaçlayan uygulamalı bir projedir. Proje Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Antalya, Samsun, Gaziantep, illerinde 2010 - -2011 yıllarında uygulanmıştır.
Çocukların Meyve Bahçeleri Projesi ilköğretim okullarındaki uygun alanları meyve bahçesine dönüştürerek öğrencilerin ağaç yetiştirme deneyimi kazanmalarına katkıda bulunmuştur. Hedef kitlesi öğrenciler ve aileleri olan Projenin sonunda seçilen 7 ilden 10 okul olmak üzere 70 ilköğretim okulunda meyve bahçesi düzenlenmesi yapılmıştır. Ayrıca 7 okulda da geri dönüşümlü malzemeden bahçe çiti yapılmıştır. Ayrıca, 70 Okulda Meyve Bahçeleri Kulüpleri kurulmuş olup, okullarda dikim şenlikleri gerçekleştirilmektedir.7
Sincap Çocuk
İklim değişikliği ile doğrudan (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da dolaylı, ancak güçlü ilişkili Bakanlıkların (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı gibi) kendi görev alanları ile iklim değişikliği ile mücadele konularının örtüştüğü konularda yazılı, işitsel ve görsel dokümanları bulunmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2008 yılından bu yana 3 aylık periyodlarda çıkarınlan “Sincap Çocuk Dergisi”; ormanlar, faydaları sellerin ve taşkınların oluşmasını önlemek, CO2’i oksijene dönüştürmek, erozyonu önlemek gibi), orman yangınları, sebepleri, su döngüsü gibi konularda faydalı bilgileri hedef kitlesi olan ilköğretim çocuklarına yaymaktadır.
Erozyon ve Çevre Eğitimi Seminerleri
MEB ve TEMA işbirliğiyle Bakanlığa bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere 3 ila 5 günlük Erozyon ve Çevre Eğitimi Seminerleri düzenlenmektedir. Seminer programında “Küresel İklim Değişikliği, Nedenleri ve Alınabilecek Önlemler” bölümü yer almakta olup, Proje kapsamında 2007-2011 yılları arasında 19 ilde 1.770 öğretmen eğitilmiştir.
Okullarda Orman Programı
Türkiye, “Okullarda Orman Programı (Learning about Forest-LeAF)”na 2004 yılında Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) aracılığı ile katılmıştır. Programın amacı, okul çağındaki çocukların ve öğretmenlerinin ormanlar hakkındaki bilgilerini ormanın içinde, ormanlara geziler düzenleyerek arttırmak ve deneyimlerini uluslararası düzeyde paylaşmalarını sağlamaktır. Proje bu amaca yönelik olarak, ormanların eğitsel etkinliklerde kullanılmasını teşvik etmeyi, mevcut orman programlarını desteklemeyi ve ulusal düzeyde orman eğitimi verilmeyen ülkelerdeki okullara destek vermeyi hedeflemektedir.
Programda yer alan okul sayısı 55, öğrenci sayısı 33.690, öğretmen sayısı ise, 1.849’dur.8 Programın 2011 yılındaki içeriği, yeniden ağaçlandırmanın ormandaki karbondioksit döngüsü ve orman hayat döngüsü üzerindeki etkisi olarak belirlenmiş ve faaliyetler bu doğrultuda gerçekleşmiştir.
Gelecek için Geri Dönüşüm
MEB ve ÇEVKO Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirmekte olduğu Gelecek için Geri Dönüşüm Projesi ile, 2009 – 2010 eğitim yılı içerisinde, ‘eğiticilerin eğitimi programı’ kapsamında başlatılan eğitim çalışmalarıyla 15 ilde (Adapazarı, İzmir, Konya, İstanbul, Antalya, Bodrum, Aydın, Manisa, Ankara, Tekirdağ, Yalova, Afyon, Mersin, Adana ve Gaziantep) 653 okulda, 1.185 öğretmen ve 318.287 öğrenciye ulaşılmıştır. Proje kapsamında başta eğitmenlerin eğitimi olmak üzere, tüm Türkiye’de geri dönüşüme yönelik bilinçlendirme faaliyetleri halen devam etmektedir.
Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi Başkanlığı Bilim ve Toplum Programları Müdürlüğü, akademisyenlere yönelik olarak, Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları adlı bir destek programı yürütmektedir. Program çerçevesinde, iklim değişikliği, yenilenebilir enerji ve küresel ısınma konularında 2007 yılında 18 adet, 2009 yılında 4 adet, 2010 yılında ise 14 adet olmak üzere toplam 36 adet proje desteklenmiştir. Kurum ayrıca, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik adlı aylık dergiler de çıkarmaktadır.
Anaokullarında ve İlkokullarda İklim Değişikliği Eylem Planı
İstanbul’da bazı okullarda iklim değişikli ile ilgili faaliyetler için eylem planları hazırlanmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesinin desteği ile Beylerbeyi Özel Anaokulu ve Özel İlköğretim Okulu’nda 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılında uygulanmak üzere hazırlanan “Okullarda Orman Programı Ormanlar-İklim ve Biyolojik Çeşitlilik Eylem Planı” bu çalışmalardandır. Söz konusu eylem planında ele alınan başlıca etkinlikler; tüm okulun orman-iklim değişikliği-biyolojik çeşitlilik hakkında bilgilendirilmesi, iklim değişikliklerinin özellikle küresel ısınmanın dünya ve canlı yaşam üzerine etkisi konusunun işlenmesi, İklim değişikliğinin etkileri konusunda video gösterileri, resim yarışmalarıdır.
Avrupa Birliği Comenius Bölgesel Ortaklıklar Projelerinde Çevre Eğitimleri
AB’nin ‘Hayat Boyu Öğrenme Programı” altında yürütülen “Comenius Bölgesel Ortaklıklar”9 projeleri kapsamında çeşitli toplumsal konuların yanı sıra, çevre alanında farkındalık yaratmak da yer almaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de bazı illerdeki okullarda (Anaokulu, ilk ve orta öğretim düzeylerinde) çevrenin korunması, geri dönüşüm, su ve enerji tasarrufu gibi konularda projeler yürütülmektedir. Örneğin Kayseri’de bir Anaokulunda (Milli Eğitim Bakanlığı, Nesrin Boysan Anaokulu) 2012 yılında başlayan “Dünyanın Geri Dönüşümü Yok - Çevreci Çocuklar - Çevreci Ebeveynler” Projesinin amacı; doğal kaynakları etkili kullanma konusunda çocukların ve ebevenylerin farkındalık düzeyinin artırılmasıdır. 2014’e kadar sürecek olan söz konusu Projenin ortakları Letonya, Litvanya, İtalya, Bulgaristan olup, çalışma sürecinde uluslararası deneyimler de paylaşılacaktır.
Mavi Gök Yeşil Yaprak
Hedef kitlesi ilköğretim öğrencileri olan Proje, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kasım 2009’da, ilköğretim okullarında iklim değişikliğinde insan etkisinin olduğu bilincinin kazandırılması ve doğal çevrenin korunması amacıyla başlatılmıştır. Bu kapsamda, iklim değişikliği ile ilgili sorumlulukların ve çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik belirli ölçütler esas alınarak okullarda değerlendirmeler yapılmakta ve bu konularda çaba gösteren okullar sertifika ile ödüllendirilmektedir. Söz konusu ölçütler atıklar ve geri dönüşüm, okulun dış görünümü ve kirliliği önleme tedbirleri ve çevre eğitimi başlıkları altında hazırlanmıştır.
1500 öğrenciye ulaşan Proje, halen devam etmekte olup, 2011 yılında da devam eden projenin yerel uygulamaları Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu aktiviteler yerel halk ve anne-babalar tarafından da destek ve ilgi görmektedir.
Örneğin, Konya’nın Özkulu ilçesinde yayınlanmakta olan bir yerel gazetede ilçe okullarının Mavi Gök Yeşil Yaprak Projesi ile ilgili başarısı önemle yansıtılmıştır. Aşağıda özetlenen medya haberi, ilköğretim okullarına yönelik aktivitelerin toplumun diğer kesimlerinde de farkındalık yaratma, ilgi uyandırma açısından etkilerini göstermekle birlikte, yerel etkinliklerin etkisini de kanıtlamaktadır.
Eko-Okullar
Türkiye’de Eko-Okullar Programı TÜRÇEV tarafından yürütülmektedir. UNESCO tarafından desteklenmiş olan Programın amacı, ilköğretim okullarında çevre bilinci, çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi vermektir. Programın uygulandığı Eko-Okullar 45 kente yayılmış olup, Eko-Okul sayısı 450’ye, Eko-Okul programındaki öğrenci ve öğretmen sayıları ise sırasıyla, 246.711 ve 17.901’e ulaşmıştır. Programın kapsamında ele alınan temel çevre konularından birisi de iklim değişikliğidir.10
Üniversitelerde Eğitim
Türkiye’de üniversite eğitim programları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenmektedir. Üniversitelerde farklı programlarda çevre konusunda dersler bulunmakta ve genel olarak bu dersler; ekoloji, Türkiye’nin çevre sorunları, çevre hukuku, çevre felsefesi, ekosistemler konularında olmaktadır. Ziraat, Orman Mühendisliği, Biyoloji, Mimarlık, Çevre Mühendisliği gibi bölümlerde zorunlu olarak alınan bu kapsamdaki dersleri, söz konusu bölümler dışındaki öğrenciler “seçmeli ders” olarak alabilmektedir. Ancak bu derslerin içeriğinde iklim değişikliği konusu sıklıkla yer almamaktadır.
Üniversitelerde iklim değişikliği farkındalık geliştirme konusunda STK’ların da katkıları söz konusudur. Örneğin, Mayıs 2008’de İstanbul’da, 75 Üniversiteden 300 kişi katılım sağladığı, Temiz Enerji Kaynakları konulu Türkiye Genç TEMA Üniversiteler Kongresinde, Türkiye’nin ve dünyanın iklim değişikliğinden daha fazla etkilenmemesi için, hangi enerji kaynakları kullanılabilir, hangi enerji kaynakları sürdürülebilir olabilir, hangi alternatif enerji kaynakları karbon salınımını engeller konularında çalışmalar yapılmıştır.
Son yıllarda bazı üniversitelerin lisans ve lisans üstü programlarında, çevre ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi içeriğinde iklim değişikliği konusu daha sık görülmeye başlamıştır. Örneğin Dokuz Eylül Üniversitesinde Çevre Eğitimi Anabilim dalı bulunmaktadır ve programda iklim değişikliği dersi de verilmektedir.11Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde de iklim değişikliği konusunda lisansüstü seviyesinde dersler verilmektedir.
Üniversite Araştırma Merkezleri: Türkiye’de üniversiteler, iklim değişikliği ile mücadelede daha çok azaltım alanında çalışmaktadır. Özellikle sanayi kuruluşlarında enerji tüketiminde verimliliğin arttırılması ile ilgili mevzuat gereği, Ege Üniversitesi, Osman Gazi Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde enerji yönetimi dersleri verilmektedir. Bazı üniversitelerde ise, yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili merkez ve enstitüler bulunmaktadır. Üniversiteler bağlı başlıca yenilenebilir enerji kaynakları merkezleri/enstitüleri:
-
ODTÜ Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM)
-
ODTÜ Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM)
-
Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü
-
Onsekiz Mart Çanakkale Üniversitesi (ÇOMÜ) Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇEKAM)
-
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB – ETÜ Enerji Araştırmaları Merkezi
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi
-
İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM), 1980’li yıllarda ODTÜ’nde başlamış olan güneş enerjisi çalışmalarının sonucunda kurulmuştur. GÜNAM Kalkınma Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenmektedir. Uygulamalarını ODTÜ Kampüsü’nde (Ankara) çalışmalarını sürdürmekte olan Merkez, 6 farklı alanda çalışmalar sürdüren 3 fakültenin işbirliği ile oluşturulmuştur. GÜNAM’ın disiplinlerarası oluşumunun kurucu üyesi olan fakülteler ve bölümler; Fen ve Edebiyat Fakültesi Fizik ve Kimya Bölümleri, Mühendislik Fakültesi Metalürji, Elektrik Elektronik ve Kimya Mühendisliği Bölümleri’dir. GÜNAM’ın amaçlarından birisi, alandaki tüm araştırmalara destek veren ulusal bir araştırma Merkezi olmaktır. Bu doğrultuda kurulmuş olan Yönlendirme ve İşbirliği Kurulu (YİK); GÜNAM projelerine yön vermeyi, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri izlemeyi ve bu gelişmeler ışığında ve Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda GÜNAM araştırma projelerini yönlendirmeyi, bunu yaparken de özel sektör ve diğer araştırma kuruluşlarının ihtiyaçlarını göz önünde tutmayı amaçlamaktadır. YİK, ulusal düzeyde, işbirliği şartlarını geliştirme ve destekleme yönünde çalışmalar yürütmeyi de hedeflemektedir. YİK, bu alanda yurt çapında gerekli iletişimi ve koordinasyonu sağlayarak, GÜNAM olanaklarının diğer üniversiteler ve araştırıcılar tarafından en geniş biçimde kullanılmasının şartlarını oluşturmayı ve bu konuda denetleyici bir görev üstlenmeyi de amaçlamıştır.12
Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, güneş enerjisi ve uygulamaları konularında lisansüstü öğrenim ve araştırma çalışmalarında bulunmak üzere, 1978 yılında kurulmuştur. Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü’nde, Yükseköğretim Kurulunun 23 Aralık 1982 gün ve 82/655 sayılı kararı ile Enerji ve Enerji Teknolojisi adı altında iki ana bilim dalı açılmıştır. Enerji Anabilim dalında, Güneş Işınımlı Fotokimya ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler yürütülmektedir. Enerji teknolojisi anabilim dalında ise, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından, güneş, biyokütle, rüzgar, jeotermal gibi enerji kaynakları ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler yürütülmektedir. Aynı zamanda enerji yönetimi, enerji verimliliği gibi konular da bu anabilim dalının lisansüstü öğretim programı içerisinde yer almaktadır. Enstitü 2011 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile “Yenilenebilir Enerji Kaynakları” alanına ilişkin mesleki standarların belirlenmesi projesini gerçekleştirecektir (http://eusolar.ege.edu.tr),
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Enerji Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEKAM)’ın temel amacı ise, enerji ile ilgili alanlarda disiplinlerarası bilimsel ve teknolojik araştırma ve uygulamalar yapmak; enerji sorunlarının çözümü doğrultusunda yöntem ve öneriler geliştirmek ve bunları uygulamak; enerji ve çevre konularında yayın, eğitim, danışmanlık, proje, üretim gibi çalışmalar yapmaktır. ÇEKAM’ın 2011 yılı hedeflerinden birisi, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası (REPA)" verilerine göre rüzgar potansiyeli açısından Türkiye’de ilk sırada yer alan Çanakkale ilinde konu ile ilgili bir çalışma grubunun oluşturulabilmektir (http://enerji.comu.edu.tr/).
ODTÜ’nde 2011 yılında kurulan Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM)’in13 amaçlarından birisi, rüzgar enerjisi teknolojilerinin ve uygulamalarının toplumun farklı kesimlerine tanıtılmasını sağlamak, bu konuda toplumsal bilinci ve duyarlılığı artırmak” olarak belirtilmiştir.
Öte yandan, Türkiye’de 1961 yılında kurulmuş olan Nükleer Enerji Enstitüsü’nün 2003 yılında yeniden yapılandırılması ile doğan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Merkezi’nde, bugün itibariyle eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Anabilim dalları arasında, Yenilenebilir Enerji, Konvansiyonel Enerji, Enerji Planlaması ve Yönetimi ile Enerji Bilim ve Teknoloji olan bu Enstitünün 2009-2010 öğretim yılı itibariyle, 160 yüksek lisans ve 36 doktora öğrencisi bulunmaktadır. Enstitü tarafından bu çerçevede ayrıca çok sayıda konferans, seminer vb. düzenlenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |