BöLÜM 9 EĞİTİM, ÖĞretim ve kamuoyunun biLİNÇlendiRİlmesi Hazırlayan: Dr. Nuran Talu


Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinde İklim Değişikliği Eğitimi



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə3/9
tarix02.11.2017
ölçüsü0,56 Mb.
#27826
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinde İklim Değişikliği Eğitimi
Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinasyonunda İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (İDKK), Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişimi ve Ormancılık (LULUCF – AKAKDO) Çalışma Grubu tarafından, Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri’nin teknik personeline orman alanlarında karbon depolama ve sera gazlarıyla ilgili eğitimler verilmektedir.

Hayata Destek-İnsani Yardım Derneği Çocuk Eğitimleri


Hayata Destek Derneği, Türkiye’deki çocuklarla iklim değişikliği farkındalığı oturumları yürütmektedir. 9-11 yaş arası çocuklar için tasarlanan bu eğitim, belirli bir hedef gruba adapte edilebilir ve süresi de eğitimin etkinliklerine bağlı olarak geliştirilmektedir. Tematik konular üzerine farklı modüllerle uygulanan iklim değişikliği atölyeleri, çocuklara iklim değişikliğinin dinamiklerini anlama yetisini kazandırırken, çocukların iklim değişikliği ile afetler arasında bir bağ kurmasına yardımcı olmaktadır.
Geleceğimiz Erimesin
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin nedenleri, sonuçları ve alınabilecek önlemler konusunda halkı bilinçlendirmek amacıyla TEMA ve Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) bir araya gelerek “Geleceğimiz Erimesin” sloganıyla Türkiye çapında bir kampanya yürütmüştür. Mobil eğitim aracı ile Eylül 2009’dan bu yana 9 şehirde yürütülmekte olan eğitimlere 2011 Haziran ayı itibarı ile yaklaşık 34.000 kişi katılım sağlamıştır.
Alternatif Enerjili Araba Yarışları: Formula - G/Hidromobil
TÜBİTAK, alternatif enerji kaynakları konusunda kamuoyundaki farkındalığı arttırmak, alternatif enerji teknolojilerinin yaygın kullanımı için gerekli beyin gücü ve bilgi birikiminin oluşmasını sağlamak ve üniversite öğrencilerini başta güneş ve hidrojen olmak üzere, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışacak ürünler ortaya koymaya özendirmek amacıyla, TÜBİTAK Formula-G Güneş Arabaları Yarışı ve TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Arabaları Yarışı düzenlemektedir. Türkiye'nin her yerinden üniversite takımlarının kendi ürettikleri araçlarla katıldıkları, kamuoyunda ve medyada büyük yankı uyandıran yarışlardan “TÜBİTAK Formula-G” daha önce 4 kez başarıyla gerçekleştirilmiştir. Şimdiye kadar pist yarışı biçiminde düzenlenen Formula-G'ye 2005 yılında 16, 2006'da 32, 2007'de 42 ve 2008 yılında 25 üniversite takımı katılmıştır.
Binanı Gözet Enerjide Tasarruf Et Projesi
British Council, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortaklığında, İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu desteğiyle binalarda enerji verimliliği kamuoyu farkındalığına yönelik bu projede, yeni yapılan binaların alması zorunlu olan, mevcut binaların da 2017’ye kadar edinmesi gereken Enerji Kimlik Belgesi ile ilgili olarak bina sahiplerinin bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. İngiltere örneğinden yola çıkılarak yapılan çalışmada, herkesin binasıyla ilgili mevcut bilgiye sahip olması ile doğru ve etkili iyileştirme önerilerine ulaşabilmesi hedeflenmektedir. Proje kapsamında internet ortamında kullanılabilecek bir bilgisayar programı ile kullanılan binanın resmi olmayan  Enerji Kimlik Belgesi’ne ulaşabilecek ve binanın performansını yükseltebilecek öneriler görülebilecektir. Bilgisayar programının nasıl kullanılacağını göstermek, binalarda enerji verimliliğinin önemi ve alınacak tedbirlerin kısa ve uzun dönem bütçe yansımaları hakkında bilgi vermek ve katılımcılardan gelecek soruları yanıtlamak amacıyla yedi ilde halktan herkesin katılımına açık Kamuoyu Bilgilendirme Toplantılarının, Bakanlık İl Müdürlüklerindeki eğitilmiş elemanlar tarafından verilmesi planlanmıştır.
Türkiye İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi Hazırlık Sürecinde Gerçekleşen Eğitim Faaliyetleri
Ulusal Bildirimin temel bölümlerinden olan “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi” bölümü için yapılan çalışmaların yanı sıra, hazırlık sürecine katılan ve destek veren paydaşlar için ilgi alanlarına göre çeşitli konularda eğitimler verilmiştir. Envanter Eğitimi, Araştırma ve Sistematik Gözlem Eğitimi örnek olarak verilebilir.


III - TOPLUMSAL FARKINDALIK
İklim değişikliğinin etkileri ile mücadele çalışmaları yapılırken, bu çalışmaların “toplum temelli” olması önemlidir ve dolayısıyla iklime ve doğal kaynaklara bağlı olarak geçimlerini sağlayan toplum kesimlerinin, mücadele çalışmalarında doğrudan yer almaları gerekmektedir. Bu da, bu alanda farkındalık düzeyinin artmasıyla mümkün olacaktır.
Çevresel sürdürülebilirlik; Türkiye’de başlangıçta daha çok ağaç dikmek ve çevreye saygıyı yaygınlaştırmak adına yapılan faaliyetlerle özdeşleşirken, bugün gelinen noktada, durum daha farklı bir boyut kazanmış ve konu artık devletin ve özel sektörün hesap verebilirliğine kadar giden bir politika alanı haline gelmiştir. Bu durum, toplum genelinde çevreye verilen önemin artmış olmasından kaynaklandığı gibi, medyanın bu alana özel önem verip, ilgi göstermesi ile de güncelliğini korumaktadır. Böylece ülke çapında çevresel farkındalık artmaktadır. Aşağıda, iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’deki farkındalık çalışmalarına dair bazı örnekler sunulmaktadır:
İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi37
“İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi Projesi (2012-2013)” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda ve TÜBİTAK-TÜSSİDE Enstitüsünün işbirliğinde Eylül 2012’de başlatılmıştır. 2 yıl sürecek Projenin toplam bütçesi 1 milyon TL’dir. Proje ile Türkiye’nin kentsel, kırsal ve kıyı alanlarındaki iklim değişikliği risklerinin yönetimi için ulusal ve bölgesel kuruluşlarda kapasite geliştirilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması yoluyla iklim değişikliğinin etkileri ve uyum konusunda kamuoyunda farkındalığın artırılması amaçlanmıştır.
Proje kapsamında öğrenci ve öğretmen adaylarına yönelik “İklim Değişikliği Farkındalık Kampı” gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede; Türkiye’nin dört farklı bölgesinden sekiz ilde (Trabzon, Samsun, İzmir, Muğla; Kayseri, Konya; Bursa, Edirne) ilköğretim okulu öğrencilerinin ve üniversitedeki öğretmen adaylarının katılımıyla her biri altı gün sürecek olan altı ayrı eğitim kampının yapılması planlanmıştır. Ayrıca, çeşitli illerde, ilköğretim öğretmenlerine yönelik olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum için hizmetiçi farkındalık eğitim seminerleri düzenlenecektir.
Projenin bir başka ayağı; merkezi idarenin, Trabzon, Edirne, Konya ve İzmir illerinde yerel yönetimlerin de yerel yönetim çalışanları, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcilerinin, üniversite öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin, ilköğretim okulu idarecilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve diğer ilgili paydaşların katılımıyla düzenlenecek “İklim Değişikliğinin Etkileri” konulu bir çalıştay ile sürecin değerlendirilmesidir. Proje sonunda elde edilen sonuçlarından hareketle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Yükseköğretim Kurulu’nun işbirliği ile ilköğretim ve yüksek öğretim düzeyinde ders içerikleri oluşturulacak ve bu ders içerikleri Başkanlığına rapor halinde sunulacaktır.
Milli Ağaçlandırma Seferberliği
Temel yasal zeminini 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’ndan38 alan ve 2007’de yayınlanan bir Başbakanlık Genelgesine dayanılarak hazırlanan “Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı (2008-2012)”çerçevesinde; ülke çapında çölleşme ve kuraklığın etkilerinin ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yönelik, başta erozyonla mücadele, ağaçlandırma, bozuk ormanlık alanların ve meraların ıslahı için sistemli bir ağaçlandırma programı uygulanmaktadır. Yerel düzeyde ağaçlandırma seferberliği çerçevesinde 81 ilde ayrıca “İl Seferberlik Eylem Planları" hazırlanmıştır. Ulusal Eylem Planı’nda, 5 yılda 2.300.000 hektar alanın ağaçlandırılması, rehabilitasyonu, erozyon kontrolü ve mera ıslahı hedeflenmiştir. Bu miktarın 2.164.000 hektarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı, 136.000 hektarında ise diğer kurum ve kuruluşlar çalışma yapmaktadır. Bu ağaçlandırma çalışmalarının toplam maliyeti 2.702.100.000 YTL olarak öngörülmüştür.
Karbonmetre
TEMA Vakfı, internet sitesinde bireylere yönelik olarak günlük faaliyetleri sonucu açığa çıkan karbon miktarını hesaplanması yoluyla farkındalık oluşturmak amacıyla Karbonmetre ölçüm anketi yayımlamaktadır. Söz konusu sayfaya ayda ortalama 4.000 civarında ziyaret gerçekleşmektedir. Aynı zamanda, Konya Karapınar’da yürüttüğü “Karapınar’dan Dünya’ya Çölleşme Çağrısı” projesi kapsamında yöredeki organik karbon tutumu ölçülerek topraktaki karbonun iklim değişikliğine etkilerinin ölçülmesi için çalışmalar yapılmıştır. Çalışma CROP-MAL Projesi kapsamında da devam etmektedir39
Türk-Yunan İklim Treni
British Council Bilim Projeleri Bölümü’nün Türk ve Yunan iklim savunucularıyla ortak etkinliği olan “İklim Treni ile Sınırları Aşıyoruz Projesi”nin yolcuları, Türkiye ve Yunanistan’da vatandaşlara iklim temalı mesajlar iletmiştir. Proje kapsamında Selanik-İstanbul arası tren seferleri düzenlenmiştir.
Proje kapsamında bir faaliyet olarak, Selanik’ten yola çıkan Yunan iklim savunucuları, 18 Eylül 2010’da İstanbul Sirkeci Garı’na gelerek Türk iklim savunucularıyla bulmuşlardır. Grup Sirkeci Garında, Haydarpaşa Garı’nda yapılan sunumlar, mesajlar ve resimlerle iklim değişimi konusunun önemini vurgulamışlardır.40


iklim treni geliyooor!


İklim Hareketi - 350 ppm Türkiye
İklim değişikliği ve küresel ısınma tahminimizden daha hızlı gerçekleşmektedir. Atmosferdeki karbondioksit oranının milyonda 350'yi aşmış olması, yeryüzünde yaşamın sürekliliğini sağlayan hassas dengenin bozulmakta olduğunun göstergesidir. İklim Hareketi - 350 ppm, 41 insan ve canlı hayatını tehlikeye sokan bu önemli soruna işaret etmek için Kopenhag 2009 Zirvesi öncesi bir çözüm bulmak için oluşturulan uluslararası bir kampanyadır. Bilim adamlarının, yazarların, parlamenterlerin, çevre savunucularının ve aktivistlerin yer aldığı bu Harekete Türkiye’den de etkin katılım olmuştur.
“İklim Hareketi - 350 ppm” İstanbul, İzmir, Ankara gibi bazı şehirlerde çeşitli kampanyalar ve girişimlerle desteklenmiştir. Örnek olarak; Önce Çocuklar İklim Değişikliği Hareketi; İklim için Gençlik Girişimi; Gezegeni Değil, Çorbayı Isıt Etkinliği”, Aptallık Çağı (The Age of Stupid) Film Gösterimleri, 350 Ankara Bisikletlileri faaliyetleri verilebilir.
DSİ Dünya Su Günü Yarışmaları
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 22 Mart 2012 Dünya Su Günü faaliyetleri çerçevesinde, yılın teması olan “Su ve Gıda Güvenliği” konusunda afiş, fotoğraf, resim ve komposizyon yarışmaları düzenlemiştir. Bu yarışmalar ile su kaynaklarının öneminin genç nesillere benimsetilmesi, bu konuda farkındalığın ve bilgi düzeyinin artırılması amaçlanmıştır. Ayrıca, yarışmalarda dereceye giren eserlerin DSİ Genel Müdürlüğü’nün katılacağı tüm sergi ve fuarlarda sergilenerek su bilincinin genç nesillere ve vatandaşlara yaygın bir şekilde aktarılması planlanmıştır.42
Yarın Hava Nasıl Olacak?
“İklim değişikliğine karşı bir adım” sloganı ile başlatılan “Yarın Hava Nasıl Olacak?”başlıklı projenin yürütücüsü REC-Türkiye, destekleyicisi ise AYGAZ’dır. “Gökyüzü TIR”ı ile toplumun her kesimine iklim değişikliği eğitimleri veren farkındalık yaratma amaçlı proje halkla ilişkiler dünyasının prestijli ve saygın ödüllerinden “Sabre Awards” ödülünü almış ve “The Chartered Institude of Public Relations, CIPR Excellence Awards”ta finale kalmıştır.43 gökyüzü tırı ikinci turuna çıktı...
Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması
sürdürülebilir kalkınmanın Türkiye'de yaygın bir biçimde bilinip bilinmediğini ortaya koymak amacıyla 2008 yılında “Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması”44 yapılmıştır. Araştırma anket marifetiyle yürütülmüş olup, 10 ilde (Adıyaman, Mersin, İstanbul, Malatya, Manisa, Niğde, Siirt, Sinop, Kırıkkale ve Yalova) 1.584 hanede yaşayan 18 yaş ve üstü üzerindeki 2 bin 711 kişiyle yüz yüze görüşülmüştür. Ankete katılanların dörtte biri sürdürülebilir kalkınma kavramını duymuştur ve bu dörtte birlik kesimin üçte ikisi ne anlama geldiğini bilmektedir. Ankete katılanların dörtte üçü bu kavramı hiç duymadığını söylerken, duyan dörtte birlik kısmın üçte ikisi kavramın ne anlama geldiğini bilmektedir.
Ankete katılanlar, anketteki en uygun kalkınma modelini seçerken; en çok "ihtiyaçlar ile doğa arasındaki denge" ile "gelecek nesillerin gözetilmesi" seçeneklerini işaretlemişlerdir. En az işaretlenen seçenekler ise; kesintisiz kalkınma" ve "kalkınmanın zamana yayılması" seçenekleri olmuştur. Ankete katılanların üçte ikisi tanımladıkları kalkınma modelinin uygulanabilir olduğunu düşünmektedir. Araştırmada kamuoyunda sürdürülebilir kalkınma kavramı az bilinse de kavramın altını dolduran kimi unsurlara dair insanlarda bir bilincin de var olduğu gözlemlenmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması'nda, sürdürülebilir kalkınma bilincinin ekonomi, sosyal ve çevre alanlarında bireysel, yerel, ulusal ve uluslararası anlamda ne düzeyde olduğunun ortaya konulmasına çalışılmıştır. Araştırmada çevre ve ekonomi alanlarındaki uluslararası konular arasında iklim değişikliği ile mücadele konuları yer almış olup, farkındalık açısından daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ile ilişkilendirildiği tespit edilmiştir.
Greenpeace Akdeniz’in Türkiye’deki İklim Kampanyaları
Greenpeace Akdeniz, örgütün faaliyet biçimine paralel olarak, Türkiye’de de kamu düzenini kısa süreli engelleyerek dikkat çekme amaçlı eylemler ve protestolar yapmaktadır. İklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde, “Küresel Isınma ve Enerji” başlığında Türkiye’de yürüttüğü kampanyalardan biri fosil yakıtların kullanılmamasına dikkat çeken, bilindik bir özel sektörün kömürlü termik santral yapma planından vazgeçmesini amaçlayan “Kömür Bu Kapağın Altında45 Kampanyası örnek olarak verilebilir. Kampanyada kömürün iklim değişikliğine neden olan en tehlikeli yakıt olduğu işlenmiştir.
İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırması
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele için yapılan eğitim, kamuoyu bilinçlendirme ve katılım çalışmalarının topluma yansımalarının belirlenmesi amacıyla 2011 yılı sonunda iklim değişikliği konusunda bir farkındalık araştırması yapılmıştır.46 Temelinde bir anket çalışması olan Araştırmada, yüz yüze görüşme tekniği kullanılmıştır. Anketler, bölgesel ve yerel kalkınma öncelikleri de dikkate alınarak, öncelikler kentsel ve kırsal alanlarda yaşayan 15-69 yaş arası kişilerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilmiştir. Kentler araştırmanın kapsama alanının % 64,3’ünü, kırsal bölgeler ise %35,7’sini oluşturmaktadır.
Bu oran Türkiye’nin kent (%68), kır (%32) oranı ile paraleldir.47 Araştırmanın yapısı, Türkiye coğrafyasının farklı iklim ve sosyo-ekonomik yapılarında yaşayanların iklim değişikliği konusundaki farkındalıklarının belirlenmesine imkan sağlamıştır. Ulaşılan örneklem 3.166 kişi olup, Türkiye genelini %95 güven düzeyinde ±1,74 hata payına göre yansıtmaktadır. Hata payı kentte ±2,03, kırda ±2,76 olarak hesaplanmıştır.
Araştırma ile temelde aşağıdaki konular ölçülmüştür:


  • İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi (nedenleri, sonuçları, güncel durum vb)

  • Kişilerin iklim değişikliği sorununu endişe verici bulma derecesi

  • İklim değişikliği ile mücadeleye katkı verme istekliliği (İklim değişikliğinin etkilerine uyum faaliyetlerinin ve toplumun sera gazı emisyonunun azaltılması için ödemeye isteklilik durumunun belirlenmesi)

  • İklim değişikliği ile mücadelede hangi uygulamaların etkili bulunma derecesi

  • İklim değişikliğinin etkilerinin azaltmak için bireysel olarak yapılan uygulamalar

  • İklim değişikliği ve çevre konularında hangi bilgi kaynaklarının kullanıldığı

  • Kamu kurum/kuruluşları tarafından yapılan uygulamaları bilme durumu

  • İklim değişikliğine karşı gelecekte hangi konularda davranış değişikliği olacağı.

Araştırmada “İklim Değişikliği Nedir?” sorusuna alınan yanıtlara göre, Türkiye’de yaşayan 15-69 yaş arası kişilerin yaklaşık %13’ünün iklim değişikliğinin ne demek olduğu konusunda fikri yoktur. %40’ı iklim değişikliğini mevsim değişikliği olarak tanımlarken, %13,5’i kuraklık/susuzluk olarak tanımlamıştır (Şekil 1). Kentte yaşayanlar iklim değişikliğini daha çok mevsim değişikliği, hava kirliliği, küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi ile ilişkilendirirken, kırda yaşayanlar ise iklim değişikliğini daha çok kuraklık/susuzluk, hava şartlarının bozukluğu ve doğal dengenin bozulması ile ilişkilendirmektedir.


Şekil : Katılımcıların “İklim Değişikliği Nedir?”Sorusuna Verdikleri Yanıtlar48

Araştırma çıktılarına göre; Türk halkı iklim değişikliğinin nedenleri, mücadele yolları ve yaşama etkileri konusunda yeterli bilgi sahibi olduğunu düşünmemektedir. Bu konularda “çok iyi” ya da “iyi” derecede bilgisi olduğunu düşünenlerin oranı %12 ‘den fazla değildir (Şekil 2). Mevcut bilgilerin kaynaklarının başında TV programları (%47), TV haberleri (%44) ve aile üyeleri (%28) gelmektedir. Ancak bilgi kaynakları açısından kentsel ve kırsal bölgeler arasında önemli fark bulunmaktadır. Kırsal bölgelerde yaşayanların bilgi kaynakları öğretmenler, din görevlileri ve muhtarlar iken, kentsel bölgede yaşayanların bilgi kaynakları, internet ve sivil toplum kuruluşlarıdır.



Şekil : İklim Değişikliği ile ilgili Bilgi Düzeyi49
Yine Araştırma sonuçlarına göre; katılımcıların %34’ü iklim değişikliği ile mücadele amacıyla yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerektiğine, %23’ü ise teknolojik gelişmelerin mücadelenin önemli bir unsuru olduğuna inanmaktadır. Katılımcıların %16’sı iklim değişikliğinin getireceği koşullara uyum sağlayacağımızı, %13’ü ise mücadele konusunda hiçbir şey yapılacağını düşünmediğini belirtmiştir (Şekil 3).

Şekil 3: İklim Değişikliğine Karşı Gelecekte Yapılacak Tutum Değişikliği50
A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN
Gelişmekte olan ülkelerde özellikle kırsalda yaşayan kadınlar iklim değişikliğinden etkilenecek grupların başında gelmektedir. Bu durum, kırsaldaki kadınların geçiminin yerel doğal kaynaklara bağlı olmasından kaynaklanmakta olup, kadınlar gündelik hayatlarında elektrik ve su temini, gıda güvenliği gibi önemli alanlarda iklim değişikliğinin etkilerine maruz kalmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri bu kaynakların teminini zora koşmaktadır.
Kadınların bilgiye erişimi, karar verme süreçlerine katılımı ve iklim değişikliğine etkilenebilirliklerini azaltabilecek ekonomik kaynaklara erişimi de sınırlıdır. Ayrıca kadınlar iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetlerin yarattığı sonuçlardan daha çok etkilenmektedir. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile mücadelenin her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini göz önüne almak, kadınların özel ihtiyaç ve önceliklerini ve daha da önemlisi kalkınmaya katılmalarını ve bundan yararlanmalarını sağlamak için uygulamaya yönelik eylemlerde bulunmak önem taşımaktadır.
İklim değişikliğinin sadece çevreyi değil, sosyal ve ekonomik kalkınmayı da olumsuz etkilediği, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve güvenlik gibi sorunları şiddetlendirdiği bilinmektedir. İklim değişikliğinden kadınlar daha çok etkilenmekte, meydana gelen doğal afetlerde yaşamını yitiren kadınların sayısı erkeklere kıyasla daha fazla olmaktadır. Beslenme, vektörlerin neden olduğu hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, su bağlantılı hastalıklar gibi iklim değişikliğinin dolaylı olarak insan sağlığına yönelik etkilerine de kadınlar daha fazla maruz kalmaktadır.
İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte, IPCC Raporu’nda da belirtildiği gibi, etkileri bölgelere, kuşaklara, yaşa, ekonomik koşullara ve cinsiyete bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri dolayısıyla kadınlar ve erkekler arasında iklim değişikliğine katkı ve sonuçlarından etkilenme bakımından farklar bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı farklılıklar ve eşitsizlikler, özellikle etkilerle başa çıkma ve uyum kapasitesi üzerinde belirgin bir etkiye sahip olup, iklim değişikliğine karşı kırılganlığı artırıcı bir rol oynamaktadır. Bu nedenlerle, toplumsal cinsiyetin iklim değişikliği politika, strateji, plan ve programlarına bütünleştirilmesi önemlidir.51
İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet bağı, başta açısından Birleşmiş Milletler’ ve yan kuruluşları olmak üzere, bir dizi uluslararası oluşumların faaliyetleri çerçevesinde ele alınmaktadır.
Bali’de düzenlenen 13. Taraflar Konferansı’nda (COP13) “Global Gender and Climate Alliance (Küresel Cinsiyet ve İklim İttifakı)” kurulmuştur. Yine uluslararası camiada iklim değişikliği ve kadın etkileşimini ele alan bazı örgütler de faal olarak bu alanda çalışmaktadır (Inter-Agency Network on Women and Gender Equality-IANWGE (Kuruluşlar Arası Kadın ve Toplumsal Eşitlik Ağı gibi).
UNEP’in iklim değişikliği ile mücadele faaliyetleri kapsamında, Ulusal Uyum Eylem Programları (NAPA) için hazırlanan rehberde, iklim değişikliğinin kadınlar ve erkekler üzerindeki farklılaşan etkileri ve kadınların uyum önlemlerindeki yaşamsal rolü önemle vurgulanmaktadır. Rehber, cinsiyet eşitliğini NAPA hazırlama sürecinin yönlendirici ilkelerinden biri olarak kabul etmiş ve hazırlık sürecine kadınların katılımının gereğine işaret etmiştir.52
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu), Türkiye Milli Komisyonu tarafından gerçekleştirilen ilgili faaliyetlerden biri Kasım 2007’de yapılan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Biyoetik Komitesi’nin düzenlediği Küresel Isınma Baskısı Altında Toplumsal ve Etik Sorunlar Sempozyumu’dur. UNESCO, Ocak 2008 – Aralık 2013 döneminde eğitim sorumlulukları açısından kadın – erkek eşitliğini küresel bir öncelik olarak çalışmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri açısından değerlendirildiğinde, UNESCO tarafından çeşitli dillerde “Cinsiyet ve İklim Değişikliği El Kitabı” hazırlanmıştır. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, iklim değişikliğinin kadınlara etkileri konularını Toplumsal Cinsiyet İhtisas Komitesi’nin çalışmaları içerisinde yeni yeni ele almaya başlamıştır. Güncel olarak Aralık 2009’da53 UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin sorgulandığı “Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği” konulu bir konferans gerçekleştirilmiştir.
FAO tarafından da üye ülkelerdeki, tarımdaki ve kırsal alandaki kadınların rollerinin artırılması üzerinde çalışılmaktadır. FAO’nun; “Kadınlar için Kalkınma Eylem Planı”nın amaçları arasında, kadınların toprak ve diğer üretim kaynaklarına ulaşmada ve kontrolünde karar verme ve politika belirlemeye katılımlarını sağlamak, ayrıca kadınların iş yüklerini azaltıp ücretli istihdam olanaklarını artırmak da vardır.
FAO doğal kaynakların bozulması, çölleşme, ormansızlaşma ve kuraklık gibi iklim değişikliğinin etkilerinin kadınlar üzerinde bir tehdit olduğunu öngörmekte ve bu konuda yapılacak çalışmalarda örneğin; sulamaya ilişkin ya da kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi ile ilgili konularda kadınlara dönük faaliyetlerin yapılmasını, sorunların ele alınmasını ve fırsatların değerlendirilmesini hedeflemektedir
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerek azaltım gerek uyum konularında oluşturulacak strateji ve planlara, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin bu yönde yerleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de bu konuyu doğrudan ele alan çalışmalar henüz çok az sayıda olup, daha çok akademik düzeydedir.
Kadın ve Çevre Çalıştayı: Avrupa Birliği’nin destekleri çerçevesinde, Türkiye’de çevrenin korunmasında kadının rolü ve etkinliğinin artırılması amacıyla Doğa Derneği ve KA-DER işbirliği ile 2009 yılında bir eğitim ve farkındalık projesi gerçekleştirilmiştir. Proje ile Türkiye’de kadın ve çevre alanında çalışan STK’lar arasında işbirliklerinin artması ve sorunlara bütüncül yaklaşımın geliştirilmesi hedeflenmiş olup, düzenlenen “Kadın ve Çevre Çalıştayı”nda54 iklim değişikliğinden kadınların etkilenebilirliği tartışılan konulardan biri olmuştur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013): Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM), 2008 yılında tamamladığı AB destekli bir proje ile kadın ve çevre alanında, “Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nı geliştirmiştir. Bu Politika Dokümanı KSGM’nin koordinasyonunda hazırlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)”55 kapsamındaki altı politika alanında yürütülen çalışmalardan biridir. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı”nın politika alanları; eğitim, ekonomi, yoksulluk, yetki ve karar alma, sağlık, medya ve çevredir. Durum tespiti ve uluslararası politikalar hakkında bilgilendirme yönü ağırlıkta olan söz konusu çalışmada, iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine dair özel bir bölüm yer almakta, bu konuda tarım sektöründe çalışan kadınlara yönelik eğitim faaliyetlerinden geniş olarak bahsedilmektedir.
“Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nda yer alan stratejiler incelendiğinde, bu stratejilerin dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilgili olduğu görülmektedir. Aşağıdaki Tablodaki,56 stratejilerin iklim değişikliğinin etkilerine uyum konuları ile doğrudan bir bağı vardır. Burada hedef kitle daha çok kırsalda yaşayan ve çalışan kadınlardır.
Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin