4.2.5.5 Kalite Düzeltme Yatırımı
Günümüz işletmeleri, tüketicilerin bilinçlenmesi ve rekabet koşullarından dolayı üretim odaklı üretimi terk edip, müşteri odaklı üretim sistemlerini benimsemişlerdir. Müşteri odaklı üretimin ilk şartı ise, kaliteli mal ve hizmet üretimidir. İşletmeler ayakta kalabilmek için gerekli kalite koşullarına yerine getirmek zorundadırlar. Bu yüzden işletmeler, kullanmakta oldukları teknoloji, işgücü ve üretim sistemlerinde gelişen ve değişen piyasa koşullarında kaliteye yönelik yatırımlar yapmaktadırlar.
İşte, mal ve hizmet üretime yönelik işletmelerin mevcut üretim hatlarında elde edilen nihai ürünün doğrudan kalitesinin yükseltilmesine yönelik yatırımlar bu sınıf içerisine dahil edilmektedir.
Bu tür yatırımlar sayesinde işletmeler ürünlerinin kalitesini yükselterek mevcut pazar paylarını koruma ya da geliştirme imkânını bulabilmektedirler (Büker ve Aşıkoğlu, 1999 : 8).
4.2.5.6 Modernleştirme (Modernizasyon) Yatırımları
Rasyonelleştirme yatırımı olarak da adlandırılan bu tür yatırımlar, daha yararlı mal ve hizmet üretimi amacıyla sermaye tahsisini içermektedirler ( Büker ve Aşıkoğlu,1999 : 7).
Faaliyetini sürdürmekte olan bir tesisteki mevcut üretim araçlarının teknolojik değişme sonucu demode olması yani yıpranmamış olmasına karşın teknolojinin sunduğu yeni olanaklar karşısında kullanımının ekonomik olmaması sonucu modern olanları ile değiştirilmesine yönelik yatırımlara modernleştirme ya da modernizasyon yatırımları denmektedir (Sarıaslan, 2002 : 21).
Modernleştirme yatırımları işletmeler tarafından esasen maliyetleri düşürmek için yapılmaktadır. İşletmeler yapmış oldukları modernizasyon yatırımları sonucunda üretim girdilerini düşürmekte, verimliliklerini artırmakta ve dolayısıyla kâr marjlarını yükseltmekte ve rekabet güçlerini üst seviyeye çıkarmaktadırlar (Tatar, 1993 : 14).
Modernizasyon yatırımları ile yenileme yatırımları arasında bir nüans bulunmaktadır. Yenileme yatırımlarında amaç daha öncede değinildiği gibi, mevcut üretim kapasitesinin devamlılığını sağlamaktır. Oysa ki, modernizasyon yatırımlarında amaç, maliyetleri düşürmek ya da üretim kapasitesini yükseltmektir (Akgüç, 1998 : 323).
4.2.6 Müteşebbis Kavramı
Yatırım konusu irdelenirken değinilmesi gereken bir konu da girişimcilik ya da müteşebbislik olarak ifade edilen kavramdır.
Müteşebbislik, tabiat, işgücü ve sermayenin servet üretimine daha fazla ve etkin olarak dahil edilebilmesinde gerekli bir vasıta olarak tanımlamak mümkündür. Bu tanımlamayla müteşebbislik, bir ülkenin iktisadî yapısının ruhu derecesindedir (Çakmak, 2003: 61).
İşletmecilik açısından müteşebbis, yatırımı yapan, denetleyen, onun sahibi olan gerçek ya da tüzel kişidir. Aynı zamanda müteşebbis yatırımı gerçekleştiren kişi sıfatı ile özsermayenin sahibi ve tüm riskleri üstlenen kişidir (Güvemli, 2001 : 5).
Günümüz ekonomisinde özel müteşebbislik ekonomik büyüme ve kalkınmanın motoru olarak görülmektedir. Müteşebbislik yenilik ve yaratıcılığın kaynağıdır. Bir ülkede “hür teşebbüs” olarak ifade edilen rekabete dayalı özel girişimcilik ne kadar gelişirse o ülkedeki refah düzeyi de o kadar yükselmektedir. Özel mülkiyetin, dolayısıyla özel girişimciliğin olmadığı ya da yetersiz olduğu ülkelerde refah düzeyinin düşük olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Özel müteşebbislik, özel çıkarların maksimizasyonunu ifade etmektedir. Fakat aynı zamanda toplumsal çıkarları da maksimize edilmesine imkân sağlamaktadır. Liberal felsefenin önde gelen isimlerinden ve modern iktisat biliminin kurucusu olarak addedilen Adam Smith, “Milletlerin Zenginliği” adlı kitabında, özel müteşebbisler sayesinde ekonomik refah düzeyinin artacağını şu şekilde ifade etmektedir: “Her müteşebbis sahip olduğu sermayeyi en yüksek üretim ve kâr sağlayacağı alanlara yönlendirir. Müteşebbis bunu yaparken, ne toplumun çıkarını arttırmaya amaçlar, ne de bunun ne ölçüde yaptığını bilir. Müteşebbis sadece kendi özel çıkarlarını gözetir ve bu amacını gerçekleştirirken “görünmez el” (invisible hand) onun hiç düşünmediği başka amaçlara da hizmet etmesini sağlar” (www.canaktan.org, 12.09.2003, 10:40).
Klasik üretim faktörleri, sermaye, emek, doğal ve fiziki kaynaklardan oluşmaktadır. Günümüz ekonomisinde sanayi toplumundan farklı olarak “bilgi” de bir üretim faktörü olarak sayılmaktadır. İşte müteşebbislik, tüm bu faktörlerin mal ve hizmet üretimine kanalize edilmesi faaliyetlerini içeren bir kavramdır (www.canaktan.org, 12.09.2003, 10:40).
Müteşebbis tüm bu üretim faktörlerini bir araya getirirken yani yatırım kararını alırken, bazı unsurlara haiz olması gerekir. Bu unsurlar kısaca şu şekilde ifade edilebilir; (www.girisimciliknetwork.gen.tr, 12.09.2003, 10:10)
-
İş Fikri: Müteşebbis piyasada, kendi bilgi ve deneyimine ya da kaynaklarına uygun bir konuyu “yatırım fırsatı” olarak tanımlaması gerekmektedir.
-
Müteşebbislik Nitelikleri: Yatırım fırsatını gerçekleştirmek için müteşebbislik özelliklerine ve en önemlisi kendine güven ve işin gerektirdiği uğraşı vermek için motivasyona sahip olması gerekmektedir.
-
Yönetim Bilgi ve Becerileri: İşin gerektirdiği teknik ve işlevsel yöneticilik becerilerini kazanması, geliştirmesi ya da bu özelliklere sahip kişiliklere örgütlemesi gerekmektedir.
-
Kaynaklar: Yatırımın yapılması için gerekli insan, bilgi, ürün ve hizmetin sağlanması için girdi olarak tüm kaynaklara ulaşması gerekmektedir.
Yukarıda sayılan maddeler çerçevesinde Aydın İli’ndeki müteşebbislerin yatırımlar için gerekli riski almaktan uzak oldukları görülmektedir. Birinci bölümde belirtildiği gibi İl’deki müteşebbislerin büyük kısmı esnaf kökenli olduğu için tasarruflarını kısa vadede değerlendirecek enstrümanlara yatırmaktadır. Bunun yanı sıra, üretimden elde edilen kazançlar tekrar yatırıma kazandırılamamakta, kısa vadede yüksek gelir getiren plasman türü yatırım enstrümanlarına yönelmektedir. Ayrıca, Aydın’lı müteşebbisler ortak hareket etme duygusundan yoksundur ve bunun sağlayacağı güçün henüz farkını görememişlerdir. Türkiye’de 1990 sonrası görülen ve Anadolu’nun çeşitli illerinde ortaya çıkan ve “Anadolu Kaplanları” olarak ifade edilen ortak girişimcilik ruhu henüz Aydın’daki müteşebbisler tarafından tam anlamıyla harekete geçirilememiştir. Bu faktör altında sosyolojik ve psikolojik faktörler yer almaktadır. İl için eskiden beri söylenen bir söz durumu çok güzel özetlemektedir: “İki Aydınlı bir araya gelirse meyhaneye gider; iki Denizlili bir araya gelirse de fabrika kurar”.
Müteşebbislerin alacakları yatırım kararları kendi gelecekleri için büyük önem arzetmektedir. Bu yüzden alınacak bu kararlar, dikkatlice araştırmalı ve bir fizibilite etüdü ile yapılabilir olduğu kanıtlandıktan sonra yatırım gerçekleştirilmelidir.
Oysa ki Türkiye’de ki müteşebbislere bakıldığında bu araştırma ve etütleri yapmadığı görülmektedir. Gerçekleştirilen bir çok yatırımda yaşanan başarısızlıklardan bunu görmek mümkündür.
Müteşebbisler sağlam bir fizibilite etüdüne dayanmadan, önyargılarla, sezgilerle yatırım kararlarını almaktadırlar. Müteşebbislerin bir bölümü de fizibilite etüdü yapmakta, ancak, bu etütleri, yatırım kararlarını irdelemek için değil, kreditör yatırım bankalarından kredi almak ya da devletin sağladığı teşviklerden yararlanmak için yapmaktadırlar. Bu müteşebbisler, finansman olanağı bulunması halinde, verilen yatırım kararının sağlıklı olduğunu düşünmektedirler (Akgüç, 1998 : 321).
Bilindiği gibi, gerçek bir fizibilite etüdü yapılmadan alınacak yatırım kararı hem müteşebbisi hem de ülke ekonomisine zarar vermektedir. Bunun sonucunda kıt olan ekonomik kaynaklar irrasyonel şekilde kullanılmakta ve ekonomik refah düzeyi düşmektedir.
Dostları ilə paylaş: |